Two seemingly happily married French couples are forced to contend with a number of issues.

Antoine is a joyful but disenchanted photographer. His only true friend, Mateo, is 7 years old and the son of his neighbor, who is often absent. One day, he hears a piano sonata coming from the building across the courtyard. Mesmerized by the music, he becomes obsessed by Elena, the beautiful but mysterious pianist, and starts to photograph her at every opportunity. An intense relationship develops between fragile and idealistic Elena and Antoine, who is transformed by this encounter.

Viyana'da zalim ve korkunç bir seri katil kol gezmektedir ve bu seri katil özellikle hayat kadınlarını hedef almaktadır. Bu sırada Özge Viyana'da taksi şoförlüğü yapmakta ve evini geçindirmektedir. Özge çok sert bir kadındır ve kimseye taviz vermeden bir erkek gibi yaşamaktadır. Fakat Özge'nin hayatı yine geç saatlerde tamamladığı vardiyasından eve döndüğü bir gece tamamen değişir. Çünkü Özge evine girip penceresini açtığı zaman bu seri katil ile yüz yüze gelir. Katil hemen karşı pencerede bir başka hayat kadınını vahşice öldürmüştür ve direk olarak da Özge'nin suratına bakmaktadır. Hemen polisi arayan Özge fazla ciddiye alınmaz ancak bu korkunç katilin durdurulması şarttır. Özellikle de Özge'nin ailesinin hayatı mevzu bahis olunca!

"Kidon" begins in the morning of the 18th of February 2010 in Tel-Aviv when the whole world wakes up discovering, on the front page of all the newspapers, pictures of the Mossad agents caught while killing Mahmoud al Mabhouh in Dubai a month earlier. It was the first time that simple security cameras of a hotel caught secret agents red-handed, what's more Israeli agents. But without doubt, the most surprised of all were the Mossad leaders who were the only ones to know for sure that the 3 men and the woman, whose faces were in all the newsrooms of the world, had nothing to do with them. From then on, a race against time is undertaken hoping to understand why everything is aiming at them.

Lena is happily married. From the strange man in the S-Bahn but such a pull goes out that she gets involved in a spontaneous infidelity. The stranger, Martin, also thought that the marriage with his wife was completely safe. Nevertheless, what should actually be written off as an adventure between Lena and Martin is becoming the projection screen for newly created needs and longings. Lena and Martin can not let go of each other.

Several notables from the Chamonix region are found murdered in their homes. To move forward with investigation, police captain Thomas Delhaye decides to release Juliette Hémon from prison, imprisoned for a strangely similar case.

Polonya’nın Oscar adayı Ardıl Görüntü, komünist rejimin toplumsal hafızadan silmeye çalıştığı "çağdaş resim sanatının mesihi" Wladyslaw Strzeminski’nin hayatından bir kesiti anlatıyor. 2. Dünya Savaşı sonrasında Strzeminski, Komünist Parti baskısına boyun eğmeyi reddedince öğrencilerinin desteğine rağmen sefalete sürüklenir. Wajda’ya göre Ardıl Görüntü, "eğilmeyen, kararlarının arkasında duran, kendini tamamen sanata adamış bir adamın portresi."

Ev değişimi için bir internet sitesine giren genç kadının gerilim dolu öyküsü... Claire Manas, işsiz moda tasarımcısı Sophie Malaterre'yi çalışmalarını patronuna göstermesi için çalıştığı yere çağırır. Sophie şirkete vardığında, Clare özür diler ve patronunun tatile çıktığını, iki ay sonra döneceğini söyler. Clare, Sophie'yi yemeğe davet eder ve ona switch.com isimli web sitesinden bahseder. Bu site, yabancıların evlerini tatil amacıyla değiş tokuş etmelerine yarayan bir sitedir. Sophie, Paris'te Eyfel Kulesi'nin yakınlarında bulunan ve Bénédicte Serteaux’ya ait olan bir daire bulur. Sophie ve Bénédicte evlerini değiş tokuş eder. Sophie, Cumartesi sabahı Paris'e iner ve bisikletle turistik bölgeyi gezerek harika bir gün geçirir. Ancak ertesi sabah beklenmedik bir şey olur ve evi basan polisler o sırada banyo yapmakta olan Sophie'yi tutuklar.

Aralarında Artist ile Oscar'lar dahil ödül sezonunu kasıp kavuran Michel Hazanavicius ve Jean Dujardin'in de bulunduğu yedi Fransız yönetmen tarafından çekilen sadakatsizlik temalı kısa filmlerden oluşuyor.. Banliyöde bir konferans otelinden gösterişli bir seks bağımlılığı kliniğine, şık bir Paris gece kulübünden Las Vegas’taki havalı striptiz kulüplerine uzanan bu film tüm umutsuz, absürd ve inanılmaz komik varyasyonlarıyla erkek sadakatsizliğinin başarı ve hüsranlarını, zaferlerini ve acıklı felaketlerini keşfe çıkıyor..

Taşra kasabasında bir gece. Marc, Paris'e giden son treni kaçırmıştır. Nasıl vakit geçireceğini düşünürken Sylvie'ye rastlar. İkili tanışır ve sabaha kadar kasabanın sokaklarını konuşarak arşınlarlar. Konuştukları konular içinde kendilerine dair hiçbir şey yoktur. Aralarında sessiz bir anlaşma varmış gibi birbirlerinden hiç bahsetmezler. Marc, Paris trenine binerken Sylvie'yle birkaç gün sonrasına Paris'te randevulaşmak üzere ayrılır. Birbirleri hakkında hiçbir şey bilmezlerken Sylvie buluşacakları yere vaktinde varır. Fakat Marc oraya gidemez. Daha sonra da hayatına Sophie girer. MArc'ın Sophie hakkında bilmediği çok önemli bir şey varıdr...

