İki kız kardeş birbirini sevmemektedirler. Küçük olanın çocuğuyla beraber gittikleri bir tatilden dönüşte, dilini bilmedikleri bir ülkenin otelinde bir geceliğine konaklarlar. Bu arada büyük olan kardeş ölümcül bir hastalıktan muzdariptir.

Nora is a bright young professional whose new job at a financial firm turns out to be a trial by fire when she learns that her bosses share a tumultuous history with her prickly mathematician father. Meanwhile, an interoffice romance with a competitive colleague leads to even more complications, leaving Nora to navigate a minefield of delicate relationships as she climbs the corporate ladder.

Dagmar Brink, a young female pianist, dies by suicide in her Stockholm apartment. She leaves all her belongings to her next-door neighbors, an author and his wife. Perplexed and curious, they investigate the girl's reasons for taking her life. As they visit Dagmar's friends, acquaintances and former boyfriends, her story unfolds. She stands out as loner, a woman no one could really grasp, always in want of something that nobody she met could make out.

Gerrard Winstanley is the leader of a 17th Century religious group that believes the land should be owned communally. His convictions bring him into conflict with both the state and the church.

Wavelength consists of almost no action, and what action does occur is largely elided. If the film could be said to have a conventional plot, this would presumably refer to the three “character” scenes. In the first scene two people enter a room, chat briefly, and listen to “Strawberry Fields Forever” on the radio. Later, a man (played by filmmaker Hollis Frampton) enters inexplicably and dies on the floor. And last, the female owner of the apartment is heard and seen on the phone, speaking, with strange calm, about the dead man in her apartment whom she has never seen before.

Papusza olarak da tanınan Bronisława Wajs (1908–1987) dünyanın en ünlü Rumen şairi olarak kabul edilir. Polonya’daki yaşamı gizemlerle doludur, şiir yazma yeteneğiyle kazandığı şöhrete rağmen kendi ülkesinde, Romanya kültürü ve adetlerine ihanet etmekle suçlanmıştır.

Pretentious critic Cornelius is writing a biography on a famous cellist and to do some research he stays in the critic's house for a few days. He doesn't manage to get an interview with the man, but by talking to all the women who live with him, he comes to learn a lot about the musician's private life none the less. Cornelius then decides to use this information to blackmail the cellist into performing a composition that he, Cornelius, has written.

Karin, kocası Martin, babası David ve kardeşi Minus'la birlikte bir adada tatil yapmaktadır. Karin, hastalığından dolayı birkaç ay akıl hastanesinde kalmıştır. Kocası Martin, karısını çok sevmesine rağmen onunla iletişim kurmakta ve ona ulaşmakta güçlük çekmektedir. Babası David, kendi dünyasına kapanmış bir yazardır. Duygusal olarak izole bir ortamda yetişen Minus, sevgi ve şefkate açtır. Aile içinde gelişen beklenmedik olaylar, tüm ilişkileri kökten değiştirecektir. Ingmar Bergman, dokuz kez Oscar®'a aday gösterilmiş, insan ruhunun hem karanlık ve umutsuz, hem en eğlenceli ve umut dolu yanlarını aynı ustalık ve derinlikle filmlerine yansıtmış bir yönetmendir. Filmleri, gerek görsel gerekse karakter derinliği ve olay örgüsü açısından modern sinema yönetmenleri için çok önemli bir ilham kaynağı olmuştur.

A couple having an affair strike a bicyclist with their car and do not offer aid out of fear of their relationship being exposed.

Söylentiye göre Humeyni, İnek'i izledikten sonra, belki de sinemaya biraz yer açmak iyi olabilir, diye düşünmüştür. Film, fakir bir köydeki tek ineğin sahibi olmakla gurur duyan Hasan'ın hikâyesini anlatır. Bir gün, Hasan işteyken, beklenmedik bir şekilde ineğin öldüğü haberi yayılır ve gerçeği kendisinden saklayan kasaba halkı hayvanın kaybolduğunu söyler. Kimliği ve konumu büyük ölçüde bu ineğe bağlı olan Hasan, giderek yükselen ve nihayet deliliğe varan bir saplantıyla ineği arar. Masraflarının büyük bölümü Şah Hükümeti'nce finanse edilen filmin yapımcıları, İnek'te sunulan son derece geri ve yoksul İran görüntüsüne öfkelenerek, yönetmeni, filmde bir açıklamayla, bu hikâyenin mevcut rejimden çok daha eski bir tarihe dayandığını belirtmesi için zorlarlar.

