Julie finally gets an interview for a job where she can raise her children better only to run into a national transit strike.

Five years after a zombie outbreak, the men and women of R-Division hunt down and destroy the undead. When they see signs of a second outbreak, they fear humanity may not survive.

Celestine has a new job as a chambermaid for the quirky M. Monteil, his wife and her father. When the father dies, Celestine decides to quit her job and leave, but when a young girl is raped and murdered, Celestine believes that the Monteils' groundskeeper, Joseph, is guilty, and stays on in order to prove it. She uses her sexuality and the promise of marriage to get Joseph to confess -- but things do not go as planned.

Berlin Olimpiyatları üzerine uzun metrajlı bir film yaratması için 1936 Olimpiyat Komitesi tarafından görevlendirildikten sonra Riefenstahl, hareket halindeki vücutların şiirselliği ile koşu yarışındaki atletlerin yakın plan çekimlerini birleştirerekinsan vücudunu öven bir belgesel çekmiştir. Yapım genç erkek bedenini göklere cikarmakta ve, bazılarına göre, atletik hünere yönelik Nazi bakış açısını ifade etmektedir. Riefenstahl, çim hokeyi, futbol, bisiklete binme, binicilik, su sporları ve jimnastik sporları yarışları sırasındaki atletlerin erdemlerini sunmaktadır. Hatırda kalıcı sahneler Amerikan Glenn Morris tarafından kazanılmış Pentatlon ve Dekatlon’dur. Film oyunların kapanış coşkusuyla sona erer.

A husband and wife detective team takes on the search for a missing inventor and almost get killed for their efforts.

The year is 1764. For over a year, Josef has been leading a precarious life in Venice. He hopes to become an opera composer. The city, full of talented and already-established composers, seems closed to him. Looking for work as a violinist, he comes into the orbit of a rich young woman. Thanks to her, he gets the opportunity to play at salons. But his real opportunity arises when he becomes the lover of a libertine marquise. She teaches him worldly manners, rids him of signs of a provincial upbringing and introduces him to a hedonistic existence free from religious intolerance. Thus transformed, Josef gets an incan incredible commission: to write an opera for the San Carlo, Europe's largest theatre.

Genç bir maaşlı adam ve karısı, evlilik dışı bir ilişki yaşarken, tutkusuz ilişkilerinin sınırları içinde mücadele ediyor.

Albay Cord McNally rolünde efsane oyuncu John Wayne, çalınan altınları bulmak için haydutlara karşı amansız bir mücadeleye girişir.

A mysterious black sphere is discovered in the orbit of Mars. The Achilles is sent to investigate. After the bedraggled six-person crew wake from eight months hibernation, the Sphere is transmitting a single word in every Earth language ever known - Deus.

The Making-of James Cameron's Avatar. It shows interesting parts of the work on the set.

Köpeği Skid Row'da öldürüldükten sonra, Jake Rosser, sorumlu olabilecek kişi veya kişiler hakkında gerçeği ortaya çıkarmak için karanlık bir yeraltı dünyasına derinlemesine dalar.

Almanya, 1970'ler. 50'sini geçmiş başarılı bir iş adamı olan Leopold Blum, 19 yaşındaki öğrenci Franz Mesiter'i evine davet eder ve onun sevgilisi Anna'yla arasındaki tatminsiz cinsel ilişkisinden haberdar olur. İki erkek arasında bir ilişki başlar. Zaman geçtikçe rol yapma ve yönlendirme, çifte bedelini ödetir. Bir gün önemsiz bir mesele bir fikir ayrılığına yol açar, ve o andan itibaren ilişkileri bir yanlış anlamalar yumağına dönüşür. İki erkek, birbirlerinden tamamen farklı oldukları inancıyla giderek katılaşırlar. Bir gün Leopold'un iş gezilerinden biri sırasında Anna gelip Franz'ı morali bozuk bir halde bulduğunda durum yeni bir hal alır. Eski âşıklar arasındaki ilişki yeniden alevlenir, ama Leopold ansızın eve döner ve o da Anna'ya karşı bir cinsel ilgi gösterir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, eskiden Leopold'un sevgilisi olan transseksüel Vera da çıkagelir.

Geçim sıkıntısıyla ve sağlık sorunlarıyla boğuşan Sergio, tesadüf eseri ailesinin geleceğini kurtarma şansı yakalar. Ancak bunun için sonsuza kadar ortadan kaybolması gerekecektir.

Set in the mid sixties and shot with more black than white, ‘SAD?’ is a dark ten minute film that explores the time that we spend alone watching television, and the good and sad effects it can have on you. The film has a timeless, forgotten feel about it, a study of a world and time detached from the norm, a life filled with both laughter and loneliness, escapism and escapees...

Senaryosunu Audiard ile birlikte Céline Sciamma ve Léa Mysius'ün yazdığı, Cannes'da Altın Palmiye için yarışan film, dört gencin birbirleriyle değişken ilişkilerini gözlemlerken bir yandan da çağdaş dünyada aşkın yeni halini siyah beyaz görüntüler ve akıcı diyaloglarla yansıtıyor.

Canterbury'e giden bir grup keşiş, yolda vakit öldürmek için birbirlerine öyküler anlatmaya başlarlar. Fakat bütün bu öykülerin ortak bir yanı vardır: hepsi de son derece açık saçık öykülerdir. Bu noktadan itibaren sırayla anlatılan öyküleri dinlemeye ve izlemeye başlarız. Açık saçık olmalarının yanında aslında hepsi de, kilise ve papazların yaşam tarzlarına yöneltilen bir eleştiri ve insan doğasında bulunan zaafların mizahi bir yoldan ele alınmasını içermektedir.

An unemployed construction worker heading out west stops at a remote farm in the desert to get water when his car overheats. The farm is being worked by a group of East European Catholic nuns, headed by the strict mother superior, who believes the man has been sent by God to build a much needed church in the desert.

One night, Leo, a Spaniard working in Brussels as a subway driver, sees a young man on the edge of the platform, just before he falls onto the tracks.

Leila ve Damien birbirine tutkuyla bağlıdır. Bipolar tanısı alan Damien, hiçbir zaman onun arzuladığı kişi olamayacağını düşünse de, Leila’yla hayatını sürdürmek için çabalar. Leila, onun dibe vurduğu dönemi gördükten sonra, Damien’ı hastalığından bağımsız, sevdiği adam olarak görebilecek midir?

Story of an ambitious young doctor through unethical means intend to make a quick career. Now is primary in a luxury clinic where administers the sick with the same cynicism of his young years.