A killer for the Russian Mafia in Vienna wants to retire and write a book about his passion - cooking. The mafia godfather suspects treason.

Herkesin öldüklerini zannettiği Dr Frankenstein ve canavarı hayattadır Dr Frankenstein artık deneylerine son vermek niyetindedir Ancak hocası olan çılgın bilim adamı Dr Pretorius, karısı Elizabeth'i kaçırır Dr Pretorius'ın amacı dişi bir canavar yaratmaktır ve Dr Frankenstein'dan eğer karısını kurtarmak istiyorsa kendisine deneylerinde yardım etmesi gerektiğini söyler...

The defeated remnants of vile Ukrainian nationalists, headed by the leader of the Ukrainian liberation movement, Symon Petliura, cannot accept their historical fate and are plotting an insurrection against the Soviet regime in Ukraine. There is nothing Petliura and his cohorts would not do to win back control over Ukraine, including selling it to the highest bidder, in this case, the Polish dictator Jozef Pilsudski. A group of plotters are coordinating an insurrection in Kyiv with an attack from Poland headed by Petliura’s general Yurko Tiutiunnyk. Predictably, the invincible Red Army defeats the nationalist plotters and proves that the Soviet borders are impregnable.

Genç, karaderili bir caz şarkıcısı olan Hugh, açık renk tenli kardeşi Ben ve beyaz sanılabilecek kız kardeşi Lelia ile birlikte Manhattan'da bir dairede kalır. Lelia, edebiyat ve sanat çevrelerinde gezip sürekli kendi kimliğini ararken, aynı şekilde kendini bulmaya çalışan müstakbel müzisyen Ben, iki beyaz arkadaşı Tom ve Dennis'le birlikte amaçsızca sokaklarda dolanır. Cassavetes'in yönetmen olarak ilk filmi olan bu doğaçlamaya dayalı, çığır açıcı bağımsız film , New York mekânları ve Charles Mingus'un doğaçlama caz müziğinden büyük ölçüde yararlanarak, dokunaklı, hem acı hem tatlı bir büyüme öyküsünü çarpıcı bir gerçekçilikle anlatıyor…..

"Günahkâr Gönüller", 1866 yılında Avusturya işgalinin son günlerinde Venedik'te işgalcilere karşı tepkilerin dorukta olduğu bir zamanda, direnişin başındaki Kont Ussoni'nin evli yeğeni Kontes Livia Serpieri'nin Avusturyalı Teğmen Franz Mahler'le yaşadığı yasak aşkı anlatır. Visconti romandan farklı olarak filminde bu aşkı biraz daha geri plana iterek savaşı ve direnişi öne çıkarmıştır. Ayrıca Visconti teğmenin romandaki Remigio Ruz olan adını filmde büyük besteci Gustav Mahler'e olan hayranlığından dolayı Franz Mahler yapmıştır. Çöküşü ve çürüyüşü yücelten, bunu yaparken de zerafetle ustaca harmanlayan bu destansı film başta İtalya olmak üzere birçok ülkede sansüre takılmıştı. Film 1968'de ABD'de kesilerek gösterilebildi. "The Wanton Contessa" adlı bu İngilizce versiyonun bazı diyalogları Tennessee Williams ve Paul Bowles tarafından yeniden yazılmıştır.

Stüdyo Ghibli’den Isao Takahata’nın yönetmenliğini üstlendiği animasyon türündeki film Tokyo kentinde orta sınıf bir yaşam süren Yamada ailesinin hikayesini konu alıyor. Mizah dolu bu filmde, bir ailenin yaşamı, problemleri ve yaşanmaya değer şeyler seyirciye sunuluyor.

A pair of men try to perform the dangerous "triple" in their trapeze act. Problems arise when the duo is made into a trio following the addition of a sexy female performer.

Daha çok batı kültürüne özgü sayılan bireyler arası yabancılaşmanın klasik 'jarmush' metaforlarıyla anlatıldığı film, uzun süredir görüşmemiş iki uzak akrabanın, Western kültürü içinde yaşadıkları maceraları, 'kimlik' kavramını öne çıkararak sorgulayor * 1984 Cannes Altın Kamera (En İyi İlk Film) - 1984 Locarno Altın Leopar - 1985 Sundance Jüri Özel Ödülü

Amerikalı bir dansçı Britanya'ya gelir ve başta öfkelendiği bir modele aşık olur, ama dansçı onu ahmak bir yapımcıyla aldatır

Seon-hee is a high school girl who used to tell lies to get her friends attention. She leaves Seoul guilt-ridden when her friend Jung-mi kills herself because of Seon-hee's lies. In the countryside where no one knows her, Seon-hee begins a new life as Seul-ki.

