A loner from an early age, Thomas Quick went on to become Sweden's most notorious serial killer, openly confessing to the gruesome murders of more than 30 people. Held for decades in a psychiatric institute, Quick's confessions emerged after years working with a group of touchy feely therapists, convinced that the recovery of memories would cure patients of their criminality. In a country with a low crime rate, the nation watched with horror as Quick's confessions mounted, accounting for many of the country's unsolved murders. With testimonials from a range of people whose lives have been dominated by this story - including Quick himself - and dramatic reenactment, Brian Hill weaves a stylish noir thriller that works a treat on the big screen. What appears at first to be a tale of unimaginable evil evolves into something much more layered as Hill digs deep into the motivations behind those working closely with Quick.

The film consists of a series of tightly interlinked vignettes, the most sustained of which details the story of a man and a woman who are passionately in love. Their attempts to consummate their passion are constantly thwarted, by their families, by the Church and bourgeois society in general.

Drifting through his gap year with its internships and travel plans, Jack has always suspected there was more to life than this. A chance encounter with the beautiful and ethereal Evelyn swerves his life radically off course.

New York'ta 17 yaşlarında genç bir lise öğrencisi olan Lisa, dışarı çıktığı normal bir günde bir otobüs kazasına şahit olur ve bir kadının ölümüyle sonuçlanan kazaya kendisinin neden olduğuna inanır. Doğruyu saklamak istemez ama her seferinde karşısına çıkan birileri vardır. Psikolojisi bozulan Lisa ailesine, arkadaşlarına ve en çok da kendisine zalimce davranır. Geleceği için kurduğu pembe hayallerle yetişkinler dünyasının çıplak gerçekçiliği arasında kalacaktır...

When deadly attacks from a nearby forest beset a secluded retirement community, it is up to a blind army veteran to discover what the residents are hiding.

Jim ve kız arkadaşı Kelly, 1967 yılında efsanevi canavarın ünlü bir filmini çekmiş olan koca ayak araştırmacısı Patterson ve Gimlim’in adımlarını takip etmek için Willow Creek, California’dadır. Kelly, tüm zamanını erkek arkadaşıyla aksiyon işleri için harcamaya karşı şüphelidir. İnançlı Jim ise kendi görüntüsünü yakalamak ister, bu yüzden kamerası sürekli çalışmaktadır. |

Çok sevdiği kız arkadaşı Beth beklenmedik bir anda hayatını kaybedince Zach’in dünyası alt üst olur. Ama hayat Zach’e ikinci bir şans verir ve Beth hayata geri döner! Henüz fırsatı varken Zach içindne geçen her şeyi Beth’e söyleyecektir. Yönetmenliğini ve senaristliğini Jeff Baena’nın üstlendiği filmin kadrosunda Anna Kendrick, Dane DeHaan, ve Aubrey Plaza yer alıyor.

40 yaşındaki Guy Trilby keşfettiği bir yasal boşluk sayesinde, en fazla ortaokul seviyesindeki öğrencilerin katıldığı Ulusal Heceleme Yarışması'na katılmanın yolunu bulur. Tabii karşısında pek dişli rakip yoktur. Guy'ın amacı ise çok farklıdır. Yarışmalara etap etap devam ederken "Chaitainy" adında sevimli ve yalnız bir oğlan çocuğu ile keyifli bir arkadaşlık da kuracaktır. Yönetmenliğini tv dizilerinden sonra ilk kez uzun metraj için kamera arkasına geçen Jason Bateman'ın üstlendiği filmin senaryosu ise Andrew Dodge'a ait. Filmin başrolünde ise yine Jason Bateman yer alıyor...

