Bu, mafyanın kralı olan kötülük prensinin dönüş hikayesidir. Burada her şey var: yeraltı dünyası, aşk ve drama. Mafya kralı Shoib, göz kamaştırıcı, güçlü, etrafındaki herkesi korkutuyor. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu her şeye sahiptir ama kalbi yalnızdır. Hayatının tek aşkı Bombay'dır. Çekici, tehlikeli, ölümcül. Şimdi bu şehir onun için yeni bir sınav hazırladı. Toprakların fatihi masum bir kızın kalbini kazanabilir mi? O sevmeye muktedir mi? Ve eğer öyleyse, onun için ne olacak - bir lanet mi yoksa kurtuluş mu?

Etkili bir vekilin kanatları altındaki iki çılgın arkadaş, siyasi komandolar, "sistem"e karşı çıkanların arasını açar. Ancak yanlış bir adım onları hedef haline getirir ve hayatlarını kurtarmak için Raja ve Rudra, yozlaşmış yetkililer arasında gerçek bir cehennem düzenlemelidir.

Akshay Kumar is a crime reporter, Mr. Joshi is a retired accountant trying to deal with his ungrateful son and Lambodar are friends. These three share their respective plight with one another and find solace in each others company. On one occasion, they play a harmless prank to tackle their problems. One thing leads to another, and before they realize, the incident becomes news. But things don’t stop there. They put their new founded fame to good use, and this in turn triggers off a series of incidents, which propel them to such heights that the three become the talk of the nation. Things get beyond their control, and the three are left with no choice but to be mute spectators to their newly acquired fame, especially since no one knows their identity.

"Tarzan" adı, ormanın efsanevi kahramanı ile ilişkilidir. Ama "Tarzan" arabası, bir insan gibi savaşan, endişelenen, sevinen bir arabadır. Genel olarak, hikaye geleneksel bir intikam destanıdır, tek fark, intikam alan bir adam değil, bir makine olmasıdır. Araba, suçluyu cezalandırmak da dahil olmak üzere sıradan bir Hint kahramanı ile aynı şeyi yapıyor.

Vishwas Rao'nun annesi, oğlunu gelecekte bir polis memuru olarak görmek istiyor. Ama Vishwas'ın gelecek için başka planları var. Bir film kahramanı olmayı hayal ediyor.

Sıradan bir küçük hırsız Shiva, güzel Paro'ya aşık olduktan hemen sonra zanaatını bırakmaya karar verir. Bu arada, aynı zamanda ona aşık oldu. Shiva, suç dünyasıyla sıkı bir şekilde bağlantı kurmaya karar verdi, ancak yalnızca bir büyük davadan sonra. Ama sonra aniden Shiva'nın babası olduğunu iddia eden küçük bir kız belirir. Burada Shiva bir ikilemle karşı karşıyadır: kızına yakın olmak, onunla ilgilenmek, onu eğitmek ister. Ama aynı zamanda Paro ile birlikte olmak istiyor ama bir kızı olduğunu ona itiraf etmekten korkuyor...

Sürekli sıkıntılara, maceralara ve gülünç durumlara karışmış bir grup aylak ve entrikacının çılgın ve inanılmaz maceralarının devamı. Bu sefer, heyecan verici olaylar aşk kıvılcımları ve bir damla sağduyu ile seyreltilir, ancak yine de isyancılara, kamu düzenini ve barışı ihlal edenlere geri döner. Ancak bu, ebedi kahramanların sonsuz hilelerinin, parlak dolandırıcılıklarının, daha az görkemli fikirlerin ve aynı zamanda olması gereken bir yeri olan eğlenceli fikirlerin sonu anlamına gelmez ..

Her biri yetişkin bir kızı olan dört babadan bahsediyoruz. Tabii ki, babaların her biri sevgili kızının sadık hayat arkadaşı olacak değerli ve varlıklı bir adam bulacağını hayal ediyor. Ve şimdi dört kız da böyle adamları buluyor, zengin varisler. Babalar mutlu, kızlar da - her şey plana göre gidiyor. Ama sadece bu adamlar zengin varisler değiller, öyleymiş gibi davranıyorlar.

1980′li yıllarda devletin pek çok kurumu yağmalama ve yolsuzluk olayları ile çalkalanıyordu. Cbi ve sahte vergi memuru kılığına girip, zengin iş adamları ve devlete bağlı kurumları rahatça dolandıranların sayısı hiç de azımsanmayacak düzeydeydi. Film bir grup zeki soygun çetesinin bu kaos döneminde yaşadıklarını anlatıyor.

