Filmed over a decade, Brief Encounters follows internationally renowned photographer Gregory Crewdson's quest to create his unique, surreal, and incredibly elaborate portraits of suburban life. He sets a house on fire, builds 90 foot sets with crews of sixty, shuts down city streets...all in the service of his haunted image of American life, and his own anxieties, dreams and inner desires. Brief Encounters is an intimate portrait of one of the most heralded image-makers of our time.

Based on the fairy tale by the Brothers Grimm.

İki kadın sevgili uzun süre sonra bir araya gelir; biri porno filmi çekmek, diğeri ise ailesini ziyaret etmek istemektedir. Homofobiklerle yaşadıkları bir bar kavgası sırasında bir kadınla tanışırlar ve çokeşli bir Patagonya seyahatine çıkarlar; yolda onları başka kadınlar da beklemektedir.

Shot over three years, Pariah Dog paints a kaleidoscopic picture of the city of Kolkata, seen through the prism of four outsiders and the dogs they love. These men and women have found meaning and purpose in their shared mission to care for neglected street dogs, who have existed in the towns and villages of India for thousands of years. For some this mission is enough, for others, dreams of a better life are always near.

Five unemployed workers win 100,000 Francs in the national lottery. Instead of sharing the money, they buy a ruin and build an open-air cafe. But difficulties come to split their friendly group apart.

On October 1, 2013, the elusive street artist Banksy launched a month-long residency in New York, an art show he called Better Out Than In. As one new work of art was presented each day in a secret location, a group of fans, called “Banksy Hunters,” took to the streets and blew up social media.

When a brothel closes because of new laws, four of the prostitutes decide to go into business running a restaurant. They discover they cannot escape their past.

Director Spike Lee chronicles Michael Jackson's early rise to fame.

Clemency, idam koğuşunda gardiyanlık yapan Bernadine Williams isimli bir kadının yaşadıklarını, iş ve özel hayatı arasında denge kurmaya çalışmasını konu alıyor * Bu filmin can damarı senaryo değil. Ona takılıp kalırsak filme çok puan veremeyiz, gözümüzde de büyütemeyiz. Yaşattığı psikoloji bu filmi güzel yapıyor. Üstelik film birçok yönden de bize idam cezasını sorgulatıyor. Daha önce Mercy isimli filmde de bunun gibi idam cezası üzerinden sorgulama yapılmıştı. Ama bakış açıları farklı bu iki filmin. İkisini de izlerseniz demek istediğim anlaşılır... Her şeye rağmen güzel oyunculuk ve yaşattığı psikoloji için şans verin derim.

While Aya has dreams of becoming a doctor, her two best friends, Adjoua and Bintou, just like to hang out and spend their evenings dancing, drinking and flirting with boys. Their ambition is to follow Plan C: Combs, Clothes and Chasing Men! But big trouble comes to town when Adjoua realizes she’s pregnant, and the baby’s father is the spoiled son of one of the richest and most feared men in the whole country.

Gençliğinde şarkıcılık yapan ve bir kere evlenip boşanmış olan Edith, yüksek sosyetenin önde gelen isimlerindendir. İyi bir dansçı olan ve modellik de yapan kızı Edie, annesi hastalanınca, başucunda olmak için başarılı kariyerinden vazgeçip onun yanına taşınır. Birbirlerinden başka hiç kimseleri kalmayan anne-kız, kendilerini dış dünyadan çekerler. Akıl sağlıklarını da yavaş yavaş yitirirken, zenginlik ve ihtişam içindeki hayatlarını geride bırakarak, New York, East Hampton’daki yıkık dökük Grey Gardens malikanesinde baş başa kalırlar.

“Film bana tuhaf bir komediymiş gibi görünüyor. Garip, olağandışı bir fikir üzerine kurulmuş, neredeyse Beckett-vari eğlenceli bir fikir var ortada; birisinin resim yapma sürecini bir film olarak izliyoruz. Neyse ki Tim komik birisi!” Teller (Yönetmen) Tim Jenison post-prodüksiyon ve grafik alanındaki bilgisayar programlarıyla tanınan bir mucit. Garip hobiler edinmek için hem zamanı hem de tutkusu var. Hobilerinin en sonuncusu belki de en tuhaf olanı: Hollandalı büyük ressam Johannes Vermeer. David Hockney ve Philip Steadman’ın Vermeer hakkındaki kitaplarını okuması, Tim’i, Vermeer’in resimlerini optik bir alet yardımıyla yaptığına iyiden iyiye ikna eder. Hattâ, hemen garajında basit bir mercek ve ayna düzeneği kurup, ilk denemelere de başlar. Hayatında hiç resim yapmamış olan Tim, bu aleti kullanarak Vermeer’in ‘Müzik Dersi’ isimli tablosunun tıpatıp aynısını yapabilecek midir gerçekten?

