Astrid is the wife of an acclaimed lawyer. Silenced for 25 years, her family balance suddenly collapses when her children initiate their search for justice.

The tape-recorded words “erase it” take on new weight in the context of history and war. When the state of Israel was established in 1948, war broke out and hundreds of Palestinian villages were depopulated in its aftermath. Israelis know this as the War of Independence. Palestinians call it “Nakba” (the Catastrophe). In the late 1990s, graduate student Teddy Katz conducted research into a large-scale massacre that had allegedly occurred in the village of Tantura in 1948. His work later came under attack and his reputation was ruined, but 140 hours of audio testimonies remain.

The film tells the story of two Highlander brothers – Maciek and Andrzej. After the death of their father, which Andrzej contributed to, and the loss of his beloved Bronka, Andrzej leaves the family home. On his way, he meets the mysterious Wolfram, an anthropologist and climber. He shares with him his mountaineering technique and knowledge about the Prague origins of the highlanders. Andrzej returns to Zakopane, war breaks out. To protect the Highlanders from wartime destruction, he wants to persuade them to cooperate with the Germans. Andrzej and Maciek are standing on opposite sides of the barricade. The brothers' confrontation is bloody and painful.

A 48-year-old homeless singer and composer receive a cryptic message that makes him believe he has been visited by the Virgin Mary.

In 1945 Spain a young man with Nazi contacts fell in love with a left wing family woman.

The few thousand kilometers that separate Patagonia from the South Pole are a fascinating and hypnotic journey for explorers. Some even speak of an addiction, 'the Antarctic bite'. March of the Penguins (2005) director Luc Jacquet has been experiencing it for 30 years. His new film is a visually-striking adventure, offering us images beyond words, an ultimate tribute to a vanishing continent.

Far from Tel Aviv and big city crimes, Daphna, 40, a promising police officer with a big mouth, finds herself in the small town of Afula dealing with petty crimes, seeking shade from the scorching heat and dodging the nagging question:” When are you going to get married, and have kids?”. The disappearance of Orly Elimeleh, a beautiful and wild 36 year-old army widow and former beauty queen, soon raises another troubling question for Daphna – why isn't anybody looking for her? This indifference towards Orly’s uncertain fate shakes Daphna to the core. Matan, the younger 34 year-old son and “black sheep” of Orly’s late husband’s family, seems to be the only one who shares Daphna’s concerns, which pushes her to step beyond her professional boundaries. As her faith both in herself and in everybody surrounding her is called into question, Daphna will have to do something she has managed to avoid her entire adult life : put her trust in a man.

Kendini ve ailesini evden atılmaktan kurtarmak için zamanı daralmakta olan Azucena'nın hayatından bir gün; bir anneyi kızına kavuşturmak için yola çıkan avukat Rafael; ve çok geç olmadan uzun süredir kayıp olan oğlunu arayan hasta yaşlı bir kadın olan Teodora.

De son vivant, üç kişinin hayatının bir yılına odaklanıyor. Kansere yakalanmış genç bir oğul, çaresizlik için olan bir anne ve işini yapan bir doktor. Bu üç karakter, hasalıkla mücadele ederken, yaşarken ölmenin ne demek olduğunu anlar.

In 1887, at a time when duels are in vogue in Paris, Clément Lacaze and Marie-Rose Astié meet. He's a charismatic master of arms; she's a feminist, far ahead of her time. Clément gets caught in a spiral of violence and decides to initiate Marie-Rose in the art of dueling. The two must work together to save face. How far will they go to defend their honor?

A young French journalist repeatedly meets iconic surrealist artist Salvador Dalí for a documentary project that never came to be.

Compulsive spenders Albert and Bruno are in debt up to their necks. While seeking help from community workers to get their lives back on track, they run into a group of young green activists. Lured by the free beer and snacks rather than by the ideals of eco-activists, Albert and Bruno find themselves joining the movement without much conviction.

