Elia Suleiman’ın bu yeni filmi, kendi ailesinin 1948′lerden günümüze uzanan hikâyesini ele aldığı, yarı özyaşamöyküsel, harika bir komedi. Film, Suleiman’ın babasının, bir direniş savaşçısı olduğu dönemden itibaren tuttuğu günlüklerinden ve annesinin sürgündeki aile üyelerine yazdığı mektuplardan esinleniyor. Geride Kalan yönetmenin tabiriyle, “topraklarında kalan ve İsrailli Araplar’ diye etiketlenen, kendi vatanlarında bir azınlık gibi yaşayan Filistinlilerin günlük yaşamını gözler önüne sermeye çalışıyor.

Ormanda bulunan bir gözetleme kulesinde bekçilik yapan bir adam, kıyamet sonrası bir yaşam süren iki hayatta kalanla karşılaşır. Çocuk ve babasının kendi dinleri ve doğayla gizemli bir ilişkisi var gibi gözükmektedir. Onların pek çok şüpheli yönü vardır ancak bir gece kulübe garip, insan sonrası varlıkların saldırısına uğradığında bekçi, bu vahşi doğada daha büyük bir tehdit olduğunu öğrenir.

Leila ve Damien birbirine tutkuyla bağlıdır. Bipolar tanısı alan Damien, hiçbir zaman onun arzuladığı kişi olamayacağını düşünse de, Leila’yla hayatını sürdürmek için çabalar. Leila, onun dibe vurduğu dönemi gördükten sonra, Damien’ı hastalığından bağımsız, sevdiği adam olarak görebilecek midir?

Patrick Tate, barışçıl olduğu söylenebilecek bir kasabada ailesi ile birlikte yaşayan genç bir adamdır. Kasabadaki huzurlu yaşam, haydutların gelip ellerine geçen herkesi öldürmesi ile kabusa döner. Kendisini bu kargaşanın içinden kurtarmaya çalışan Patrick, kaos ortamından yararlanmaya karar verir. Haydutlara yakın olmaya çalışan Patrik, daha büyük bir felaket yaşanmadan ve kendi yakınlarının başına bir şey gelmeden önce haydutları durdurmanın bir yolunu bulmak zorundadır...

Mervyn LeRoy’un, .Robert E. Burns’ün otobiyografik hikâyesini temel alan, Ben Bir Pranga Kaçağıyım, şansı yaver gitmeyen bir 1. Dünya Savaşı gazisi olarak, uydurma bir suç yüzünden prangaya vurulup, uzak güney eyaletlerinde ağır işçiliğe mahkûm edilmesinin ardından, merhametsiz bir suçluya dönüşen masum bir adamın canlı bir portresini sunar. Adam dürüst bir hayat sürmek için kaçar, ihanete uğrar, yeniden kaçar ve yakalanmış bir kaçak olarak ömür boyu hapis cezasına çarptırılır. Kayayı bile orta yerinden çatlatacak sadist gardiyanlar, firarlar (birçok filme temel oluşturmuş, uluyan tazıların bataklıktaki takip sahnesi dâhil), hücre cezası, parmaklıkların ardındaki kendine özgü dil başarılı bir biçimde perdeye taşınır. Sırf defalarca gönderme yapılmış bir film olması (en son Coen Kardeşler’in O Brother, Where Art Thou?/ Nerdesin Be Birader? filminde) açısından seyredilmeye değer bir yapım. Modası geçmiş olsa da halen ünlü ve unutulmaz son cümlesiyle seyirciyi derinden etkiliyor.

One night, Leo, a Spaniard working in Brussels as a subway driver, sees a young man on the edge of the platform, just before he falls onto the tracks.

A lonely man finds himself bedeviled by a malevolent force. But is it real or just all in his mind? (ALTER)

Early morning silence is broken by screeching tires as a helicopter bears down on a speeding vehicle. Taking a quick corner, the team tumbles out into the woods as their car pulls away. Now they must make their way through the thick of nature and thick gunfire to accomplish their mission. Not a single word of dialogue is spoken throughout the entire film. Instead, the music, sounds, images and deeply truthful acting turn a simple plot into an intense experience. Passion and intrigue keep building to the very end.

