Michele, Goffredo, Mirko and Vito are four friends who have participated in the battles of the student in Sixties. Now in the Seventies, the four friends don't know what to do, though young and with so many possibilities to find a job in life. Intellectuals marginalized and misunderstood, the four friends find themselves when they can in a restaurant to discuss their outlandish theories. A girl named Olga disrupts their life, but Michele is her favorite, although he does not know what to do with the girl.

The young priest Father Giulio returns to Rome, his hometown, after a long pilgrimage. Don Giulio hopes to live peacefully with his family and his friends, but discovers that many of them are depressed or frustrated, and some suicidal.

Nanni Moretti recalls in his diary three slice of life stories characterized by a sharply ironic look: in the first one he wanders through a deserted Rome, in the second he visits a reclusive friend on an island, and in the last he has to grapple with an unknown illness.

Michele is a Communist MP who loses his memory in a car crash—although nobody seems to notice. Over the course of a water polo match ahead of election day, he begins to remember his past life, revealing the picture of a man whose personal and political identity crisis mirrors the one of Italian communism.

A nightclub singer and his partner escape mobsters by fleeing to Cuba with a beautiful heiress, who has inherited a haunted castle on an isolated island. The trio hunt for a hidden treasure and encounter a ghost, a zombie, and a mysterious killer...

Some youngsters rape and kill their teacher; but they won't tell their motivation. The police detective on the case feels some sinister influence behind the young murderers.

The film adaptation of Erik Jensen's award-winning biography of Adam Cullen is the story of the biographer and his subject, as it descends into a dependent and abusive relationship.

İrlandalı yönetmen Glenn McQuaid'in ilk uzun metraj deneyimi olan korku-komedi türündeki film in konusu 18. yüzyıl İngiltere'sinde geçiyor. Film başkahramanı olan Arthur Blake genç bir mezar hırsızıdır. Fakat bir gün yakayı ele veren genç adam kendisini ölüm cezasını çarptırılmış bulur. İnfazın gerçekleşmesinden önceki gece Arthura sadece Duffy adlı bir rahip eşlik eder... Mezarlardan çalarak sattığı bedenler arasında vampirler ve zombilerin de bulunan, hayatını dalaverelerle geçirmiş bir adamın ilginç yaşam hikâyesi anlatılmaya başlanır.

Margherita, kariyerinin en önemli işi olarak gördüğü bir işçi filmi üzerinde geceli gündüzlü çalışmaktadır. Sette mükemmelliyetçi bir yönemen olarak çalışan Margherita her şeyin dört dörtlük olması için elinden gelen çabayı gösterirken, bir yandan da özel hayatındaki problemlerle mücadele eder. Annesi ciddi bir rahatsızlıktan muzdariptir ve ergenlik dönemindeki kızı beklenmedik çıkışlar yapmaktadır. Tüm bunların ortasında film setine gelen ABD'li oyuncu Barry Huggins, Margherita'nın filmini iyice çıkmaza sokacaktır...

professor saves the life of an injured hit man who, in return, promises to find and kill an enemy of his. Although the professor says not to have any enemy the killer goes for his mission and turns the professor's square life into chaos.

A comedy about generational conflict between two parents who do not want to grow old and a seventeen year old daughter who wants to become an adult. During a weekend with some friends in their country house in Tuscany, Marcello and Marina, relieved that the love affair of their teenage daughter Rose with another boy, Luke, is over, prepare to meet their daughter's new boyfriend. The problem is that the two adults, who still feel pretty young, do not know what to expect, and what they are about to discover will leave them speechless ...

Adieu au Langage filminde Godard'ın 3D teknolojisinin yardımıyla birçok deneysel sahneye imza atışını görüyoruz. Konu olarak ise bekar bir adamla evli bir kadın arasındaki ilişikiye odaklanılıyor.

