Brian Jones, Jimi Hendrix, Janis Joplin and Jim Morrison all died at the age of 27 between 1969 and 1971. At the time, the coincidence gave rise to some comment, but it was not until the death of Kurt Cobain, about two and a half decades later, that the idea of a "27 Club" began to catch on in public perception, reignited with the death of Amy Winehouse in 2011. Through interviews with people who knew them, such as music stars, critics, medical experts and unseen footage, the lives, music, and artistry of those who died at 27 are investigated with a bid to find answers.

On a remote patch of the Mojave Desert, amidst dusty tumbleweeds and rangy Joshua Trees, sits an anomaly: a high school where educators believe empathy, life skills, and the constancy of a caring adult are the differences that will give at-risk students command of their fates. On any given day, principal Vonda Viland calls kids at the crack of dawn to see if they’ll make it to school. And if they need a ride? Well, she’ll pick them up. Vonda knows each student’s challenges and coaches them tirelessly, never fostering false hopes. Her philosophy combines loving compassion with realism, and given her school’s rising graduation rate, it seems to be working.

Originally conceived by Kurt Cobain, Live! Tonight! Sold Out!! is a video document of Nirvana’s rise from a scruffy trio from the Pacific Northwest into one of the most iconic and important bands in the history of rock music. Combining live material from their ’91-’92 Nevermind tour, Live! Tonight! Sold Out!! has long been the “holy grail” for Nirvana fans. Digitally remastered live performances of songs like "Smells Like Teen Spirit", "Lithium", "Breed", "Drain You" and "Aneurysm" are mixed into loads of interview footage from across the world.

Ekmek aslanın ağzında ve Peping’in çevresi de aslanlarla dolu. Acil nakit ihtiyacı için ona yardımcı olmak isteyen ağabeyleri de bu aslanlar sınıfından. Filipinler’in başkenti Manila’dayız. Arka sokaklarda hayat her zamanki gibi zor. Peping de bu duruma bir istisna değil; polis okulundaki eğitimine devam eden genç, kendisi gibi genç olan eşi ve bebeği için bir hayat kurmaya çalışıyor. Ekmek aslanın ağzında ve Peping’in çevresi de aslanlarla dolu. Acil nakit ihtiyacı için ona yardımcı olmak isteyen ağabeyleri de bu aslanlar sınıfından. Polis teşkilatındaki yozlaşmanın farkında olan Peping, dürüst ve ahlaklı bir yaşam sürmek istediği için bu yozlaşmanın dışında kalmaya çalışıyor. Ve fakat para lazım ve bu amaçla, baştan kötü gözükmeyen bir işe ortak oluyor. Fakat bu iş onu bir gece vakti kentin karanlık köşelerine götürüyor. Peping kısa sürede nasıl kötü bir işe bulaştığını anlıyor ve bir kadına uygulanan inanılmaz bir şiddete seyirci kalmak zorunda kalıyor.

A loner from an early age, Thomas Quick went on to become Sweden's most notorious serial killer, openly confessing to the gruesome murders of more than 30 people. Held for decades in a psychiatric institute, Quick's confessions emerged after years working with a group of touchy feely therapists, convinced that the recovery of memories would cure patients of their criminality. In a country with a low crime rate, the nation watched with horror as Quick's confessions mounted, accounting for many of the country's unsolved murders. With testimonials from a range of people whose lives have been dominated by this story - including Quick himself - and dramatic reenactment, Brian Hill weaves a stylish noir thriller that works a treat on the big screen. What appears at first to be a tale of unimaginable evil evolves into something much more layered as Hill digs deep into the motivations behind those working closely with Quick.

A horrific triple child murder leads to an indictment and trial of three nonconformist boys based on questionable evidence.

Smart, crude, and in-your-face, Australian comic/actor/equal-opportunity-offender Jim Jefferies is not for the faint of heart. Whether he is lampooning gun control, auditioning disabled actors, or over-sharing sexual experiences, the FXX "Legit" star proves nothing is out of bounds and even less, off limits. Filmed during the Boston run of his recent stand up tour.

Birkaç İngiliz turist, İspanya'nın Akdeniz kıyısındaki Almanzora adasına vardıklarında, küçük bir balıkçı köyünde hiç yetişkin olmadığını, sadece onlara bakan ve gizemli bir şekilde gülümseyen birkaç çocuk olduğunu keşfederler.

Filmde Tina Fey Princeton Üniversitesi'nde çalışan kayıt memuru Portia Nathan karakterini canlandırıyor. Binlerce umutlu üniversite öğrencisinin değerlendirmesini yapan bu zeki kadın her şeyi kitabına uygun bir şekilde yapıyor. Hem işinde hem de meslektaşı Mark (Sheen) ile olan özel ilişkisinde böyle davranıyor. New Hampshire lisesinden başvuran adaylarını ziyaret ederken Portia okulun kurucusu John Halsey’in (Rudd) onunla aynı üniversiteye gittiğini öğrenince, duruma hazırlıksız yakalanıyor. Daha sonra kendisi bir öğrenciyken aldığı o hayatını değiştiren kararı hatırlayınca ağzı açık kalıyor. Portia’nın lisedeyken evlatlık verdiği bir oğlu vardır. Portia oğlunun John’un öğrencilerinden biri olan büyümüş de küçülmüş Jeremiah olabileceğini fark ediyor. Duyguları karman çorman olan Portia hayatının utanç verici şekilde alt üst olduğunu hissediyor ve kabul kurallarını değiştirmeye başlıyor. Bunu yapmasındaki amaç ise Jeremiah ile kendisine daha doğru bir yol çizebilmek...

