Botany major Buster mistakenly graduates in electrical engineering and is hired to wire a new home.

Summer 1936 - The Berlin Olympics, organized by the Nazi regime on the eve of World War II, acted as a grand showcase for a Germany that was athletic, peaceful and rejuvenated. The violence and hate that until then had reigned in the streets of Berlin suddenly vanished. Adolf Hitler became the triumphant host of European countries he would soon try to invade or face in a deadly global conflict.

When last we saw Kay Hoog (millionaire adventurer, courageous hunk), he’d been beset with tragedy. Having escaped an ancient Incan city by the skin of his gleaming teeth, Hoog looked forward to a few years of settled life with his (amicably) captured Incan lovely, Naela. But the past struck quickly. Hoog’s arch-nemesis, the homicidal femme Lio Sha, murdered Naela on the very grounds of Hoog’s estate, prompting him to swear revenge upon her and her criminal organization, the Spiders. Now he must find them, as the Spiders continue their global quest for the Buddha-head Diamond. The head, it’s said, has the power to restore Asia to world dominance.

The frogs have a democracy, but they beseech Jupiter to send them a king. Jupiter can hardly believe this amphibian foolishness, so he sends them a tree as king. The frogs make obeisance to their new monarch, but they are dissatisfied and petition Jupiter again.

Two women love the same man in a world of few prospects. In Budapest, Liliom is a "public figure," a rascal who's a carousel barker, loved by the experienced merry-go-round owner and by a young, innocent maid. The maid, Julie, loses her job after going out with Liliom; he's fired by his jealous employer for going out with Julie. The two lovers move in with Julie's aunt; unemployment emasculates him and a local weasel tempts him with crime. Julie, now wan, is true to Liliom even in his bad temper. Meanwhile, a stolid widower, a carpenter, wants to marry Julie. Is there any future on this earth for Julie and Liliom, whose love is passionate rather than ideal?

Colonel John Taylor enlists billionaire inventor Leor Teska to fund a secret black site, testing Teska's new nano technology for military applications, developed by scientists. When one of the test subjects, Brock Cortez, escapes, Teska's head of security, Cam Devore is given the dangerous task of tracking him down.

As a mother becomes suspicious that her daughter may be infected by a parasitic creature, she is thrust into a nightmare as the people she trusts most push her into a chasm of drug addiction, self-destruction, and devastating sacrifice.

A lottery win of $5,000 forever changes the lives of a miner turned dentist and his wife.

Martin teknesi olmayan bir balıkçı, kardeşi Steven onu turist tiyatrosu olarak yeniden tasarladı. Çocukluk evleri artık Londra parası için bir kaçış noktası olan Martin, limanın üzerindeki mülke taşındı.

Sergio is a brooding, alienated man who works as a trash collector in Lisbon by day and roams the city streets by night seeking rough, anonymous sex with men. One night he meets a man who seems to be the embodiment of his tormented fantasies, and he becomes obsessed with the stranger until loneliness and unfulfilled desire propel him finally into a dark and dangerous animalistic state.

Ellili yaşlarına gelmiş olan Oharu, bir zamanlar Kyoto'da bir imparatorluk mahkemesinde nedimelik yapmıştır. Artık erkekler üzerindeki etkisini yitirmiştir. Bİr zamanlar kendinden daha alt statüde bir adama aşık olmuş ve bu ortaya çıktığında ailesiyle birlikte sürgün edilmiştir. İhara Saikaku'nun 'Aşka Aşık Kadın' romanından uyarlanmıştır.

Buster Keaton’ın, daha ünlü filmi The General (General, 1927) kadar iyi sayılabilecek, Güneylilerin töreleri üzerine yaptığı usta işi bir taşlama olan Our Hospitality (Konukseverliğimiz), iki aile arasında kökleri eskilere uzanan bir kan davasının saçma cinayetler tarihini anlatan nefis canlandırılmış dramatik bir giriş bölümüyle başlıyor. Bunu asıl öykü izliyor: Buster’ın canlandırdığı Willie McKay, 20’li yaşlarında, New York’ta büyümüş ve kasabasına dönen (ilkel bir trende geçen müthiş komik bir yolculukla) saf bir gençtir. Yolculuk sırasında tanışıp hoşlandığı genç kızla (kanını dökmeye hâlâ yeminli ailenin kızı çıkınca) yakınlaşması yüzünden canından olma tehlikesiyle karşılaşır ve içinden çıkılmaz bir duruma düşer; öte yandan düşmanlarının Güneyli konukseverliği, çatılarının altında olduğu sürece kendisine adabınca davranılmasını gerektirmektedir.

