Three down-on-their-luck, twenty-something female roommates are living paycheck to paycheck in a rundown apartment, when one night they stumble across $3 million dollars in a suitcase amidst the bloody aftermath of a drug shootout. Despite wanting to keep the money and smuggle it out of the country, the girls are forced into a final showdown and must face off against seasoned criminals who want the cash for themselves.

With the help of her friends, Emily moves to a remote home to take better care of her brother, Zack who is diagnosed with cerebral palsy. But what they don't know is that the house is keeping a terrifying secret that will haunt them one by one.

Three women. One same age. Three ways to face it.

While on a joyride with the headlights turned off, two men hit and kill another man carrying a satchel full of money. The two men decide to take the money and throw the body into a pond and bury the money in a coal hill. The next morning the police discover the body of a kidnapped 12-year blind girl, Melody, in a warehouse near the site of the hit-and-run. They determine that the kidnapper saw the girl's father bringing the ransom to him and also witnessed the hit-and-run and the men stealing the ransom.

Paranoid computer programmer Simon wakes up to find a package in his room one day. Despite attempts at securing his apartment, the packages keep arriving. While cameras watch Simon's every move, he struggles to find the answers to the mysterious forces taking over his life.

Ben is an art college student in London, whose imagination runs wild as he works the late-night shift at the local supermarket. What do he and his colleagues do to pass the long, endless hours of the night?

Emlâk işiyle uğraşan Elise Landry (Erika Christensen) ve doktor olan Craig Landry (Jesse Metcalfe) çifti, Ben (Thomas Greenwood) isimli çocuklarıyla beraber yaşan bir ailedir.Her şey çocukları Ben'in psikopat bir katil tarafından kaçırılması ve öldürülmesiyle başlar.Mahkemenin verdiği kararı onaylamayan bu çift, oğullarının katiline hak ettiği cezayı kendilerinin verebileceklerini düşünürler.Fakat dikkatlerinden kaçan bir nokta olayları farklı bir yöne sürükleyecektir.

David (Aaron Paul) ve Claire’in (Annabelle Wallis) masum aşkı, Claire iz bırakmadan ortadan kaybolunca ani ve gizemli bir sona yaklaşır. Yıkılmış ve onu bırakamayacak kadar aciz olan David, onun peşinden hummalı ve giderek tehlikeli hal alan bir yola girer. Claire’in iki farklı hayat sürdüğünü farkettiğinde şok geçirir ve onu bir daha görmek istiyorsa her şeyini tehlikeye atmak zorunda kalır.

A series of down-on-their-luck individuals enter the decrepit and spine-chilling Rialto theater, only to have their deepest and darkest fears brought to life on the silver screen by The Projectionist – a mysterious, ghostly figure who holds the nightmarish futures of all who attend his screenings.

Başlarını belaya sokan bir ekip başka diğer suçlular tarafından yakalanacaktır. İşler çok fazla büyüyecek başları belaya bulaşan bu arkadaş grubu bu işten yırtmaya çalışacaktır. Ancak bu o kadar da kolay olmayacak çünkü suça batmış olacaklardır.

Birbirlerini tanımayan, yedi kişi bilmedikleri bir biçimde kendilerini bir küp sisteminin içinde bulurlar. Kenarlarında yan bölümlere geçmek için birer kapı bulunan küpler içinde çıkış yolunu ararlar.Farklı meslek ve yaş gruplarından kahramanlar çıkış yolunu ararken, küplerin içindeki tehlike ve acayipliklerle savaşırlar. Zor durumda kalan karakterlerin birbirleri ve kendileri ile yaşadıkları çatışmalar konuyu daha ilginç hale getirir.

Sosyal medyada daha iyi içerik üretebilmek için sınırları zorlayan bir grup gencin hikayesini konu ediyor. Sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanan bir genç, yeni içerikler üretebilmek için arkadaşları ile birlikte Moskova’ya doğru yola koyulur. Genç adam, gittikçe büyüyen izleyici kitlesinin ilgisini çekmek için her zaman sınırları zorlar. Takipçi sayısını her geçen gün daha da arttırmak isteyen genç, bunun için her şeyi yapmaya hazırdır. Hedef kitlesi için daha iyi içerikler hazırlamayı arzulayan genç ve arkadaşları, gizem ve tehlikenin hakim olduğu bir dünyaya adım atarlar. Bir süre sonra gençler, gerçek hayat ve sosyal medya arasındaki çizgilerin bulanıklaşmaya başladığını fark eder. Onlar artık hayatta kalabilmek için zorlu bir mücadele vermek zorundadır."

