William Saroyan’ın “The Laughing Matter” (Gülünecek Şey) adlı kitabından uyarlanmış filmin konusu şöyle: Anne, baba ve iki çocuğu, büyük şehirden büyükbabalarından kalma kır evinde kalmak üzere babasının doğum yeri olan kasabaya giderler. Böylece şehir kültürü yerini doğanın hükmüne bırakır ve ailenin büyük fedakârlıklar isteyen bu yaşam biçimine ayak uydurmaya çalışma macerası başlar.

Marina and Viktor are the only people left in a huge city, perhaps on the entire planet. After the heroes had somehow arranged their daily life, they were faced with a much more serious question - an existential one. How to revive humanity? Especially considering that they don't like each other.

In 2013, Russian President Vladimir Putin passed a bill forbidding the “promotion of nontraditional sexual relations to minors.” LGBT youth, now defenseless against insults and intimidation under this “gay propaganda” law, are considered sick, sinful and abnormal. Psychologists, teachers and even parents can be fined or imprisoned for supporting them. Forty-five Russian teens and tweens share their stories through anonymous interviews and video diaries. They detail their humiliations and discriminations, as well as their courageous stands against bullies. Their testimonies are collected online as the Children 404 project, named after the common “error 404 - page not found” web message. The support group’s founder struggles within the system to bring public attention and empathy to the victims of this government-endorsed hate, while activist Pasha decides he must leave his homeland altogether if he hopes to find a boyfriend and lead a normal life. Has a new Stone Age arrived in Russia?

A film that depicts the mentality of the inhabitants of a small village on the Baltic coast. Three guys are trying to fulfill their life's by drinking beer, killing time and picking up fights with neighboring villagers. The main character Andzha is trying to convince his girlfriend to marry him. The sudden arrival of his elder brother Guido starts a series of events where main roles a played by elevated self-esteem, pride and cravings for love that is stronger than death.

Director Martin Scorsese speaks candidly and passionately about one of his formative filmmaking influences: the late Elia Kazan. Utilizing precisely chosen clips from Kazan's signature films including "On the Waterfront," "A Streetcar Named Desire," "Gentleman's Agreement," "Baby Doll," "A Tree Grows in Brooklyn," "A Face in the Crowd," "America, America," and "The Last Tycoon," and interview footage of the director himself, co-directors Scorsese and Kent Jones recount the director's tumultuous journey from the Group Theatre to the Hollywood A-list to the thicket of the blacklist. But most of all, they make a powerful case for Kazan as a profoundly personal artist working in a famously impersonal industry.

A two days from the life of Pyotr Drozdov, a highly ranked official from Moscow, which he spends with young museum employee Masha.

Mitsuko is 24, heavily pregnant and estranged from the American father of her child. Her parents believe she is happy and successful in America and are unaware that she has secretly returned to Tokyo. Making the biggest decisions on the slightest whim, she moves back into the tenement street where she lived as a child. The move changes lives, reignites old romances and creates a supportive circle of love that may be exactly what Mitsuko needs.

Military doctor General Klenski is arrested in Stalin's Russia in 1953 during an anti-Semitic political campaign accused of being a participant in so-called "doctors' plot".

A documentary film- portrait about a former literature teacher from Tulskaya oblast, Russia who has now become a famous porn actress and video blogger Eva Berger, her way into porn industry and the price she pays for her choice.

Yönetmenin (Pavel Lungin) en son çıkardığı film olan Tsar, Aleksei ıvanov senaristliğinde yapılmıştır. Yönetmeni ise Büyük Patron filmiyle sizlere hatırlatabiliriz. Konuya gelmek gerekirse, Rusya’da kaos vardır. Bu belirtiler İvan (Pyotr Mamonov) için kıyamet gününün yaklaşması belirtileridir. Mutlak gücü elinde bulunduran ve kutsal bir görevi olduğuna kâni olan İvan, hükümdarlığı altındakilere tam anlamıyla kan kusturmaktadır İvan’ın yakın arkadaşı olan dinî lider Psikopos Philip (Oleg Yankovskiy), Çar’ın zorba yönetimine isyan eder. Artyom Mazunov ise filmde aldığı rol ile oynayış tarzı normalinden ilginç gözüküyor. Aynı kanıyı Aleksandr Ilyin içinde söyleyebiliriz.

12 yıldır görmedikleri babaları bir anda ortaya çıkan iki erkek kardeş, kendilerini onunla bir yolculuğun ortasında bulurlar. Bazen öfke nöbetleri geçiren, bazen de çocukların gönlünü çelen bu gizemli adam, her daim onlardan bir şeyler saklıyor gibidir.

After graduating from film school, Aura returns to New York to live with her photographer mother, Siri, and her sister, Nadine, who has just finished high school. Aura is directionless and wonders where to go next in her career and her life. She takes a job in a restaurant and tries unsuccessfully to develop relationships with men, including Keith, a chef where she works, and cult Internet star Jed.

1980’lerin Doğu Almanya’sında, Barbara Doğu tarafından çıkmak için vizeye başvurur. Başvuruyu yapmasıyla birlikte Berlin’de doktor olarak çalıştığı hastaneden kırsal alana sürülür. Yeni iş arkadaşlarının da muhbir olmasına dair korkusuyla Barbara yeni sürüldüğü bölgede oldukça mutsuz bir hayat yaşamakta ama bir yandan göze batmamaya çalışmaktadır. Kaçma planları hala gündemde de olsa çocuk doktoru Andre’nin hayatına girmesiyle her şey yeni bir perspektifte ışık kazanacaktır. 2012 Berlin Film Festivali’nde En İyi Yönetmen dalında Gümüş Ayı kazanan Christian Petzold’ün yönettiği film, 31. İstanbul Film Festivali’nde Dünya Festivallerinden bölümünde seyirciyle buluşmuştu.

