Kötülerin kötüsü ve görenlerin korkulu rüyası korkunç Cin, bu sefer daha da kötü ve daha korkunç güçlerle donanmış olarak karşımıza çıkıyor. Güzeller güzeli Diana her görenin hayran kaldığı güzelliği ve masum haliyle çok etkileyici genç bir kızdır. Farkında olmadan kötülüklerin kralı Cin'in yattığı mezarı açar ve onun serbest kalmasına neden olur. Serbest kalan Cin, Diana'nın fakültesindeki her önüne çıkanı acımasızca öldürmeye başlar. Serbest kalırken Diana tarafından bilmeden talep edilen üç dileğini yerine getirmek için onu bulmak zorunda olan ve bu dilekleri yerine getirdikten sonra, cehennemin dibinde yatan kötülükler ordusunu serbest bırakacak Cinden kaçan Diana arasında amansız bir kovalamaca başlar. Diana, bu Cini durdurmanın yollarını aramaktadır...

Şeytan Hiç Bu kadar Korkutucu Olmamıştı... Serinin bu dört numaralı kısmında kötülüklerin efendisi Cin bu seferde Lisa adlı genç ve güzel bir kızı kurban olarak seçmiştir. Bu güzel kızın üçüncü dileğini yerine getirmesi için daha önceki seferlerden çok daha fazla kan dökmesi gerekmektedir. Bu üçüncü dilek yerine gelirse, Cehennemden kurtulacak olan diğer kötü cinlerden oluşan ordu, tüm insanlık için korkunç bir son olacaktır. Böyle bir sonun çok yakında olduğuna dair birde kehanet olduğunu öğrenen Lisa, bu kehanetin gerçekleşmemesi ve önüne çıkan herkesi acımasızca ve korkunç bir şekilde öldürmekte olan Cin'i yok etmenin bir yolunu aramaktadır ve onu yok etmek için fazla vakti de kalmamıştır.

In the last store in a defunct shopping mall, 91-year-old Sonia Warshawski – great-grandmother, businesswoman, and Holocaust survivor – runs the tailor shop she’s owned for more than 30 years. But when she’s served an eviction notice, the specter of retirement prompts Sonia to resist her harrowing past as a refugee and witness to genocide.

Tanrı, cenneti yarattı. Evren bir ışık iken bu ışığın arasında şeytanın tüm sinsiliğiyle pusuda beklediği karanlık bir delik vardı. Yıl 1997, ABD'deki bir limanda telaşlı bir koşuşturma var. Liman işçileri, 12. yüzyıla ait paha biçilmez bir İran heykelinin bulunduğu sandığı itina ile gemiden indiriyor. O sırada olan bir kazadan dolayı heykel kırılır ve içinde kırmızı bir taş çıkar. Bunu bulan liman işçisi kimse görmeden bu taşı alır ve bir koleksiyoncuya satar. Taşın içinde zamanında bir kahin tarafından hapsedilmiş bir cin vardır. Cin'in serbest kalabilmek için istediği tek şey ise birinin dilek dilemesidir...

The journey of Christian Lafayette, a French soldier who, in the aftermath of a murderous ambush in Afghanistan, has returned to France. Soon mixed up in trafficking opium with Mounir, his brother-in-arms who was wounded in the ambush, Lafayette, a foster child, and tormented war hero, chooses a new family and life – a criminal’s life. To escape this vicious circle of violence, Christian has to learn how to love.

In 1887, at a time when duels are in vogue in Paris, Clément Lacaze and Marie-Rose Astié meet. He's a charismatic master of arms; she's a feminist, far ahead of her time. Clément gets caught in a spiral of violence and decides to initiate Marie-Rose in the art of dueling. The two must work together to save face. How far will they go to defend their honor?

Tıp fakültesinin en başarılı öğrencilerinden Paula, üniversitenin efsanevi hocalarından Prof.Grombek'in anatomi sınıfına kabul edilir. Bu sınıfa kabul edilmek öğrenciler için büyük prestij olarak değerlendirildiği için Paula çok sevinçlidir. Ancak kısa bir süre sonra Paula'nın sınıf arkadaşlarından birkaçı okul morgunda ölü olarak bulununca bu sevinç çok kısa sürer. Ölen bu kişilere aklı takılan Paula üniversitede faaliyet gösteren gizli bir örgütün varlığını öğrenince kabus dolu günler başlar. Çünkü bu gizli sağlık örgütü seçtiği öğrenciler üzerinde tıbbi deneyler yapmaktadır, hem de onlar canlı iken. Paula, öğrendiklerini ispat etmeye çalışırken, bu örgüte girenlerin ve çalışmamaları hakkında bilgi edinenlerin öldürüldüğünü öğrenince ne yapacağını bilemez...

Tom 12 yaşındayken ağabeyinin işlediği cinayete dayanak ettiği için 20 sene mapus cezası almıştır. Bu cezanın son aşaması 30 günlük konut mapusuna dönünce geliştiği konuta götürülür. Tom gerçeğinde suçsuz olduğu bu vakanın psikolojik travmasını atlatmaya çalışırken gerçeğinde öğrenmediği gizemler ile de yüzleşmek zorunda kalacaktır. Yönetmenliğini Dennis Iliadis’in üstlendiği filmin oyunculuklarını ise Topher Grace, Genesis Rodriguez, Patricia Clarkson gibi isimler üstlenmektedir.

Young Guns II, Young Guns filminin devam filmi olan Billy the Kid'in hapisten kaçışını eski ahbaplarını bulmasını konu alan gerçek hayattan çekilmiş bir Western filmidir.