Bu film de Fineas ve Ferb için Ajan P’nin gerçek yüzünü keşfetme zamanı geliyor! Yaramaz ikilimiz, evcil hayvanları ornitorenk Perry’nin aslında gizli bir ajan olduğunu ve Ajan P olarak her gün kötü güçlerle savaştığını öğrenirler. Fineas ve Ferb, Perry’ye yani Ajan P’ye destek olmaya çalışırken ilginç olaylar birbirini izler ve bambaşka bir boyuta geçerler. Bu yeni boyuttaki dünya, yaşadıkları ve tanıdıkları dünyadan çok ama çok farklıdır. Bu boyutta Dr. Doofenshmirtz, Tri-State bölgesini yönetmektedir ve tahmin edebileceklerinden çok daha tehlikeli bir adamdır. Fineas ve Ferb kardeşler, Dr. Doofenshmirtz’in asıl amacının kendi boyutlarındaki Tri-State bölgesini ele geçirmek olduğunu duyunca gerçek macera başlar. Çünkü bu kötü niyetli doktoru yenebilmek için yapabilecekleri tek şeyin; kendilerinin ve ikinci boyuttaki diğer Fineas ve Ferb’ü bir araya getirmek olduğunu anlarlar.

Çiftçi Ryan ve Emily, küçük kızları Leila ile mutlu bir hayat süren, sıradan bir çekirdek ailedir. Fleege ailesinin kabusu ise yeni bir eve taşınmalarıyla başlar. Taşındıkları bu evin garajında bir kamera ile bir kutu kaset bulan aile, bu sayede çevrelerinde gelişen paranormal olayları keşfetmeye başlayacaktır.

New York’lu, zengin bir kadın olan Florence Foster Jenkins'in büyük bir hayali vardır. O da bir opera şarkıcısı olmak. Piyasada ses getirmek için maddi olarak her şeye sahiptir, tek bir şey hariç: Florence’ın sesi çok kötüdür. Fakat Florence bunu pek dert etmemektedir. Film, opera sanatçısı olma hayali kuran fakat kötü sesi sebebiyle bunu bir türlü başaramayan ünlü mirasyedi Florence Foster Jenkins'in gerçek öyküsünü beyazperdeye taşıyor.

Garrard Conley’in aynı adlı otobiyografik kitabından uyarlanan film, ABD’nin Arkansas kasabasında görevli bir papazın oğlu olan ve tıpkı babası gibi dindar olarak yetiştirilen Jared Eamons’ın (Lucas Hedges) 19 yaşında gay olduğunu itiraf etmesi üzerine ailesinin yoğun baskıları sonucunda zorla bir “eşcinsel dönüşüm terapisi”ne gönderilmesini ve orada yaşadığı dramatik olayları konu alıyor.

Du Pont’un dünyası ve yoğun ilgisinden etkilenen Mark, onu bir baba figürü olarak kabul eder ve beğenisini kazanmak için çabalar. Başlangıçta destekleyici olan du Pont’un değişken karakteri ilerleyen dönemlerde Mark’a oyun psikolojisi uygular ve eğitimini olumsuz etkiler. Du Pont’un Mark ve Dave kardeşlere azalan ilgisi ve artan paranoyası üçlü arasında beklenmeyen bir trajediye yol açar.

Derek ve Hansel ikilisinin mesleklerini icra ettikleri şirkette uzun yıllar çalışarak iş hayatlarının monotonlaştıklarını düşünerek farklı bir şeyler denemeye karar verirler. Peki bu farklılığını nasıl ortaya çıkaracaklar ve bunu hayatlarına ne şekilde yansıtacaklardı ? İşte kendilerine sordukları bu soruları ve bu soruların karşısında beklenen cevabı çalıştıkları şirketinin iş dünyasında ki muhalif rakiplerinden birine geçerek bulabileceklerdi. Tam bu şekilde düşünürlerken akla gelen başa gelir atasözünün realiteye dönüşmesiyle şans melekleri kendilerini sanki sarıp sarmalayarak bağırlarına bastıklarını düşünür. İşi kabul eden Derek ve Hansel muzipllikerini tek düze olan hayatlarını ilk başlarda renklendirdiklerini düşünseler de işler umdukları gibi gitmeyince hikayemiz iyice dallanıp budaklanması ile daha da bir komikleşir.