Hindistan'ın Tummbad köyünde büyükanne, anne ve iki çocuktan oluşan bir aile çok büyük bir konakta yaşamakta ve maddi sıkıntı çekmektedirler. Anne, yatalak olan ve şeytani görünüşe sahip babaannenin bakımını yaparak maddi sıkıntılarını hafifletmeye çalışmaktadır. Çocuklar bu kadından uzak durmaktadır. Konağın Hint mitolojisiyle ilgili geçmişi meraklıları için cezbedici ve tehlikelidir

5 yaşında bir kız olan Shahida doğuştan konuşamıyordur. Kızının konuşması için elinden geleni yapan annesi, Shahida’yı tedavi ettirebilmek için onu Pakistan’dan Hindistan’a götürmeye karar verir. Fakat çıktıkları bu yolculuk küçük kızın hayatını tamamen değiştirir. Trenle çıktıkları yolculukta küçük kız, tren durakta beklediği sırada camdan gördüğü kuzuların yanına gitmek için trenden iner. Fakat tren hareket etmek için düdüğü çaldığında Shahida duyamadığı için treni kaçırır. Küçük kız bilmediği topraklar yapayalnız kalmıştır. Tek başına sokaklarda dolaşan küçük kızın yolu Bajrangi adındaki bir adamla kesişir. Bajrangi, Shahida’ya yardım etmeye çalışsa da ondan hiçbir öğrenemediği için ne yapacağını şaşırır. Şans eseri kızın Pakistanlı olduğunu öğrenen genç adam genç kızı ailesine kavuşturmaya kararlıdır. Shahida’nın ailesini bulmak için yola koyulan ikili kendilerini macera dolu bir yolculuğun içerisinde bulur.

Çin Falı, çok sevdiğimiz Jackie Chan tarafından yazılıp yönetilmiş olan Hong Kong / Çin ortak yapımı bir film. Başrollerde Jackie Chan’in bizzat kendisinden başka Oliver Platt, Caitlin Dechelle, Steven Dasz, Kenny G (evet, evet, o bildiğiniz Kenny G), Andrew Dasz ve Alaa Safi var. Konusu çok kısa olarak şöyle; “Asian Hawk (Jackie Chan) dünyayı kurtarmak için Çin Burcu’nu simgeleyen bronzdan yapılmış 12 adet hayvan başının peşine düşer.” Chinese Zodiac, 58 yaşındaki Jackie Chan’in rol aldığı son aksiyon filmi olacakmış. Chan yaptığı açıklamada sebep olarak yaş, güvenlik ve aile ana başlıkları altında toplanabilecek faktörleri sıralamış. 5 farklı ülkede toplam 10 şehirde yapılan çekimler yaklaşık bir yıl, hazırlık aşaması ise yedi yıl sürmüş. Jackie Chan, Chinese Zodiac’de dövüş kareografı, yazar, yönetmen, yapımcı ve oyuncu olarak görev almış. Yani kısaca filmin her şeyi diyebiliriz. Chan’in bu film için ‘kariyerimin en önemli projesi’ demesi boşuna değil...

New York’ta DEA ajanı olan Max Payne hayatta herşeye sahiptir; çok iyi bir iş, mükkemmel bir iş ve güzel bir kız çocuk. İçinde olduğu bu Amerikan rüyası kısa zamanda bir kabusa dönüşür. Bir gün eve döndüğünde eşi ve bebeğini vahşice öldrülmüş halde bulur. Kendi başına bu cinayetin izlerinin peşine düşer ve fakat NYPD onu çeteler, acımasız işbirlikleri ve şehrin gördüğü en şiddetli fırtınanın arasına çeker. Kaybedecek hiçbirşeyi olmayan, dürüst ve metanetli bir adam olan Max, ailesini duyuğu sonsuz sevgiyle de beraber bu cinayetleri ve şehirdeki pislikleri çözmek için biçilmiş kaftandır. Yeraltı hayatının karanlığıyla uğraşırken, başka dünyalardan düşmanlar da onu karanlığa itecektir. Özlemle beklediği intikamın vakti gelmiştir!..

İflasın eşiğine gelen George Bailey (James Stewart) bir Noel gecesinde kendini nehre atarak intihar etmek üzeredir. Doğduğundan bu yana aynı küçük kasabada yaşayan Bailey kendisini buraya ve insanlarına adamış, hoşgörülü, güvenilir ve yardımsever bir insandır. Büyük bunalım'ı hasarsız atlatmış,babasından devraldığı konut ve finans şirketi aracılığı ile kasabalıların neredeyse tamamını konut sahibi yapmıştır. Bu arada para kazanmayı, mimar olma fırsatını,dünyayı gezmeyi, kısaca tüm hayallerini ertelemek zorunda kalmıştır. Kasabaya yaptığı bunca iyilik kötü yürekli banker Henry F. Potter (Lionel Barrymore)'ın çıkarları ile çakışır. Potter, Bailey'in sürekli peşindedir artık.Birgün aradığı fırsat çıkar ve Finans şirketine ait önemli bir miktarda para Bailey'in alkolik ve yaşlı amcası Billy Bailey (Thomas Mitchell)'in dalgınlığı sonucunda Potter'ın eline geçer. Banka müfettişlerinin yaptığı bir denetlemeden sonra şirketin açığı ortaya çıkar. Bu iflas ve tutuklanma anlamına gelmektedir...

