Bu hikaye size her biri kendi yaşam planları olan üç karakterden bahsedecek. Üçü de karakter olarak birbirine benzemiyor ve yolları yavaş yavaş ayrılmaya başlıyor. Samir adında genç bir adam, hayattaki asıl şeyin zengin ve başarılı bir insan olmak olduğuna inanıyor. İş dünyasında belirli zirvelere ulaşmayı başardı ve ailesine iyi para sağlamaya başladı. Samir karısının işe gitmesine karşı çıkar. Evde kalan karısının Akash ile buluşacağı talihsiz iş gezisinden sonra hayatında çok şey değişecek. Bilgiç Samir sadece işte değil, özel hayatında da işleri halledebilecek mi?

Once known for his intellectual prowess, a retired professor (Anupam Kher) begins experiencing memory gaps and periods of forgetfulness. But while he tries to laugh it off, it soon becomes clear that the symptoms are a sign of a more serious illness, prompting his grown daughter (Urmila Matondkar) to move in as his caretaker. Meanwhile, as his mind regresses, he recalls a traumatic childhood memory involving the death of Mahatma Gandhi.

A man is painting a landscape. A woman is holding two cups. What can go wrong? A nightmare in pink.

Bütün gençler aynıdır. Birkaç kategoriye ayrılabilirler: kendilerini eğitmeye çalışan herkesi sürekli protesto eden isyancılar; her zaman söylenenleri dinleyen ebeveynlerin evcil hayvanları ve baba ve anne onlara bakmaktan vazgeçemez; ve bir şeyi vaat etmeye ve tamamen farklı bir şey yapmaya alışkın olan küstah. Ancak Rahul bu kategorilere ait değil, tamamen farklı bir tip - bir hayalperest. Çocukken pilot olmayı hayal etti, ancak ebeveynlerinin bu konuda kendi düşünceleri vardı. Kısacası, 25 yaşında Rahul mimar olarak çalışmaya başladı. Bir baba, Rahul'un gerekli deneyimi kazanması için oğlunu New York'taki en iyi uluslararası şirkete yerleştirdi.

Divers go to work on a wrecked ship (the battleship Maine that was blown up in Havana harbour during the Spanish-American War), surrounded by curiously disproportionate fish.

A Catholic New Yorker falls in love with a girl and wants to marry her, but he struggles to accept her past and what it means for their future.

The story of two men, both named Antonio Pisapia, who are on the decline and lead strangely parallel lives. One is a pop singer whose success ends after a sex scandal; the other is a football player whose career is cut short by an injury.

"Maine-Ocean" is the name of a train that rides from Paris to Saint-Nazaire (near the ocean). In that train, Dejanira, a Brazilian, has a brush with the two ticket inspectors. Mimi, another traveler and also a lawyer, helps her. The four of them will meet together later and live a few shifted adventures with a strange-speaking sailor (Mimi's client).

Tennessee Williams'ın oyunundan uyarlanan ve gösterime girdiğinde yeri yerinden oynatan film, kaba saba işçi Stanley ile evli kız kardeşini ziyarete gelen Blanche adlı bir kadının, buradaki ilişkilerin yönünü değiştirmesini konu alıyor. Missisipi'de okul yaşındaki bir delikanlıyı baştan çıkarttığı için başı derde girmiş olan yaşça geçkin ama çekici Blanche DuBois, New Orleans'ın Fransız mahallesinde yaşamakta olan hamile kızkardeşi Stella'nın yanına gelir. Tek arzusu kendine yeni bir yaşam kurmak ve herşeyi geride bırakmaktır. Oysa Stella'nın kaba saba bir delikanlı olan kocası Stanley Kowalski, Blanche'ın güneyli nezaketinden hiç hoşlanmamaktadır. Sürekli taciz edilen Blanche'ın Stanley'le yüzleşmesi epey şiddetli olacaktır.

When twin girls are found dead in their family’s barn, reality star turned TV-reporter Meredith Phillips and her de-facto camera crew are dispatched to rural Wisconsin to investigate the gruesome deaths. In their relentless drive to break the story, the reporters become entangled in a deadly mystery and uncover the small town’s shocking secret. Edited together from the crew’s multiple cameras, the film documents their struggle to survive the most terrifying night of their lives and becomes the only evidence of a crime too horrific to imagine.

