Mali, 1960. The youth of Bamako dance the twist to rock and roll music newly imported from the West and dream of political renewal. Samba, a young socialist, falls for spirited Lara during one of his missions to the bush. To escape her forced marriage, she secretly flees with him to the city. But Lara’s husband won’t let them be and the Revolution soon brings painful disillusions as they dream of a future together.

After Sans tambour and an international tour with Oh My Gad! performed in English in more than fifteen countries, Gad Elmaleh is back with a new one-man show, D'ailleurs. An intimate and jubilant show! For nearly two years, the comedian has crisscrossed France with this sixth show mixing stand-up and characters, free of the desire to please. An unfiltered return, eagerly awaited by his audience, to be discovered in this recording at the Dôme de Paris. Gad Elmaleh confides on his daily life, his American adventure, his relationship with his parents, his sons and his former girlfriends.

Chantal Birman has devoted her life to defending abortion and the rights of women. At nearly 70 years old, she has no intention of retiring from her job as a midwife. From painful moments to joyful experiences, this road movie through the housing projects outside Paris offers a special take on the place of mothers in society and provides unique insight into that delicate moment of “going home”.

I Dreamed Of Afrıca (Rüyamdaki Afrika) Kuki Gallmann'ın aynı adlı öyküsünden yola çıkarak çekilmiş I Dreamed of Africa, macera ve yenilik peşinde koşan genç ve çekici bir kadının Afrika'nın kırsal bölgelerine doğru yaptığı yolculuğu konu alıyor. Film boyunca genç kadının hayatına etki eden olaylar ve niçin Afrika'da bulunduğu, geri dönüşlerle izleyiciye aktarılıyor.

Mabel plays an out-and-out crook, a "Girl Bandit," no less. And she quickly hooks up with a male partner in crime, in this case a Gentleman Crook played by perpetually grinning Creighton Hale. Mabel seems a little livelier in this film than in some of her other late works. In the very first scene we find her hitch-hiking, and she's forced to make a mad dash for cover when Hale's car nearly hits her. Soon they team up and crash a swanky party in a mansion to steal a jewel from the host's safe.

A useless and bloody vendetta has been going on for ages between two families in this Mexican village. Men, sons, have killed each other for generations, for a so-called conception of honor in a revenge that never ends since it is also triggered by people of the village. Now, today, there are only two sons left, one in each family. One has become a doctor in the big city and his culture is modern. The other last one - of the other family - hasn't left the village and is waiting for the doctor to come "home" as he plans to kill him, to settle this war on this matter of honor once and for all. And the people of the village want blood.

A moral tale and a political thriller: a few days before the term of her mandate, the President must make a major decision concerning the destiny of France.

New York’un oyun parklarında doğan “AND1”, sokak basketbolunu kitlelere taşıyor, geleneğe meydan okuyor ve yol boyunca basketbolun yaramaz çocuklarından oluşan bir takım kuruyor. “AND1’in Yükselişi ve Düşüşü”, bu çok sevdikleri oyunu kitlelere sevdirmek hayaliyle yola çıkan üç arkadaşın yolculuğunun izini sürüyor. Bu üç kafadar sokak basketbolunun yeraltı formuyla bağlantılı olarak milyar dolarlık basketbol endüstrisini alaşağı etti. AND1’in kurucuları ve sokak basketbolunun The Professor, Hot Sauce, Skip 2 My Lou, The Main Event, Shane the Dribbling Machine gibi efsane isimleri bu deneyimi ve markanın yolculuğunu anlatıyor.

Paris 1942. François Mercier, yalnızca sevdiği kadın Blanche ile bir aile kurmayı arzulayan sıradan bir adamdır. Aynı zamanda yetenekli bir kuyumcu olan Bay Haffmann'ın çalışanıdır. Ancak Alman işgaliyle karşı karşıya kalan iki adamın, sonuçları aylar içinde üç karakterimizin kaderini alt üst edecek bir anlaşma yapmaktan başka çaresi kalmayacak.

De son vivant, üç kişinin hayatının bir yılına odaklanıyor. Kansere yakalanmış genç bir oğul, çaresizlik için olan bir anne ve işini yapan bir doktor. Bu üç karakter, hasalıkla mücadele ederken, yaşarken ölmenin ne demek olduğunu anlar.

Vacations in the French countryside. Daphne, three months pregnant, finds herself alone to welcome Maxime, her boyfriend François’ cousin. François had to leave in a hurry for Paris to cover for a sick colleague. For four days, while waiting for his return, Daphne and Maxime get to know each other and share very intimate stories that bring them closer...

