During a Whiton University's pledge week, the carefree partying turns deadly when brutal murders start befalling the students, sending Ellery into a race against time to uncover the truth behind the school's dark secrets and the horrifying meaning of a recurring symbol: a single exclamation mark.

Saint Ange kapatılmak üzere olan bir yetimhanedir ve artık Judith’ten başka misafiri yoktur. Anna ise içindeki bu garip çocukla nerdeyse unutulmuş olan binayı temizlemek üzere tutulmuştur.Ancak zaman ilerledikçe Anna yetimhanede yalnız olmadıklarını düşünmeye başlayacaktır. Koridorlardan gelen tuhaf sesler, çocuk kahkahaları genç kadına Judith’ten başka çocukların da hala binada olduklarını düşündürmeye başlar.1960’ların atmosferinde, Fransız Alplerinin ormanlarına gömülmüş bu yetimhanede, yardımcısı Helenka’da dahil, Anna’dan başka kimse bu akıl oyunlarını yaşamamaktadır.

Her şehrin kendine ait sırları vardır, üniversite öğrencisi Rose Halshford da (Miranda Cosgrove) babası (Donal Logue) ile eski ve köhne bir eve taşındıklarında bunu anlayacaktır. Rose, eski kiracının sahip olduğu her şeyi geride bırakıp gizemli bir şekilde ortadan kaybolduğunu fark edince, pek samimi olmayan komşularının görünenden fazlasını bildiklerinden şüphelenir. Evde tuhaf sesler duyduğunu söyleyen Rose'a babası dahil kimse inanmaz ve seslerin kafasında olduğuna dair ısrar ederler. Rose'un şüpheleri arttıkça, yeni evine gizlice yerleşen kişinin ya da şeyin, bir sonraki kurbanı olabileceğinden endişe duymaya başlar.

Two boys from a small town find their courage tested when they accidentally stow away aboard an airplane owned by the mob...

Two dogs, Rowf and Snitter, stuggle to survive in the countryside after escaping from an animal research laboratory. They are pursued by search parties and then the military after rumors spread that they could be carrying the bubonic plague.

Dünyaca ünlü İngiliz yazarı Sarah Morton, tatil yapmak ve biraz da çalışmak amacıyla, editörünün Fransa'daki evine misafir gelir. Bir gece, Fransız editörün genç kızı Julie, Sarah'ın hayatına altüst edici bir giriş yapar ve kadın yazarın yaşamındaki tüm sükunet, bir daha geri dönmemek üzere bozulur. 8 Kadın ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tanınıp sevilen yönetmen François Ozon, bu filminde de sadık oyuncusu Charlotte Rampling'ten (Kumun Altında) vazgeçmiyor. Bununla da kalmıyor ve 8 Kadın'ın en masumu ve küçüğünü, Ludivine Sagnier'i de 'fettan kız' rolüyle olaya dahil ediyor.

Bir İranlı göçmen (Kingsley) kendisi ve ailesi için bir eve sahip olma hayalini gerçekleştirmek istemektedir; fakat evin eski sahibi (Jennifer Connelly) evin hala kendine ait olduğunu düşünmektedir ve geri almaya kararlıdır.

“Love Punch” boşanmış bir çift olan Kate ve Richard'ın başlarına gelen trajikomik bir olayı odağına alıyor. Kate ve Richard emeklilik ikramiyelerinin çalınması sonrasında bir araya gelip, eğlenceli bir maceraya atılıyor. Başrolleri Pierce Brosnan ve Emma Thompson paylaşırken, yönetmenk koltuğunda Joel Hopkins bulunuyor...

Günde on sekiz saat çalışan güçlü borsa simsarlarının kişisel hayatları çok kısıtlıdır. Onlar için “Liste” adında bir tür seks kulübü vardır ve cep telefonundan arayıp, dört kelime söylemeleri cinsel açıdan doyurucu bir gecenin başlangıcı olabilmektedir. Borsa simsarlarından Jonathan’ın, son derece çekici ve gizemli bir kadınla girdiği ilişki, onu hayal bile edemeyeceği bir ihanet ve cinayet dünyasının içine sokar.

Yakın gelecekte dünya çapında bir çatışma patlak verirken, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda gerilimler artar. Yaşananlardan etkilenen astronotlar, yeni bir emir alırlar. Ekip, ne olursa olsun istasyonun kontrolünü ele geçirmekle görevlendirilir.

Korku üçlemesinin ilk filminde, tatile çıkan genç bir çiftin yolculukları sırasında arabaları bozulur ve geceyi şehirden uzakta bir Airbnb evinde geçirmek zorunda kalırlar. Gayet sakin başlayan geceleri 3 maskeli ziyaretçinin gelmesiyle kabusa döner.

