Ticaretle uğraşan bir Fransız, zaman içinde yolculuğa çıkar. Başka bir dünyada zulüm altında olan bir kabile ile karşılaşır. Onları kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapar.

While on a journey of discovery in exotic India, beautiful young Ruth Barron falls under the influence of a charismatic religious guru. Her desperate parents then hire PJ Waters, a macho cult de-programmer who confronts Ruth in a remote desert hideaway. But PJ quickly learns that he's met his match in the sexy, intelligent and iron-willed Ruth.

A star is born in a time of both celebration and instability in this historical drama with music from director Christophe Barratier. In the spring of 1936, Paris is in a state of uncertainty; while the rise of the Third Reich in Germany worries many, a leftist union-oriented candidate, Léon Blum, has been voted into power, and organized labor is feeling its new power by standing up to management.

Daniel cruises the Gare du Nord where Eastern European Boys hang out. One afternoon he plucks up his courage to speak to Marek, one of the boys and invites him to his home. However, next day when the doorbell rings, Daniel hasn’t the faintest idea that he has fallen into a trap.

Every year, Bruno makes a tour of all the wine stands, without setting foot outside the Show’s premises and without ever finishing his wine trail. This year, his father suggests they finish it together, but a real wine trail, across the French countryside. Accompanied by Mike, a young, quirky taxi driver, they set off in the direction of France’s major wine regions. Together, they are going to discover not only the wine trails, but also the road that leads back to Love.

Paul Exben is a success story – partner in one of Paris's most exclusive law firms, big salary, big house, glamorous wife and two sons straight out of a Gap catalog. But when he finds out that Sarah, his wife, is cheating on him with Greg Kremer, a local photographer, a rush of blood provokes Paul into a fatal error.

Birbirinden gece ile gündüz kadar farklı olan bu adamla kadını bir araya getiren neydi?Agathe ile kocasının belki de hiç ortak noktası yoktu. Entelektüel, birikimli bir kadın olan Agathe önemli bir çağdaş sanat kuruluşunun başındadır. Alkolik ve aylak kocası ise boş gezen bir işsizdir.

1910, Fransa’nın kuzeyinde bir sahil kasabası... Geçim için midye toplayan, çamurlar içinde yaşayan fakir bir aile… Her halleri abartılı, zengin diğer aile… Ve bu bölgede kaybolan insanları araştıran Laurel ile Hardy benzeri iki dedektif... Son dönemde komedide yeni bir soluk bulan Fransız sinemasının en başarılı yönetmenlerinden Bruno Dumont, Cannes Film Festivali’nde yarışan yeni filmi Ma Loute’u bu üçayak üzerine kuruyor. Fransa’nın en parlak oyuncularının da katkısıyla yakaladığı absürd mizah ve fiziksel komediyle Dumont bir yandan sınıf çatışmasına odaklanırken, bir yandan da yarattığı özgün görsellikle zihinlere kazınacak bir dünya yaratıyor.

Paris’te bir lisede felsefe öğretmenliği yapan Nathalie Chazeaux (Isabelle Huppert), işi söz konusu olduğunda oldukça azimlidir ve bazı konular üzerine düşünmekten zevk alır. Evli ve iki çocuk sahibi olan Nathalie zamanını ailesi, eski öğrencileri ve oldukça sahiplenici olan annesi arasında bölüştürür. Bir gün kocası, Nathalie’ye başka bir kadın için onu terk ettiğini söyler. Mecburen sahip olduğu özgürlüğüyle birlikte Nathalie’nin hayatını yeni baştan kurması gerekir.

Québec’ten çıkan bu renkli komedi, vaktiyle bağışladığı spermlerden 533 kadar çocuk doğduğunu yeni öğrenmiş olan orta yaşlı bir dalgacıyı konu alıyor. Üstelik çocukların birçoğu, varlıklarına sebep olan kişiyle tanışmak üzere kliniğe dava açıyor. David tam hayatını kontrol altına almaya karar vermişken hayatı düşündüğünden çok daha karmaşık bir hal alıveriyor. Sperm bağışlamak belli ki onun tek yeteneği ve namlı bir boğaya göndermeyle kendisine “Starbuck” diye bir lakap bile takılmış. Bu gelişmeler üzerine, arkadaşı olan sakar avukatın yardımıyla, kimliğini gizli tutmak üzere harekete geçiyor. Ancak kim olduğunu açık etmeden çocuklarıyla buluşmaya da başlıyor. Bu kadar çocuk varken, çeşitlilik kaçınılmaz oluyor elbette...

Pierre, avukatlığı bırakıp, kendini en büyük tutkusu olan biniciliğe adar. Atı Jappeloup'yu herkes çok zayıf ve hırçın bulmakta ve eğitilebileceğine inanmamaktadır. Pierre, babasının desteği ile çalışır ve 1984 Los Angeles olimpiyatlarına katılır. Burada bir talihsizlik yaşar ve oyunlardan madalysız dönerler ancak daha sonra 1988 Seul olimpiyatlarında altın madalyayı alarak adlarını tarihe altın harflerle yazdırırlar..

