Football player Amaree McKenstry-Hall and his Maryland School for the Deaf teammates attempt to defend their winning streak while coming to terms with the tragic loss of a close friend.

Havadan çekilen görüntülerle inanılmaz bir görsel mesaj sunan belgeselin yönetmenliğini Fransız fotoğrafçı Yann Arthus-Bertrand üstlenirken, dağıtımını Luc Besson sağlıyor. Bu etkileyici belgesel, 54 ülkede 217 günde çekildi ve 81 ülkede aynı tarihte gösterime girerek bir dünya rekoru kırdı. Glenn Close’un anlatıcılığını üstlendiği Yuva, dünyanın 4 milyar yıllık birikimini insanoğlunun nasıl da birkaç yüzyılda yok edebildiğini anlatıyor ve daha kötüye gitmemesi için öğütlerde bulunuyor. Gezegenimizin geleceğini kurtarmak için hâlâ geç değil. Yuva'nın (Home) alanında birbirinden deneyimli isimlerden oluşan ekibinin de söylediği gibi, karamsar olmak için artık çok geç!

Jeff Mitchell seems to have it all. He has an interesting and lucrative job, a loving wife, and two amazing kids. Therefore, life is good. However, on one bright day, a cosmic sucker punch comes out of the blue. When Jeff was in high school, unbeknownst to him, he got his girlfriend pregnant. Next, the girl moved away, had the baby, and raised her as a single mother, never telling her daughter, Carlee, who her real father was. However, Carlee's mother recently died in a tragic accident, prompting Carlee to try and uncover the truth. Maybe Jeff is not so lucky after all?

Yerinden edilmiş insanların kaldığı bir kampta yaşayan yeni evli Afgan bir adam, orduya katılma hayaliyle aile sorumlulukları arasında denge kurmakta zorlanır.

Yilar Once Kasor Pal Hindistandan Ayrilmis Kendi Hayatini ve Sevdiklerinin Hayatini Daha Iyi Duruma Getirmek icin Amerikaya Gider ve Gece gunduz Calisarak Kendi SIrketlerini ve Is zengirlemsini Kurub Milyonlar kazanmaya baslar ve I s dunyasinin En Onemli Adami Olur ve cok zenginlesir kendine hep istediyini izin vermeye hagi vardir ama Hindistani hep kalbinde tasir ve ulkesine yillar gecse bile cok bagli ve sadikdir ve bir karar alir yegane ogluna Rajiva hindistandan Gelin Almaya karar verir Onun Istediyi Oglu Kendi Ulkesini Ve Geleneklerini Bilib Sevsin Almak istediyi Kiz En Yakin Dostu ve Kardes Bildiyi Suraj Kazalotun Kizi Kusum Ganganin Olucagi Karar Alir Ganga ve Rajiv Gorushmeye Baslarlar ama birbirleri anlasma yolu bulamazlar cunku her ikiside farkli dunyada ve kulturde buyumusler ama Ganga Rajevin Kuzeniyle Kolayca Anlashmaya Baslar Ganga Yalnis Tercih yapdigini anlicak Kderinin Arjun oLdugunu ve Rajiv Olmadigini Anlicak Cunku Rjiv Onu Duyunden Once zorlamak isttediyi icin

She was arguably the greatest women's basketball player. She won three national trophies; she played in the ’76 Olympics; she was drafted to the NBA. But have you ever heard of Lucy Harris?

Marta, a young Venezuelan mother, immigrates to Brazil. During her journey, she meets a struggling young couple. The couple has a baby and Marta the ability to breastfeed.

Imagine a prison with some ten thousand prisoners, many of them dangerous and, to control them, only a few unarmed employees. Small in number, these employees work in shifts. They are almost prisoners themselves, in a routine of tension, but also of humor and emotion. This prison was all too real. While it was in existence, the Carandiru was the largest prison in Latin America, administered by a reduced number of employees. The documentary shows, from the point of view of these few employees, holding the keys, how the prison operated: the delicate balance in the relationship with the prisoners, affinity among employees, moments of tension and, even, of happiness. These are stories told by former employees, among them, Dr. Dráuzio Varella, author of the book Estação Carandiru. These are the secrets of a place that no longer exists.

Now aged 17, Antoine Doinel works in a factory which makes records. At a music concert, he meets a girl his own age, Colette, and falls in love with her. Later, Antoine goes to extraordinary lengths to please his new girlfriend and her parents, but Colette still only regards him as a casual friend. First segment of “Love at Twenty” (1962).

Yaşadığı kaybın ardından hayata yeniden tutunmaya çalışan bir kadın, bahçesini ele geçiren inatçı bir kuşla ve kendini toparlamakta zorlanan kocasıyla uğraşır.