Küçük bir endüstri şehrinde çalışan Marina (Ariane Labed), hayatında pek fazla değişiklik yaşamayan, başka insanlarla ve özellikle erkeklerle arasına daima mesafe koymuş, Bella (Evangelia Randou) dışında hiçbir arkadaşı olmayan genç bir kadındır. Bir yandan da terminal kanser hastası babası Spiros'a (Vangelis Mourikis) bakmaktadır. Çalıştığı fabrikaya iş için gelen mühendisle (Yorgos Lanthimos) tuhaf bir yakınlaşma içine giren Marina, hayatındaki değişikliklere uyum sağlamaya çalışacaktır.

International man of mystery Diabolik and his sensuous lover Eva Kant pull off heist after heist, all while European cops led by Inspector Ginko and envious mobsters led by Ralph Valmont are closing in on them.

İtalya'nın en iyi yönetmenlerinden Nanni Moretti'nin rol aldığı bu güzel film ölüm acısına farklı bir açıdan yaklaşıyor. Pietro, karısının ani ölümünden beri "sessiz bir kaosiçine düşmüştür. Kızının ilkokula başladığı gün, Pietro onu arabasıyla okula kadar bırakır ve derslerin bitiş saatine kadar dışarıda bekler. Aynı şeyi ertesi gün ve daha sonraki gün de yapar. Patronları, çalışma arkadaşları, akrabaları önce onun derdini paylaşmak için ziyaretine gelirler ama sonunda kendi dertlerini paylaşmaya başlarlar.

Memleketi Texas'tan henüz gelmiş olan Pinky Rose (Sissy Spacek), Güney Kaliforniya'nın çöller bölgesinin sıcak su kaplıcalarıyla tanınan bir kasabasının yaşlılara hizmet veren tedavi merkezinde işe başlar. Bu utangaç ve çocuksu görünümlü kızı yine kendisi gibi Texaslı olan daha kıdemli bir çalışan Millie Lammoreaux (Shelley Duvall) eğitecektir. Kısa bir süre sonra da Pinky ekonomik nedenlerle Millie'nin yanına taşınır ve kirayı paylaşmaya başlarlar. Pinky, sözde popüler, sözde sofistike ve güya hızlı bir yaşantı sürüyor gibi gözüken bu kızı bir idol olarak görür ve ona özenip onun gibi davranmaya başlar. Oysa anlamadığımız bir nedenle Millie her ne kadar dışa dönük bir davranış şekli gösterse de çevresinde çok sevilen bir insan değildir.

A deeply disturbed and epileptic young man benignly decides to murder other members of his dysfunctional family for altruistic reasons.

Sans Soleil (Güneşsiz) Fransız yönetmen Chris Marker'in 1983 yılında çektiği en önemli filmlerinden birisidir. Filmin ismi, Modest Mussorgsky'nin Güneşsiz adlı (Rusça: Без солнца, Bez Solntsa) şarkı çemberinden alınmıştır. Genel olarak insan hafızası ve hatırlama üzerine eğilir film. Japonya gündelik hayatına ve geçmişe odaklanır.

Gummi ve Kiddo, şehrin dışında geniş bir vadide yan yana evlerde yaşayan yaşlı iki kardeştir. Babadan kalma meslekleri olan koç yetiştiriciliğine devam etmekte ve ülkenin en iyi koçlarını yetiştirmektedirler. Her sene kasabada düzenlenen ya Gummi'nin ya da Kiddo'nun kazandığı en iyi koç yarışmasında büyük ödülü almak için mücadele eden ve tek hayatları koçları olan bu iki kardeş, birbirleri ile 40 yıldır konuşmamaktadırlar. Bir gün Kiddo'nun koçu bulaşıcı ve ölümcül bir hastalığa yakalanır. Yetkililer tüm kasabayı boşaltıp, tüm hayvanların da itlaf edilmesinin en uygun çözüm olduğunda ısrarcıdır. Ancak 40 yıldır birbirleri ile konuşmayacak kadar inatçı olan bu ikili iş koçlarına gelince de bu kadar çabuk pes etmeyecektir.