At a French boarding school for troubled youth in the early 1970's, the Headmaster and his wife decide that their son Daniel, who is fifteen years old but looks younger, should finally go live in the dorm with all the other students, as they do not want it to seem Daniel is receiving any special treatment. Daniel is now faced with the challenge of earning the trust and respect of the other students, who all come from troubled backgrounds.

Louise, who has just written a novel, comes to Paris to meet with a potential publisher. While in the city, she stays with her older sister, Martine, who in many ways is the exact opposite of Louise: she lives in a fashionable neighborhood, is cold to others, and has snobby friends, while Louise lives in a small town and is thoroughly unpretentious. Louise's apparent happiness -- and similarities to their mother -- gradually gets on Martine's nerves.

Two, very different, brothers are reunited for their father's funeral. But, when they arrive at the crematorium nobody is there, not even the corpse, except for Chloe who introduces herself as their sister.

Aging beautician Angèle, already wounded by a long-ago romance, gets awkwardly dumped at a train station. Witnessing how she turns around a humiliating situation, younger sculptor Antoine becomes so smitten that he breaks up with his fiancée and sets out to win Angèle's heart. Meanwhile, Angèle attempts to quash the budding romance of her young co-worker, Marie, and a much older widowed client, despite their obvious rapport.

Serge Renart, a television journalist who's now a has-been, and Natacha Bison, a war reporter who has been laid off because she posed too much of a danger to her colleagues, find themselves forced to investigate a story together, which will take them to Thailand, in search of one of the best kept secrets of contemporary history. What really happened during the televised broadcast of the Apollo 11 mission, when man first walked on the moon?

Müzik yapmak utangaç Zoë için her şey demektir. Ama babası gittiğinden beri, bir daha gitar çalmadı. O, süperstar Bieber büyüklüğü Mik'in otobüsüne çarptığı zaman, ilk başta bir hayranı olmamasına rağmen kıvılcım uçar. Elbette, iki aşk kuşunun etrafındaki insanlar işlerini yapmak için tam olarak işbirliği yapmazlar ...

Harry Potter filmlerinden tanığımız Daniel Radcliffe 'nin başrolde olduğu film, Stephen King' in oğlu Joe Hill tarafından yazılan bir romandan uygulama. Ig Perrish bir sabah akşamdan kalma bir halde uyanır. Sevgilisi , Merrin Williams ise tecavüz edilmiş ve hunharca katledilmiştir. Çevresindeki herkes Ig' i suçlar. Bu arada herkesten uzaklaşır ve şehir dışında yaşamaya başlar. Akşamdan kalma başka bir günün sabahında ise boynuzlarının çıkmaya başladığını görür. Yeni özelliklerini kasaba halkının en derin sırlarını öğrenmek ve sevdiği kadını kimin öldürdüğünü bulmak için kullanır.

Zeki ama bencil bir tıp öğrencisi başkalarını dinleme yetisinden yoksun görünmektedir. Ama bir kaza sonucu insanların düşüncelerini okuyabilmeye başlayınca işler değişir.

Psikolog Peter (Adrien Brody), trajik bir kazada küçük kızını kaybetmiştir. Acı ve suçluluk duygusu ile baş etmeye çalışan Peter, hastalarında karanlık duygular ve tuhaflıklar fark etmeye başlar. Parçaları birleştirince hastalarının 20 sene önce aynı gün ölmüş olan insanların hayaletleri olduğunu fark eder. Bu korkunç gerçek, Peter’ı geçmişte saklı kalmış sırları çözmek üzere sürprizlerle dolu bir yolculuğa sürükleyecektir. USA Today’in “The Sixth Sense’i seviyorsanız bu film tam size göre” şeklinde tanımladığı filmde Oscar ödüllü Adrien Brody’ye Jurassic Park’ın yıldızı Sam Neill eşlik ediyor.

Matthew Espinosa en büyük hayali diğer akranları gibi sıradan bir hayat sürmek olan genç bir pop yıldızı Jordan Jaye'i canlandırıyor... Genç pop yıldızı Jordan bir gün bir grup kadın hayranından kaçarken lisede sanat okuyan Emily'yle tanışır. Farklı dünyalardan olmalarına rağmen Emily'yle çok iyi anlaşırlar.

