Gizli karşı casusluk faaliyetlerinin ihanet dolu dünyasında geçen, uluslararası bir gerilim filmi olan Hain'de, seçkin bir FBI ajanı korkunç bir komploya dair gizli bilgileri elinde bulunduran, Amerikalı kaçak bir askerin peşinde üç kıtayı kat eder. FBI ajanı Roy Clayton (Guy Pearce) tehlikeli bir uluslararası komploya yönelik soruşturmayı yürütürken, bütün ipuçları eski bir ABD Özel Harekât subayı olan Samir Horn'a (Don Cheadle) işaret ediyormuş gibi görünür. Karmaşık uluslararası ilişkiler ağına sahip, gizemli bir kişi olan Horn, önemli bir harekât gerçekleşirken ortaya çıkıp, yetkililer onu sorgulayamadan ortadan kaybolmayı iyi beceren biridir. Soruşturmayla ilgilenen kurumlararası tim, kendine ait bir gündemi varmış gibi görünen, kural tanımayan, deneyimli bir CIA yüklenicisi olan Carter'la (Jeff Daniels) ve FBI ajanı Max Archer'la (Neal McDonough) buluşur...

An unemployed construction worker heading out west stops at a remote farm in the desert to get water when his car overheats. The farm is being worked by a group of East European Catholic nuns, headed by the strict mother superior, who believes the man has been sent by God to build a much needed church in the desert.

Oğlunun ileride kendisi gibi başarılı bir doktor olmasını isteyen Jack Hammond, çok hırslı ve ciddi bir adamdır. Oğlu Chris ise, her lise öğrencisi gibi çılgın ve deli doludur. Ancak bir iksir yüzünden baba-oğul yer değiştirir. Beyin ve ruhları, birbirinin bedenine geçer. İkisini de yeni hayatlarında güçlükler beklemektedir.

Stanley Ford leads an idyllic bachelor life. He is a nationally syndicated cartoonist whose Bash Brannigan series provides him with a luxury townhouse and a full-time valet, Charles. When he wakes up the morning after the night before - he had attended a friend's stag party - he finds that he is married to the very beautiful woman who popped out of the cake - and who doesn't speak a word of English. Despite his initial protestations, he comes to like married life and even changes his cartoon character from a super spy to a somewhat harried husband.

The descendent of a ghost imprisoned for cowardice hopes to free the spirit by displaying courage when under duress.

Evliliği ve kariyeri zora giren Charles Castle uzun süreli anlaşmalar imzalamak istemeyen ve başı Hollywood sistemiyle derde giren bir aktördür. Menajerinin ısrarlarına rağmen yola gelmeyen Castle’ı bir şantaj bekler.

The movie follows the perspective of several characters (such as Japanese victims, soldiers, American prisoners of war and others) and how they lived or tried to survive the effects felt during the aftermath of the Atomic Bomb dropping by the Enola Gay at Hiroshima, during World War II.

Comic artist Brösel trades a magic pen that helps him come up with funny stories for the promise to fulfill one of Rumpelstiltskin's wishes. The resulting animated films show episodes of the life of Werner, a plumber apprentice and motorbike enthusiast and his friends. They are interspersed with the live-action portions.

A fateful night in 1959, four people die when the bus they are riding crashes. They continue as ghosts; their souls become eternally entwined to the life of a child born at the moment of their deaths as his guardians. Baby Thomas grows up to be a businessman who has memories of his playmates, but assumes they are products of his youthful imagination. When the ghosts realize they need Thomas' help to move on to the afterlife, they decide to make an appearance once more.

Kar fırtınasıyla dolu bir kar küresine hapsolmuş kardan adam olarak rafta yaşamak, özellikle daha güneşli yerlerden gelen ıvır zıvırlarla çevrili olduğunuzda sizi bıktırabilir. Bezgin kardan adam sonunda camdan evinden kurtulduğunda tatil planları yarım kalır.

During the annual Christmas gathering at the family home, the parents surprise their children by announcing their decision to move in with one of them and pass on the house.

The Trouble With Harry herkesin kurtulmak isteyip de başaramadığı bir cesedin etrafında döner: birçok Hitchcock filmi gibi… Ama bu kez fark filmin tonunun tümüyle komedi olmasıdır. Sakin taşra kasabasının birbirinden eksantrik kahramanları, bir türlü gömüldüğü yerde kalamayan Harry’nin cesedini oradan oraya taşıyıp dururlar. Hitchcock bu ölüm soslu komedide, sinemasının iki temel unsuru olan korku/gerilim ve komediyi eşsiz bir uyuma kavuşturur. Ve onca başarılı ve usta karakter oyuncusu arasından sivrilen Shirley MacLaine’i de keşfedip ilk kez sinemaya kazandırmış olmanın onurunu taşır.