1928 yapımı bu filmde Georg Wilhelm Pabst’ın natüralizminin derinliklerine dalıyoruz. Neşe içinde gezerken etrafındaki herkese trajedi saçan Femme Fatale’imizle tanışın: Lulu. başrollerde Bob Cut’ı hayatımıza sokan karizmatik oyuncu Louise Brooks ve zamanının Dracula’larından Francis Lederer.

Immanuel Rath, yaşlı ve bekar bir profesördür. öğrencilerinden duyduğu "The Blue Angel" isimli gece kulübüne onları yakalamak amacıyla gider. gizlice gittiği gece kulübünde Lola Lola isimli dansçıya herkes gibi o da tutulur. artık her akşam Lola’yı ziyaret etmeden duramaz hale gelir. gece hayatı tıpkı bir girdap gibi onu içine çeker. sürekli bir hayal alemi içinde derslerde bile Lola’yı düşünerek kendinden geçer. Lola’nın başka erkeklerle olmasından ölümüne rahatsız olduğu için onun tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. bu onun giderek çöküşüne yol açmaya başlar.

Kuzeyli Nanook 1922 yapımı bir Robert J. Flaherty filmidir. Belgesel sinemanın en önemli örneklerinden biri sayılır. Hudson Körfezi'nde yaşayan bir Eskimo ailesinin yaşamını konu alır. Belgeselin ilk bantları kaza sonucu yanmıştı. Daha sonra Flaherty geri döndü ve tekrar aynı belgeseli çekti. Filmde eskimo ailesinin buzdan ev yapmaları, çocuklarını beslemeleri, avlanmaları gibi soğuk yaşamlarının en ince ayrıntıları görülebilir.

Yönetmenlik koltuğunda Jimmy Chin ve Elizabeth Chai Vasarhelyi oturduğu ABD ve Hindistan ortak yapımı olan filmde üç elit dağcının, ‘Hint mitolojisinde tanrıların buluşma yeri ve barınağı olarak belirtilen kutsal dağ’ Meru’ya tırmanış öyküsü anlatılıyor....

A young man carrying a big basket that contains his extremely deformed, formerly conjoined twin brother seeks vengeance on the doctors who separated them against their will.

Marnie Watson hapishaneden şartlı tahliyeyle salınır. Kendisine karşı şiddet uygulayan kocasını öldürdüğü için hapishanede belirli bir süre geçirmiştir. Hapishaneden nefsi müdafaa ile salınmıştır. Ancak şimdiki durumu da ev hapsidir, ayak bileğinde elektronik bir cihaz vardır. Bu cihaz evden 100 adımdan fazla uzaklaşmasını engellemektedir. Ancak evde büyük bir sorunla karşı karşıyadır. Ölü kocasının hayaleti hala evdedir ve tek istediği intikamdır.

Sinema tarihinin en önemli filmlerinden birisi. Filmin tarihi bağlamda ifade edilmesi bir yana, özellikle seyirciye seslenen murder plot, aşk hikayesi vs. yönlerinin olması bunun nedenleri arasında sayılabilir. Carne & Prevert işbirliğini de bu başarıda gözardı etmemeliyiz. 1940′ların ortalarına doğru Fransız Sinemasının konumlandırılmasına bakıldığında bunda Marcel Carne ve onun ekibininin önemi gözler önüne serilir. Öyküde 1827-1828 yılları Fransa’sına panaromik bir bakış gözler önüne serilmektedir. Bu sahne özellikle akılda tutulmalıdır, filmin son sahnelerinde bu tip bir panaromik bakışa adeta simetri oluştururcasına geri dönülecektir. Açılış sahnesinin etrafında bulunan binalar seyircide derinlik hissi oluşturacak şekilde dizilmiştir ki bu izleyicide bir göz yanılması uyandırır. Ayrıca bu küçük setlerde, göz yanılması ve algı oyunlarıyla seyirciyi büyülemek amacıyla cüceler kullanılmıştır.

Isabella, a young model, is murdered by a mysterious masked figure at a fashion house in Rome. When her diary, which details the house employees' many vices, disappears, the masked killer begins killing off all the models in and around the house to find it.