The Way Back; lisedeyken yıldızı parlayan bir basketbol oyuncusu olan, ancak yetişkinlik yıllarında trajik bir kayıp ve alkol bağımlılığı nedeniyle hayatı raydan çıkan Jack Cunningham’ın hikâyesini anlatıyor. Mezun olduğu lisenin basketbol koçunun ölmesinin ardından takımın başına geçen Jack, bu beklenmedik iş sayesinde hayatını rayına oturtmak için ikinci bir şans yakalayacak.

Hüseyin Al Baldawi arrives in Brussels in August 2015. He has traveled thousands of kilometers until he got there from Iraq. A year after his arrival, he receives his residence permit and decides to go to Greece. This journey from Brussels to Athens involves the viewers on the difficulties faced by Hüseyin and thousands of other immigrants. While the story of Hüseyin is taking shape through the countries he travels, the forgotten people he meets and the selfish society of Europe give us many messages, as well.

The Way Way Back’te 14 yaşındaki Duncan’ın annesi Pam, annesinin erkek arkadaşı Trent ve onun kızı Steph ile çıktığı yaz tatilinin hikayesi anlatılıyor. Uyumsuzluk sorunu yaşayan çekingen Duncan Water Wizz su parkının müdürü Owen ile arkadaş olur. Owen’la arkadaşlığı sayesinde Duncan açılmaya ve dünyadaki yerini bulmaya başlar. O yazı asla unutamayacaktır...

Akademi Onur Ödülü ile ödüllendirilmiş Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda'nın yönettiği filmin senaryosunu 1948 tarihli aynı adlı kendi romanından Jerzy Andrzejewski uyarlayıp yazmıştır. Filmin adı, filmin kahramanının bombardımanda yıkılmış bir kilisenin duvarında gördüğü 19. yy'da yaşamış Polonyalı şair Cyprian Norwid'a ait bir şiirden gelmektedir. Şiirin dizelerinde, kömürün yüksek ısı ve basınç altında elmasa dönüşmesi olgusuna bir gönderme yapılmaktadır. Filmde, Polonya'da Nazi işgalcilere karşı bir zamanlar zorunlu olarak işbirliği yapmış olan Milliyetçi güçlerin ve Komünistlerin aralarındaki bu ittifakın artık çatırdamaya başladığı 2. Dünya Savaşı'nın son günlerinde, taşralı Milliyetçi bir militan olan Maciek (Zbigniew Cybulski) etkili bir Komünist lideri öldürmekle görevlendirilir. Görevi sırasında kaldığı otelde hayata dair farklı şeyler hissetmeye başlar, bir seçim yapıp sonuçlarına da katlanmak zorunda kalacaktır.

Pandora Reynolds is a woman who has never fallen in love – but one who men kill and die for. When she meets dashing and mysterious ship's captain Hendrik van der Zee, he pushes her to commit the ultimate act of love.

A film about growing apart when growing up. Two best friends relationship strains when one deals with her newfound sexuality and the other with breaking up with her long term boyfriend.

New York'ta 17 yaşlarında genç bir lise öğrencisi olan Lisa, dışarı çıktığı normal bir günde bir otobüs kazasına şahit olur ve bir kadının ölümüyle sonuçlanan kazaya kendisinin neden olduğuna inanır. Doğruyu saklamak istemez ama her seferinde karşısına çıkan birileri vardır. Psikolojisi bozulan Lisa ailesine, arkadaşlarına ve en çok da kendisine zalimce davranır. Geleceği için kurduğu pembe hayallerle yetişkinler dünyasının çıplak gerçekçiliği arasında kalacaktır...

Genç ve yetenekli bir Alman fırıncı olan Thomas, İsrailli ve evli bir adam olan Oren ile yasak bir aşk yaşar. Bir gün Oren trafik kazasında vefat eder. Bunun üzerine Thomas, kafasındaki bazı soru işaretlerini cevaplayabilmek için Kudüs’e gitmeye karar verir. Sırrını kendine saklayarak, Oren’in artık dul kalmış genç eşi Anat’nın yanında çalışmaya başlar. Anat küçük bir kafe işletmektedir. Thomas başta dininden dolayı dışlanıp ötekileştirilse de yaptığı pastalar o kadar lezzetlidir ki herkesin dikkatini çeker. Anat’nın hayatına beklediğinden çok daha fazla miktarda dahil olan Thomas’ın sırrını saklamak uğruna söylediği yalanlar, onu bambaşka bir noktaya sürükleyecektir.

