Samuel is 30. Formerly a confirmed bachelor, he has been living with Tina – a photographer – for the past year but he gets scared when it’s time to commit. So he gives himself 24 hours to decide whether or not to break up with the woman he loves, convinced she will leave him sooner or later. By his side, Samuel can count on Jorge and Mounir, his usual confidants.

A film inspired on the true story of the two abducted children of Janneke Schoonhoven. She struggled 2 years to get her abducted children back to Holland, from the father that took them to Syria.

Sene 1933… Sevdiği adam, Londra'dan Cape Town'a uçarken ortadan kaybolmuştur Marie Vallières de Beaumont (Marion Cotillard) onu bulmak umuduyla Sahra Çölü'ne doğru yola çıkar Antoine Chauvet (Guillaume Canet) adlı asker, bu çaresiz kadına yardım eder Onları hiç ummadıkları bir gerçek beklemektedir.

Following the exciting story of the world's oldest sharpshooters Chandro and Prakashi Tomar, the drama marks the directorial debut of acclaimed scriptwriter Tushar Hiranandani. The film stars Bhumi Pednekar and Taapsee Pannu.

Arsen Lupen hırsızlık ve koleksiyon tutkunu bir gençtir. Fakat bu hırsızlık tutkusu onu soğuk kanlı seri cinayetler ve cüretkar hırsızlıkların baş zanlısı olarak görülmesine yol açar. Karşısında kaldığı durumlar yüzünden imajının zedelenmesini istemeyen Arsen Lupen, savunduğu idealleri için mücadele vermeye başlar.

Aşk, intikam ve gurur arasında kalan kanlı katil Kontes Bathory’nin yükseliş ve düşüşünün öyküsü.1560 doğumlu kontes, 14 yaşında iken nüfuzlu bir lord ile evlendirilir. Dönemin en güzel, akıllı ve güçlü kadını olarak anılan kontes, erkeklerin hakim olduğu ve sadece onların sözünün geçtiği bir dünyaya başkaldıran bir kadın olarak öne çıktı. Bir davette kendinden oldukça genç olan Istvan’a aşık olur ve tutku dolu bir aşk yaşarlar. Fakat bu mutlulukları uzun sürmeyecektir çünkü Istvan’ın babası Kont Thurzo oğlunu ondan ayırmak için planlar kurmaktadır.

While Olivier, a 39 year-old foreman gives his job everything he’s got, Laura, his wife and the mother of their two children, abandons the family home, leaving Olivier alone to face his responsibilities. Lost and completely thrown, Olivier is going to have to come to terms with his new status as a single father raising his children alone. Because Laura’s not coming back.

In 1942, in an occupied Paris, the apolitical grocer Edmond Batignole lives with his wife and daughter in a small apartment in the building of his grocery. When his future son-in-law and collaborator of the German Pierre-Jean Lamour calls the Nazis to arrest the Jewish Bernstein family, they move to the confiscated apartment. Some days later, the young Simon Bernstein escapes from the Germans and comes to his former home. When Batignole finds him, he feels sorry for the boy and lodges him, hiding Simon from Pierre-Jean and also from his wife. Later, two cousins of Simon meet him in the cellar of the grocery. When Pierre-Jean finds the children, Batignole decides to travel with the children to Switzerland.

Birbirinden gece ile gündüz kadar farklı olan bu adamla kadını bir araya getiren neydi?Agathe ile kocasının belki de hiç ortak noktası yoktu. Entelektüel, birikimli bir kadın olan Agathe önemli bir çağdaş sanat kuruluşunun başındadır. Alkolik ve aylak kocası ise boş gezen bir işsizdir.

Ömrü boyunca birbirleriyle çatışmış iki kuşağın, oğul askere giderken yaptıkları uzun yolculuk. Hayatla hesaplaşma ve onu temize çekme olanağı…

İlk kez 2005 Berlin Film Festivali’nde gösterilen bu gerçekçi büyüme öyküsü, klasik müzik ve bir suç imparatorluğu arasında kalan genç bir adamın hayatına mercek tutan nitelikli bir karakter incelemesi. Yirmi sekiz yaşındaki Thomas Seyr, Paris’te bir emlak mafyasının gelecek vaat eden üyelerindendir. Thomas’ın, bu “erkek” mesleğinin gölgesinde kalan bir özelliği ise, bir konser piyanisti olan annesinden miras kalan, piyano çalma yeteneğidir. Annesinin ölümünden sonra tuşlara hiç dokunmamış olan Thomas, emlakçılık uğruna yüz çevirdiği bu yeteneğinin asıl önceliği olduğunu fark eder. Ortağının karısıyla ilişkiye girmesi ve piyanoya verdiği ağırlık yüzünden işini ihmal etmeye başlaması Thomas’ın hayatını çelişkilerle dolu bir çalkantıya sürükler...

Bu hikaye, hasta ve ölebileceğini düşünen bir Parisliyi anlatıyor. İçinde bulunduğu durum, çevresindeki insanlara yeni ve farklı bir gözle bakmasına neden oluyor. Kendi ölümünü düşünmek, kendi hayatına, başka insanların hayatlarına ve bütün şehir hayatına birdenbire yeni bir anlam katıyor. Meyve ve sebze satıcıları, fırına koşan bir kadın, işci, dansçı, mühendis, evsiz adam, üniversite profesörü, model, Kamerunlu yasa dışı bir göçmen… Bütün bu birbirinden farklı kişiler bu şehirde ve bu filmde bir araya geldi. Bu kişileri özel kılacak bir şeyin olmadığını düşünebilirsiniz, fakat her birinin birbirinden farklı hayatları var. Onların problemleri size önemsiz gelebilir, ama onlar için bu problemler dünyanın en önemli şeyi.

