England, first half of the 19th century. Edmund Kean is a celebrated theatre actor, notorious for his tumultuous private life. He is in love with the beautiful countess Koefeld, wife of the Danish ambassador, to the consternation of his friend, the Prince of Wales. He is also hounded by Anna Damby, who wants to become an actress to escape a marriage to Lord Mewill.

In 1972, Lou Reed's second solo album Transformer elevated him from a minor cult figure to one of the best known and most talked about artists in rock & roll, with its incisive portrait of the demimonde and the distinctive hit single "Walk on the Wild Side." Classic Albums: Lou Reed -- Transformer offers a look at the making of this landmark album, with Lou Reed and engineer Ken Scott offering an in-depth perspective on the recording sessions, and Herbie Flowers revealing how he came up with his memorable bass line for "Walk on the Wild Side."

Lech Kowalski travels the oldest highway in Poland, built by Hitler as an invasion route to the east. As the road literally crumbles into history he discovers that it is now a vital link to the west and encounters people and locations that connect it to the present. A hooker from Bulgaria under an umbrella scared her pimp may show up and see that business is horrible in the rain. A one legged man in a wheel chair selling mushrooms in the tornado like wake of speeding trucks describing the best way to cook what he sells. Destitute Ukrainians hiding on a former Warsaw Pact Nuclear air base serve tea to a former cop still patrolling the property. Young people escaping the glare of reality in underground bunkers built by the Nazis. Bombed out ruins still guarding stretches of the concrete road. Gypsies on a pilgrimage in Auschwitz twist the plot and suddenly we are in a candle lit hut, in a gypsy village listening to a man describe how he lost his father to the Holocaust.

A 16-year-old Sicilian becomes the target of a mafia hit man after refusing to go through with her prearranged marriage.

A beautiful film which is basically about a man, a piano player, who meets and falls in love with a beautiful and voluptuous woman, who, by some strange procedure, leaves the man unable to move but with a permanent priapism! After some time he becomes sick of it and she relieves his paralysis. Eventually she gets bored and decides to leave, but he can't take it because he loves her…

3 episodes set in Monte Carlo. In the first one a priest is compelled to become the lover of a princess. In the second, a con woman tries to cheat an insurance man. In the third, a man has to deal with his wife's suicidal attempts.

The story of exploited textile factory workers in Turin, Italy at the turn of the century and their beginnings of their fight for better working conditions. Professor Sinigaglia is sent by (presumably) the Socialists to help them organize their strike and give form to their struggle

Two documentary filmmakers go back in time to the pre-Civil War American South, to film the slave trade.

Esposito is a thief who cons tourists in Rome. Officer Bottoni manages to catch him and starts persecuting him. When Esposito manages to flee, Bottoni's superiors inform him that he'll lose his job if he can't catch Esposito.

The story of a gang of French female robbers disguised as men, who operated in the Avignon area in the mid-1980s.

15 years after the monumental "I mostri" which was a great example of Italian sketch comedy, 3 of the greatest Italian directors ever (Risi, Monicelli, Scola) the best Italian writers ever (Age, Scarpelli) the best Italian actors ever (Tognazzi, Gassmann, Sordi) one of the most beautiful woman in the world (Ornella Muti) participate to this great tribute.

Fantozzi is now retired but continues to go to the office where it is held up as a fine example of employees intending to do career.

A former policeman turns full-time robber and goes on a downward spiral of crime in 1970s Rome.

İnsanoğlu kendi ürettiği Cylon adlı robotlarla savaşmış, geçici barış yapılmış ve Cylonlar ayrı bir gezegene taşınmıştır. Cylonlar bu sürede tamamen insan görünümlü biyolojik kopyalar üretmiştir. Bu kopyalar insan ırkına sızıp tekrar savaş başlatmıştır. Battlestar Galactica ve birkaç filo hariç tüm insanoğlu yok olmuştur. Film de Battlestar Galactica yıldız gemisi ve yanındaki birkaç gemide bulunan 40 bin civarı insanın yaşam mücadelesi anlatılıyor.