Jan ve Eva Rosenberg, isimsiz bir Avrupa ülkesinde yaşarken, iç savaş çıkması sonucu çareyi bir adaya inzivaya çekilmekte bulurlar. Klasik müzik eğitimi almış, keman çalarak mütevazi bir hayat süren Rosenberg'lerin hayatı, asker dolu bir uçağın yaşadıkları adaya düşmesi sonucu alt üst olur. Her iki tarafan askerlerin adayı bir savaş alanına çevirmesiyle, hayatlarını tehdit altında gören genç çift, başka bir yere kaçmaya karar verirler. Ancak yakalanarak isyancı askerlere yardım ve yataklık etmekle suçlanırlar. Çiftin eski bir dostu olan Albay Jacobi, adayı savunan ordunun başındadır ve onlara yardım edecektir. Tabii eğer sadece... Eva onunla yatmayı kabul ederse!

BTS perform their Japan concert at Tokyo Dome and Fukuoka Yahuoku Dome during their Love Yourself World Tour.

The zombies that arose after the nuclear outbreak are still high in numbers. The group of girls have lost some of their comrades and are fighting off the horny zombies to stay alive themselves. Can they stop the plague for once and for all?

Soon after her latest husband death, the King himself (Louis XIV) meets with our heroine and begs her to help convince the Persian Ambassador to agree to a treaty. However, what they didn't realize was that the handsome Persian was in fact a sexual sadist. So, it is up to the King's half- brother, some Hungarian prince, to save Angélique from the evil troll's clutches.

Yayın hizmeti Netflix, Sailor Moon hakkında "Pretty Guardian Sailor Moon Eternal: The Movie" başlıklı iki tam uzunlukta çizgi film için bir fragman yayınladı. İlk gösterim zaten bu yılın başında Japonya'da gerçekleşti. Ancak İngilizce tercümesi ve farklı dillerde alt yazıları ile proje ilk kez gösterilecek. Filmler, kahraman Sailor Moon'un (1992) hikayesini sürdüren uzun metrajlı S "ailor Moon Crystal" (2014) filminin doğrudan devamı niteliğindedir. Kahraman, Efsanevi Gümüş Kristali çalmak ve Altın Kristalin mührünü kırabilecek seçilmiş Bakire'yi bulmak için bir ay boyunca malttan yararlanmak isteyen kötü adamlarla bir kez daha savaşmak zorunda kalacak. Başarılı olurlarsa, kötülük Dünya, Ay ve ardından tüm dünya üzerinde güç kazanacak

Ünlü bir stilistin cesedi annesininkinin yanında bıçaklanmış hâlde bulununca, genç bir dedektife olayı çözmesi için 20 gün verilir. Gerçek olaylardan esinlendi.

Londra'da işlenen seri cinayetler ve harıl harıl aranan bir katil. Yalnız başına kalan kiracı, garip davranışlarıyla evsahiplerinin ve evsahiplerinin kızının sevgilisi tarafından dikkatini çeker.

Zamansız ölümü ile olağanüstü sanatından bizi yoksun bırakan kadın yönetmen Sheptiko'nun yaratıcı çabasının doruk noktasını sergileyen "Tırmanış", "gömülü bir hazine olarak sinemanın karanlık tarihinde adeta yok olan" bir film. Adı Tarkovski ve Wajda gibi yönetmenlerle birlikte anılan bu güzel sinemacının bu güzel filmi, esir düşen iki kahramanın ölüm ve vicdanla başbaşa kalmalarını, özveri ile ihanet arasındaki çatışmalarını konu alıyor. 1942 yılının kara kışında Belarus'un ormanlık bir bölgesinde işgalci alman birlikleri ve onlarla işbirliği yapan Ruslardan kaçan bir grup partizan ve köylünün hem düşmanla, hem de açlık ve soğukla mücadelesi çarpıcı bir dille anlatılır. Savaşın kendisinden çok karakterlerin iç dünyalarına yoğunlaşan bu dram, felsefe ve ahlakla desteklenmiş genelleştirmelerle direniş, kahramanlık ve ihanetin psikolojisinin çevresinde de dolanır.

Ichiro Miki is a child living in the industrial district of Kawasaki, where his parents' constant struggle to make ends meet often leaves the schoolboy alone. Constantly teased by a bully nicknamed Gabara, his only friends are toy consultant Shinpei and fellow classmate Sachiko. Ichiro turns to escapist dreams of Monster Island where he befriends the equally bullied Minilla.

Joel, a caustic 1980s film critic for a national horror magazine, finds himself unwittingly trapped in a self-help group for serial killers. With no other choice, Joel attempts to blend in with his homicidal surroundings or risk becoming the next victim.

Sami works in a children's home which is set to be closed. The young man is an enthusiastic stadium usher and has convinced the president of the Olympique de Marseille football club to help them keep it open.

A woman inherits a house in her ancestral village, but she's unaware that members of the community have been trying to locate and kill her to remove the curse that has plagued them for years.