O Cassius Clay olarak doğdu ... 1960'lı yıllarda ringlerde fırtına gibi eserek, otoriteler tarafından gelmiş geçmiş en iyi boksör olarak nitelendirildi. Vietnam Savaşı'na gitmeyi red ettiği için elinden alınan şampiyonluğunu tekrar geri kazandı. Müslümanlığı seçerek Muhammed Ali adını aldı. Medyanın ve kadınların sevgilisi oldu.

Çok tehlikeli görevlere çıkan bir ekip… Teğmen Jordan O’Neill, bu ekibe alınan tek kadın olarak tartışılmaktadır. Henüz erkeklerin bile iyi bir şekilde adapte olamadığı bir bölükte bir kadının barınabilmesi çok tehlikeli görülmektedir. Birliğin bir süre sonra başlayacak eğitimleri bile askerleri bir cehennemin içerisine bırakacaktır. Jordan’ın bu süreçten sağlam bir psikolojiyle çıkması mucizevî olacaktır. Eğitim henüz tamamlanmadan birliğin karşısına tamamlanılması gereken acil bir görev çıkar. Bu Jordan’ın kendisini ispatlayabilmesi için eşsiz bir şanstır. Sinemanın halen en heyecan verici yönetmenlerinden biri olarak anılan Ridley Scott’ın 90’lar döneminden olan G.I Jane’in başrolünde Demi Moore var. Moore’a Viggo Mortensen, Anne Bancroft ve Jason Beghe gibi isimler eşlik ediyor.

Yakın bir gelecekte insanların gözlerine yerleştirilen bir alet sayesinde artık suç diye bir şey kalmamıştı ve eğer birisi suç işlerse, suç işleyen kişi artık işlediği suçu saklayamıyordu. Fakat bu yeni teknolojik alet sadece insanların işledikleri suçları değil onların yaşadığı her anı kayıt ediyordu. Bu yüzden de artık insan mahremiyeti diye bir şey kalmamıştı. Her ne kadar suç ile savaşta büyük bir başarı elde edilse de bir anda artan cinayetler ve bir türlü bulunamayan bir seri katil bu yeni düzeni tehdit etmeye başlamıştı. Bunun üzerine işinde deneyimli olan dedektif Sal bu gizemli davanın başına getirildi. Sal kısa bir süre içinde tüm bu cinayetler ile bağlantısı olduğunu düşündüğü bir kadını tespit etti. Ancak kadının ne bir kaydı, ne bir kimliği ne de bir ismi bulunamıyordu...Hikaye burada başlamaktadır.

14 yaşında, zeki ve çekici bir genç kız olan Hayley ve internette tanıştığı 30 yaşındaki moda fotoğrafçısı Jeff, tanışmak üzere bir kafede buluşurlar. Aralarında yaşanan flörtleşme, onları daha da yakınlaştırarak Jeff’in dairesine kadar götürür ve bu beklenmedik bir olayın başlangıcı olur. Hayley, uzun süredir merak ettiği sırrı çözmek için Jeff’in içkisine ilâç katar.

Bir daha asla aşık olamayacağını düşünen Jen, Fransa tatili sırasında Spencer ile tanışır ve aşık olur. Üç yıllık birliktelik sonunda ikili yeni evli ve ideal bir çift olarak hayatlarına başlamışlardır. Tabi bu ideallik, Spencer'ın 30. yaş gününde kurşunlar havada uçmaya başladığında sona erer. Spencer, Jen'e uluslararası bir ajan olduğunu söylememiştir.

Eski üst düzey bir ajana iki önemli görev verilir: önce ‘kötü adamlar’ tarafından kaçırılan 12 yaşındaki Chan adlı Çinli bir kızı kurtaracak ardından Rus Mafyasını, New York polisimi ve diğer kötü adamları alt edecek oldukça güvenli bir kombinasyonu harekete geçirecektir.

Event Horizon 2040 yılında uzaya araştırmalar yapmak üzere gönderilen bir uzay gemisidir. Görevi esnasında kaybolmuştur. Olayın üzerinden geçen yedi senenin ardından bilim insanları bu uzay gemisini aramak ve akıbetini kavramak üzere bir kurtarma gemisi göndermeye karar verirler. Titiz bir şekilde bir araya getirilen ekip, çıkacakları bu karanlık yolculuğun dehşetinden habersizdir. Geriye dönmek, düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.

Audrey Niffenegger ‘in 2003 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan The Time Traveler’s Wife adlı film, Chicago’da kütüphaneci olan Henry DeTamble ‘ın sahip olduğu genetik bir bozukluk neticesinde istem dışı olarak zamanda yolculuk etmesini ve Clare Abshire adındaki bir ressama aşık olmasını anlatıyor. Fantastik bir aşk hikayesini konu alan filmde Henry ve Clare ‘in her şeye rağmen ilişkilerini ayakta tutma çabalarına şahit oluyoruz.