Asırlar önce “Zordon” adıyla tanınan boyutlar arası bir varlık kötülüğe karşı açtığı mücadeleyi yöneteceği kumanda merkezini kurmak için Melekler Şehrine gelir. Çok güvendiği yardımcısı Alpha 5 |in de yardımı ile yüce üstat Zordon, altı genç bulur ve onlara üstün güçler vererek dövüşebilme yeteneği verir.

90’lı yılların en çok konuşulan isimlerinden biri olan Kurt Cobain, genç yaştaki ölümüyle ardında büyük tartışmalar bırakmıştı. Şimdi aradan geçen yılların ardından Montage of Heck, Cobain’in hayatına hiç olmadığı kadar detaylı bir bakış atıyor.

Wikileaks'in ilk kurulduğu dönemi ve kurucuları Julian Assange ile Daniel Domscheit-Berg arasındaki ilişkiyi anlatan yapım, bir dönem tüm dünyayı sarsan bu önemli olayı tekrar gündeme taşıyor... Yolun başında Assange'ın destekçisi ve çalışma arkadaşı olan Daniel Domscheit-Berg'in bakış açısıyla Wikileaks'in ilk günlerine dönüyoruz. Bir gecede sessizce açığa vurduğu kimi gizli belgelerle tüm dünyayı yerinden oynatan Wikileaks, kendisini yaratan mimarları da aynı ölçüde meşhur etmişti. Tarihin karanlık sayfaları açığa çıktıkça ve her seferinde daha sert yankılar buldukça Berg ve Assange arasındaki anlaşmazlıklar da çığ gibi büyümektedir. Assange ve Berg arasındaki fikir ayrılıkları iki yakın arkadaşın yollarını ayırmak ve ilişkilerinde onarılmaz yaralar açmak üzeredir.

Giannaris, Eve Dönerken’i 1999’da Kuzey Yunanistan’da yaşanmış gerçek bir olaydan kurgulamış. Arnavutluk kökenli bir adam şehirlerarası bir yolcu otobüsünü rehin alır ve yolcuları bırakmak için 500.000 Euro fidye ister.Elinde otomatik bir silah ve el bombası bulunan adamın para dışında istediği bir şey daha vardır: sorunsuz olarak Arnavutluk’a geçişinin sağlanması. Kısa zamanda polis tarafından kuşatılan otobüste ölüm kalım pazarlığı başlar. Başlarda sert görünmeye çalışan eylemci kısa süre sonra yumuşar ve yedi kişi hariç otobüsteki tüm rehineleri serbest bırakır. Eve Dönerken’de Giannaris Amerikan aksiyon filmlerini aratmayacak bir tema yakalamış. Tansiyon her ne kadar Hollywood gerilimlerindeki kadar yüksek olmasa da özellikle diyaloglar, Yunan-Arnavutluk ilişkilerini ve insan doğasını oldukça iyi yansıtıyor.

Snowboardcu üç genç, telesiyejin arızalanması sonucu dağda mahsur kalırlar. Donma tehlikesiyle karşı karşıya kalan gençler paniğe kapılır.Yaşamak istedikleri macera, hayatta kalmak için yeterince güçlü olup olmadıklarının sınandığı bir sınava dönüşür.

Rock'n Roll, partiler, polyester ve makrome... Biz 70'li yılların gençleriydik! Dans ettik, eğlendik, çok bitkin ve masumduk. Fakat hepsinden öte ne yapacağımız bilmiyorduk ve kafamız karışıktı. Yıl 1976, yer Teksas'ın küçük bir kasabası; okulun son gününde herkes eğlenmek istiyor. İçki ve uyuşturucu dolu bir gecenin öyküsü.

Stu Shepart (Colin Farrell) New York'ta başarı basamaklarını tırmanmakta olan hırslı bir reklamcıdır. Hayatındaki her şey, karısını aldatırken kullandığı telefon kulübesine gelen bir çağrıya yanıt vermesiyle değişir. Artık ona telefon açan ve yukarıdaki binalardan birisinde görünmeyen nişancının (Kiefer Sutherland) merhametine muhtaçtır...

Stanley Kubrick, klasik bilim kurgu başyapıtı olan insanlığın doğası üzerine bir yorum niteliğindeki 2001: Uzay Macerası ile film yapımının sınırlarını yeniden tanımladı. Taş Devri Dünyası: Yanı başlarında beliren esrarengiz siyah bir taş, primatların ilk defa alet kullanmasını sağlayarak akıl için ilk adımlar atılmıştır. 1999: Dünya’nın ay astronotları başka bir esrarengiz siyah taş ortaya çıkarırlar. 2001: Dünya ve Jüpiter arasında, uzay aracının akıllı bilgisayarı, insan ekibinin çoğunu öldüren bir hata yapar ve ardından hatasını gizlemek için öldürmeye devam eder. Zamanın Ötesi: Jüpiter’e yapılan yolculuktan tek sağ kalan, bir sonraki insanlık düzeyine yükselir.

Teknik bilgisi ve becerisi yüksek olan Cooper, geniş mısır tarlalarında çiftçilik yaparak geçinmektedir; amacı iki çocuğuna güvenli bir hayat sunmaktır. Onlarla yaşayan Büyükbaba Donald çocuklara göz kulak olurken, henüz 10 yaşındaki kızı Murph şaşırtıcı bir zekaya sahiptir. Geçmişte bıraktığı biliminsanı kariyerini özleyen Cooper'un karşısına bir gün beklenmedik bir teklif çıkar ve ailesinin, dahası insanlığın güvenliği için zorlu bir karar alması gerekir...