A thin child of about 10, nicknamed "Crow" because she mimics the bird, has no friends and rejects a teacher's hug. At home, she is left on her own, her mom locks her out while entertaining a lover or is asleep. One morning, Crow sees a chubby, cherubic child hugged by both parents as the father leaves for work. When the toddler is left alone, Crow lifts her through the fence and kidnaps her.

When an UFO delivers a metal-eating monster to the heart of Japan, Getter Robo and Mazinger Z are launched to combat the alien menace. Fighting individually, the space monster's metal-eating and acid-spitting abilities prove too much for Japan's super robot forces - only their combined might stands a chance against defeating it! But with Mazinger Z damaged, can Getter Robo defend against the monster long enough for its comrade to be repaired? And even with forces combined, can they defeat the monster before all of Japan is destroyed?

Or shoulders a lot: she's 17 or 18, a student, works evenings at a restaurant, recycles cans and bottles for cash, and tries to keep her mother Ruthie from returning to streetwalking in Tel Aviv. Ruthie calls Or "my treasure," but Ruthie is a burden. She's just out of hospital, weak, and Or has found her a job as a house cleaner. The call of the quick money on the street is tough for Ruthie to ignore. Or's emotions roil further when the mother of the youth she's in love with comes to the flat to warn her off. With love fading and Ruthie perhaps beyond help, Or's choices narrow.

Lithuanian photographer, the legend of Soviet Sixties' generation Vitas Luckus tragically passed away in 1987. Yet the life and times of the talented rebel still impassion and lead us to a journey questioning why, at all times, we are wary of those who are really free.

Gertrude Bell, the most powerful woman in the British Empire in her day, shaped the destiny of Iraq after WWI in ways that still reverberate today.

An inspirational true story. On what seemed like any other day, Elders Travis Tuttle (Corbin Allred) and Andrew Propst (Maclain Nelson) are approached by Nikolai (Nikita Bogolyubov) to teach a friend. But then the missionaries experience the unimaginable - they are kidnapped, beaten, and held for ransom. While their families, friends, and the world pray for their safe release, Tuttle and Propst are tested physically, emotionally, and most of all spiritually.

An honest, hard-working schoolteacher in a small Bulgarian town is driven to desperate measures to avoid financial ruin.

Various women struggle to function in the oppressively sexist society of contemporary Iran.

Eve, a young chambermaid at a luxurious Mexico City hotel, confronts the monotony of long workdays with quiet examinations of forgotten belongings and budding friendships that nourish her newfound and determined dream for a better life.

40'ına yaklaşmış olan Johanna Perry , 14 yaşından beri yanında yaşadığı ve bakıcılık yaptığı kadın ölünce, yeni bir ailenin yanına gelir. Zengin bir avukat 16 yaşındaki torunuyla beraber yaşamaktadır ve Johanna'dan torununa bakıcılık yapmasını ister. yıllardır bir rutin içerisine ve asosyal olarak devam eden Johanna'nın hayatı bu ailenin yanına gelince kökten değişir.

Ana, a nine year old girl, arrives with her mother to an isolated beach with the intention to rest and to know the sea. There, she discovers that they are under a terrible threat, therefore she is obligated to look for help with her father in order to save her mother.

Rüyaların, tutkuların, anıların ve kadınların yönetmeni Rimini'li Federico Fellini, Roma ile İtalya'nın en sinematografik kentine yakından bakıyor ve kendi Roma'sını anlatıyor. Filmin bir diğer adının, 'Fellini'nin Roma'sı' olması son derece anlamlı.Yarı-otobiyografik, yarı düşsel Roma, sinemacının Rimini'den Roma'ya taşındığı dönemde yaşadıklarından esinleniyor. Peter Gonzales'in yönetmeni canlandırdığı filmde Marcello Mastroianni, Alberto Sordi ve Gore Vidal gibi oyuncular izleyiciyi selamlasa da, filmin başrolünde Roma var. Konuklarıyla anlam kazanan, rengini içinde yaşayan insanlardan alan o rengarenk şehir... Belki de Fellini'nin çılgın ve melankolik bilinçaltına en yakın olan yer...