Şımarık yetişen üç kardeş, onlara bir ders vermek isteyen zengin ve iyi niyetli babalarının her şeyini kaybetmiş rolü yapmasıyla kendi hayatlarını kazanmak zorunda kalır.

Elise thought she had the perfect life: an ideal boyfriend and a promising career as a ballet dancer. It all falls apart the day she catches him cheating on her with her stage backup; and after she suffers an injury on stage, it seems like she might not be able to dance ever again.

1880’li yıllar, Paris. Fransa Hükümeti, Amerika için Özgürlük Heykeli’ni tasarlayan mimar Gustave Eiffel’den kendileri için de bir anıt yapmasını ister. Başta çok da istekli olmayan Eiffel, kavuşamadığı hayatının aşkı Adrianne ile yıllar sonra karşılaştığında birden fikrini değiştirir ve seneler önce unutmaya çalıştığı aşkından aldığı ilhamla “A” harfi şeklinde bir kule tasarlar. Parislilerin eleştirilerine ve itirazlarına rağmen Eiffel, bu tutku projesinin tamamlanması için varını yoğunu ortaya koyacaktır.

A tragic accident lead to Kaori's blindness, but she clings to life and the smaller pleasures it can still afford her. She meets Rui and begins to talk to him. Rui was once a promising kickboxer, but something happened in his past. Kaori's smile brings out a change in Rui. However, the two are connected in more than one way. Rui attempts to do what is right.

İnternette flört söz konusu olduğunda, bir kaydırma hayatınızın kaymasına neden olabilir. Kendisini zengin bir iş insanı olarak tanıtan adam, etkilediği kadınları rüya gibi bir ilişkinin içinde olduğunu düşündürür. Ancak kadınlar, çok geçmeden kendilerini korkunç bir kabusun ortasında bulur. Adam, baştan çıkardığı kadınları dolandırarak milyonlarca dolarlık bir servet edinir.

İnsanların onlara her gün canavarlarmış gibi baktığı, Avustralya Tabiat Parkı'nda kilitli tutulan bir grup vahşi hayvan, hayvanat bahçesinden kaçmak için plan yapar. Dışarı çıkacakları günü dört gözle bekleyen hayvanlar, bu süreçte kendilerini büyük bir maceranın içinde bulur.

Rob, nadir bulunan değerli trüf mantarlarını, domuzu yardımı ile toplayıp, genç bir işadamına satmaktadır. Oregon’da doğanın içinde yaşayan Rob’un en yakın dostu, domuzu, bir saldırı sonrası kaçırılır. Rob onu bulmak için Portland’a dönüp oradaki eski bağlantılarını kullanır ve uzun zamandır yok saydığı geçmişi ile yüzleşmek zorunda kalır.

Viven ve Roy, lise son sınıfta okuyan iki gençtir. Viven, fizik tutkunu olan başarılı bir öğrenciyken Roy'un oldukça sorunlu bir hayatı vardır. Beklenmedik bir olay ikisinin yollarının kesişmesine ve hayatlarının bambaşka bir hal almasına neden olur.

The Hating Game, kariyerine hızlı bir başlangıç ​​yapmak isteyen ancak bunu elde etmek için etik ilkelerinden ödün vermek istemeyen Lucy'nin hikayesini konu ediyor. Lucy, kariyerinde ilerlemeye çalışırken, baş düşmanı olan iş arkadaşı Joshua ile rekabete girer. Önlerine terfi etme fırsatı çıktığında Lucy ve Joshua, terfi alamayanın istifa edeceği bir anlaşma yapar. Ancak onların arasındaki bu oyun başladıktan bir süre sonra Lucy ve Joshua arasında bir yakınlaşma oluşur. İkili, aşk ve nefret arasında ne kadar ince bir çizgi olduğunu fark etmeye başlar.

Stanton ‘Stan’ Carlisle, kasaba kasaba dolaşan bir karnavalın ekibine katılmıştır. Amacı ise Matmazel Zeena'nın ve alkolik kocası Pete'in "zihin okuma" numaralarının sırrını çözmektir. Ancak bu konuda bir türlü başarılı olamamıştır. Ancak Pete öldüğünde, Zeena Stan'i ortağı olarak kabul etmeye zorlanır. Kısa sürede Stan, insanları manipüle edip dolandırma işinde Zeena'nın rahmetli eşinden çok daha yetenekli olduğunu kanıtlar. Hırslanan Stan, dolandırıcılık oyununu kendi başına da yapabileceğine inanmaya başlar. Ancak Zeena ile rekabete giriştiğinde hiç ummadığı tehlikelerle yüzleşmek zorunda kalacaktır...