Onsekizinci yüzyıl İngiltere'si büyük bir problemle karşı karşıyadır. Yıllardır hükümdarlık koltuğunda oturan yaşlı kral 3. George (Nigel Hawthorne), tahttaki 30. yılını doldurmak üzeredir. Deneyimli kral, artık eski günlerinden çok uzaktadır. İlerleyen yaşının etkisiyle yaşlanma belirtileri gösteren kral, sık sık unutkanlığının esiri olmakta ve bu nedenle de akıl sağlığı günden güne bozulmaktadır. Bir süre sonra bu halleri iyice şiddetlenir, agresif ve patavatsız bir adama dönüşür. Bu duruma pek üzülmeyen prensin hayalleri ise gerçek olmak üzeredir. Prens, kralı tahttan indirmeyi ve yeni kral olmayı planlamaktadır. Ancak kraliçe ve başbakan gibi rakipleri vardır. Ne pahasına olursa olsun kralın sağlığını yerine getirmeye çalışacak olan kraliçe ve başbakan, Dr. Willis (Ian Holm) isimli bir hekime başvuracaklardır.

It's San Francisco in 1957, and an American masterpiece is put on trial. Howl, the film, recounts this dark moment using three interwoven threads: the tumultuous life events that led a young Allen Ginsberg to find his true voice as an artist, society's reaction (the obscenity trial), and mind-expanding animation that echoes the startling originality of the poem itself. All three coalesce in a genre-bending hybrid that brilliantly captures a pivotal moment-the birth of a counterculture.

Çocuk televizyonu… zor bir dünya. Randolf Smiley (Robin Williams) çok başarılı olmuştur. Çocuk televizyonu yıldızı Gökkuşağı Randolph olarak Manhattan’da bir dairesi, Times Meydanındaki reklam panolarında resimleri, arabaları, tekneleri ve çocuklarını televizyona çıkartmak için ailelerden aldığı rüşvetler vardır. Olay ortaya çıkıp lanetlenince Randolph yıldız konumunu kaybeder. Onun yerini Sheldon Mopes (Edward Norton) ile sahne kimliği olan fuşya renkli tombiş gergedan Smoochy alır. Çocuklar Smoochy’nin saflığına ve tavizsiz ahlakına bayılır. Artık daireye de, reklam panolarına da, ağzı güzel laf yapan menajere de (Danny DeVito) sahip olan Smoochy’dir. Ama Sheldon kısa sürede çocuk televizyonunun tehlikeli ve kalleş bir dünya olduğunu anlar—en büyük sorunu da Smoochy’ye Ölüm yemini etmiş olan beş parasız ve evsiz Gökkuşağı Randolph’tur.

We do not know when and how we will die. Death Row inmates do. Werner Herzog embarks on a dialogue with Death Row inmates, asks questions about life and death and looks deep into these individuals, their stories, their crimes.

Efsanevi İspanyol kahramanı Rodrigo Diaz'ın (takipçilerine "El Cid") destansı filmi, katı onur anlayışından ödün vermeden, yine de inisiyatifi ele almayı ve Moors'u İspanya'dan sürmeyi başarıyor.

An undertaker gets married to an old executioner's daughter and, although he doesn't like it, must continue the profession of his father-in-law after his retirement.

A woman with psychic powers has a vision of a murder that took place in a house owned by her husband.

Truman Capote'nun en çok satan romanına dayanan, soğukkanlı bir cinayetin gerçek ve güçlü hikayesi. Başarılı ve saygın Kansas çiftçisi, karısı ve iki genç çocuğu acımasızca ve vahşice katledilirler. İki katilinde suçlarından pişmanlık duyacak kadar bile aklı yerinde değildir. Hikaye suçluların bilinçaltına girer...