Bombaların harabeye dönüştürdüğü bir binada hasta babası ve iki kardeşiyle yaşayan küçük Edmund, yıkık şehirde tek başına dolaşır, karaborsacı bir grup gencin tuzağına düşer ve Nazi sempatizanı eski öğretmeninin uğursuz fikirlerinden etkilenir.

Everyday all kind of people pass through a Police Station, especially if it is downtown. Today, however, the chief of police has bought his first car and he has decided to test it with his wife going to Ostia. But first a theatrical company sent out of the theatre, last Alfredo Todini arrested while walking wearing a gown and in the mean a series of human cases, ranging from the pathetic to the funny one, get in the way of his wish.

Inspector Betti (Maurizio Merli) is transferred to Naples and immediately after his arrival receives a warm welcome from The Commandante (Barry Sullivan), the city's crime lord. Betti then goes on a personal mission against corruption and organized crime, and tries to force the syndicate out of town with any means necessary.

In rural Sicily, the fishermen live at the mercy of the greedy wholesalers. One family risks everything to buy their own boat and operate independently.

A man and a woman arrive in a cafe-hotel near the Belgian frontier. The customers recognize the man from the police's description: his name is Amedee Lange, and he murdered somebody in Paris. Lange was an employee in a printing works. His boss was a real bastard, swindling every one, seducing female workers... One day he fled to avoid facing his creditors, and the workers set up a cooperative to go on working. What then made Lange a killer?

Todd is a hyper-articulate, obsessive compulsive gay twentysomething whose fear of dying alone leads him to a baffling conclusion: he might not be gay after all. When he meets Rory, a whip-smart struggling actress with her own set of insecurities, the two forge a relationship that’s all talk and no sex.

Şampiyonluğun kararı futbol sahasında alınır, ama beraberinde hayatını düzene sokmak isteyen pek çok insanı da felakete sürükler. Final maçına her şeyini yatırmış Sporting takımı başkanı Italo’ya göre para bu bir para, hayatı boyunca hiç ünvan alamamış koç Bulla için onur, profesyonel sporcu olmak isteyen Antonio için ise futbol bir hayal meselesidir. Dünyanın geri kalanı çatışırken, yaşarken ve ölürken, maç esnası onlar için her şeyin tek önemli noktası halini alacaktır.

Jack Stanton, başkanlığa adaylığını koyuyor ancak önünde seks skandallarıyla dolu uzun bir seçime hazırlık süreci var... Bir yandan medya, bir yandan partisi, bir yandan ailesi

Ve Gemi Gidiyor (E la Nave va) Federico Fellini'nin en önemli filmlerindendir... 1983 yapımı film, ünlü bir sopranonun vasiyeti üzerine yakılarak küllerinin bir adaya gemi ile götürülmesini anlatmaktadır... Gemideki insanların sınıfsal çatışmalarını ele alan Fellini, çelişkileri sinema dilini ve karakterleri çok iyi işlemiştir.. Final sahnesi ise çarpıcı ve görsel anlatımla şaşırtıcıdır...

Soğuk Baltık ülkelerinde yaşayan genç bir kadın olan Karen, hapishaneden yeni kaçmış olan balıkçı Antonio ile evlenir. Ancak Antonio'nun yaşadığı Stromboi kasabasındaki hayatları Karen'ın bir türlü alışamayacağı doğal bir felaketle tehdit altındadır: Bir volkan.

A pianist about to flee from a duel receives a letter from a woman he cannot remember. As she tells the story of her lifelong love for him, he is forced to reinterpret his own past.

Eddie travesti bir performans sanatçısıdır ve Tokyo’nun eşcinsel gettosu içerisinde bir barda çalışmaktadır. Bar işletmecisi ve uyuşturucu satıcısı olan Gonda ile de gizli bir ilişki yaşamaktadır. Barın gözdesi konumunda olan Eddie, mekânın “madam”ı olan ve Gonda’nın da sevgilisi Leda isimli bir başka travesti tarafından kıskanılmaktadır. Girdikleri şiddetli rekabetin amacı, hem bar hem de Gonda içindir. Diğer taraftan Eddie’nin çocukluğundan gelen travmaları zihnini rahat bırakmamaktadır.

