Tommaso goes incredible lengths to win back the love of his former girlfriend Cecilia, but sometimes things change in the most unexpected way.

The fake report about Troisi's death, with the direction of Troisi himself with Lello Arena and Anna Pavignano. A long of list people greet the comediam, from Gianni Boncompagni to Maria Giovanna Elmi. There is also Benigni, hidden behind a window, and Arena, his guardian angel.

A mysterious killer eliminate the singers of a brand new music Festival in Naples. Some journalists will try to discover who is that murderer who seems to be obsessed by the song "Funiculi, Funicula".

The physician's death orphans his two adolescent daughters. Their older brother is able to convert some of the doctor's small estate to cash. But it is late in the day, and with the banks closed he stores the money in his father's household safe. The slatternly housekeeper, aware of the money, enlists a criminal acquaintance to crack the safe. She attempts to get into the adjacent room where the sisters tremble in fear, but finds that the door is locked. The drunken housekeeper menaces them by brandishing a gun through a hole in the wall.

Pierre-Auguste Renoir is known and loved for his impressionist paintings of Paris. These paintings count among the world’s favourites. Renoir, however, grew tired of this style and changed course. This film, based on the collection of 181 Renoirs at the Barnes Foundation in Philadelphia,– examines the direction he then took and why it provokes such extreme reactions right up to today. Some claim they are repulsed by Renoir’s later works and some claim they are seduced. What may surprise many is that among the many artists who sought Renoir’s new works out and were clearly highly influenced by them were the two giants of the 20th century – Picasso and Matisse.

Set in Italy during the 1920s, a barber is in a wheelchair because of a psychosomatic illness after he lost the woman he loves.

Gaetano, a young Neapolitan, decides to leave home, work and friends, to look for other moments of life and meet other people.

Kuwait’s constitution says that every person has the right to a job, so in some places 20 people are employed for one person’s job. In South Korea, they work so much that a policy has been introduced to turn off computers at the end of the day so that employees can’t work any more. In the US, they give up over 500 million holiday hours each year, while Amazon’s drivers are trying to form a union. Meanwhile, robots are poised to take over most jobs and put the rest of us out of work. Work is so crucial to our identity and what we spend our waking hours on that it is barely noticed anymore. A lot has happened since a group of Puritan priests invented the concept of work ethic in the 1600s, and in the 21st century the very concept of work is in many ways disintegrating. A perfect situation for a filmmaker like Swedish mastermind Erik Gandini, who travels the world to explore what the concept of work means today – if it means anything at all.

Ömrü boyunca birbirleriyle çatışmış iki kuşağın, oğul askere giderken yaptıkları uzun yolculuk. Hayatla hesaplaşma ve onu temize çekme olanağı…

Bu cesaret verici öykü, genç bir kadının hedeflerinin peşinden gitmesini konu alıyor. Leyla, beyin felci geçirmiştir ama yaşadığı tüm zorluklara rağmen başarılı bir üniversite öğrencisi ve gelecek vaat eden bir yazardır. Aynı zamanda asi bir kişiliktir; Delhi Üniversitesi’nden New York’taki bir okula transfer olmayı başarır ve böylece hayatını değiştirecek bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta hiç beklemediği birine âşık olan genç kadın, hem cinselliği hem de kendini keşfeder.

Roberto is a doctor in a small town near Naples. He suffers from a severe heart disease and he is heading toward an American hospital for a dangerous surgery with little or no hope of surviving. Therefore he talks to his best friend since childhood, Michele, a columnist at the local newspaper, explaining his last and long-wanted desire: having sex once with his Swedish beautiful wife, Frida.

Two 20th-century friends accidentally stumble into the year 1492, where they meet a charming teen and try to alter history.

The life of a dying young man at the short age of only forty-one after playing the lead in Il postino. He was a brilliant stage actor before becoming an astonishing film director.