Captain Fedor Volkonogov works in law enforcement. He is on the good books of the management, and his colleagues respect him. But one day, his life abruptly changes: he is declared a criminal. The Captain manages to run away before he is arrested. Suddenly he turns into an outcast, whom his former colleagues search across the whole city. At night Volkonogov is visited by a messenger from the other world, who warns him that after death he will go hell and be tormented forever. But he has an opportunity to change his fate and get to paradise if he repents, and at least one person forgives him. The Captain embarks on his way to find forgiveness. But he cannot even fathom what tests are awaiting him on this way.

Christine’s life has not been easy lately. Her lonely routine is divided between free food banks distributions and wandering the streets. On a cold winter night she founds Suli, an 8-year-old Eritrean boy, sobbing in front of her shelter. Christine understands that he is lost and has been separated from his mother. Bounded by their marginal condition, they embark together on an emotional journey to find Suli’s mother in the underground world of Paris...

In the middle of a performance at la Comédie-Française, an actor dies on stage, poisoned. Martin, member of the troupe and friend of the victim, becomes the center of everyone’s attention. Suspected by the police, he’s also chased by a mysterious organization, Le Parfum vert, that seems to have ordered the murder.

İki bilim adamı bir deneye katılmaya gönüllü olur. Bir dondurucuya kapatılıp uyutulurlar. Sadece üç yıl için ama bir yanlışlık olur ve orada unutulurlar. Ta ki 50 sene sonra hatırlanana kadar. Bu arada korkulan olmuş 3. Dünya Savaşı çıkıp bir nükleer felaket olmuştur. Neyse ki insanlar iyidir, fakat erkekler kısır kalmıştır. Tabi bizim 50 yıl öncesinden gelen iki kahramanımızı zor bir görev beklemektedir. Hınzır Polanyalılardan aynı hınzırlıkta bir distopya filmi...

Falling, muhafazakar bir adam ve eşcinsel oğlunun hikayesini konu ediyor. John Peterson, eşi Eric ve evlat edindikleri kızları Monica ile birlikte Kaliforniya’da mutlu bir hayat sürer. Çiftçi olan babası Willis ise, John’un aile yapısından oldukça uzakta geleneksel bir dünyaya aittir. Willis, emekli olmasının ardından ailesi ile daha yakın olmaya karar verir ve oğlunun da daveti üzerine John’un yanına gider.

Sosyal adaletsizlik ve iş güvencesi üzerine bir kitap yazmayı planlayan gazeteci Marianne Winckler, araştırma yapmak için temizlik işçisi olarak çalışmaya başlar. Bir yandan maddi güvencesizliği ve toplumsal dışlanmayı deneyimlerken, bir yandan da kadın meslektaşlarıyla dayanışmanın gücünü keşfeder.

Dublin'in pek iyi şöhretli olmayan bölgelerinden biri olan Barrytown'da, müzik dünyasında isim yapma hayalleri kuran genç Jimmy Rabbitte, Soul çalan bir müzik grubu kurup zirveye tırmanmak üzere kolları sıvar. Yakın dostları Derek ve Outspan'la birlikte yetenekli müzisyen avına girişirler. Solistleri Deco'yu bir düğünde keşfederler. Vokalist kızları ise Jimmy'nin arka bahçesinde. Bir gazete ilanı onlara, kaşarlanmış trompetçi Joey Fagan'ı getirecektir. Grup yola çıkar. Ufaktan isimlerini duyurmaya başlarlar. Her ne kadar cover yapsalar da, artık Dublin'in de bir Soul grubu ya da deyim yerindeyse bir ruhu(!) vardır. Ne var ki Deco çekilmez birisidir, Joey ise gruptaki her kızı baştan çıkaran işe yaramaz bir serseri. Her konserleri olay olur. Egolar çatışır ve sona yaklaşırlar. Yine de gerçek bir grup olduklarını göstermek için tek bir geceleri vardır.

II. Dünya Savaşı sonrası Almanya. Hans eşcinsel olduğu için art arda hapis cezalarına çarptırılır. Ceza Kanunu’nun 175. maddesi, Hans’ın özgürlük arzusunun önünde sistematik bir engeldir. Yaşamındaki en tutarlı şey, bu cezalar ve uzun süredir aynı hücreyi paylaştığı, cinayetten hükümlü Viktor’dur.

Genç bir kadın olan Joy, 1960'lı yılların geleneklerine uygun bir yaşam sürmektedir. Ancak beklenmedik hamileliği onun hayatının değişmesine neden olur. İkinci hamileliği Joy’un hayatını tehdit ettiği için hamiliğini sonlandırmak ister. Ancak erkeklerden oluşan sağlık kurulu, Joy’un hamileliğini sonlandırmasına izin vermez. Kendisini sıkışmış hisseden Joy, bu sırada kendi gibi çaresiz kadınlara gizlice yardımcı olan, kendilerine Jane’ler adını veren bir grup kadınla tanışır. Grup, Joy’un hayatını kurtarır. Hayata yeniden başlayan Joy, örgüte katılıp başka kadınların da kendi kararlarını almalarına yardımcı olmaya karar verir.