Aktivist bir anne babanın oğlu olan Juan, Peron'un ölümünden sonra artan faşist baskı nedeniyle Küba'ya kaçar. Ergenlik yıllarının başında tekrar ülkesi Arjantin'e döner: Ancak farklı bir kimlik ve geçmişle... Adı artık Ernesto'dur ve yeraltı faaliyetlerini sürdürmekte olan anne, baba ve amcasının sırlarına ortaktır. Tabii ki bütün bu nedenlerden ötürü gençliğinin en güzel çağını özgürce yaşamakta zorlanacaktır.

Paraguay 1978, during Stroessner’s dictatorship, Pastor and Dionisio work burying bodies illicitly. In Argentina, the World Cup is being held. One morning, among the bodies, they find Mario, who is still alive. They know they must kill him but the problem is: in spite of what they are doing, they have never killed anyone before. A storm indicates that the winter is coming while the destiny of the three men is determined during the World Cup final. Both Pastor and Dionisio are the last link of a chain in the terrible system that has as a result in all the missing people.

Küçük bir kasabada yaşayan bir garsonun (Biel) kafasına, erkek arkadaşı (Marsden) ona evlenme teklifi etmeye çalışırken yanlışlıkla bir çivi çakılır. İçine düştüğü durum onu Washington DC’ye sürükler ve ona yardım etme ihtimali olan genç bir politikacıyla (Gyllenhaal) tanışır.O saatten sonra da aşk hikayesiyle Washington’daki politik hayat birbirine girmeye başlar.

Film, Sadık adında bir adam üzerinden, gerçekten iyi bir insan olmanın anlamı sorgulanıyor. Sadık, insan kaçakçıları ve katillerin dünyasında adalet arayan bir adamdır. Ancak bu süreçte o, iyilik ve kötülük arasındaki çizginin bulanıklaştığını fark eder.

Lorenzo dünyada ender rastlanan ve tedavisi mümkün olmayan ölümcül bir hastalığa yakalanır. Çaresiz kalan aile hastalığın tedavisini bulmak için sıkı bir mücadeleye girer.Bir yandan da Lorenzo ölmektedir.Film tamamen gerçek bir hikayeye dayanmaktadır.

Annesinin anılarından güç alan yetenekli Fei Fei, efsanevi Ay tanrıçasının varlığını kanıtlamak için Ay'a gidebileceği bir roket yapar.

'Carandiru', içinde yaklaşık 8000 mahkum barındıran, halk arasında 'Carandiru' olarak bilinen Brezilya Sao Paulo Hapishanesi'nde 1992 Ekim'inde gerçekleşen bir isyanın öyküsünü beyazperdeye taşıyor. Babenco, bir isyan olarak başlayıp bir katliama dönüşen olayı ('9. Koğuş Katliamı'), öykünün merkezine AIDS'le mücadele için hapishaneye gelen, idealist bir doktor karakterini koyarak işlemeyi tercih etmiş. Zamanla hapishanedeki farklı grupların saygısını kazanan doktor, hızla gelişen olaylar karşısında çaresiz kalıyor.

Rodrigo Sada, bir restoranda garson olarak çalışan genç bir adamdır. Her gün lüks ve sofistike hayat süren müşterilere hizmet eden Rodrigo, gördüğü hayata özenir ve müşterileri gibi milyoner olmayı ister. Bu konudaki hırsı, Rodrigo’nun istediğini elde etmesi için görünüşte kolay olan bir yoldan gitmesine neden olur. Ancak bu süreçte karşılaştığı şeyler hiç de düşündüğü gibi olmaz.

10 yaşındaki kız çocuğu Laure, ailesi ile birlikte Paris'in doğusunda bulunan bir kasabaya taşınır. Gittiği yeni yerde komşularına, tanıştığı yeni arkadaşlarına isminin Mickaël olduğunu söyler ve aldatmacası bir şekilde tutar. Hatta yeni tanıştığı komşusu Lisa, Mickaël'a aşık olur. Ancak Mickaël, 6 yaşındaki küçük kız kardeşi Jeanne'yi korumak maksadıyla bir kavgaya tutuşunca yalanı ortaya çıkar. Bakalım, gün yüzüne çıkan bu gerçek ne tür sonuçlara yol açacak?

ABD’nin yoksul kentlerinden birinde üvey kardeşleriyle yaşayan Star, bir minibüsün içinde ülkeyi gezip dergi satan gezgin bir ekiple tanışır. Başlarındaki Jake’e tutulunca, uyumsuzlarla dolu bu ekibe katılır. ABD’nin orta batısında, dansla ve ilk aşkın cazibesiyle dolu bir yolculuk başlar.

İmaj danışmanlığı yapan Russ Duritz'in (Bruce Willis) esrarengiz bir olay sonucunda sekiz yaşındaki haliyle tanışmasıyla hayatı altüst olur. Küçük Rusty (Spencer Breslin) tatlı bir çocuktur ama zaman zaman sergilediği beceriksizlik ve sakarlıklarıyla Russ'a geçmişiyle ilgili acı dolu anıları tekrar yaşatmaktadır. Çünkü 40 yaşına geldiğinde saygın bir meslek ve yaşam sahibi olan Russ'un çocukluğu sanıldığı kadar sorunsuz geçmemiştir.

