Karanlık, izbe, kasvetli ve sanki canlıymışcasına korku salan bir ev... Laura, babasıyla bu evi ziyaret eden, babası burada vahşice öldürülen bir genç kız... Issız Ev kesintisiz tek bir plan sekdansla Laura'yı burada geçirdiği uzun ve yorucu geceyi anlatıyor. 1940'lı yıllarda Uruguay'daki küçük bir kasabada yaşanmış bir olaydan esinlenen ve "kesintisiz gerilim", "teknik şaheser" gibi övgü dolu sözlerle karşılanan Issız Ev'in ilk gösterimi, 2010 Cannes Film Festivali'nin Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde yapıldı.

Dört üniversite öğrencisi mezun olmak üzeredir ve bir yanda, yakın zaman önce tamda yeni doğacak bebeklerini beklerken eşini kaybetmenin acısıyla yanıp tutuşan bir eş ve başka bir tarafta idealleri olan şerifin tüm çevreden sır gibi sakladığı sevgilisi. En büyük olay ise bu küçük kasabada yaşanan ve tüm dünyayı etkisi altına alan ani elektrik kesintisi olacaktır. Hiç bir kanun ahlak ve düzenin olmadığı tamamen anarşinin hüküm sürdüğü bir dünya. Bakalım böyle bir ortamda kim hayatta kalmayı başaracaktır.

Scott (Jon Foster) is a filmmaker in need of inspiration. He and his girlfriend Penny (Sarah Jones) move into a desolate house hoping to make a breakthrough. Then they discover their neighbor, the elusive Mr. Jones. Famous for his haunting sculptures, Mr. Jones has remained a mystery to the world. Scott and Penny, convinced that they have found the perfect film subject, sneak into his workshop and realize that their curiosity may have chilling consequences. Who is Mr. Jones?

A babysitting uncle tells his charges three horror stories: about a killer witch; Little Red Riding Hood and a werewolf; and Goldi Lox and the three bears.

A shy entomologist named Ida—whose girlfriend has left her, due to her interest in insects—develops a crush on a strange girl, Misty. After Ida receives a mysterious insect in the mail, the two women spend the night together, and Ida awakens to find that Misty has stumbled upon her insect collection and has a great interest in them herself.

A small town, desperate to recover from hard economic times, is under threat when voracious Snakehead fish mutate and survive previous lake chemical poisonings. The fish transform from pests to predators when human growth hormones are dumped into the local lake in the hopes of reviving the local fishing industry. Thriving on the hormones, the Snakehead fish grow to monstrous proportions, devouring everything within reach. Capable of moving and eating on land, they are forced to leave the now barren lake in a desperate search for food - animal, vegetable or human.

Gregg's first day at his new job starts off strangely, as he discovers his cubicle is covered in a sea of Post-Its left behind by his predecessor, who he soon discovers did not leave on amicable terms. His co-workers don't seem quite normal either, standing aimlessly or endlessly chatting nonsense on the phone or gossiping by the coffee machine. Grown men cry in this office and as Gregg tries to stay on top of his new job, fighting a toy car that runs around the office, arguing with a janitor, and trying, repeatedly, to send out an all important fax; things gradually go from bad to worse in this corporate wasteland. As day turns into night, Gregg begins to realize this is no ordinary workplace. It can be very lethal...

Trevor is an extremely shy undertaker's assistant. He always tags along with his good friend Ronnie, when he goes to the pub with his girlfriend Sandra. Sandra introduces Trevor to her more forward friend Linda. Linda has a difficult time getting Trevor to go out with her, but she finally gets him to go to a disco; he won't dance, so Linda dances with Ronnie.

Ameliyat takıntısı olan bir genç kız bekaretini kaybetmeye ve kız kardeşini kistik fibrozun tahrip edici etkilerinden korumaya çalışırken bir yandan da toplumun dışında olma durumuyla mücadele etmektedir. Jr. Pauline (Annalynne McCord) yara kabuğu toplama gibi bir eğilimi olan ve bu eğilimi bir takıntıya dönüşmüş güzel bir genç kızdır. Bu durumu fark eden Pauline’in sert annesi genç kızın yardım alması için kilise terapistine gitmesinde ısrar eder. Dini bir riyakar tarafından yargılanma düşüncesine kızan Pauline’in takıntısı daha da artar. Bu sırada annesini etkilemek için zekice bir plan hazırlamaktadır. Pauline kız kardeşinin kistik fibrozuyla savaşmak için çareler bulmaya çalışırken, hormonları canına okumaktadır.