Belgeselci geçmişleri sayesinde, Belçika’daki kent yoksulluğuna dair keskin ve özenli gözlemlerini gerçekçi, aşırı duygusallıktan uzak bir drama yaratmak için ustalıkla kullanabilen Jean- Pierre ve Luc Dardenne, kararlı bir izleyiciye her zaman paha biçilmez ödüller sunan ender yönetmenlerden. Yaşadıkları yer olan Seraing’in dışında çekmeyi tercih ettikleri ilk film olan Lorna’nın Sessizliği’nde, bu kez daha kalabalık olan Liege kenti, hayatlarını hiç de dürüst olmayan yollarla sürdürmeye çalışan göçmenlerin zorlu hikâyesinin arka planını oluşturuyor. Filmin başında, Arnavut bir kadın olan Lorna’yı cüzdanındaki paraları sayarken görürüz; olan bitenin maddi altyapısını sürekli hatırlatır nitelikteki bu sahne, film boyunca tekrar edilir....

During the Swedish invasion of Poland, the brave warrior Andrzej Kmicic, considered a traitor to the nation, fights for a country, redemption and love across the 17th-century Polish territories.

Véronique Chambon (Sandrine Kiberlain), a single schoolteacher and Jean (Vincent Lindon), discover an unexpected bond that causes them to question the direction of their lives. They move in different social circles but their relationship develops and their lives begin gradually to unravel.

1. Paylaşım savaşı sırasında bilim adamlarının yaşadıkları zorluklar ve bu zorlukları aşmanın yine bilim olduğunu düşünen iki teorem çürütücünün, yani Alman Einstein ve İngiliz Eddington’ın gerçeklere dayanan öyküleri, yarı belgesel havasında anlatılıyor

Farklı yöntemlerle iki rakip dedektif, Incheon'un gelgit bölgelerinde onun parçalanmış cesedini bulan kayıp bir kızın cinayetini çözmeye çalışır.

At the end of their tour of duty in Afghanistan, two young military women, Aurore and Marine, are given three days of decompression leave with their unit at a five-star resort in Cyprus, among tourists. But it's not that easy to forget the war and leave the violence behind.

Marc and Rebeca, a young couple, travel to an old country house that used to belong to their family. Once there, they write the shared history of their roots, creating a huge family tree that harbours relationships of love, heartbreak, sex, madness, jealousy and infidelity, and under which also lies a history laden with secrets.

Simon Axler 60'lı yaşlarda, oyunculuk kariyerinde zor zamanlar geçiren bir aktördür. Washington'da bir tiyatroda sergilenen Macbeth oyununda rol almış ve sonrasında olumsuz eleştirilerin hedef noktası olmuştur. Bu durum Axler'ı derin bir depresyona sürükler, oyunculuğu bırakmaya karar verme ve hatta intiharı düşünme noktasına kadar götürür. Hayatını bir anda değiştirecek olay ise bir arkadaşının sıradışı kızıyla tanışması ile başlayacaktır. Philip Roth'un romanından uyarlanan filmin yönetmeni Barry Levinson. Filmin başrolündeki Al Pacino'ya Greta Gerwig ve Kyra Sedgwick ikilisi eşlik ediyor.

High school grad. Conner Layne is about to marry his first love, but when wedding plans fail, he goes solo on his honeymoon to Central America, finding adventure with a ragtag group of foreigners who attempt to cross the Darien Gap in record time.

Diyelim önünüze pat diye bir çanta dolusu para düştü. Talih kuşu mu? Dualarınız kabul mu oldu? Bir çeşit yazgı mı? Yoksa hepsi birden mi? Godwill, çocukluğunda beri Tanrı’nın seçilmiş insanı olduğuna inanmaktadır. Doğduğunda Nijerya'daki köyünün ihtiyarları böyle demiştir. Seçilmişlik inancı onun her davranışını belirler. İnsan kaçakçılarının eline de bu yüzden düşmüştür. Şimdi İstanbul'un Tarlabaşı'nda, çeteler, uyuşturucu şebekeleri ve transvestitler arasında çalışarak para biriktirmekte, kaçak gideceği Paris'te biricik aşkına gönlünü açacağı günü beklemektedir. Çevresi onun gibi Avrupa'ya gitme hülyaları kuran kaçak Afrikalılarla doludur. Tam kaçma gününün arifesinde tüm parası çalınınca, bunun da Tanrı'dan bir mesaj olduğunu düşünür…

Between September 2012 and May 2013, France is debating the upcoming marriage equality laws. During those nine months, sociologist Irène Théry talks about what is at stake with her son Mathias Théry, who will make a movie with Étienne Chaillou out of those hours of conversations. It is a documentary about the social debate in France, but also about family and intimacy.

Two buddy adventurers witness a train-robbery and are then hunting the robbed gold and they also robbed Helen.