Gerçekleştirdikleri yüksek profilli araba soygunlarıyla tüm Avrupa'nın suç dünyasında isimlerini duyuran Andrew ve Garrett Foster kardeşler, Fransa'nın güneyindeki son soygunlarında baltayı taşa vurmuşlardır. Bugatti'sini çalıp yakalandıkları mafya babası Jacomo Morier, son derece öfkelenmiştir. Hayatlarını bağışlamak için tek bir şartı vardır: Morier'nin en büyük rakibi olan Max Klemp'in çok değerli Ferrari 250 GTO'sunu direkt evinden çalmak. Önlerinde sadece 1 haftaları vardır. Foster kardeşler, güzel Stephanie'nin de içinde bulunduğu bir ekip oluşturarak bu zor ve aksiyon dolu görevi başarmaya çalışacaklardır.

Benny is deported from the United States. Back home and against a bleak picture, he becomes involved in the drug business, in which he has for the first time in his life, a spectacular rise surrounded by money, women, violence and fun. But very soon he will discover that criminal life does not always keep its promises.

El robo del siglo, Arjantin'de gerçekleşen bir banka soygununun hikayesini konu ediyor. Acassuso'daki Banco Río şubesini soyan hırsızların Arjantin tarihindeki en ünlü soygunu gerçekleştirdiği kabul edilir.

Dave Buznik sakin yaradılışlı, suya sabuna dokunmayan, peygamber gibi bir işadamı. Bir uçak yolculuğu esnasında meydana gelen bir olay, yaşamını altüst eder. Sinir sahibi bir insan izlenimi yaratan Buznik, öfkeyi konrol edebilmeye yönelik bir programa katılmak durumunda kalır. Fakat programı yürüten hocanın kendi öfkesine hakim olabilme yönünde bazı sıkıntıları vardır...

Tıp fakültesini bırakmış olan Wallace, kadınlarla ilişkilerinde sürekli başarısızlığa uğradığı için aşk hayatını bir ölçüde rafa kaldırmıştır. Ancak animatörlük yapan Chantry ile tanıştıktan sonra bu konudaki düşünceleri değişecektir. Chantry ile hemen yakınlık kuran ve kısa sürede çok iyi arkadaş olmayı başaran Wallace için tek sorun Chantry'nin Ben adlı erkek arkadaşıdır. Wallace, en iyi arkadaşının aynı zamanda hayatının aşkı olmasından doğan karışık duyguların arasında kalacaktır.

Dönemin en gözde tiyatro oyuncusu güzeller güzeli Elisabet Vogler (Liv Ullmann), önemli bir piyes sırasında aniden susar. Şaşkına dönen insanlar ne olup bittiğini anlayabilmek için ellerinden geleni yapsalar da Vogler konuşmamaya devam eder. Son çare olarak bir kliniğe yatırılan kadın burada da dilsizliğine devam eder. Bedeninde tıbbi olarak hiçbir problem bulunamayan Vogler, doktorun tavsiyesiyle gözlerden uzak bir yazlığa gönderilir. Vogler’a genç bir hemşire olan Alma (Bibi Andersson) eşlik eder. Yazlıkta da Vogler'in ağzını bıçak açmaz. Vogler sustukça Alma konuşur. Alma saatlerce, günlerce kendi hikayesini anlatır. Sonunda meydana gelen şey ise psikoloji biliminin en ilginç vakalarından birini oluşturacaktır.

Sanat simsarı Charles Mortdecai iflasın eşiğindedir, ancak tam bu anda ayağına güzel bir fırsat gelir. Ülkesi ve kraliçesi adına, değeri telaffuz edilemeyen bir tablo çalınmıştır, ve yetkililer bu tabloyu onun bulmasını isterler. Tuhaf koruması, gizemli karısı, çapkın ve alaycı kişiliğyle Charles Mortdecai bu iş için biçilmiş kaftandır.

Stockholm'de 1982 yılında geçen hikaye iki çocuk arasındaki sıradışı ilişkiyi anlatıyor. Alt sınıfın yaşadığı devasa binaların arasında bulunan karlar içinde bir parkta vakit geçiren Oskar, soğuktan etkilenmeyen, beyaz yüzlü ve gizemli Eli ile tanışır. İki çocuk yakınlaşırken, fonda aynı mahallede çeşitli cinayetlerin işlendiğini görürüz. Uzun süredir vampir olan Eli'nin kan ihtiyacı babası tarafından giderilmektedir. Fakat zamanla Eli'nin durumu iki çocuğun da başını belaya sokar... 2008'in en iyi filmleri arasında kabul edilen Let the Right One In, korkunç vampir filmleri ile sanat sinemasının çarpıcı bir karışımı. Görüntüleri, atmosferi ve bıçak sırtı romantik hikayesiyle unutulmaz bir çalışma.

Film, Downey'in canlandıracağı başarılı bir avukatın, annesinin cenazesi için memleketine dönmesinden sonra yaşananları anlatacak. Babasıyla arası pek de iyi olmayan avukat, Alzheimer hastası babasının, yıllar önce davasına baktığı bir adamın ölümüyle bağlantısı olup olmadığını araştırırken, unuttuğu kökleriyle ve babasıyla da tekrar karşılaşacak.