Bir adam (Sharlto Copley), kim olduğu ya da nasıl oraya geldiğini bilmeden ölülerle dolu bir yerde uyanır. Kaçmak için yan taraftaki bir eve gizlice girer ve hafıza kaybı yaşayan bir dizi korkmuş yabancı ile karşılaşır. Grup, kimlikleri ile alakalı ipuçlarını bir araya getirmeye başlarken şüphe yerini şiddete bırakır, ancak kendilerinden çok daha korkunç ve aç bir tehditi fark ettiklerinde, çok geç olmadan kendilerini neyin oraya getirdiğini bulmak zorunda kalırlar...

Üç lise öğrencisi genç, internet üzerinden gelen teklif üzerine bir kadınla buluşmaya giderler. Ancak gittikleri yerde onları büyük bir tehlike beklemektedir: Yaşayış tarzlarını onaylamadıkları insanlara ayinleri sırasında türlü işkenceler yapmakta olan gizli bir tarikat. Bu tarikat adeta bir ölüm kampı yaratmıştır. Tuzağa düşen gençlerin kurtulma çabaları bir dizi olayı tetikleyip, insanın içindeki kötülüğün sınırlarını teste tabi tutacak ve her şeyin bir kabusa dönüşmesine neden olacaktır.

Michael askeri okuldan ailesinin yanına dönünce, annesinin yeni erkek arkadaşı David ile karşılaşır. Annesinin birlikte olmaktan çok mutlu olduğu David ilk başta Michael'ın da sempatisini kazanır. Ancak Michael her zaman iyilik dolu görünen David'den şüphelenmeye başlar. David gerçekten göründüğü kişi midir yoksa ardında karanlık sırlar mı saklamaktadır?

Michael Myers, yıllar sonra akıl hastanesinden kaçıp küçük kız kardeşi Laurie'yi bulmak için eve dönüp başarısızlığa uğramasının ardından amacına ulaşmak için bir kez daha katliamlarına devam ediyor. Abisinin saldırısının ardından Şerif Brackett tarafından bulunan Laurie, vakit kaybetmeden hastaneye götürülür. Aynı şekilde Michael'ın elinden kurtulmayı başaran Annie Brackett ve Dr. Loomis de aynı hastaneye götürülmektedir. Bu sırada başka bir ambulansta olan Michael kendine gelir ve kaçar. Hastanedeki Laurie ve diğerlerini bir sürpriz beklemektedir. Michael, hastanededir ve kardeşine ulaşana kadar önüne gelen herkesi öldürmekten çekinmeyecektir.

Çılgına dönmüş, aklı karışık ve yarı çıldırmış halde Appalachian mağarasında yaşanan dehşetten tek başına kurtulan Sarah Carter, yetkililere içeride yaşananları ve neden her yerinin arkadaşlarının kanlarıyla kaplı olduğunu anlatamayacak haldedir. Mağarayı, içeride yaşananları ve 5 arkadaşının nasıl ortadan kaybolduğunu bilen tek kişi olduğu için Sarah, o korku dolu mağaraya tekrar girmek zorunda bırakılır. Mağaraya tekrar girmesiyle burada yaşadığı dehşet kendisini takip etmeye başlar ve yetkili ekibin kendisine güvenmemesi ve şüpheli yaklaşması bu korku dolu anları Sarah için iyiden zorlaştırır.

Fransız animasyoncu René Laloux imzalı başyapıt, iki farklı tür arasındaki ezeli mücadeleyi anlatıyor. Dev yaratıklar ve küçük 'insansılar' arasındaki mücadele, içerdiği etkileyici fantastik unsurlara rağmen son derece tanıdık geliyor. Laloux ve senarist arkadaşları, 70'lerin politik iklimini çok iyi yansıtan bu filmde, sınıf mücadelesine dair düşüncelerini paylaşıyorlar aslında. 70'lerin en başarılı animasyon filmlerinden biri olduğunu özellikle belirtmek gerek. Saykodelik teknikleri, bilinçaltına işleyen müzikleri ve müthiş detaylar ve göndermeler içeren senaryosuyla ölümsüz bir klasik.