Sam ve Jonathan ellerinde bavullarıyla insanlara onları eğlendirecek ürünler satmaya çalışan iki gezgin satıcıdır. Satmaya çalıştıkları ürünler vampir dişleri ya da canavar maskeleri gibi klasikleşmiş oyuncaklardan oluşmaktadır. Ancak ironik bir şekilde aslında ne Sam ne de Jonathan mutludur. İşleri ise çok da parlak değildir. Zira ikisi de satış konusunda pek becerikli değildir, üstüne yalan söylemek konusunda da başarılı değildirler. İnsanları bu eğlenceli ürünleri almak için ikna etmenin yollarını aramaya devam ederler. Artık biraz daha süslü laflar bulup kapı kapı dolaşmayı deneyeceklerdir, bu esnada da çevrelerinde tuhaf şeyler yaşanmaya başlar.

Benjamin is meant to be a great doctor, he’s certain of it. But his first experience as a junior doctor in the hospital ward where his father works doesn’t turn out the way he hoped it would. Responsibility is overwhelming, his father is all but present, and his co-junior partner, a foreign doctor, is far more experimented than he is. This internship will force Benjamin to confront his limits… and start his way to adulthood.

Birinci Dünya Savaşı arifesinde Protestan Kuzey Almanya’da bir köyde geçen hikâye, köyde gelişen tuhaf ve ürkütücü kazalardan yola çıkıyor. Eğitim, din, gelenek, masumiyet gibi kavramları, köyün soysal dengeleri üzerinden yansıtan film, köy öğretmeninin geriye dönerek anlattığı bir hikâye olarak işleniyor ve toplumsal temelleri gözler önüne seriyor.

Film, 1967’de Los Angeles’da bir ruh çağırma seansı sırasında meydana gelen bir dizi korkunç olayı anlatıyor. Bekar bir anne ve iki kızı evlerinde yaptıkları sahte bir ruh çağırma seansı sırasında istemeden eski çağlardan kötü bir ruhun gelmesine neden olurlar.

Öğrencilerin sesini yükseltmeye başladığı, o ünlü 68 Baharı'ndayız. Isabelle ve erkek kardeşi Theo, bohem aileleri tatilde olduğu için Paris'te yalnız kalmışlardır. Matthew isimli Amerikalı bir öğrenciyi evlerine davet ederler. Üçünün de ortak özelliği ise filmlere olan düşkünlükleridir. Zamanla, konukla aralarındaki ilişki tutkularının peşinden cinselliği tüm yönleriyle keşfedecekleri arzu dolu bir oyuna dönüşür. Dışarıda ise devrim sesini çoktan yükseltmeye başlamıştır.

Cary Grant yönetmen Alfred Hitchcock'un en güzel gerilim filmlerinden biri olan bu filmde casus zannedilen masum bir adamı oynuyor. New York'taki Plaza Oteli'nden ayrılmak üzere olan reklamcı Roger Thornhill tam "George Kaplan" adı anons edildiğinde ayağa kalkmak talihsizliğine uğrar. Böylece yanlış anlamaya dayalı ölümcül bir olayı ve durmaksızın süren bir kedi fare oyununu başlatır. Onu öldürmek isteyen casus ajanlar ve onun birini öldürdüğünden kuşkulanan polis Amerika'nın her yerinde amansız bir takip başlatır.

Doug ve ekibinin banka soygununda üzerlerine kimse yoktur; hem acımasız hem de dikkatlidirler. Soydukları son bankanın müdiresiyle aynı mahallede oturduklarını öğrendikten sonra kaçınılmaz olan gerçekleşir ve Doug, kadına aşık olur. Claire, onun soyguncu olduğundan şüphelenmezken Doug'ın kardeşi kadar yakın suç ortağı Jem, kuşku içindedir. Doug, iki taraftan birine ihanet etmeden bir seçim yapamayacaktır.