Damien genellikle doktor olan annesi Marianne ile birlikte yaşamaktadır. Babası iş icabı yurtdışında yaşamakta ve nadiren onlara katılabilmektedir. Damien okulda devamlı Thomas'ın tacizleri altındadır. Ne var ki, Thomas da aslında okulun yalnız çocuklarındandır. Günün birinde Marianne, Thomas'ı evlerine davet eder.

Birlikte birçok filmde rol alan ve fransız sinemasının uyumlu çiftlerinden biri haline gelen Isabelle Carre ve Benoît Poelvoorde’yi bir kez daha bir araya getiren film “ilk bakışta aşk” temasına odaklanıyor. İkisi de aşırı duygusallıklarından bir türlü aradıkları aşkı bulamayan çikolata fabrikası müdürü erkek ile çikolata ustası bir kadını birleştiren film, çiftin ilişkilerindeki zorlukları aşmasını esprili bir dille anlatıyor.

1945 Polonya'sında Mathilde genç bir Fransız Kızılhaç doktorudur ve savaşta hayatta kalanlara yardım etmek için oradadır. Bir rahibe onu birçok hamile kadının saklandığı bir manastıra götürerek yardım ister. Bu rahibeler inançları nedeniyle hamileliklerini saklamaktadırlar ve son umutları Mathilde olmuştur.

Film, alter egoya sahip bir baba olan Winfried Conradi'nin habersizce Bükreş’te çalışan kızı Ines’i ziyarete gittiğinde yaşadığı maceraları anlatıyor. Winfried, kızının neşesini kaybettiğine inanır ve ona sürekli sürprizler ve şakalarla yaklaşmaya çalışır. Winfried’in alter egosu Toni Erdmann ise kızının patronunun dikkatini çekecek ve işler karışacaktır.

Başarılı bir iş adamı olan Jocelyn, aynı zamanda oldukça çapkın ve yalancı bir kişiliğe sahiptir. Engelli gibi davranarak genç ve güzel bir kadını baştan çıkarmaya çalışır ancak kadının kız kardeşinin de tekerlekli sandalyeli olduğundan haberi yoktur.

Bobby Fischer Amerika'nın satranç alanında görmüş olduğu en büyük yetenektir. 1972 Dünya Satranç Şampiyonası gelip çatar ve Fischer ile Rus şampiyon Boris Spassky arasındaki epik maç böylece başlamış olur. Ruslar o döneme kadar satrançı domine eden taraftır ancak ilk kez Amerika'nın satranç masasında Rusya'ya karşı galip gelmesi ihtimali doğmuştur. Bu zorlu maçın heyecanı medyanın da etkisiyle yayılmaya devam ederken Fischer tüm dünyanın ona karşı bir komplo girişiminde bulunacağı paranoyasını yaşamaya başlar...

İtalya’nın varlıklı ve soylu bir ailesinden gelen Beatrice, yaşamını bir süredir psikolojik rehabilitasyon merkezinde geçirmektedir. Öncesinde ailesine ve çevresine yaşattıklarından dolayı artık yarı hapis hayatı yaşayan bir kadındır. Yaşadığı rehabilitasyon merkezine bir gün Donatella adında yeni bir genç kadın gelir. İlk bakışta sadece bacağı sakattır ama sorunu görünenden çok daha derindir. Donatella başta reddetse de Beatrice onu günlük yaşamında asla rahat bırakmayacak, içine kapanık bu kadına kendi yöntemleriyle yaklaşacaktır…

59 yaşındaki Daniel Blake, New Castle’da yaşayan bir marangozdur. Fakat ciddi bir sağlık sorunu nedeniyle çalışamamaktadır. Hayatında ilk kez “işsizlik fonuna” başvuran Daniel, gerçekten hasta olduğunu bürokrasiye kanıtlamaya çalışır. Ama sistemin çarpıklığı nedeniyle devlet yardımı da alamaz ve yeniden iş aramak zorunda kalır. Daniel bu zorlu süreçte Katie adında bir anne ve onun küçük çocuklarıyla dostluk kurar. Kendisi gibi bozuk sistemle ve boğucu bürokrasiyle mücadele eden ve iki çocuğuna tek başına bakmaya çalışan genç Katie ile yoldaş olacaktır.

Bedeninden ayrılmış bir el, ait olduğu vücudu bulmak için laboratuvardan kaçarak yola koyulur. Ancak yol boyunca karşısına üstesinden gelmesi gereken birçok engel çıkar. Pizza kuryesi olan Naoufel’e kavuşmak için her şeyi yapmaya hazır olan el, önüne çıkan güvercinler ve sıçanlarla mücadele eder. Elin vücuttan nasıl ayrıldığının cevabı ise Naoufel ve Naoufel’in kütüphane çalışanı Gabrielle’e olan hislerinde saklıdır.