Yıllar sonra bir araya gelen ve yaptıkları hatalarla yüzleşmek zorunda kalan anne-kızın öyküsünü anlatan film, ölüm, hastalık, utanç ve sessizlik üzerine büyülü bir sonat.

7. sanatın en büyük ustalarından Ingmar Bergman'ın 1953 yapımı filmi The Naked Night (Gycklarnas Afton) bir sirkte yaşanan olayları konu ediniyor. İsveç'te gezici Alberti Sirki'nin ortaklarından biri olan Albert Johannson üç yıl aradan sonra yaşadığı kasabaya gelir ve karısıyla çocuklarını görür. Bu süre zarfında sirkte çalışan Anne ile ilişki yaşamaya başlamış ve eski yaşamından alabildiğine uzaklaşmıştır. Öte yandan Anne metresi olduğu adamın karısıyla bir araya gelmesinden rahatsız olmuş, kıskançlık duygusu yüzünden ne yapacağını şaşırmıştır..

An episodic satire of the political and social status of Italy in the seventies, through the shows of one day of a television channel.

16 - 17 yaşlarında, büyüyüp de küçülmüş gibi görünen küçük, tatlı ve ateşli bir yeni yetme Monika! Evden tüyüp, bir an önce özgürlüğüne ve hayatın zevklerine doğru kanatlanmayı bekleyen bir küçük kadın! Genç, toy ve saf Harry, Monika’nın cilvelerine kayıtsız kalamaz. Hatta ona sırılsıklam aşık olur. Günün birinde evden kaçmak için fırsat kollayan Monika, babasının sarhoş bir anında ona vurmasıyla bavulunu toplayıp Harry’nin evine koşar. Evde kalmaları mümkün olmayınca Harry, Monika’ya babasının motorunda kalmayı önerir. Şehrin sıkıcılığından, işe gitme zorunluluğundan sıkılan gençler her şeyi geride bırakıp Harry’nin motor ile adalara doğru açılırlar.

A wealthy, self-absorbed Rome socialite is racked by guilt over the death of her young son. As a way of dealing with her grief and finding meaning in her life, she decides to devote her time and money to the city’s poor and sick. Her newfound, single-minded activism leads to conflicts with her husband and questions about her sanity.

On dokuzuncu yüzyılın sonunda geçen film, karısı ile sevgilisi arasında kalan soylu bir erkeğin çaresizliğini konu ediyor. Erkek, karısının bir başkasından olan çocuğunu öldürdükten sonra canına kıyar. Film, sinema diliyle, Visconti estetiğinin son örneği olmasıyla ilgi çeker. Ama yönetmen filmde kişilerin toplumsal konumlarına değil, bireysel dünyalarına ilgi duyar.

Hızla modernleşen Şangay’daki Huangpu Nehri’nde binlerce ölü domuz suya kapılıp giderken bulunur. Bu gizemli olay, depresif zengin bir kadın, talihsiz bir domuz yetiştiricisi, körkütük aşık bir komi ve Çin’de yeni bir hayat kovalayan Amerikalının yollarını kesiştirir.

Ondokuzuncu yüzyılın başında , İsveç taşrasını dolaşan küçük bir tiyatro gubu Stockholm’un giriş kapılarından birinde resmi görevliler tarafından alıkonulur. Amaçları Dr Vogler adlı sihirbazın gösterilerini sergileyen grubun foyasını ortaya çıkarmaktır. Görevliler dilsiz olduğu söylenen Dr Vogler’den özel bir gösteri isterler. Böylelikle yaptıklarının toplum sağlığına zararlı olup olmadığını denetleyeceklerdir.

After the earthquake of Guilan, a film director and his son travel to the devastated area to search for the actors from the movie the director made there a few years previously. In their search, they see how people who have lost everything in the earthquake still have hope and try to live life to the fullest.

It is A.D. 2009 and the human race is caught in a war between giant humanoids, male Zentrans and female Meltrans. Returning from the edge of our solar system after making a space fold, the SDF-1 Macross makes the long journey back to Earth with survivors of South Ataria Island.