Bir tıp öğrencisi grubu, ölüleri diriltecek bir yol keşfetmişlerdir. Bunu çeşitli hayvanlar üzerinde başarıyla uygularlar. Ekibin üyelerinden Zoe (Olivia Wilde) bir kaza sonucu öldüğünde, arkadaşları aynı işlemi onun üzerinde de denerler. Zoe hayata geri döner, ancak geri dönen, tanıdıkları arkadaşları değildir.

Muhafazakar bir yargıç, ABD başkanı tarafından uyuşturucuya karşı verilen savaşa öncülük etmek görevine atanır. Bu yeni misyonu sırasında, savcı kendi kızına ait çarpıcı gerçeklerle de yüzleşecektir.Uyuşturucu trafiğini farklı cephelerden ele alan ve bir biçimde bu işe bulaşmış insanların kendi küçük öykülerini iki saati aşan bir süreçte toplayan TRAFİK, İngiliz Channel 4 televizyonunda dört bölüm halinde yayınlanmış aynı adlı mini diziden esinle Alman - ABD ortak yapımı olarak gerçekleştirildi.

Güney Kore filmi "Karanlık Sırlar"ın yeni çevrimi "The Uninvited - Davetsiz" iki kızkardeş ile üvey anneleri arasındaki ölümcül irade savaşını konu alıyor... Filmde, psikiyatri kliniğinden taburcu olan Anna adlı bir genç kızın (Emily Browning), annesinin şüpheli ve zamansız ölümünü çevreleyen gizem perdesini aralamaya kalkışması üzerine gelişen ölümcül irade savaşları anlatılır. Anna'nın klinikte tedavi gördüğü günlerde babası Steven (David Strathairn), annesinin eski hemşiresi Rachel ile (Elizabeth Banks) nişanlanmıştır. Anna'nın yaşadığı umutsuzluk, annesinin hayaletinin ortaya çıkıp intikam istemesi üzerine korkuya dönüşür. Annesinin hayaleti katili olarak Rachel'i işaret etmektedir. Bunun üzerine Anna ile kızkardeşi Alex (Arielle Kebbel), Rachel'in soru işaretleriyle dolu geçmişini araştırmaya girişirler...

Orta Amerika’da bir üniversitede fizik profesörü olan Larry Gopnik, karısı Judith tarafından terk edildiğini öğrenir. Judith, kendisine daha fazla değer veren Larry’nin iş arkadaşı Sy Ableman’a aşık olmuştur. İlişkisini gizlemeyen Judith’in evden ayrılması ile aylak kardeşi Arthur’un eve taşınması ve tüm sorumluluğunu Larry’e yıkması bir olur. Oğlu Danny’nin ciddi bir disiplin sorunu vardır ve kızı tam bir alışveriş delisidir. Larry’nin sorunları bununla da kalmaz, kendisine gönderilen sabotaj mektupları ve rüşvet teklifleri ile de uğraşmaktadır. Tüm bunların ortasında Larry yapayalnızdır, gerçek bir tavsiyeye ve yardım edebilecek bir arkadaşa ihtiyacı vardır; ciddi bir dosta!

Modern Amerikan ailesi ortalama 1.87 çocuk sahibidir. Fakat Tom Baker ve sevgili eşi Kate bir düzine çocuk sahibi olarak hayatın belki daha ucuz değil ama daha iyi olacağına inanmaktadırlar.Baker'ların hayatı Illinois'in küçük bir kasabasında kalabalık aileleri ile mutlu ve huzurlu geçmektedir.Tom'un kasabanın futbol takımının koçudur. Ailenin günlük yaşamı sevgi ve kaosla örülüdür...Ne tür kaos mu... Çocukların kurbağasının kahvaltı masasında zıplaması gibi kaoslardan bahsediyoruz...Tom hayalindeki iş olan büyük bir ünivesitenin koçluğu teklif edildiğinde aile meclisini toplayıp her ne kadar çocukları istemese de yeni bir hayata adım atmaya karar verirler.Aynı zamanda Kate de hatıralarını yazdığı kitabın basılacağını öğrenir.Ajansı onu New York'a kitabının tanıtımını yapması için çağırmaktadır. Tom hem bütün çocukların sorumluluğunu hem yeni eve ve yeni işe alışmanın güçlüğünü tek başına yüklenmek zorunda kalacaktır.