Takeshi Kitano'dan unutulmaz bir başyapıt!Hikayelerden ilkinde, ilişkilerinde trajedi dolu bir dönemden geçen genç bir adam ve kadın anlatılır. Bir diğeri, eski aşkına dönüş yapan bir yakuza'yı konuk ediniyor. Üçüncü film ise bir pop yıldızı ile televizyondan aracılığı ile ona aşık olan hayranı arasındaki ilişkiye odaklanıyor.Üç ayrı hikaye, olağanüstü bir kurgu ve yumuşak geçişlerle günümüz Japonyası'na dair sonsuz aşklar anlatıyor.Takeshi Kitano, kalp kırıklarıyla dolu, büyüleyici bir filme imza atmış. İçiçe geçmiş üç aşk öyküsü, ağır bir hüzün fonunda birleşiyor.

Milan'ın ileri gelenlerinden olan Recchi ailesi için her şey, sahip oldukları şirketin hisselerini Tancredi ve oğlu Eduordo Jr. arasında bölüşme kararıyla başlar. Eduordo'nun aslında başka planları vardır, yetenekli bir şef olan Antonio ile birlikte bir restoran açmayı düşünmektedir. Tancredi'nin eşi ve Eduordo'nun annesi Emma'nın hayatı dolaylı olarak bu kararla değişir. Bir Rus göçmeni olan ve İtalya'daki yaşama uyum sağlamaya çalışan Emma'nın tüm düzeni, Antonio'ya aşık olması ile bozulur. Bu tutkulu aşk hikayesi, tüm ailenin dengelerini alt üst edecektir.

İspanyol ustanın bu göz kamaştırıcı ilk uzun metrajlı filmi, 1940'ta, İspanyol İç Savaşı'nın bitiminden hemen sonra, Kastilya Bölgesi'nin kırsalında geçiyor. Küçük Ana, köy sinemasında gösterilen James Whale'in Frankeştayn filminden hem çok etkilenmiş hem de kafası karışmıştır. Ana'nın çokbilmiş ablası İsabel, sinsice canavarın aslında ölmediğini, ruhunun yaşadığını ve gözlerini kaparsa Ana'nın onu çağırabileceğini söyler. Fazla diyalogdan kaçınan bu büyüleyici, kinayeli öykü masumiyet, yanılsamalar ve çocukluk anıları hakkında şiirsel bir seyirlik.

En iyi mahkeme filmlerinden biri sayılan yapımda Paul Newman başrollerde. Son yıllarda tüm davalarını kaybeden ve alkolik bir avukat olan Frank Galvin’in (Paul Newman), kaybettiği itibarını yeniden kazanması için karşısına bir fırsat çıkar. Frank veortağı Mickey (Jack Warden), hastaneye karşı açılan tıbbi usulsüzlük davasını kabul ederler. Hastanenin bağlı olduğu Katolik Kilisesi, olayı örtbas etmek amacıyla avukata rüşvet teklif eder.

Four friends gather at a villa with the intention of eating themselves to death.

Three Italians travel to their hometown to vote for elections: Pasquale is a Southern immigrant living in Munich who's genuinely happy to come back to Italy, even if just for a few days, but the country he dreams of is far from reality; Furio travels to Rome with his family, but his niggling attitude threatens to push his wife Magda over the edge; young Mimmo is also going to Rome, but the trip is repeatedly interrupted by worries about his grandma's health.

Müthiş bir dönüşüm ve modernleşmenin pençesinde bölünmekte olan Japonya'dayız. Taşralı, emekli bir karı-koca, Tokyo'da yaşayan evlenmiş çocuklarını ziyarete giderler. Gençler giderek hızlanmakta olan şehir yaşamının meşguliyeti içerisinde, onlarla ilgilenmektense birbirlerine pas edip kurtulma hafifliğindedirler. Sadece savaşta ölmüş oğullarının dul gelini yaşlı çifte şefkat ve ilgi gösterir. Evlerine döndüklerinde kırgın ve kafaları karışıktır. Çocukların titreyip kendilerine gelmesi için dramatik bir olayın gerçekleşmesi gerekecektir. Ülkesinin 50'li yıllarda geçirdiği kültürel dönüşümün izini sürmekten yorulmayan Japon yönetmen Yasujiro Ozu'nun hem kendi başyapıtı hem de eşsiz ritmiyle, sinema sanatının en güzel filmlerinden biri.