A bride elopes with her lover on the very day of her wedding. The groom follows the two lovers, and a knife fight takes place. The rivals stab each other and the only wedding that takes place is that one knotting their destinies together in death. A blood wedding.

Aile baskısı, gelecek kaygısı, sınav depresyonu ve bir yandan süregelen yoğun okul temposuyla birlikte öncelikle okuldaki yazılı sorularını ele geçirmekle başlayıp, sonrasında işi ÖSS Soru Bankası Soygununa kadar götüren Mert (İsmail Hacıoğlu), Sinan (Yağmur Atacan), Gamze (Rüya Önal), Kaan (Caner Özyurtlu) ve Uluç (Volkan Demirok) 'un heyecan dolu hikayelerini anlatıyor...

A compilation of over 30 years of private home movie footage shot by Lithuanian-American avant-garde director Jonas Mekas, assembled by Mekas "purely by chance", without concern for chronological order.

Edgar Allan Poe'nun Metzengerstein, William Wilson ve Never Bet the Devil Your Head adlı üç kısa hikayesi; Federico Fellini, Louis Malle ve Roger Vadim tarafından uyarlandı. Vadim'in yönettiği Metzengerstein, ortaçağda kendine miras kalan bir şatoda sefahat içinde yaşayan genç bir kontesi (Jane Fonda); Malle'in yönettiği William Wilson, orduya yazılan şiddet düşkünü bir genci (Alain Delon); Fellini'nin yönettiği Toby Dammit de gözden düşmüş alkol bağımlısı bir aktörü (Terence Stamp) anlatıyor

Fox, a former circus performer, wins the lottery of DM 500,000 and can now have the life and things that he has always wanted. While he wants to climb up the social ladder, it isn't without turmoil, and being torn between his old working class roots, and the shiny new facade of middle class consciousness.

A group of very different individuals who in 1975 lived in a commune called "Together". Now it is 1999, and the collective has turned into the world's smallest. The commune consists of only two people - Göran and Klasse. Feeling a bit lonely, the idea occurs of a reunion with their old friends.

A cynical woman with a disfigured face—a hardened criminal—gets an opportunity to change her ways when she meets a sympathetic plastic surgeon. She leaves her old life behind, but soon her old friends catch up with her.

Christmas 1945. In a train from Stockholm to Berlin are a motley collection. It is the failure of the author Gunnar who wants to leave his old life and make a contribution in Berlin; physician Henry who plan to marry Marie and likewise Henry's current wife Karin, who he plans to kill during the journey, the middle-aged gay couple Pompe and Sixten, a soldier going to Uppsala but is on the wrong train: the cheerful and cynical old Margaret, and a dressed elf and a surly conductor. With the train are also a number of Baltic refugees accompanied by two nuns to be sent to Germany.

Can one day shape the rest of your life? A feature documentary on the South-Korean education system.

"Intimate Grammar" is a sensitive study of an inner journey rich in detailed observation. A dysfunctional family and delayed puberty make life miserable for a pre-adolescent growing up in Jerusalem in the 1960's. The film, an adaptation of David Grossman's "The Book of Intimate Grammar", shows our hero, Aharon Kleinfeld, striving to survive his domineering mother, his anti-intellectual father and his own diminutive stature in a setting of a lower-middle-class housing development where gossip is rampant and appearances are all important.

A serious and terminal diagnosis changes filmmaker Petter Vennerøds life abruptly. He wants you to join him o his last film - but it's urgent. The illness in his head is taking his words and thoughts. We follow Petter until he gets the opening sequence he wants in the film; the funeral.

Set in New York City's gritty East Village, the revolutionary rock opera RENT tells the story of a group of bohemians struggling to live and pay their rent. "Measuring their lives in love," these starving artists strive for success and acceptance while enduring the obstacles of poverty, illness and the AIDS epidemic.

Genç bir kadının kocası görünürde herhangi bir sebep ya da uyarı yokken intihar eder ve karısıyla bebeğini geride bırakır. Yumiko tekrar evlenerek Osaka'dan küçük bir balıkçı kasabasına taşınır ama yalnız dünyasının anlamını aramaya devam eder.

Yer Stockholm, sene 1982. Mevzu punk, ergenlik ve dostluk... 13 yaşındaki üç arkadaş (Bobo, Klara ve Hedvig) sokakların tozunu attırıyor... Cesurlar, çetin cevizler, güçlüler ve bir o kadar da zayıflar, akılları karışık ve acayipler... Çok küçük yaşta kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalmışlar... Herkes “Punk falan kalmadı artık” dese de, ellerinde tek bir enstrüman olmadan, bir punk grubu kuruyorlar. Lukas Moodysson’un, eşi Coco’nun yazıp çizdiği Never Goodnight adlı çizgi romandan uyarladığı film, aslında tüm sinemaseverlere seslenen bir çalışma. Yönetmen filmi için şunları söylüyor: “Tüm kanıtlar aksine işaret etse de, hayatın yaşamaya değer olduğunu gösteren bir film yapmak istiyordum; yaptım.”

