During the Great Depression, a sheet music salesman seeks to escape his dreary life through popular music and a love affair with an innocent school teacher.

In this drama from director Alan Parker, on-the-lam Jack McGurn flees to Los Angeles and takes a job as a projectionist at a movie theater owned by a Japanese-American man. Jack falls for the owner's daughter, Lily, but they are forced to elope to Seattle when her father forbids the relationship. The couple marry and have a daughter, but when World War II breaks out, Jack is powerless to stop his new family's forced internment.

With a new principal in town and the Spring Fling in jeopardy, Rhyme and the Chicken Girls must band together to save the dance.

Dave has been enjoying life until he receives an ex-girlfriend's wedding invitation. Even though Beth dumped him years ago, Dave knows it's their destiny to be together. So Dave embarks on a quest: to save Beth from certain death-by-boredom, return balance to the universe, and maybe get in a little awesome skiing. Dave convinces his buddies to join him in his quest to make things right.

An escaped mental patient kidnaps an illiterate teenage farm girl and takes her to his mountain hide-away, where they soon become friends and, eventually, lovers.

Three amateur dirt-bike racers each fall in love with a young woman who, with her brother, sells French fries and hotdogs at the races. Everyone is looking for a better life: she wants out of the business and away from her brother; and the motocross racers want to make their marks as professionals in their sport.

After an American family moves to an old country manor in rural England, one of the daughters is tormented by the spirit of the owner's long lost daughter, who mysteriously disappeared 30 years ago during a solar eclipse.

Günde yedi ders ve ateşli bir öğle arası. Genç ve hevesli müzisyen, oyuncu, dansçı adayları ve onlara hayalini kurdukları şöhretin kapılarını açmayı garanti eden New York Güzel Sanatlar Akademisi Altı Dalda Akademi Ödülüne aday gösterilen ve En İyi Beste ve En İyi Şarkı dallarında Oskar kazanan bu film kaçırılmaması gereken görsel bir şölen.

The tale of a hapless group of cabbies and a rundown cab company owned by Harold. Albert comes to town with a dream of starting his own cab company but needs to motivate Harold's employees to want to make something out of themselves. It is only when Albert is kidnapped that the cabbies must decide whether or not they are loyal to Albert and his cause.

Tom Powers, Chicago’nun arka sokaklarında yavaş yavaş yükselmeye ve daha tehlikeli suçluların dikkatini çekmeye başlamış bir kabadayıdır. Ancak kısa süre sonra yaşanacak bir gangster cinayeti bu karışık ortamda çok daha büyük bir mafyatik savaşın fitilini ateşleyecektir. William A. Wellman’ın 1931 tarihinde peliküle döktüğü The Public Enemy, modern gangster filmlerinin köklerini de bünyesinde barındırır. Film “En İyi Senaryo” dalında da bir Oscar adaylığı kazanmıştır.

The lives of two struggling musicians, who happen to be brothers, inevitably change when they team up with a beautiful, up-and-coming singer.

Norman Maine,artık yıldızı sönmek üzere olan bir film yıldızıdır.Genelde sarhoş gezen aktör,yine davetli olduğu bir programda,sahnede şovunu sergileyerek,şarkı söyleyen Esther Blodgett`i çok beğenir.Şovdan sonra şarkıcının arkadaşlarıyla kendi aralarında eğlenip,stres atmak için gittikleri kafede Esther`i çok beğendiğini,onda geleceğin yıldızını gördüğünü,ve kendisini yıldız yapmak için yardımcı olacağını söyler.Başta bu söylenenlere inanmakta güçlük çekse de kendisi de günün birinde herkesin seveceği ünlü bir sanatçı olmayı isteyen Esther, aktöre yardımını kabul edeceğini söyler.

After a series of traumatic childhood events, a psychosomatically deaf, dumb and blind boy becomes a master pinball player and the object of a religious cult.

