A documentary that details the process of restoring 270 of the 520 lost films of pioneering director Georges Méliès, all orchestrated by a Franco-American collaboration between Lobster Films, the National Film Center, and the Library of Congress.

Ibrahim, a young German of Turkish descent, leads a double life, living with his tradition-bound family and spending his days looking for a respectable job. But outside his parent's apartment, Ibo (as he's called by his family and friends) is a confident gay man who works in a sex shop and is on the hunt for Mr. Right.

An unemployed man finds his life sinking more and more into trouble as he hides his situation from his family and friends.

Two half-hour animated films based on the much-loved rhymes written by Roald Dahl and illustrated by Quentin Blake.

After keeping a careful distance for many years, 25-year-old Gaspard must renew contact with his family when his father remarries. Accompanied by Laura, an eccentric young woman who agrees to pretend she's his girlfriend at the wedding, he finally feels ready to set foot in the zoo owned by his parents, where he is reunited with the monkeys and tigers he grew up with... But with a father who is an out-of-control womanizer, a brother who is far too sensible, and a sister who is far too beautiful, he unknowingly sets himself up to experience the last days of his childhood.

Isabelle, Paris'te yaşayan bir ressamdır. Sanatçı olmanın yanı sıra aynı zamanda boşanmış bir anne olan Isabelle, duygularının hayatını yönlendirmesine izin veren, mutsuz ve kararsız bir kadındır. Dünyanın en romantik şehrinde bile aşkı bulamaz. Aşk hikâyesindeki aktörler değişse de sonuçlar Isabelle için hep aynıdır: hayal kırıklığı ve yalnızlık… Isabelle, aradığı mutluluğu bulabilmesi için önce yanlış yerlere baktığını fark eder ve yeniden aşkı aramaya koyulur...

Üniversite hazırlık okulundaki iki adam naif genç kızlara baştan çıkma konusunda bahis oynamakta ve her şeyin kendi gündemine sahip olan en popüler ve sapkın kızın hangisini baştan çıkarabileceğini kabul ettiklerinde maçlarını karşılamaktadır.

A mild-mannered banker is forced to masquerade as a notorious gangster and pimp.

İlk kez 2005 Berlin Film Festivali’nde gösterilen bu gerçekçi büyüme öyküsü, klasik müzik ve bir suç imparatorluğu arasında kalan genç bir adamın hayatına mercek tutan nitelikli bir karakter incelemesi. Yirmi sekiz yaşındaki Thomas Seyr, Paris’te bir emlak mafyasının gelecek vaat eden üyelerindendir. Thomas’ın, bu “erkek” mesleğinin gölgesinde kalan bir özelliği ise, bir konser piyanisti olan annesinden miras kalan, piyano çalma yeteneğidir. Annesinin ölümünden sonra tuşlara hiç dokunmamış olan Thomas, emlakçılık uğruna yüz çevirdiği bu yeteneğinin asıl önceliği olduğunu fark eder. Ortağının karısıyla ilişkiye girmesi ve piyanoya verdiği ağırlık yüzünden işini ihmal etmeye başlaması Thomas’ın hayatını çelişkilerle dolu bir çalkantıya sürükler...

Edebiyat eleştirmeni olan Marc Marronnier’i karısı, Marc’ı az gelişmiş bir pislik olarak niteledikten sonra başarılı bir yazar için kendisini terk eder. Marc, bunun hüznüyle aşk ve ilişkiler üzerine alaycı bir kitap yazmaya verir. Kitabı yazdığı sırada genç, dayanılmaz ve ulaşılmaz Alice’i tanımasıyla hayatı alt üst olur. Kuzeninin karısı olan Alice ile yaşayacakları kendi doğrularının da altüst olmasına sebep olacaktır.

In the beautiful area of ​​Paris, Maria and José Ribeiro lived for almost thirty years on the ground floor of a Haussmann building, in their dear little lodge.

1976 yazında, Tel Aviv’ten Paris’e giden bir uçak, dört hava korsanı tarafından kaçırılır. Uçak, Uganda’daki Entebbe Havaalanı’na indirilir. Korku içindeki 248 yolcu, ölümcül bir siyasi ayaklanmanın içinde pazarlık kozu olarak kullanılırlar. Hava korsanlarının amacı ise ellerindeki rehinelere karşılık İsrail, Kenya, Fransa, İsviçre ve Batı Almanya’da bulunan 53 Filistinli mahkûmun hemen serbest bırakılmasıdır. Rehineleri kurtarmak için olağanüstü bir plan yapılır.

Paul oldukça asi ve dik başlı bir geçtir. Ufaklığından beri yetimhane de büyüyen bu genç sevgiden mahrum kalmış ve biraz içine kapanmıştır. Vahşi bir bölgede bekçilik yapan Borel’e emanet edilir. Orada ki yaşamına adapte olmakta güçlük çeker. Yetimhane de işleyen katı kuralların burada da geçerli olacağını sanır ancak böyle bir şey olmaz. Oldukça varlıklı birisinin arazisinde çalışan Borel, burada hırsızları ve kaçakçıları barındırmamaktadır. Bir gün öyle kurnaz birisi bu bölgeye dadanır ki vereceği uğraş öncekilere hiç benzemez.

