Rocky Braat went to India as a disillusioned American tourist. When he met a group of children with HIV/AIDS, he decided to stay. He never could have imagined the obstacles he would face. Or the love he would find.

Re-imagined version of the now lost first Finnish film. Two siblings inherit all the essentials for a good life: moonshine equipment and a pig. As they embark on their journey, business is good until a card shark arrives.

Son derece güzel bir kadın olan Lucy, çevresindeki herkes tarafından da çok sevilmektedir. Zaman ne kadar hızlı geçerse geçsin onun tek aradığı şey gerçek aşk ve sevgi olacaktır. Ancak Lucy’nin şansı pek de hayal ettiği gibi yaver gitmez. Kendisinin karşısına aşık olabileceği bir adam çıksa da birden ortadan kaybolmaktadır. Bu durumun artık kendisinden dolayı kaynaklandığını düşünmeye başlayan Lucy, bu durumun nedeninin tam olarak ne olduğunu bulmaya çalışacaktır.

In September 2011 writer Michel Houellebecq briefly disappeared off the face of the earth. Wild rumours began circulating on the Internet that he’d been abducted by Al-Qaeda or aliens from outer space. Some Twitter users even expressed relief that the controversial author was suddenly no longer around. This film now reveals what really happened: Three tough guys variously with impressive hairstyles and bodybuilder physiques carried off the star intellectual, taking him out of the daily stress of dodging autograph hunters and having his flat renovated and bringing him to a beautiful rural underdog idyll, full of dog grooming, bodybuilding demonstrations, junk cars and Polish sausages. But who was to pay the ransom?

Set in the late 1960s, the film explores the issues of immigration, community values and family devotion through the eyes of a young girl, Lucia, who is left behind with her grandmother while her parents emigrate to France to find work. Lucia pains to be with her family as she struggles to learn her role in the tiny, traditional village under the watchful guidance of her stern grandmother.

Çok da uzak bir gelecekte olmayan, eski bir ormanda yasayan iki genç kadın etraflarındaki dünyayı keşfetmek üzeredirler. Yalnızca bazı rivayetlere sahiptirler ve davetsiz misafirlere, açlıkla, yalnızlık ve hastalıkla başa çıkmak zorundadırlar. Patricia Rozema’nın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrollerini Ellen Page, Evan Rachel Wood ve Max Minghella paylaşıyor.

Interwoven stories of what it is to be a mom seen through the lens of photographer Rigby Gray.

Claire bir ebedir ve hayatını başkalarına adamıştır. Çalıştığı doğum kliniğinin yakında kapatılacağı endişesiyle meşgulken, babasının eski metresi Béatrice'in ortaya çıkmasıyla hayatı daha da altüst olur. Béatrice kaprisli ve bencil bir kadındır, Claire ise tam tersidir.

Genç bir öğrenci olan Angelique, evli bir doktora aşıktır. Onu hamile eşinden ayırmak için dolaplar çevirir, ancak doktor onunla olan randevularına ve son olarak da planladığı Floransa gezisine gelmez. Ardından film hikayenin başına döner ve anlatıcı değişir: Bu sefer Angelique yerine doktorun gözünden aynı olaylar gösterilir. Ve şimdi her şey bambaşka görünmektedir

Geçmişinden pek bir hatırası olmayan, sadece uçmayı ve savaşmayı bilen Japon savaş pilotlarının en iyilerinden biri olan Yuichi Kannami ise yeni bir askeri hava üssüne terfi etmiştir. Fakat yeni komutanı güzel Suito Kusanagi ile tanıştıktan sonra Yuichi’nin ölümsüz ruhu, rahatsız edici gerçeği, yani hayatının anlamsızlığını fark etmeye başlar. “Modern toplumlarda aş, kıyafet ve ev sorunu yok ama yüreğimizde tamamlanamayan bir boşlukla yaşıyoruz” diyen yönetmen Oshii, Japon gençliğinin yoğun şiddet problemini çarpıcı anlatımıyla hafızalara kazıyor.

Teknesinin motoru bozulan bir balıkçı, Güney Kore'ye sürüklenir. İşkence dolu uzun sorgulamalardan sonra Kuzey Kore'ye sınır dışı edilir. Ancak Güney Kore'yi terk etmeden önce ülkenin aynı anda hem ne kadar gelişmiş olduğunu hem de ne kadar karanlık bir yana sahip olduğunu görür. Ekonomik gelişmenin mutluluk getirmediği düşüncesiyle döndüğü ülkesinde, güneyde karşılaştığı şiddetin benzerini yine yaşar sorgulamalar esnasında. Güneyde gördükleri karşısında yaşadığı zihin bulanıklığı, kuzeyde bir hayal kırıklığına dönüşmeye başlar…

New York'ta yaşayan bir çiftin geçirdiği zorlu bir dönemi ele alan iki ayrı filmden oluşan seride, çiftin hikayesini iki farklı bakış açısından aktarılanlarla dinliyoruz. Bu filmde hikayeyi kadın karakterin gözünden izliyoruz. Ned Benson'ın ilk uzun metraj denemesi olan filmin başrolünde Jessica Chastain bulunuyor.