Yönetmenliğini büyük usta De Sica’nın yaptığı Sokak Çocukları, savaş sonrası Roma’da profesyonel olmayan oyuncularla çekilmiştir. Galip gelen yozlaşmış ve etkisiz siyasi sistemin ezici güçlerini yenme çabalarının gerçek öykülerinden esinlenilmiştir. De Sica’nın filmi, fakirlik ve işsizlik dolu kaos dünyasına atılan iki genç cocuğun belalı yaşam öyküsünü anlatır. Giuseppe (Rinaldo Smordoni) ve Pasquale (Franco Interlenghi) , Amerikan subaylarının ayakkabılarını cilaladıkları sokaklarda çalışırlar.

Film director Blasetti is looking for a little girl for his new movie. Along with other mothers, Maddelena takes her daughter to Cinecittà, hoping she’ll be selected and become a star. She is ready to sacrifice anything for little Maria.

Sinemada gösterildiği yıllarda , tartışmalı biçimde, tamamen yanlış anlaşılmalarla dolu ve utanç verici biçimde eleştirilen, ama uzun yıllar sonra şimdi ,sadece Rossellini'nin en iyi filmlerinden biri olarak anılmakla kalmayıp, aynı zamanda modern sinemanın temel elementlerinden biri olarak hak ettiği yeri bulmuştur. Küçük bir ipucu verelim : Bir evlilik, İtalya'ya yapılan bir seyahat esnasında kötüye gider, biz de izleriz.

Bir İdam Mahkumu Kaçtı, sinemada minimalizmin tadına varmak isteyenler için en iyi başlangıç noktası. Filmin büyük bölümü, Fontaine'i (François Leterrier) hücresinde yalnız başına, kendisi gibi tutsak olanlarla iletişim kurarken ve özgürlüğüne doğru adım adım ilerlerken gösterir. Tüm Bresson filmleri gibi bu film de, Bresson'un uzun çalışmalardan sonra geliştirdiği, "sinematograf" üzerine kuramlarını ortaya koyar: Dramatiklikten tamamen uzak bir oyunculuk sergileyen amatör oyuncular; görüntü dışı seslere ve onların aktardığı bilgiye olağanüstü bir vurgu; son ve görkemli ana kadar müziğin kullanılmaması. Fransız sinemasının diğer muhteşem hapishane filmleri olan Jaques Becker'in Le trou (Delik, 1960) ve Jean Genet'nin Un chant d'amour (Aşk Şarkısı, 1950) filmleri gibi, Bir İdam Mahkumu Kaçtı da insan ruhunun çektiği acıların ve kurtuluşa yönelten dürtülerin olağanüstü güçlü bir alegorisini sunar..

Arjantin'e yeni gelmiş olan kumarbaz Johnny Farrell, sinsi Ballin Mudson sayesinde ölümden kurtulur. Buenos Aires'te kanundışı bir kumarhanenin sahibi olan Mudson, Farrell'i zaman içinde sağ kolu yapar. Ortak bir vicdansızlık, arkadaşlıklarının da temelidir. Mudson çıktığı bir yolculuktan yanında karısı Gilda ile döndüğünde dostlukları da bozulmaya başlayacaktır; zira Farrell, dayanılmaz bir cazibe kaynağı olan Gilda'yı yıllar önce tanımış ve ondan nefret etmeyi öğrenmiştir. Farrell ile Gilda arasındaki ilişki, duyguların ağır bir muharebe alanıdır adeta. Mudson ortadan kaybolunca herşey daha da tuhaflaşır.

Feodal Japonya'da, klanlar arasındaki kanlı bir savaş sırasında, yenilmiş bir ordunun askerleri olan iki korkak ve açgözlü köylü, onları dağlarda saklı bir kaleye götüren gizemli bir adama rastlar.

The small city of Tarker's Mill is startled by a series of sadistic murders. The population fears that this is the work of a maniac. During a search a mysterious, hairy creature is observed. This strange appearance is noticed once a month. People lock themselves up at night, but there's one boy who's still outside, he's preparing the barbecue.