Araba tamircisi olan Tony’nin eşi Shirine ile sade bir hayatları vardır. Mutlu çift doğacak çocukları için gün saymaktadır. Yaşadıkları sokakta uzun süreden beri altyapı çalışması yapılmaktadır. Lübnan’dan Filistin’e göç eden, çalışmalardan sorumlu şirketin ustabaşı olan Yasser, Tony’nin balkonundaki giderin akıttığını fark eder. Tony’nin evine gidip gideri tamir etmek isteyen Yasser, Tony’nin sert tavırlarıyla karşılaşınca gideri dışarıdan onarır. Yasser ve Tony’in tamirat yüzünden aralarında başlayan zıtlaşma giderek daha şiddetli bir hal alır ve ikili kavgaya tutuşur. Mesele mahkemeye taşınınca ikisi arasındaki sorun artık bir kamuoyu davasına döner.

60 yılı aşkın bir süredir sinemadan fotoğrafa, video yerleştirmeden heykele yapıtlar üreten 88 yaşındaki efsane Agnès Varda, İstanbul’da da “Şehrin Kırışıklıkları” projesiyle duvarlara yapıtlar bırakan genç JR ile birlikte Fransa’nın köylerini gezdi. İkili bir yandan halkla sohbet etti, fotoğraflar çekti, çektikleri fotoğrafları sergiledi, bir yandan da dost olup birbirlerini daha iyi tanımaya çalıştı. Mekânlar ve Yüzler, iki çok özel sanatçının sanat, yaş almak, paylaşmak ve gezmek hakkında ürettikleri bir film.

Dram gerilim türündeki yapım kör bir kadını temel alıyor. Görme yetisini kaybetmiş olan kadın kocasıyla sakin bir hayat sürmektedir. Ancak bir gün görme yetisini tekrar kazanmasıyla her şey değişir. İlk başta görebilmenin keyfini çıkaran kadın kısa süre sonra kocasıyla ilgili gariplikleri fark etmeye başlar. Kadının görme yetisini kazanmasıyla birlikte ilişkilerinin dinamikleri de değişecektir... Filmin başrollerinde Blake Lively, Yvonne Strahovski ve Jason Clarke yer alırken, filmin yönetmen koltuğunda ise Marc Forster oturuyor. Filmin senaryosunda yönetmenle birlikte Sean Conway'in imzası var.

Birinci Dünya Savaşı arifesinde Protestan Kuzey Almanya’da bir köyde geçen hikâye, köyde gelişen tuhaf ve ürkütücü kazalardan yola çıkıyor. Eğitim, din, gelenek, masumiyet gibi kavramları, köyün soysal dengeleri üzerinden yansıtan film, köy öğretmeninin geriye dönerek anlattığı bir hikâye olarak işleniyor ve toplumsal temelleri gözler önüne seriyor.

Adrien Rivoire adındaki genç bir adam, I. Dünya Savaşı'nda yaşamını yitiren Frantz Hoffmeister'ın mezarını günde iki kez ziyaret edip çiçek bırakmaktadır. Bu durum Frantz'ın nişanlısı Anna ve ailesinin dikkatini çeker. Genç adamı evde ağırlayan ve Frantz ile yakın arkadaşlığını öğrenen Anna, Adrien ile bir bağ kurmaya başlar. İki yaralı insan birbirinin acısını paylaşarak hafifletirken, Frantz'a dair bilinmeyen sırlar da gün yüzüne çıkacaktır.

Kyle (Ross Lynch) annesiyle birlikte taşındığı yeni evine ve okuluna uyum sağlamakta güçlük çekmektedir. Günün birinde telefonuna sihirli bir uygulama yükler. Paylaştığı tüm gönderilerin gerçek hayatta olmasını sağlayan bu uygulama Kyle'ın hep istediği "mükemmel" hayata sahip olması için harika bir fırsattır. Çok geçmeden okulun en güzel kızları Dani (Olivia Holt) ve Charlotte'un (Courtney Eaton) dikkatini çekmeyi başarır. Ancak durumunu her güncellediğinde yaşadıkları onun yeni hayatının mükemmelden ne kadar uzak olduğunu fark etmesini sağlar. Gerçek mutluluğu yakalaması için bir an önce kendi fabrika ayarlarına geri dönmelidir.

19 yaşında genç ve gelecek vaat eden bir aktör olan Greg Sestero oyunculuk dersleri alırken Tommy Wiseau adında bir adamla tanışır ve aralarında tuhaf bir arkadaşlık başlar. Tommy'nin sahnedeki korkusuz tavırlarından etkilenen Greg, Tommy'nin önerisiyle Los Angeles'a taşınır. Ancak ikilinin buradaki işleri yaver gitmez. Bir türlü istedikleri teklifleri alamayınca kendi filmlerini kendileri çekmeye karar verirler.