Sene 1984. İngiltere, Margaret Thatcher’ın muhafazakar politikalarının etkisi altındadır. Bu politik atmosfer içinde ezilen başlıca gruplardan biri eşcinsellerdir. Ancak en az onlar kadar baskı altında olan bir grup daha vardır; maden işçileri! İlk bakışta hiçbir ortak noktası yokmuş gibi gözüken bu iki grup birbirine yardımcı olabilecek midir? Onur (Pride) lezbiyen ve gey aktivistlerin güçlerini maden işçileri ile birleştirerek, hem politik engelleri, hem de ön yargıları aşmalarının gerçek ve renkli hikayesini anlatan, harika bir İngiliz Sineması örneği.

Stuck at a crossroads in her personal life, it falls on high school English teacher Miss Stevens to chaperone three of her students — Billy, Margot and Sam — on a weekend trip to a drama competition.

Bir okul döneminin daha sonuna gelinmiştir ve heyecanla beklenen tatil kapıdadır. Küçük Nicolas, ailesiyle birlikte deniz kenarına tatile gider ve Hotel Beau-Rivage’da yaza merhaba der. Sahilde kendisine her zamanki gibi yeni arkadaşlar edinebilen Nicolas, komik karakterlerin yanı sıra Isabella adında gözlerini kocaman açan bir kızla da tanışacaktır! Nicolas kızdan öyle korkar ki ailesinin onu zorla Isabella ile evlendireceğini sanır! Artarda yaşanan yanlış anlaşılmaların sonunda bu herkes açısından unutulmaz bir tatil olacaktır! Ünlü çocuk çizgi roman dizisinden uyarlanan devam filminin yönetmenliğini, 2009 tarihli Pıtırcık filminde de imzası olan Laurent Tirard üstleniyor.

Gwendolyn Shepherd aslında oldukça normal 16 yaşındaki bir gençtir. Kötü olan durum ailesinin çok fazla sır saklamasıdır. Ailenin bazı üyelerinde zaman yolculuğu geni vardır. Bir gün Gwen kendisini 19. yüzyılın sonlarında Londra’da bulur ve anlar ki bu gen kendisinde de var. Yapması gereken en önemli şey ise eski gizemleri çözmektir. Yapmaması gereken ise bu süreçte aşık olmamaktır. Yoksa işler çok daha içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.

The eruption of the Icelandic volcano Eyjafjallajökull causes major disruptions to travelers' plans around the world. For Alain and Valérie, it's a catastrophe. Because to make it to the small Greek village in time for their daughter's wedding, this divorced couple, whose mutual hatred knows no bounds, will be obliged to set out on the road together.

Oedipus bilmeden babasını öldürüp annesiyle evlenir. Gerçek ortaya çıktığında Oedipus kendi gözlerini çıkarır ve kızı Antigone tarafından bulunana kadar, kör bir dilenci olarak sokaklarda dolanır.

On dört yaşındaki Annie (Liana Liberato) internette tanıştığı bir genç ile arkadaşlık kurar. Kurduğu arkadaşlık sanal alemden telefonla görüşme boyutlarına ulaşmıştır. Aylar sonra Annie arkadaşı (Chris Henry Coffey) aslında kim olduğunu öğrenir. Annie çok sarsılır, depresyona girer. Annie 'in anne ve babası (Clive Owen ve Catherine Keener) kızlarının bu kötü zamanında, ona destek olacaklardır.

Three half-brothers are reunited at their mother's funeral. After being told of their inheritance they quickly spend the money, only to find out that they will not receive it after all. The men grow closer while deciding how to proceed.

Fransa’nın fakir banliyölerinden birinde yaşayan asi ve girişken Dounia (Oulaya Amamra), bir yandan fahişelik yapan annesini idare eder bir yandan da evi geçindirmek için çabalar. Bu kadar derdinin içinde bir tek en yakın arkadaşı Maimouna’nın (Déborah Lukumuena) yanında biraz olsun mutlu olabilmektedir. Fakir hayatlarından bıkmış bu iki genç kızın hayali çok zengin olmaktır ve bunun için uyuşturucu ticareti yaparak iyi para kazanan Rebecca (Jisca Kalvanda) ile birlikte çalışmaya karar verirler. Ancak hem Dounia hem de Maimouna kazandıkları para uğruna ağır bedeller ödeyeceklerdir.