Tabu, tüm sessiz film yönetmenleri arasında belki de en büyüğü olan F.W. Murnau’nun son filmidir. Murnau’nun büyüklüğü stüdyo hilelerindeki başarısının yanı sıra Tabudaki gibi belgesel doğalcılığından kaynaklanıyordu. Bu çok yönlülük Almanya’da ve ABD’de çektiği filmler arasında köprü kurar. Doğal mekanlarda çekilen ve kesinlikle ne Almanca ne de İngilizce konuşulan Tabu, bu iki yeteneğin farklı yüzlerini sergiler. "Cennet" ve "Kayıp Cennet" şeklinde adlandırılan iki "bölüm"den oluşan basit senaryo, erotik bir aşk hikayesini konu alır. Genç bir kadın, köyün yaşlısı (Murnau’nun en ürkütücü kıyamet habercilerinden biridir) tarafından yeni ölen kutsal bakirenin yerine geçmek üzere seçilince cinsel tabu haline gelir. "Uygarlığın" (özellikle de paranın) ada sakinlerinin masum hazcılığı üzerindeki yozlaştırıcı gücü de yan tema olarak işlenir.

When Eve, an interior designer, is deserted by her husband of many years, Arthur, the emotionally glacial relationships of the three grown-up daughters are laid bare. Twisted by jealousy, insecurity and resentment, Renata, a successful writer; Joey, a woman crippled by indecision; and Flyn, a budding actress; struggle to communicate for the sake of their shattered mother. But when their father unexpectedly falls for another woman, his decision to remarry sets in motion a terrible twist of fate…

An American writer living in Rome witnesses an attempted murder that is connected to an ongoing killing spree in the city, and conducts his own investigation despite himself and his girlfriend being targeted by the killer.

Genç Paul, ordudan yeni terhis olmuştur ve sivil hayata alışmakta zorlanır. Paul’ün kız arkadaşı kendisine bir pop şarkıcısı olarak kariyer inşa ederken, o hızla değişen kültüre ayak uyduramaz. Hem sosyal hem de siyasi açıdan kendini yabancı hisseder.

Küçük bir endüstri şehrinde çalışan Marina (Ariane Labed), hayatında pek fazla değişiklik yaşamayan, başka insanlarla ve özellikle erkeklerle arasına daima mesafe koymuş, Bella (Evangelia Randou) dışında hiçbir arkadaşı olmayan genç bir kadındır. Bir yandan da terminal kanser hastası babası Spiros'a (Vangelis Mourikis) bakmaktadır. Çalıştığı fabrikaya iş için gelen mühendisle (Yorgos Lanthimos) tuhaf bir yakınlaşma içine giren Marina, hayatındaki değişikliklere uyum sağlamaya çalışacaktır.

Sounds as witnesses. They blurr into memories, half-dreams, it is undecided if they are real or not. A fluctuation between imagination and reality.

Puslu Manzaralar ; bir yolculuk filmi. Film, iki çocuğun Almanya’da yaşadığını düşündükleri babalarını bulmak için çıktıkları yolculuğu anlatıyor. Yolculuk boyunca karşılaşacakları pek çok zorluk onları, babalarına ulaşmak için harcadıkları çabadan uzaklaştırmayacak. Bu yol ikisinin de çocukluktan yetişkinliğe geçiş yolculuğu olacak aynı zamanda.

With the Gyaos re-emerging, Gamera's ties to humanity have been severed with his bond to Asagi broken. Nagamine and Asagi investigate while an orphaned girl named Ayana discovers a new creature she names Iris. Nagamine and Asagi must reach Ayana before she takes her revenge on Gamera, who she blames for the death of her family.

Güzel fakat fazlasıyla hırslı olan genç bir kadın, sürekli seyahat eden üçüncü sınıf bir varyete tiyatro grubuna katılır ve grubun içerisinde kıskançlığa ve duygusal krizlere sebep olur.

Brent Weinbach is weird. In this show, Brent attempts to adjust his quirky personality so that he can fit in with the world around him, which would be valuable to his career as a comedian and entertainer. Through an absurd and abstract discourse, Brent explores the ways in which he can appeal to a broader, mainstream audience, so that ultimately, he can become successful in show business.