Earl Brooks (KEVIN COSTNER) başarılı bir ticaret adamıdır. Karısı (MARG HELGENBERGER) ve kızı (DANIELLE PANABAKER) ile mutlu bir hayat sürmektedir. Ancak Brooks'un, bir başka yüzü daha vardır; aslında o "Parmak İzi Katili" namıyla ün salmış bir seri katildir. Tilki kadar kurnaz ikinci benliği Marshall (WILLIAM HURT) tarafından masum bir çifti öldürmek için harekete geçtiğinde, şantaj yapan bir fotoğrafçı (DANE COOK) tarafından görüntülenir. Bu son cinayeti "Parmak İzi Katili"nin kimliğini çözmeye çalışan, bunalımdaki dedektif Tracy Atwood'un da (DEMI MOORE) peşine düşmesine sebep olur...

Just out of jail, crumpled English archaeologist Arthur reconnects with his wayward crew of tombaroli accomplices – a happy-go-lucky collective of itinerant grave-robbers who survive by looting Etruscan tombs and fencing the ancient treasures they dig up.

Son derece muhafazakar İngiliz, Edith Swan ve yerel halk, komik küfürlerle dolu kötü mektuplar almaya başlayınca kabadayı, ağzı bozuk İrlandalı göçmen komşusu Rose Gooding suçlanır. İsimsiz mektuplar ülke çapında bir kargaşaya yol açar ve bir dava başlar. Ancak Polis Memuru Gladys Moss liderliğindeki kasabanın kadınları suçu kendileri araştırmaya başladıkça bir şeylerin ters gittiğinden şüphelenirler ve bu suçlu Rose olmayabilir.

Sıra dışı aileleri filmlerine konu eden Japon usta Kore-eda, bu kez bir kasaba okulunda çıkan olayları, kendi deyimiyle "devasa bir uçurum yaratarak toplumu bölen küçük kıvılcımları" anlatıyor. Oğlu Minato'nun davranışlarından şüphelenen annesi, bu değişimden çocuğun öğretmeninin sorumlu olduğunu öğrenir ve hemen okul yönetiminden hesap sorar. Anne, çocuk ve öğretmenin gözünden hikâyeyi ayrı ayrı izlediğimiz filmin Cannes'da ödül kazanan senaryosunu Yuji Sakamoto yazdı. Kore-eda, filmdeki uçurum "dünya çapında insanlar, ülkeler ve etnik gruplar arasındaki ayrımı yansıtıyor" diyor.

Auschwitz kumandanı Rudolf Höss, eşi Hedwig, çocukları ve hizmetkârlarıyla rüya gibi bir hayat sürmektedir. Öyle ki, ölüm kampının duvarına bakan muhteşem evleri tam da tren raylarıyla gaz odaları arasındadır. Martin Amis'in aynı adlı romanından uyarlanan bu çarpıcı film çiçekli, geniş bahçeleri, seraları ve havuzlarında keyif süren Höss ailesinin başlarına ölüm külleri serpilirken süregiden sıradan gündelik yaşamını gözlemliyor.

To escape the police, a father and his son are forced to find refuge in a summer camp for young adults with mental disabilities, taking on the role of an educator and a boarder. The beginning of troubles and a wonderful human experience that will change them forever.

Borderlands, 2009'da Gearbox stüdyosu tarafından piyasaya sürülen video oyununun uyarlamasından bir filmdir. Kötü şöhretli kaçak lilith, Pandora adlı gezegenine döndükten sonra, ona tehlikeli bir görev verilir. Diğer suçlularla (eski paralı asker Roland, patlayıcı uzmanı Tiny Tina ve koruyucusu Krieg, çılgın bilim insanı Tannis ve esprili robot Claptrap olmak üzere) bir ittifak ve aynı zamanda ciddi bir arkadaşlık kurar. Görev: Güçlü bir adam olan Atlas'ın kayıp kızını bulmak ve korumaktır. Ancak her şey göründüğü gibi olmayabilir. Çünkü kız, evrenin kaderini değiştirebilecek büyük bir güce sahiptir.

Kendisi çok başarılı bir güreşçi olan baba Fritz Von Erich, oğullarını da 1 numaraya taşımak için despot bir biçimde, zalimce yöntemler uygulamaktadır. Şampiyon kardeşler sporda zirveye doğru tırmanırken, tüm aile çalkantılı olaylara, büyük güçlüklere göğüs germek zorunda kalır.