A documentary crew who specialize in recording paranormal phenomena accept a stranger’s offer to shoot in his house. As the house begins to reveal its secrets, though, the friends discover that they’ve stumbled onto something truly evil.

A visual documentary of Einstürzende Neubauten, the German underground band, by Japanese cult director Sogo Ishii, made during their 1985 tour of Japan. The band makes an elaborate and remarkably choreographed appearance in the ruins of an old ironworks which was scheduled for demolition; footage of same was incorporated into the movie and a brief appearance on stage.

After the revolution of December 1989, Romania is in full transition. Incertainty and chaos have followed Ceausescu's downfall. Fane, a worker in a wharf on the river Danube, is a former dissident who was in involved in politically motivated uprisings. Now that he has achieved what he has fought for, he is unemployed and everything around him seems to fall to pieces. His whole family falls victim to the changes of the early 90s. His daughter prostitutes herself, his elder son ends up in prison and his younger son becomes a thief.

Arturo, who has just turned 15, is in love with 13-year-old Paloma. In a moment of passion at a ski lodge while on a field trip to the mountains with their schoolmates, he gets her pregnant. Afraid of what may happen to them if their strict (but somewhat inattentive) parents or any of the rather straight-laced teachers at their Catholic school find out about the baby, Arturo and Paloma turn to their young friends and relatives for help instead. This proves to be something of a coming-of-age for everyone involved as they try to help the young couple get married, conceal the pregnancy from their parents, and prepare for the birth. The many adventures they have while doing this, while often amusing, help drive home to them that the old wives' tale about storks bringing babies is just a myth (hence the title), and pregnancy and childbirth are actually very serious matters.

Bugs Bunny escapes hunters by leaping into his rabbit hole and tunneling to safety. Unhappily he tunnels into the Sing Song prison where a sadistic prison guard named Sam Schultz refuses to accept that he's anything but one of the prisoners. Soon Bugs is in stripes, but it's the guard who will find prison life to be hell when Bugs Bunny is around to trick him into a cell, the hangman's noose, an electric chair and even into the warden's office, where Bugs will put a severe strain on the relationship between boss and underling. Finally, Sam decides that enough is enough.

Britannia Hospital, an esteemed English institution, is marking its gala anniversary with a visit by the Queen Mother herself. But when investigative reporter Mick Travis arrives to cover the celebration, he finds the hospital under siege by striking workers, ruthless unions, violent demonstrators, racist aristocrats, an African cannibal dictator, and sinister human experiments.

The family of Raymond, his wife Val and her brother Billy live in working-class London district. Also in their family is Val and Billy's mother Janet and grandmother Kath. Billy is a drug addict and Raymond kicks him out of the house, making him live on his own. Raymond is generally a rough and even violent person, and that leads to problems in the life of the family.

Lothar Schramm is a simple man with complex problems, yet he seems like such a nice guy. He works as a taxi driver and lives by himself where he is happy to answer his door to strangers and kill them outright. As with many shy loner types he has a problem dealing with woman so he drugs them and photographs their nude bodies for sexual stimulation. He then murders his helpless victims and so goes the life of a deranged serial killer.

Los Angeles’in siyahların yaşadığı bir kenar mahallesinde, Watts mahallesinde, gündüz derilerini soyduğu, yani öldürdüğü koyunların rüyalarına girmesinden korktuğu için olacak gece uyumayan bir adamın, Stan’in (Henry G. Sanders) ve onun gözünden çevresindekilerin hikayesini anlatıyor.

Enrico Giusti works for a big corporation: his job is to save dying companies by persuading young scions to sell. However, his latest assignment is proving more difficult than anticipated, since it concerns two teens whose parents just died in a car accident.

The gruesome tapestry of psychological manifestations of a nineteen year old bulimic runaway stripper-turned prostitute as she descends into a hellish pit of satanic nightmares and hallucinations.

When a young boy's family is killed by the mob, their tough neighbor Gloria becomes his reluctant guardian. In possession of a book that the gangsters want, the pair go on the run in New York.

Paris’te bir apartmanda, iki adam arasında yaşanan şiddetli bir tartışmadan sonra, bir silah patlar. Kurban daireden çıkıp kısa bir süre sonra ölür. Saldırgan polise teslim olmayı reddeder. Etrafı sarılır. Gece boyunca, polisin kendisine saldırmasını beklerken, meydana gelen bu dramdan önceki olayları anımsar. Önce, genç ve güzel çiçekçi Françoise’la karşılaşması…Marcel Carné’nin savaş öncesinde çektiği son filmi Gün Ağarıyor, neredeyse geleceği gören bir kötümserliğe sahip bir yapıt. Her şeyin baştan inşa edildiği, hedeflenen heyecanı yaratmak üzere milim milim hesaplandığı stüdyo filmlerinin zirvesi. Aynı zamanda Fransız “şiirsel gerçekçiliği”nden büyük ölçüde etkilenen Amerikan film-noir’larında flash-back’in önemli bir yer tutacağını da haber veriyor.