In 1932, a cop is killed and Frank Wiecek sentenced to life. Eleven years later, a newspaper ad by Frank's mother leads Chicago reporter P.J. O'Neal to look into the case. For some time, O'Neal continues to believe Frank guilty. But when he starts to change his mind, he meets increased resistance from authorities unwilling to be proved wrong.

Pretty Bloody: The Women of Horror is a television documentary film that premiered on the Canadian cable network Space on February 25, 2009. The hour-long documentary examines the experiences, motivations and impact of the increasing number of women engaged in horror fiction, with producers Donna Davies and Kimberlee McTaggart of Canada's Sorcery Films interviewing actresses, film directors, writers, critics and academics. The documentary was filmed in Toronto, Canada; and in Los Angeles, California and New York City, New York in the US.

Whilst vacationing in the Carpathian Mountain, two couples stumble across the remains of Count Dracula's castle. The Count's trusted servant kills one of the men, suspending the body over the Count's ashes so that the blood drips from the corpse and saturates the blackened remains. The ritual is completed, the Count revived and his attentions focus on the dead man's wife who is to become his partner; devoted to an existence of depravity and evil.

The true story of how Israel used politics, espionage, blackmail, targeted assassinations and finally military power to destroy Saddam Hussein's nuclear reactor and deny him the bomb.

Prof. Higgins, yağmurlu bir gecede, Londra Covent Garden'daki operadan çıkan kalabalığın arasında çiçek satan, ağzı bozuk Eliza Doolittle'a rastlar. Hırçın ve kaba davranışlarıyla etrafa sataşmaktan kendini alamayan muzip genç kız, sadece argo değil, üstelik berbat bir aksanla da konuşmaktadır. Higgins, kendisi gibi bir dil bilimci olan dostu Albay Pickering ile bir bahse girer: Eliza üstüne para alarak profesörün evinde kalacak ve diksiyon kursları alacaktır. Higgins, genç kızı tamamen yola getireceğine ve Eliza'nın bir süre sonra gerçek bir hanımefendiden ayırt edilemeyeceğini iddia etmektedir. Bernard Shaw'ın 1912 tarihli oyunu Pygmalion'dan uyarlanan ve Broadway'de 1956-62 yılları arasında büyük sükse yapan My Fair Lady'nin başarısı, sahne müzikalini uyarlayan Alan Jay Lerner'in film yönetmeni George Cukor'la işbirliğini doğurdu. Eliza rolünün kariyerinin zirvesindeki Audrey Hepburn'e verilmesiyle de sinema tarihinin zafer anlarından biri tescillenmiş oldu.

Franc Roddam'ın 1979 yapımı "Quadrophenia"sı, 1960'larda Mods ve Rockers adlı iki müzik gurubunun rekabetini anlatıyor. The Who grubunun bir albümünden yola çıkan filmde, Sting de ilk beyazperde sınavını veriyor...

A 55-year-old former high school football player finally gets to fulfill his life-long dream and play in the big game in this autobiographical fantasy.

Lynch's first film project consists of a loop of six people vomiting projected on to a special sculptured screen featuring twisted three-dimensional faces.

Michel Marsilya'da bir otomobil çalar ve yolda bir polis öldürür. Paris'te Champ Elysees'te New York Harold Tribune gazetesi için stajyerlik yapan Patricia'yı bulur. Daha önce birkaç kez birlikte olmuşlardır. Michel polis tarafından aranırken eski arkadaşlarıyla buluşup Roma'ya gitmek için gerekli parayı elde etmeye çabalar. Ancak ikisi de duygularından bir türlü emin olamaz. Başının polisle belaya girmesini istmeyen Patricia büyük bir ikilemde kalır. Onun bu kararsızlığına aldırış etmeyen Michel ise tam bir güven içinde son hazırlıkları yapmaktadır.