Genç bir öğrenci olan Angelique, evli bir doktora aşıktır. Onu hamile eşinden ayırmak için dolaplar çevirir, ancak doktor onunla olan randevularına ve son olarak da planladığı Floransa gezisine gelmez. Ardından film hikayenin başına döner ve anlatıcı değişir: Bu sefer Angelique yerine doktorun gözünden aynı olaylar gösterilir. Ve şimdi her şey bambaşka görünmektedir

800 kişinin yaşadığı derme çatma bir binada her tipten insan bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Tulskiy su tesisatçılığı yapmaktadır. Apartmanın düzenbaz yöneticisinin kirli işlerine de karşı durmaktadır. Binanın risk altında olduğunu ve yıkılmaya yüz tuttuğunu anlayınca etrafındakilerle bir araya gelerek çözüm bulmaya çalışır ve çok uzun bir gece başlayacaktır.

İnsanların büyük şirketler, kurumlar ve hükümetler tarafından nasıl kontrol altına alındığını, manipule edildiğini anlatan Zeitgeist: The Movie isimli belgesel, 3 bölümden oluşuyor.İlk bölüm “The Greatest Story Ever Told”da, eski Pagan inanışlarından günümüze kadar din olgusunu ve insanlar üzerindeki etkisi ele alınıyor. 2. Bölüm olan “All the World's a Stage”, bazı kanıtlar eşliğinde 11 Eylül saldırılarının Irak ve Afganistan’daki saldırıları meşrulaştırmak için Amerikan hükümeti tarafından yapıldığını iddia eden teoriler üzerine gidiyor. Son bölüm “Don't Mind the Men Behind the Curtain” ise belirli bankaların giderek zenginleştiğini ve dünya ekonomisinin önemli bir kısmını tekeline almasını anlatıyor.

20. yüzyılın başlarında, Bangladeş'in bir köyünde fakir bir Brahman ailesinin Apu adında bir çocukları olur. Bir şair ve de rahip olan babası ailesini geçindirmeye yatecek kadar para kazanamamaktadır. Kız kardeşi de sürekli olarak komşunun bahçesinden guava isimli bir meyve çalmaktadır. Bütün bunlar ve de aileyle birlikte yaşayan yaşlı teyzelerinin bitmez tükenmez dırdırları, annesini zaten zor hayatını iyice güçleştirmektedir.

Genç bir kadın olan Camille, Philibert ve Franck adlı iki komşusuyla dost olur; rahat ve huzur bulmak için onların evine yerleşir. Ailevi geçmişleri ve kişilikleri bakımından birbirlerine zıt bu üç karakter, uyum içinde hayatın tadını yakalarlar. Tartışmaların, kavgaların, barışmaların, suç ortaklıklarının ötesinde, “bir arada” olmanın keyfi onları daha güçlü kılar. Derken, inatçı olduğu kadar dünyalar tatlısı olan Franck’ın anneannesini de aralarına almaya karar verirler. Hikâyenin kahramanları feleğin çemberinden geçmiş, biraz yabani ve yalnız karakterlerdir; fakat gönül zenginliğine ve duyguların gücüne inanırlar. Peki, “Bir aradayız, hepsi bu” diyerek kendilerini keşfetmeleri, kendilerini gerçekleştirmeleri mümkün olabilir mi? Masala yakın durmakla birlikte, film burada gündelik hayatın tarafını tutuyor. Her şey toz pembe değil ve kendileri için inşa ettikleri bu fanusta dram eksik olmuyor. Hayatın sert darbelerinden, kenara çekilme riskini de göze almadan, nasıl kaçmalı?

Birdee, hayatını hep umutları ile sürüklemiş, gençlik aşkı ile evlenerek mutlu bir yuvada çocuğu ile yaşayan genç bir kadındır. Oysa ki yaşamındaki hemen herşey bir oyundan ibarettir. Dünyası tıpkı buzdan bir ev gibi eriyip gider. En yakın arakadaşı onu en çok sevdiğiyle aldatmıştır. Bunu da birlikte katıldıkları bir televizyon programında itiraf eder. Gidecek hiç bir yeri yoktur. Doğduğu kasabaya geri döner. Fakat programı burada herkes seyretmiştir. Artık hayattan başka sığınacak yeri yoktur.