1973 yapımı Westworld filminin devamı niteliğindeki filmin konusu; Önceki bölümde, zengin tatilciler için bir eğlence parkı oluşturulmuş ve bu parkta ziyaretçilerin fantazilerini gerçekleştirmek için Roma, Ortaçağ ve vahşi batı dünyaları simule edilmişti. Parktaki yılanlardan insanlara dek canlı olarak görünen her şey robottu fakat işler kontolden çıkıca, ziyaretçiler robotlar, tarafından katledilmişlerdi… Bu acı olayın üzerinden bir süre geçmesinin ardından, park yönetimi kontrol sistemini geliştirip parkı yeniden açmaya karar verirler. Bu süreçte, Tracy ve Chuck isimli iki muhabir, açılacak olan Geleceğin Dünyası isimli park hakkında gizemli şeyler keşfeden birinden mesaj alırlar. Bu kişi bildiklerini birine anlatamadan öldürülür. Tracy ve Chuck adamın ne bildiğini öğrenmek için Geleceğin Dünyasını ziyaret ederler

Violet tecavüze uğrar ve ikiz çocukları olur. Bu çocukları yıllarca herkesten saklar. Hastalanır, vücudunun bir tarafı felç olduğu halde yine de çocuklarını kimseye göstermez. İkizlerin biri on yaşında ölünce Nell'i (Jodie Foster) ormanda saklar. Ancak Violet de ölünce Nell'i bulurlar. Doktorlar onu akıl hastanesine kapatmak isterler çünkü Nell dünyayı bilmemekte ve kendine has bir dille konuşmaktadır. Konuştuğu dili kimse anlamaz. İki doktor da mahkemeden üç ay isterler. Üç ay zarfında Nell'i insanlara alıştıramazlarsa hakimin kararına uyacaklardır.

Aktivist Arunachalam Muruganantham’ın biyografisinin anlatıldığı bir film. Görevi , kırsal kesimdeki kadınlara hijyenik ürün temin etmekti. O zamanlar ürünü temin etmek zor olduğu için bir şekilde kendi doğal yollarla üretim sağladı

Beş milyar dolarlık uzay mekiği kara delikte kaybolunca, uzaya giden ilk maymunun torunu olan Ham III, uzaya derinliklerine gidip mekiği bulmak üzere bir teklif alır. Ama Ham fazlasıyla özgür ruhludur ve sirkte bir şov maymunu olarak çalışmaktan memnundur. Sonunda iki maymunla birlikte görevi kabul eden Ham, uzayın derinlerine yaptığı yolculukta kendisini inanılmaz bir maceranın içinde bulur ve galaksinin en acımasız diktatörüne karşı savaş vermek zorunda kalır. Ham, uzaya giden dedesinin aksine rahat bir maymun olarak yaşamak istemektedir ve dedesinin izinden gitmek yerine bir sirk maymunu olarak çalışmaktadır. Fakat Uzay Birimi ona reddedemeyeceği bir teklif sunar.

Film 1970 yılında bir huzur evi koğuşunda başlar. Konuşmalarından antropolog olduğu tahmin edilen bir adam, 121 yaşında olduğunu söyleyen çok yaşlı bir huzur evi sakiniyle söyleşi yapmaktadır. Sigarasından derin bir nefes çeken yaşlı adam açık olan makara teybe inanılmaz hayat öyküsünü anlatmaya başlar: Adı Jack Crabb (Dustin Hoffman) olan bu adam 111 yıl önce 10 yaşındayken ailesiyle birlikte Vahşi Batı düzlüklerinde Pawnee kızıl derilerinin saldırısına uğrarlar. Kervandan tek sağ kalanlar ablası ve kendisidir....

Macera türünün klasikleri arasında gösterilen The Man Who Would Be King, usta sinemacı John Huston’ın yönettiği sürükleyici bir yapım. Rudyard Kipling’in bir öyküsünden esinlenilerek çekilen film, 1880’lerde Hindistan’da geçiyor.

Joe (Sam Neill) ve Rae Ingram (Nicole Kidman), açık denizde bir kazazedeyi (Billy Zane) kurtarıp teknelerine almakla doğru bir iş yaptıklarını düşünürler. Ancak kazazede hiç de iyi niyetli birisi değildir. Kısa zamanda işler karışır ve tehlike başlar. Gerilim filmleriyle ün yapan Philip Noyce, bu filmin yönetmenliğini üstleniyor.