Dünyanın en azılı suçlularının kalacağı bir hapishane inşa edilir. Tüm hapishaneleri inşa eden ve onlardan ustalıkla kaçabilen Ray Breslin bu hapishaneyi kontrol etmek ve kaçışa uygun olup olmadığını anlamak için hapishaneye yerleştirilir. Ray düştüğü tuzaktan habersiz görevi kabul eder, hapishaneye yerleşir ve dünyanın en tehlikeli adamı Emil Rottmayer’den destek alarak hapishaneden kaçışlarını plânlar.

Kaptan Phillips/Captain Phillips, yönetmen Paul Greengrass'ın, Amerikan bandralı yük gemisi Maersk Alabama’nın 2009 yılında Somali’li korsanlar tarafından kaçırılmasını konu alan çok katmanlı bir incelemesi. Film, Greengrass’ın gözünden, olayın çok sayıdaki global etkisini, hem çok heyecanlı bir gerilim olarak, hem de karmaşık bir portre olarak sunuyor. Film, Alabama’nın yönetici kaptanı Richard Phillips ile onun Somali’li muadili Muse arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Film, Akademi Ödülü® adayı Paul Greengrass tarafından yönetildi. Senaryo Billy Ray tarafından yazıldı...

John Wick, emekliye ayrılmış bir tetikçidir. Emekliliğinin tadını çıkarırken karısının yakalandığı amansız hastalıkla hayatı altüst olur. Karısından kendisine kalan en değerli varlığı ve can yoldaşı köpeğidir. Ancak evine dalan üç gangster onu da öldürür. Gansterlerden biri, mafya babası Viggo Tasarov'un oğlu Josef Tasarov'dur ve John'un daha önce birlikte çalıştığı bir adamdır. Artık kaybedecek hiçbir şeyi de kalmayan John Wick'in tek istediği intikamdır ve New York sokaklarında düşmanlarıyla nefes kesen bir kovalamacanın içine girer.

Uzun zaman önce Kumandra'nın fantastik dünyasında insanlar ve ejderhalar bir arada uyum içinde yaşadılar. Ancak, Druun olarak bilinen uğursuz canavarlar toprağı tehdit ettiğinde, ejderhalar insanlığı kurtarmak için kendilerini feda ettiler. 500 yıl sonra, aynı canavarlar geri döndü. Artık hem son ejderhayı bulmak hem de Druun'ları sonsuza dek durdurmak yalnız bir savaşçıya, Raya’ya kalmıştır.

Zengin medya patronu Charles Foster Kane kendi özel şatosu Xanadu'da ölür. Ölürken son söz olan Rosabud'u fısıldar. Bütün gazetelerde Kane ile ilgili değişik hayat hikayeleri yayınlanır. Genç bir gazeteci Kane'nin son sözünün ne anlama geldiğini araştırmak için görevlendirilir. Gazeteci Kane'nin yakınlarıyla iletişime geçer. Biz de Kane'nin geçmişine tanık oluruz. Bu bireysel hikaye aynı zamanda mükemmelliyetçiliğin ve otoriter yönetimin hazin sonuçlarını da göstermektedir.

Paranormal konulara düşkün Dr. Peter Venkman ve 3 kafadar akademisyen arkadaşı bir işe yaramadıkları gerekçesiyle Columbia Üniversitesi'nden atıldıklarında kendi işlerini kurmaya karar verirler ve hayalet avcılığı şirketi Ghostbusters doğar.TV reklamları sayesinde isimlerini duyurup, New Yorkluları şehrin orasına burasına musallat olmuş hayaletlerden kurtarmaya başlarlar. Bir gün güzel viyolonselist Dana Barrett tarafında kiralandıklarında, genç kadına ait evin, New York'u istila etmeye başlayan kötü ruhlar tarafından dünyaya giriş kapısı olarak kullanıldığını anlarlar. İşler kontrolden çıkar.1984'te, o zamana dek yapılmış en pahalı komedi filmi olarak vizyona girdiğinde çılgınlık derecesinde sevilmiş olan Hayalet Avcıları; Dan Aykroyd ve Harold Ramis'in birlikte yazdıkları dahice senaryo kadar, Bill Murray ve Rick Moranis gibi komedyenlerin usta oyunuyla da unutulmazlar arasına girmiş bir yapım.