During World War II, an innkeeper vows to abstain from alcohol for the sake of his family. Years later, as they thrive in Normandy, his resolve is tested by a charming advertising professional who loves to drink.

İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, bir kont bir haftasonu av partisi düzenler. Ne var ki av partisi efendilerle hizmetçiler arasında bir köşe kapmacaya dönüşür, ahlaksızlıkta ve zalimlikte birbirleriyle yarıştıkları, acımasız ve umutsuz bir ahlak tablosu çizer. İzleyicinin gözünün yaşına bakmadan drama dönen bu güldürüde, kırda tavşanların katledilmesi, 1940 ilkbaharındaki çatışmaların habercisi değilse de, duyguları konusunda fazlasıyla hilekar bir toplumun aptalca şiddete yönelmesini yansıtır. Dünyanın sonu, en azından bir dünyanın sonu yakındır, der bize bu acı ve karanlık trajikomedi. İlk gösterime girdiği sırada anlaşılmayan, uzun zaman boyunca yerden yere vurulan, yasaklanan, kesilen film savaş sonrasında sinemaseverler tarafından yeniden keşfedilmiş ve övgülere boğulmuştur * "Oyunu kuralına göre oynayan oyunda kalır" ana fikriyle şekillenen hikaye

Bir kredi kartı şirketinin çağrı merkezinde çalışan Jina, yakın ilişkilerden kaçınan ve hem özel hayatında hem de işte yalnız olmayı tercih eden bir kadındır. Komşusunun yalnız başına öldüğünü öğrenince, o güne kadar pek de umurunda olmayan ilişkilerin eksikliğini hissetmeye başlar.

Down a foggy, desolate road to the port city of Le Havre travels Jean, an army deserter looking for another chance to make good on life. Fate, however, has a different plan for him, as acts of both revenge and kindness render him front-page news.

The history of cinematic sound, told by legendary sound designers and visionary filmmakers.

İşini kaybetmesine rağmen karısı Marie-Clarie, çocukları, torunları ve arkadaşlarıyla mutlu bir hayat süren tersane işçisi Michel, bir gün silahlı ve maskeli iki adam onları dövüp bağladığında ve alyanslarını, tüm birikimlerini ve Kilimanjaro Dağı'nı görmek için aldıkları Tanzanya biletlerini ele geçirdiğinde ne yapacağını bilemez.

Yumuşak başlı ve kendi halinde bir banka veznedarı olan Maurice (Michel Simon)'in, Adele (Magdelaine Bérubet) adlı cadaloz bir kadınla mutsuz bir evliliği vardır. 40'lı yaşlarındaki Maurice'in hayattaki tek zevki yağlıboya resim yapmaktır, ama huysuz karısının muhalefeti nedeniyle bu çok sevdiği hobisiyle ancak gecenin geç saatlerinde veya hafta sonlarında uğraşma fırsatı bulabilir. Maurice bir gece evine dönerken sokakta sarhoş bir adamın bir kadını dövdüğünü görür, yanlarına giderek kadını yerde sızıp kalan adamın elinden kurtarır. Lulu (Janie Marèse) adındaki bu kadına hemen aşık olan Maurice ona bir ev tutar ve masraflarını karşılamaya başlar. Lulu'nun bir sokak fahişesi, onu döven adamın da muhabbet tellalı olan erkek arkadaşı Dede (Georges Flamant) olduğunu henüz bilmemektedir. Lulu herşeye rağmen halâ Dede'ye aşıktır ve sürekli borç içinde olan bu kadın satıcısına para yetiştirmek için Maurice'i seviyormuş gibi görünür ve ondan para sızdırmayı sürdürür.

A doctor at a run-down psychiatric hospital is offered a large sum of money to shelter a new patient. Soon the place is full of suspicious and secretive characters, all apparently international secret agents trying to find out who and what the patient is.

Lorna has been married to Jim for a year, but still hasn't been satisfied sexually. While Jim is working at the salt mine, she is raped by an escaped convict, but falls in lust with him. Meanwhile Jim's buddies are giving him a hard time about Lorna's supposed infidelity, not realizing how close to the mark they really are. Trouble starts when Jim gets home early from work because it's their anniversary.

Nazi historical drama about Duke Karl Alexander of Württemberg and his treasurer Süß Oppenheimer.