Dul bir erkek ve üç oğlu, evin güzel hizmetçisi Angela'ya aşık olacaktır. Her erkek, görünüşte masum olan bu naif ve güzel kadını elde etmek, seksi vücudunun derinliklerini görmek için kendi yöntemlerini kullanacaktır. Ama sonuçta bunlardan sadece biri başarılı olacak ve kadının gönlünü fethedecektir.

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Alpler'deki küçük karlı köyde Sebastian isimli yalnız ve öksüz bir çocuk vardır. Koyunları öldürdüğü şüphesiyle köylüler tarafından kovulmuş bir köpekle karşılaşır ve onu evcilleştirir.

Second chances start when a hardened criminal crosses paths with a precocious little girl who is helped by an angel to change hearts during the holiday season.

Bir araba kazasında yanarak ölmekten son anda kurtulan eşini yanıklardan oluşan görüntüden kurtarmak için yeni bir deri yaratmak üzerine çalışmalar yapan estetik cerrahı Dr. Robert Ledgard (Antonio Banderas) on iki yıl boyunca evindeki laboratuvarında çalışmaya devam eder ve domuz-insan kanı karışımıyla elde ettiği bir deri üretir. Eşinin yanmış vücudunu görmesi üzerine intihar etmesi ve küçük kızlarının da buna şahit olmasından sonra büyük depresyon geçiren aile iyice hassaslaşmıştır. Küçük kız büyüdüğünde de psikolojisini bozan bir olay yaşayacak, bu olayın üzerine Dr. Ledgard, yaptığı deneyleri büyüterek adeta Dr. Frankenstein haline gelecektir.

Yoksulluktan kaçıp witcher olan Vesemir, para ve şöhret için canavar öldürür. Ama yeni bir tehdit ortaya çıktığında tanıdık bir iblisle ve geçmişiyle yüzleşmesi gerekir.

Bir aile, bir grup akrabayla birlikte kalacakları mobil ev alanına geldiklerinde şaşkınlığa uğrarlar. Bu ıssız yerleşim alanında kimse yoktur ve herkes gizemli bir şekilde götürülmüş gibidir. Bilmedikleri şey ise karanlıkta gizlenmekte olan üç maskeli psikopatın onların her hareketini izlediğidir. Bu tehlikeli üçlü, ailenin hayatta kalmak için neleri göze alabileceğini test etmek için her yolu deneyecektir...

New York’ta tek başına yaşayan Frances oldukça uysal mizaçlı, büyük şehirde tek başına ayakta kalmaya çalışan, genç bir kadındır. Günün birinde metroda unutulmuş bir çanta bulur. Çantanın sahibi klasik müzik hayranı bir piyano öğretmeni olan Greta’dır. Çantayı sahibine ulaştırmaya kararlı olan Frances vakit kaybetmeden yola koyulur. Evine kadar gelip kendisine çantasını ulaştıran Frances’e teşekkür etmek isteyen Greta onu kahve içmeye davet eder. Bu sayede yolları kesişen ve birbirlerini tanımaya başlayan Frances ve Grera arasında kısa sürede beklenmedik bir arkadaşlık oluşur. Hem yakın zamanda annesini kaybetmiş olan Frances'in hem de kocasını kaybetmiş yalnız bir kadın olan Greta’nın bu arkadaşlığa ihtiyacı vardır. Ancak bir süre sonra Frances, anaç yapılı Greta hakkındaki hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını keşfeder.

Lucy bekar bir kadındır. Güzel görünümlü Peter ile her sabah metroda göz göze gelmektedir ve ona hayranlığını beslemektedir. Bir gün Peter raylara düşer. Lucy onu kurtarmak için devreye girer. Peter komaya girmiştir ve yanındaki tek kişi Lucy'dir. Peter'ı ziyaret eden ailesi Lucy ile tanışırlar ve Lucy onlara Peter'ın nişanlısı olduğunu söyler. Bir gün Peter'ın kardeşi olan Jack çıkageldiğinde asıl problem baş gösterir. Lucy ve Jack birbirlerine karşı koyulmaz bir biçimde aşık olmuşlardır.

3 lise öğrencisi Ben (Tye Sheridan), Carter (Logan Miller) ve Augie (Joey Morgan) okullarının izci ekibinin üyeleridir. Planladıkları bir kamptan hemen önce yaşadıkları kasabada zombi istilası olur. Üç arkadaş, gerçek arkadaşlığın ne demek olduğunu zombilere karşı birlikte mücadele ederken anlayacaklardır.