İlki 1984 yılında gösterime giren Gremlinler’in devamı niteliğindeki film; şirin, zeki, yaramaz ve tehlikeli yaratık Gizmo’nun etrafında dönen fantastik bir film... Gizmo’ya bakmanın üç kesin kuralı var: sudan uzak durması, gece yarısından sonra beslenmemesi ve parlak ışıktan uzak durması gerekiyor. Bu şirin ve aynı zamanda tehlikeli yaratık genetik araştırmalar için tutulduğu yerde ıslanınca New York’un geleceği tehlikeye girer…

Pasifik'in derinliklerinde, ABD görevlileri insanlık tarihinin en büyük keşfi olabilecek bir şey bulmuşlardı: Üç yüz yıl önce derinliklere batıp kalmış, küre şeklinde bir uzay gemisi. Bu uzay gemisi nereden gelmişti? İçinde hala yaşayan zeki varlıklar olabilir miydi? Dustin Hoffman, Sharon Stone ve Samuel L. Jackson, Küre'nin sırlarını çözmekle görevlendirilmiş seçkin bir sualtı ekibinin üyelerini canlandırıyorlar. Bu son derece yüksek gerilimli bilimkurgu filmi, kendi türüne yeni bir yaklaşım getiriyor.

Annneanneleri hastalanan üç yaramazın acilen birisine bırakılması gerekmektedir. Buck Amca tek başına, dağınık ve avare yaşayan bir adamdır. Bir kaç kez evlenmeye teşebbüs etmiş fakat başarılı olamamıştır. Çocukları ona bırakmak iyi bir fikir değildir ama anne baba mecburen birkaç günlüğüne çocuklarını ona bırakır. Anne ve babanın gidişiyle komik olaylar başlar. Çocuklar ilk başta Buck'ı hiç sevmezler ve korktuklarından onun sözünü dinlemek zorunda kalırlar.

Pıtırcık hayatından memnundur: Onu seven bir ailesi, muhteşem arkadaşları vardır ve her şeyin böyle devam etmesini istemektedir. Ancak birgün her şey değişir: Anne ve babasını konuşurken duyan Pıtırcık, konuşmalardan yeni bir kardeşi olacağı anlamını çıkarır ve paniğe kapılır. Herkes yeni gelen bebeği daha çok sevecek ve artık ailesinin onunla ilgilenmeye zamanı kalmayacaktır. Hatta Parmak Çocuk masalında olduğu gibi onu ormana bırakıp gideceklerdir. Pıtırcık ailesinin kendisinden vazgeçmemesi için çeşitli taktikler uygulamaya başlar ama bu taktikler pek istediği gibi işlemez ve sonuçta ailesini kızdırır.

Bir televizyon kanalında geçen filmde, kanaldaki bir haber yapımcısı ile üzerinde denetim kurmaya çalıştığı deneyimli sunucu arasındaki sıkı mücadele anlatılıyor.

Dünya sinema tarihine adını ölümsüz harflerle kazımış olan ustaların ustası sinemacı Alfred Hitchcock'un sıradışı filmi Sapık (Psycho)'ın çekim sürecinde geçen film Hitchcock ve eşi Alma'nın aşklarına odaklanıyor. Filmde ustayı yine bir başka usta Anthony Hopkins canlandırırken karısı Alma rolünü ise Helen Mirren üstleniyor. Hitchcock’un çığır açan filmi PSYCHO’nun yapım sürecinde geçiyor. Projenin yönetmen koltuğunda Sacha Gervasi otururken, senaryo ise John McLaughlin’e ait. Filme kaynaklık eden kitap ise Stephen Rebelloizamlı “Alfred Hitchcock and the Making of Psycho” adlı eser.

Hemşire olarak tanınan Jean Thomas gündüzleri yasal mesleğiyle ilgilenirken, aynı zamanda Los Angeles’ın en azılı suçluları için de gizli bir hastaneyi yönetmektedir. Suikastçılar, silah kaçakçıları, hırsızlar ve gangsterlerin hizmet aldığı hastane son teknoloji cihazlarla doludur. Hastaneye gelen bir hastaya üç boyutlu yazıcılar ile yeni bir karaciğer yapılabilir veya hastanın vücuduna nanorobotlar enjekte edilebilir. Ancak Los Angeles sokaklarında şiddetli bir isyan çıktığı gün hastanede işler karışır. Efsanevi mafya babası Orian Franklin acil bir müdahale için hastaneye gelir fakat ardından gelen Niagara'nın niyeti barışçıl değildir. Hastanedeki ‘hastalar’ arasında gerilim tırmanırken, Hemşire acil servisteki herkesin hayatını tehlikeye atabilecek bir karar verir. Şehirdeki suçluların güvenli sığınağı olan yer artık onlar için en tehlikeli yerdir…