Yılın en iyi 10 filminden biri Küçük numaralar ile geçimini sağlayan Roy"un hayatı, uzun zamandır görmediği Lilly"nin ortaya çıkması ile karışır. İlk karşılaştıkları andan itibaren birbirlerinden hoşlanmayan Lilly’nin ve sevgilisi Myra’nın arasında kalan genç adam, ya dolandırıcılığı bırakacak ya da büyük tezgâhlar planlayacaktır. Hangi tarafta yer alacağına karar veremeyen Roy, kimin kimi dolandırdığının belli olmadığı bir oyuna sürüklenecektir. Son dönemin en önemli İngiliz yönetmenlerinden Stephen Frears"ın zeki diyaloglarla örülmüş bir senaryo ile usta oyuncuları bir araya getirdiği Dolandırıcılar, yapımcılığını Martin Scorsese"nin üstlendiği muhteşem bir gerilim filmi.

Emekli müzisyenlerin yaşadığı Beecham House’ta müthiş bir hareket vardır. Odaları kaplayan neşeli söylentilerin sebebi eve büyük bir yıldızın gelecek olmasıdır. Reginald (Tom Courtenay), Wilfred (Billy Connolly) ve Cecily (Pauline Collins) içinse bu söylentiler, dedikoduyu seven bu evin bir parçasıdır. Ancak gelen yıldızın, eski üyeleri Jean Horton (Maggie Smith) olması onlara küçük bir şok yaşatacaktır. Üstelik Reggie ile olaylı bir evlilik geçirmişlerdir. Zaman bütün yaraları tedavi edebilecek midir? Ve meşhur dörtlü, Beecham House’un ayakta kalmasını sağlayacak gala konserinden önce sorunlarını çözebilecek midir?

Thomas Jerome Newton, uzak bir gezegenden gelmektedir. Amacı kuraklık çeken gezegenine ve ailesine su götürmektir. Gezegenin ileri teknolojisinin patentlerini alarak büyük bir şirket kurar ve zengin olur. Bu arada otelde çalışan Mary-Lou ile tanışır; Mary-Lou onu kilise, alkol ve seksle tanıştırır.

Rio de Janeiro, 1950. 18 yaşında olan Eurídice ve 20 yaşında olan Guida, tutucu ebeveynleri ile yaşayan iki ayrılmaz kız kardeştir. Geleneksel bir yaşamın ağırlığı altında ezilmiş olmalarına rağmen, ikisinin de hayalleri vardır. Eurídice ünlü bir piyanist olmak, Guida ise gerçek aşkı bulmak istemektedir. Dramatik bir şekilde babaları tarafından birbirlerinden koparılırlar. Ayrı yaşamaya mecbur edilen kardeşler birbirlerini bulmanın umudunu hiçbir zaman kaybetmeyeceklerdir.

1944 yılı Varşova sokaklarında geçen film Varşova Ayaklanması'nı anlatıyor. Film, Polonya'nın Armia Krajowa (Halk Ordusu) birliklerinin Nazi Almanyası'ndan kurtulup, Almanları şehirden atmayı planladığını anlatıyor. Yaşanan acımasız ve kanlı Varşova Ayaklanması sırasında yaşayan iki aşık ilişkilerini küçük kalıntılarla atlatmak isteyecekler ve bunun için çok çabalayacaklardır.

Kendini sayborg sanan genç bir kız büyükannesini kurtarmak için çabalıyor ve aynı zamanda da enerjisini bitirmemesi gerekiyor. Hastanede tanıştığı çocuk da ona yardım etmeye çalışıyor. Hastanedeki tüm hastaların kendi hikayeleri bir şekilde neden orada oldukları anlatılıyor. Ama olaylar sayborg kızın ve -onun kurtarıcısının- etrafında gelişiyor. Film hastanedeki hastaların gözünden, onların dilinden anlatılıyor. Gerçekteki sorunları kendi dünyalarında nasıl algıladıkları anlatılıyor...

Adli psikiyatr Cara Harding, kişilik bölünmeleriyle ilgili hastalıklar konusunda uzmandır ve çözümü zor olan birçok davanın üstesinden gelmiştir. Kocasının ölümünden sonra kendini tamamen işine veren başarılı doktor, aynı zamanda büyük bir özveriyle kızı Samantha'yı da eğitmeye devam ediyordur. Şimdilerde babasının ricası üzerine yeni bir vakayı incelemeye başlayan Cara, tamamen sırlardan oluşan ve kendi uzmanlık alanına oldukça uyan David isimli bir adamı tedavi edecektir. Fakat durum göründüğü kadar basit değildir... Cara davanın içine girdikçe büyük bir karmaşaya tanıklık edecek, beklediğinden de zor bir işin içerisinde olduğunu fark edecektir. David birden fazla kişiliğe sahiptir ve bunların hepsi birer katildir.