Cezayirli çiftçi Fatah’ın en büyük hayali bir gün ineği Jacqueline ile birlikte Paris Uluslararası Tarım Fuarı’na katılmaktır. Yıllardır beklediği ve hayalini kuruğu daveti sonunda alır

Kidane, Timbuktu yakınlarındaki çölde karısı Satima, kızı Toya ve 12 yaşındaki çobanları Issan ile birlikte kendi halinde bir hayat yaşamaktadır. Ancak Timbuktu yeni islamist-köktenci yönetim altına girmiştir. Acı ve sefalet içindeki halk bu cihatçı terör karşısında kaderlerine boyun eğmeyi reddederken, şehirde müzik, kahkaha, sigara ve futbol dahi yasaklanır. Her gün yeni mahkemeler Timbuktu’ya trajik ve absürd yeni kurallar buyurur. Birer gölgeye dönüştürülmeye çalışılan kadınlar ise ağırbaşlılıkla direnmektedirler. Tüm bunlar olurken Kidane ve ailesinin şehir ve kargaşadan uzaktaki yaşamları ise Kidane’nin, çok sevgili GPS adlı ineklerini katleden balıkçı Amadou’yu yanlışlıkla vurması ile değişir. Bu olay şehirden uzaktaki bu aileyi, yeni Timbuktu ve kurallarıyla tanıştıracaktır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında iki kasaba çetesi arasında başka bir savaş sürüyordur. Fakat bu savaşta amaç diğer taraftan mümkün olduğunca çok düğme toplamaktır. Bu sırada Simon, Miriam adında genç bir Musevi kızla kasabaya gelir. Fakat Simon Miriam'ın kimliği açığa çıkmasın diye kasabalılara vaftiz kızım Violet der. Simon'un kasabaya dönmesi eskiden beri ona aşık Lebrac'ın içinde yeni bir umut doğurur. Düğme savaşları hızla devam ederken, kasabalılarda da gizemli Violet'in kim olduğuna dair merak giderek artar.

Giacomo Puccini’nin La bohème adlı opera eserine dayanan, New York’un Lower East Side bölgesinde yaşayan bir grup sanatçının hayat mücadelesini anlatan Rent adlı müzikalin beyazperde uyarlamasında 2001 ve 2002 tarihli Harry Potter filmlerine imza atan Chris Columbus yönetmenlik görevini üstleniyor. Bol ödüllü müzikalde ana karakterleri canlandıran Anthony Rapp, Adam Pascal ve Idina Menzel filmde de aynı karakterlere hayat veriyorlar.

Son derece sevimli ama bir o kadar da uyanık bir kız olan Irène, büyük bir otelde garson olarak çalışan Jean'ın, bir yanlış anlama sonucu milyarder olduğunu sanar. Fakat utangaç ve kendi halinde bir insan olan Jean'ın, Irène'nin kendisini sandığı kişi ile yakından uzaktan ilgisi yoktur. Zaten Irène de, Jean'ın garson olduğunu öğrenir öğrenmez ondan kaçar. Fakat artık Jean'ın Irène'yi bırakmaya niyeti yoktur; aşık olmuştur. Peşinden onu takip ederek Fransa sahillerine kadar gider. Artık beş parasızdır ama Irène'yi kaybetmemeye de son derece kararlıdır. Bunun için tıpkı Irène'nin istediği ve yaşadığı gibi yaşamaya başlar. Jean, hiç alışık olmadığı bu yeni dünyaya Irène'nin tavsiyeleri ile adım attıkça ikili her geçen gün birbirlerine daha da yakınlaşacaktır * Amelie ile sinema tarihinde unutulmaz bir karakter yaratan Audrey Tautou, yine sevimli bir komediyle karşımıza geliyor.

Fotoğraf sanatçısı ve kaşif Sebastião Salgado, kırk yıl boyunca insanlığın her daim değişime uğrayan karakterinin izini sürüp dünyanın yakın tarihte deneyimlediği açlık, göç ve uluslararası anlaşmazlıklar gibi önemli olaylara tanık olmuş ve bunları ölümsüzleştirmişti. Sanatçı bu kez modern uygarlık tarafından henüz zarar görmemiş toprakların keşfine çıkıp Vrangel Adası, Batı Papua ve Brezilya'nın Panatanal bölgesi gibi yerlerde sıradışı çekimler yapıyor. Belgesel, bir fotoğrafçının oğluyla çalışma ilişkisine ve Salgadoların aile yaşantısına da değinen dokunaklı bir çalışma.

40 yaşında bir yazar olan Xavier için işler sonunda yolunda girmiştir: Dünyalar güzeli bir eş, harika iki çocuk ve dünyanın en romantik şehri Paris'te huzur dolu bir hayat. Ancak gerçek olamayacak kadar güzel görünen bu hayat, eşinin New York'ta biriyle tanıştığını ve Xavier'i terk edip onunla yaşamak için New York'a gideceğini açıklamasıyla tepetaklak olur. Üstelik giderken çocukları da yanında götürecektir! Xavier bir anda Paris'in ortasında yapayalnız kalmıştır, çocuklarını görmek için başka çaresi olmadığını fark edince onların peşi sıra New York'a gitmeye karar verir. New York'un çılgın ve eğlenceli atmosferinde kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan kalbi kırık Xavier, özgürlükler şehrinde aşkla da yeni baştan tanışacaktır.

Jean-Claude is a loud-mouthed, know-it-all and full time boor who is best friends with Stef, a self-styled lady killer who would do better with the fairer sex if he could work up the ambition to wake up in the morning. Stef has decided that he may need some help in finding the woman of his dreams, and embracing loyalty rather than logic he turns to Jean-Claude for advice.