François Donge, a rich industrialist and womaniser, meets a girl nicknamed Bébé who he marries. Ten years later, poisoned by his wife and dying in hospital, he recalls his married life and understands how his wife who adored him suffered from his many affairs and indifference.

Siiri, a hardworking millennial, wants to be successful in her job as the advisor to the Minister of Economic Affairs. She craves a promotion. Siiri’s job takes her and the hard-to-handle minister, an unpredictable eccentric boss lady, to a big tango festival in a small Finnish town. Siiri’s father Petri, a former tango artist and an overly optimistic middle-aged man, wants to make himself useful to Siiri while trying to hide the fact that he himself is homeless, bankrupt and finally at his wits end. Over the course of one summer weekend both Siiri’s and Petri’s facade comes tumbling down but the tango keeps going on in the sweet Finnish summer night.

Wreaths at the Foot of the Mountain is a 1984 Chinese film about the life of the soldiers in a PLA army company before, during and after the Sino-Vietnamese War.

A cuckolded husband is oblivious to his fed-up wife and her lover in this farcical menage à trois.

Two gay men living in St. Tropez have their lives turned upside down when the son of one of the men announces he is getting married. They try to conceal their lifestyle and their ownership of the transvestite club downstairs when the fiancée and her parents come for dinner.

Alman dışavurumcu yönetmen Carl Theodor Dreyer`ın klasik korku filmi “Vampyr”da Kendisini doğa üstü olayları ve yaratıkları araştırmaya adayan baş kahramanımızın yolu bir gün ıssız bir otele, ardından otelin arkasında ormanın arasında gizli kalmış bir malikaneye düşer. Otelde kaldığı ilk gecesinde odasına gelerek üzerine ”Ölümüm halinde açılmalıdır” yazan bir paket bırakan gizemli adam, karşılaştığı malikanede iki kızıyla birlikte yaşamaktadır. Adamın ölümü ve kızlardan birinin hastalanması sonucunda orada kalmaya karar veren kahramanımızı korkunç bir macara beklemektedir...

Hayalleri olan ve balıklarla diyalog kurmaktan hoşlanan genç Axel, bir akrabasının kendisine önerdiği iş için Arizona'ya gidiyor ve burada iki kadınla tanışıyor. Elanie ne yapacağı belli olmayan, yarı-deli ve güzel bir kadın. Kızı Grace ise daha mantıklı gibi gözükse de sürekli intiharı düşünüyor ve gerçek anlamda mutsuz. Zaman geçtikçe Elanie'den uzaklaşan ve Grace'le yakınlaşan Axel'in en büyük hayali ise 'uçmak'... Aya doğru yol alan ambulanslar, uçan sandalyeler ve çölde yaşayan balıklar gibi çarpıcı ve fantastik imgelerle süslü 'Arizona Rüyası', yönetmenin en apolitik ve çılgın filmlerinden biridir.

İkinci Dünya Savaşı döneminde Alman işgali altında bulunan Polonya'da yaşam, Nazi'lere karşı olan herkes için oldukça zordur. Polonya'nın Nazi'lere direnişine çok ciddi şekilde zarar verebilecek bir casusun Alman'lara bilgi ulaştırmadan bir an evvel engellenmesi gerekmektedir. Joseph Tura ve karısı Maria'nın başını çektiği bir grup tiyatro oyuncusu, Nazi'lerle amansız bir mücadeleye girişirler.

12 yaşındaki İvan'ın çocukluğu, annesi ve ablasının faşistler tarafından gözlerinin önünde öldürüldüğü gün biter. İvan'ın babası da savaşta ölmüştür. Yetim kalan ve içinde yanan ateşi dinleyen Ivan ise ölümcül bir görevi üstlenerek casusluğa başlayacaktır * Büyük Rus yönetmen Andrei Tarkovsky'nin ilk uzun metrajlı filmidir. Sinema dünyasından büyük ilgiyle karşılanmıştır. Dünya çapında tüm eleştirmenleri, dünyada, savaş üzerine çekilmiş en güçlü duygusal film olduğu konusunda hem fikir olmuşlardır * Şiire devam...'İntikam'ın şiirine.

In 2200, private detective Aline Ruby and her android partner Carlos Rivera are hired by a wealthy businessman to track down a notorious hacker. On Mars, they descend deep into the underbelly of the planet's capital city where they uncover a darker story of brain farms, corruption, and a missing girl who holds a secret about the robots that threatens to change the face of the universe.