Birbirlerinden sınıfları, geçmişleri, yaş ve meslekleriyle ayrılan üç eski Amerikan askeri ve onların yeniden sivil hayata ayak uydururken karşılaştıkları sorunlar üzerine dokunaklı bir savaş sonrası destan... Bu üç adam, II. Dünya Savaşı sonunda yaşadıkları kente geri dönerler; başarılı bankacı Al, güvenli yaşamına; eskiden bir garson olup savaşta hava kuvvetlerinde yüzbaşılığa yükselmiş Fred, savaş sırasında evlendiği ve pek iyi tanımadığı eşiyle endişe veren kavuşmaya; eskiden öğrenci olup savaşta kollarını kaybeden Homer ise, sevgilisinin sakatlığına vereceği tepki konusundaki şüphelerine. Bunlardan ikisi geri dönüşte başarılı olacaktır: eskiden olduğu gibi yemekli toplantılarda konuşmalar yapan Al genç bir çiftçiye teminatsız kredi vermeye çekinmez; Homer’in sevgilisi onu hayal kırıklığına uğratmaz; kimsenin kabul etmediği Fred ise toplumun dışında kalacaktır, hayatının en güzel yıllarını geride bırakmıştır...

Zengin ve sıkıntılı baron Fefè Cefalù, zilli ve genç kuzenine göz koymuştur. Ancak İtalya'da evliliğin kutsallığı ve Fefè'nin evli bir adam olması sebebiyle, bu gizli tutkunun önü kesilmiştir. Sonunda baronun aklına müthiş bir fikir gelir: Talepkâr, sekse aç, çekicilikten gayet uzak karısını eski bir sevgilisinin kollarına itecek ve onu zinayla suçlayarak öldürecektir. Sonunda da mahkemeye çıkıp bir "namus cinayeti" işlediği için yargıcın merhametine güvenerek, tamamen sembolik, hafif bir ceza almayı garantileyecektir.

Sergio Benvenuti is a shy seller of contracts for a Roman company of music, but because of his character he cannot find even a customer, so he asks for help from a fellow named Nadia.

Geleceğin tuhaf ve gereksiz derecede karmaşık, fütüristik dünyasındayız. Devlet memuru Sam Lowrey, etrafını saran bu bürokrasi ve teknoloji cenderesinden bunalmış bir istatistikçidir. Kaçışı ve sükuneti, kendisini her şeyden izole ettiği hayallerde bulur. Rüyalarında sürekli olarak aynı kadını kurtardığını görür.Sam'in yaşadığı gerçek dünyayı ise, herşeyi görüp kontrol eden bir bilgisayar idare etmektedir. Jill Layton isimli genç kadın terorist olmakla suçlandığında, düzenli olarak hata kontrolleri yapmakta olan Sam bunda bir yanlışlık olduğunu farkeder ve Jill ile tanıştığında onun rüyalarında kurtarıp durduğu kız olduğunu anlar.

Irkçı ve asabi işadamı Victor Pivart kızının düğününe yetişmek isterken geçirdiği kaza sonrası karıştığı bir dizi komik olay sonrası NewYork'tan gelen bir hahamın kılığına girmek zorunda kalır..

Distopik bir evrende geçen film 3. Dünya Savaşı'nın henüz sonlandığı dünyamızda geçer. Dünyanın en büyük devleti olan Okyanusya, günümüz Londra'sının yerine kurulmuştur. Okyanusya deyim yerindeyse tam bir korku imparatorluğudur. Bu ülkede yaşayayan herkes, yönetim diktesinin buyurduğu her şeye harfi harfine uymak zorundadır. Bu evrende ne kitap okumak serbesttir ne de aşık olmak... Hükümetin haberleşme ve sansür işlerinin yürütüldüğü bakanlıkta çılan Winston Smith, diğer çalışanlar gibi görevi gereğince halkı farklı yalanlarla uyutmak ve sahte gerçeklikler yaratmak zorundadır. Ancak Okyanusya'ya ait her şeyin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu öğrendiği an vatanseverliğini ve hayatını üzerine kurduğu bu sahte dünyayı sorgulamaya başlar.