Margaret ve Ben, yakın arkadaşları olan Ellie ve Thomas ile onların iki küçük çocuğu ile birlikte hafta sonu gezisine çıkar. Ancak çok geçmeden çouklar tuhaf davranışlar sergilemeye başlar. Bu durum üzerine Ben, ortamda doğaüstü bir şeyler olduğundan şüphelenir.

Cadılar Bayramı akşamıdır ve beş yabancı, ev sahipliğini heyecan tutkunu bir milyonerin yaptığı bir doğum günü partisine davetlidir. Şafak sökene kadar ayakta kalmayı başarırlarsa her biri milyon dolar kazanacaktır. Yapmaları gereken tek şey geceden sağ kurtulmaktır!

Orta sınıfa mensup, huysuz Bayan Gallienne’in üç çocuğu vardır. İki çocuğunu “oğlum” diye seven Bayan Gallienne üçüncü çocuğuna “Guillaume” diye seslenmektedir. Bunun sonucu yaşı ilerledikçe Guillame, kendisini bir erkek çocuk olarak görmez. Bir anne nasıl böyle davranabilir? Bir dizi olayla Guillame, asıl kimliğini arayışa çıkar ve annesinin üzerinde bıraktığı zararlı etkisinden kurtulmaya çalışır.

Gözünü yükseklere diken profesyonel bir hırsız ve uzman ekibi, 12.000 metre yükseklikte seyreden bir uçaktaki kasadan 500 milyon dolar değerindeki altını çalmaya kalkışır.

Austin’in en ünlü DJ’i olan, Jungle Julia (Sydney Tamiia Poitier) en yakın arkadaşları Shanna ve Arlene’le (Jordan Ladd ve Vanessa Ferlito) eğlenmektedir. Sabaha kadar eğlenen üçlü bir şeyin farkında değildirler. Yaptıkları her şeyi izleyen biri vardır, Stuntman Mike (Kurt Russell), yüzünde derin bir yarası ve korkutucu bir arabası olan eski bir dublördür. Günlerdir kızları izleyen Mike, gecenin bitiminde, sabaha karşı yola koyulan kızların peşinden gider.

Armageddon ve Pearl Harbour filmlerinin yönetmeni Michael Bay bu sefer de karşımıza bir distopya filmiyle çıkıyor. 21. yüzyılda ütopik bir toplum... Filmin kahramanı Lincoln ve toplumun diğer üyelerinin tek amacı büyük çekilişi kazanıp, "ada"ya gitmektir. Bu umutla hayatına devam eden genç adam günün birinde olan biten her şeyin bir düzmece olduğunu öğrenir. Lincoln ve diğerleri, aslında dış hayattan soyutlanmış olarak yaşayan klonlardır. Ve yaşatılma amaçları, klonları oldukları insanların yedek parçaları olarak varolmaktır. Günün birinde sağlığı bozulacak olan gerçek sahiplerine organ sağlamaktan başka varoluş amaçları yoktur. Hasat zamanının yaklaştığını ve eninde sonunda sıranın kendisine de geleceğini bilen Lincoln, yaşadığı yerden kaçmaya ve yaratıcılarıyla yüzleşmeye karar verir.

Şehirlerde yaşayan insanlar yeraltında neler döndüğünü bilmiyor. İki farklı ırk arasında yaşanan gerilimin ise hiç farkında değil...Yeraltı, aristokrat vampirler ile sokakları elinde tutan kurt adam Lycan'lar arasında bölünmüş durumda. Bu yeraltı organizasyonu, gotik dünyanın dengesi; bir vampirin bir Lycan'a aşık olması ile alt üst olur. Kısaca, bir vampirin, bir kurt adamı sevmesiyle başlayacaktır savaş!Vampirlerin ve kurt adamların cirit attığı bir aşk hikayesi ilginizi çekiyorsa filmin yolunu beklemeye başlayın deriz.

Bir suikastçı, hedefini kıl payı ıskaladığı önemli bir görevin ardından, kişisel olmadığını iddia ettiği uluslararası bir intikam avıyla işverenlerine ve de kendine savaş açar.

5 kafadar arkadaş tatile çıkar ve ormanın derinliklerinde terk edilmiş kulübe bulur. Başta her şey normal gibi görünür, göle girer, parti yapar ve eğlenirler. Fakat bu kulübede ters giden bir şeyler olduğunu fark etmeleri uzun sürmeyecektir...

On sekizinci yüzyılın başlarında İngiltere'nin Fransa ile savaşı sürerken, Kraliçe Anne'in (Olivia Colman) tahtta olduğu sarayı ve lüks yaşam tarzı bundan pek etkilenmez. Kraliçenin yakın "arkadaşı" olan Marlborough Düşesi Sarah Churchill (Rachel Weisz), bir yandan kraliçe ile ilgilenirken bir yandan onun yerine ülkeyi yönetmektedir. Düşes Sarah'ın saraya yeni gelen akrabası genç Abigail Masham (Emma Stone), Kraliçe Anne’in gözdesi olabilmek için Sarah ile rekabete girer. Kraliçe Anne’in sağlığı gitgide bozulurken iktidar, hırs, aşk ve hasetten güç alan saray entrikaları da alıp başını gider.

Genetik kodunun kilidini kırması ile atalarının hatıralarına erişim sağlayabilen Callum Lynch, 15. yüzyıl İspanya'sında yaşayan atası Aguilar'ın maceralarını kendi hafızalarında yer alacak kadar canlı bir şekilde deneyimler. Gizli bir topluluk olan Suikastçiler'in soyundan geldiğini öğrenen genç adam yeni kazandığı beceriler ile baskıcı ve güçlü organizasyon Tapınakçıların karşısına çıkar. Callum, günümüzde de varolan Tapınakçılar organizasyonunu alt etmek için geçmişindeki bilgi ve tecrübesini kullanacaktır.