Fastlife: always go further, faster, to shine in the eyes of others: this is the motto of Franklin. Franklin is a megalomaniac obsessed by the desire to shine at any price. He will have to choose between becoming a man or continue to live the Fastlife...

Margot ve Lou beş yıldır evli olan ve dışarıdan bakıldığında sorunsuz ilişki yürüten bir çifttir. Fakat Margot'un tesadüfen tanıştığı Daniel'e karşı hissettiği çekim her şeyin yönünü değiştirecektir. Zira Daniel ile engel olamadıkları cinsel yakınlaşma Margot'un kendisini daha fazla tanımasına ve evliliğinin gidişatını sorgulamasına neden olacaktır...

Polis dedektifi Richard Malinowski’nin (J. Dujardin) 10 yaşındaki kızı vahşice öldürülür. Suçlu kısa sürede yakalanır. Ama Richard bir türlü bu çok hızlı sonuçlanan soruşturmaya inanmaz ve kendi araştırmasını yürütmeye başlar. Başka çocuk cinayetleri yüzünden tutuklanmış olan bir seri katil, olayın gerçekleştiği gün tam da yakınlarda bulunmuştur. Genç dedektif yasal olanı yasal olmayandan ayıran ince çizgide dolaşmaya başlamıştır.Polislikten gelme senarist Franck Mancuso bu sefer hemsenarist hem de yönetmen olarak karşımıza çıkıyor. “Commissaire Moulin”, “Fargas” gibi polisiye dizilerin ve ülkemizde vizyona da çıkan”36 Quai des Orfevres” gibi filmlerin senaristi Mancuso çok iyi bildiği bir dünyayı, çarpıcı bir dille ekrana taşıyor ve son sahneye bir de sürpriz saklıyor.

Parker ailesi, babaları Frank'in katı kurallarıyla herkesten uzak, münzevi bir hayat sürmektedir. Annelerinin beklenmeyen ölümünün ardından Iris ve Rose küçük kardeşleri Rory'ye göz kulak olmanın yanı sıra geçmişe ait ürkütücü bir sırrın yeni yüklenicileri olacaklardır. Fırtına nedeniyle taşan nehir ailenin sakladığı vahşi sırrın ipuçlarını ortaya çıkarınca, evlerinin kapısı yıllarca uzak durdukları kasabalı tarafından çalınmaya başlanacaktır.

Between 1978 and 1979, the inhabitants of the Oise are in fear of a maniac who kills several hitchhikers and escape the police. He was then dubbed "the killer of the Oise" is actually a shy young policeman who will investigate his own murder, only to lose control of the situation.

Jean Paul Belmondo filmografisinin hatırı sayılır yapıtlarından olan Le Professionnel, özellikle Ennio Morricone'nin Chi Mai soundtrack'i ve Paris sokaklarında geçen araba kovalama sahnesiyle hafızalarda yer etmiştir. Filmde Malagawi isimli Afrika ülkesinin başkanını öldürmek üzere görevlendirilen ajan Joss politik ilişkilerin değişmesiyle Fransa gizli servisi tarafından ele verilir...... ve iki senelik hapis hayatından sonra amirlerinden intikam almak üzere ülkesine döner. Belmondo'nun karizmasıyla lezzetlenen Fransız usulü aksiyon yönetmen Georges Lautner'in imzasını taşımaktadır.

In 1971, a young woman moves from the French countryside to Paris and begins a passionate love affair with a feminist leader.

Hong Kong’lu yönetmen Wong Kar Wai İngilizce olarak çektiği ilk filmi, gönül yarası ve yeni başlangıç arasındaki mesafede dramatik bir gezintiye çıkarıyor. Kalbi kırılan Elizabeth (Norah Jones) yaşadıklarının ardından hayatındaki her şeyi, rüyasını ve duygusal olarak yakınlaşmaya başladığı arkadaşı Jeremy’i (Jude Law) geride bırakarak kırık kalbini düzeltebilecek bir şeyler bulmak amacıyla Amerika boyunca bir yolculuğa çıkmaya karar veriyor.Seyahati boyunca garsonluk yapıyor ve Memphis’te kendisinden çok daha fazla üzüntülü ve sorun yaşayan bir polis Arnie (David Strathain) ve eşi Sue Lynne( Rachel Weisz) ve babasıyla sorunları olan, kumarbaz Leslie (Natalie Portman) ile tanışıyor. Elizabeth bu kişileri tanıdıkça yalnızlığın ve yoksunluğun gerçek derinliğine tanık oluyor ve aslında bu yolculuğun aradığının bir parçası olduğunu anlamaya başlıyor.

Başarılı bir iş adamı olan Jocelyn, aynı zamanda oldukça çapkın ve yalancı bir kişiliğe sahiptir. Engelli gibi davranarak genç ve güzel bir kadını baştan çıkarmaya çalışır ancak kadının kız kardeşinin de tekerlekli sandalyeli olduğundan haberi yoktur.

Birbirlerinden hiç hoşlanmayan Belçikalı ile Fransız iki Gümrük ve Sınır Koruma Memur'unun, iki ülke arasında sınırların kaldırılması sonrası birlikte çalışmasını komik dille anlatan bir film.