İtalya’nın güney kıyısından 200 km uzaklıkta yer alan Lampedusa, son yıllarda Avrupa’da yeni bir hayatın hayalini kuran, Afrika ve Ortadoğu’dan gelen binlerce göçmenin umut limanıdır. Gianfranco Rosi bu Akdeniz adasında aylarını geçirerek oranın tarihini, kültürünü ve 6.000’lik yerleşik nüfusu olmasına rağmen haftalık yüzlerce göçmen alan bu bölgenin günlük gerçeklerini yakalar. Belgesel, on iki yaşındaki adanın yerlisi olan Samuel’e odaklanır. Deniz kültürüyle dolu olmasına rağmen Samuel, sapan ile avlanmayı ve karada vakit geçirmeyi sever.

Daisy and Viola are siamese twin sisters on the verge of turning 18 living in the suburbs of Naples. They are blessed with beautiful voices and thanks to their performances at weddings, communions and baptisms, they get the livelihood for the whole family. Kept isolated from the rest of the world by their own father who just exploits them in order to make money, their life turns upside-down when one of them falls in love for the first time and they discover that they can be separated.

Back from the hospital where he has been treated after a heart attack, Lorenzo is on his way upstairs to his top-floor apartment in Naples when he meets Michela. The charming young woman, who has just moved to the facing apartment, has forgotten her keys and finds herself locked out. Cynical and grumpy, the retired lawyer who has been living estranged from the rest of the world, should normally leave her to her fate but he mellows under her spontaneous charm. He helps her, becomes friends not only with her but with her husband Fabio and their two children. For once, the self-declared misanthropist seems to be experiencing the long forgotten feeling of empathy.

“Winnie the Pooh” hikayesinin yaratıcısı İngiliz yazar A.A. Milne’nin (Domnhall Gleeson) gerçek yaşam öyküsünü Winnie the Pooh’un nasıl ortaya çıktığını anlatan film anlatan film, yazarın ve dönemin sorunlarını fantastik bir biçimde ve 1. Dünya Savaşı’nın bıraktığı ağır travmalar içinde savrulan aile ilişkilerini düşsel bir biçimde yansıtarak ele alıyor.

Paris in the 1920s. Marguerite Dumont is a wealthy woman with a passion for music and the opera. For years, she has performed regularly for a circle of guests. But Marguerite sings tragically out of tune and no one has ever told her. Her husband and her close friends have always encouraged her in her illusions. Things become very complicated the day she gets it into her head to perform in front of a genuine public, at the Opera.

Well-known writer Ettore takes his family on a mountain chalet getaway for his birthday, in an effort to create a bond between his two sons, Claudio and Giulio, and his second wife, Margherita. The group is also joined by Margherita's brother, Claudio's girlfriend, a Ukraininan cook and her daughter. When an internet outage strikes, a series of exciting adventures ensues.

New York’ta bohem-geek bir hayat sürdüren 40lı yaşlardaki Rachel (Kathryn Hahn) ve Richard Grimes’in (Paul Giamatti) görünüşte mutlu bir hayatları olsa da tek bir sıkıntıları vardır: Çocuk sahibi olmak istemektedirler ve neredeyse tüm seçenekleri tükenmiştir. Bir yandan kısırlık sorununun getirdiği psikolojik sıkıntılarla boğuşurken bir yandan tüp bebek denemeleri onları maddi ve duygusal açıdan da tüketmiştir. Pamuk ipliğine bağlı evliliklerini ayakta tutmak için mücadele vermektedirler. Ancak üniversiteyi yarıda bırakıp onları ziyarete gelen üvey yeğenleri Sadie (Kayli Carter) hayatlarına dahil olduğunda Rachel ve Richard için yeni bir umut doğar.

Üç yıllık sürgünün ardından evine geri dönen genç kadın ustası tarafından kuzenini ve beşik kertmesini öldürmesi için görevlendirilince kuzeni ve onu yetiştirenlere duyduğu sadakat arasında seçim yapmak zorunda kalır. Genç kadın 13 yıl sonra ailesiyle, anılarıyla ve uzun yıllar bastırdığı duygularıyla yüzleşecektir. Rahibenin kölesine dönüşen Yinniang'ın iki seçeneği vardır: Ya sevdiği adamı feda edecektir ya da erdemli suikastçıların kutsal yolundan sonsuza dek sapacaktır.