Yönetmen ve yapımcı Judd Apatow benzersiz evrenine orta yaş krizindeki bir çiftin, 'Knocked Up' filminden tanıdığımız iki karakter olan Debbie ve Pete'in trajikomedisini derinlemesine işleyen bir hikayeyle geri dönüyor. Pete ve Debbie'nin 40'lı yaşlarda, büyümekte olan çocuklarıyla ve evlilikleriyle baş etmeye çalışırken, yönetmen evliliğin ve aile kurmanın iniş ve çıkışlarını resmediyor. Senaryosu da Apatow tarafından yazılan filmin başrollerinde Paul Rudd, Leslie Mann, Jason Segel ve Megan Fox bulunuyor...

Ricky, koruyucu ailesiyle birlikte Yeni Zelanda kırsalında mutlu bir yaşam sürmektedir. Ancak üvey annesinin ani ölümünden sonra çocuk esirgeme kurumu onu geri almaya niyetlenir. Hayatından vazgeçmeye hiç niyeti olmayan Ricky, üvey babasıyla birlikte ormanın derinliklerine doğru bir kaçış yolculuğuna koyulur..

Senaryosunu Quentin Tarantino'nun yazdığı filmi Oliver Stone yönetmiş ve bunun yüzünden araları açılmıştı. Mickey ve Mallory birbirlerini seven ama 'doğuştan katil' olan iki aşık. Yaşadıklarını öldürerek hissedebiliyorlar belki de. Ancak 90'ların giderek çığrından çıkan medyası da onları kahraman gibi göstermekten geri kalmıyor. Böylece iki doğuştan katil yolculukları sırasında arkalarında onlarca ölü bırakarak yollarına devam ediyorlar. Yakalandıklarındaysa medya yine kurtarıcıları olarak çıkıyor karşılarına...

1930’lu yıllarda, birbirinden ilginç bireylere sahip olan bir ailenin en küçük oğlu Bobby Dorfman yaşadığı hayattan bezmiş durumdadır. Dönemin en popüler film yıldızlarının menajerliğini yapan dayısı Phil'in yanına gitmek ailesinin kuyumcu dükkanında çalışmaktan çok daha cazip gelince genç adam soluğu Hollywood'ta alır. Phil’in ajansında çalışmaya başlayan Bobby, Hollywood’un skandal, dedikodu ve güzel kadınlarla dolu göz kamaştırıcı dünyasına ilk başlarda hayran kalsa da orada gerçekliğin bir hayli esnek bir şey olduğunu keşfedecektir. Bildiği acı ve aşk kavramlarının bir bir yıkılışını gören genç adam edindiği deneyimlerle zaman geçtikçe farklı bir adam olmaya başlar. Hollywood'un deneyimlerinden sonra New York'a dönen Bobby sıfırdan yeni bir hayata başlasa da geçmişin acılı izleri onu rahat bırakmayacaktır.

Yıl 2057, insanlık güneşin her geçen gün giderek yok olmasını izlemektedir… Bu insanlığın da yok olması demektir. Dünya’nın son umudu Icarus II adlı bir uzay gemisindeki sekiz kişilik erkek ve kadınlardan oluşan Kaptan Kaneda liderliğindeki ekiptedir. Görevleri güneşi tekrar hareket geçirmesi ve beslemesi beklenen bir nükleer başlığı taşımaktır.Bu yolculuk sırasında Dünya ile radio bağlantıları kesilir. Ekip bundan 7 yıl önce aynı amaçla göreve çıkarılan Icarus I’den değişik sinyaller almaya başlarlar. Yaşadıkları garip bir kaza onları görevlerini bir yana bırakıp hayatları için savaşmak zorunda bırakacaktır. Peki ya hepimizin geleceği...

Jesse, mankenlikte başarıyı yakalayıp yıldız olma hedefiyle Los Angeles’a gelmiştir. Büyüleyici güzelliğiyle kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başlar. Genç model Los Angeles’ta hayatının en parlak günlerini yaşarken, orada tanıştığı bir grup manken arkadaşının hırsı ve güzellik saplantısı, Jesse’yi geri dönüşü olmayan bir çıkmaza sürükler.