Bir ailenin parçalanmasını cinsellik üzerinden ele alan Moebius, arzularına teslim olan bir baba, babasını kıskanan bir oğul ve ikisinin de trajik bir sona sürüklenmesine neden olan öfekeli bir anneyi anlatıyor. Anne, kocasının sadakatsizliğini oğlunu yaralayarak cezalandırır. Babasının suçluluk duygusu ile olaylar yatışıyor derken felaketler üst üste gelir. Filmde hiç karşılıklı konuşma yok. Film cinsellik ve şiddetin yansıltılması açısından küçük izleyiciler için olumsuz etki oluşturabilir uyarmış olalım. Ancak hiç konuşma olmasa da filmi merakla kendini izlettiriyor. Ödüllü yönetmen Kim Ki Duk imzalı film ülkesinde gösterimi sansür tartışmalarına yol açan film zorlukla gösterim izni almış ve ilk olarak Venedik Film festivalinde izleyicilerle buluşmuştur.

800 kişinin yaşadığı derme çatma bir binada her tipten insan bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Tulskiy su tesisatçılığı yapmaktadır. Apartmanın düzenbaz yöneticisinin kirli işlerine de karşı durmaktadır. Binanın risk altında olduğunu ve yıkılmaya yüz tuttuğunu anlayınca etrafındakilerle bir araya gelerek çözüm bulmaya çalışır ve çok uzun bir gece başlayacaktır.

Fransa'nın kuzeyindeki Calais'de görünüşte oldukça rahat ve zengin bir şekilde yaşayan Laurent ailesinin hayatı, beklenmedik olaylar sonucu hayatlarına giren Eve'in gelmesi ile rayından çıkar. Bitmek bilmeyen aile sorunları ve yıllarca özenle sakladıkları sırları artık başa çıkılabilecek gibi değildir.

Dylda, II. Dünya Savaşı’nın ardından hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışan iki kadının hikayesini konu ediyor. 1945 yılında yaşanan II. Dünya savaşı, birçok şehrin yıkılmasına, insanların fiziksel ve zihinsel olarak hasar almasına neden olur. Savaşın üzerinden ayların geçmesine rağmen, etkilerinin oldukça taze olduğu bu dönemde yaşayan Iya, cepheden dönen arkadaşı Masha ile birlikte hayatlarını yeniden inşa etmeye çalışır. Görüntü itibari ile diğer insanlardan ayrılan Iya, Masha’nın otoritesi altında yaşamaya başlar ve bu durum iki kadının ilişkilerinin farklı boyuta taşınmasına neden olur.

Gıda endüstrisini ve şirketlerini ağır bir şekilde eleştiren Robert Kenner tarafından çekilmiş ilgi çekici bir belgesel. Gıda şirketlerinin yediklerimiz üzerinde ne gibi değişiklikler yapıp önümüze getirdiğini ve insanların bu konuda bilinçlenmesi üzerine fikirler ortaya koyuyor. Ayrıca yediklerimizin nasıl önümüze geldiğini bilsek bunları yemekten vazgeçeceğimize dair bizi uyarıyor.

Terry Gilliam tarafından "'Alice Harikalar Diyarında' ile Sapık'ın buluşması" olarak nitelendirilen, tabu yıkıcı ustanın göz kamaştırıcı, gerçeküstü ve mizah dolu bu son şaheseri, bir çocuğun, ateşböceklerinin isimleri olduğu, bataklık adamlarının güneş batarken uyandığı ve sincapların konuştuğu muhteşem hayal dünyasını anlatıyor. Yarı-isterik annesi aşırı dozdan ölünce, son derece meraklı küçük Jeliza-Rose, babası tarafından büyük şehirden kırlardaki yıkık dökük bir eve götürülür. Babası, annesinden daha iyi durumda değildir: Eski bir rock yıldızı olan Noah'nın kafası mütemadiyen dumanlıdır. Jeliza-Rose, günlerini geniş çayırlarda, kafasında kurduğu fantezi dünyasında kendi başına geçirir, ta ki sonradan en iyi arkadaşı olan zihinsel özürlü Dickens ve onun cadıya benzeyen ablasıyla tanışana kadar.

Stalingrad tüm ödüllere layık olanlar için cehennemde olmuştur cennet de. Ama bu insanların aldığı tek ödül sevgidir. Nasıl kazandıkları, nasıl mağlup edilmedikleri, kim oldukları ve sokağın diğer tarafında kimin olduğu, beraberlerinde hangi sırları götürdükleri bu filmde anlatılıyor. Konu “büyük bir savaşın arka planında gelişen bir dramatik bir aşk hikayesininden” uyarlanmış. Olay 1942 yılında Alman birliklerinin Volga Nehri kıyısını işgal ettiği dönemde geçiyor. Volga’yı geçerken ve Alman ordusuna karşı saldırı başlatırken başarısızlığa uğrayan Sovyet birlikleri geri çekilmek zorunda kalır. Ancak birkaç asker düşmanın bulunduğu kıyıya ulaşmayı başarır. Azınlıktadırlar ve bu nedenle bir evde saklanırlar. Orada bir kızla tanışırlar. Almanlar bu kızın evini de işgal etmişlerdir. Bu nedenle cephe hattından ayrılma fırsatı olmamıştır. İnsanlık tarihindeki en kanlı savaşın arka planında bir aşk hikayesi doğar ve o andan itibaren askerler ne olursa olsun bu kızı korumaya söz verirler.