Tanrı, cenneti yarattı. Evren bir ışık iken bu ışığın arasında şeytanın tüm sinsiliğiyle pusuda beklediği karanlık bir delik vardı. Yıl 1997, ABD'deki bir limanda telaşlı bir koşuşturma var. Liman işçileri, 12. yüzyıla ait paha biçilmez bir İran heykelinin bulunduğu sandığı itina ile gemiden indiriyor. O sırada olan bir kazadan dolayı heykel kırılır ve içinde kırmızı bir taş çıkar. Bunu bulan liman işçisi kimse görmeden bu taşı alır ve bir koleksiyoncuya satar. Taşın içinde zamanında bir kahin tarafından hapsedilmiş bir cin vardır. Cin'in serbest kalabilmek için istediği tek şey ise birinin dilek dilemesidir...

İrlandalı yönetmen Glenn McQuaid'in ilk uzun metraj deneyimi olan korku-komedi türündeki film in konusu 18. yüzyıl İngiltere'sinde geçiyor. Film başkahramanı olan Arthur Blake genç bir mezar hırsızıdır. Fakat bir gün yakayı ele veren genç adam kendisini ölüm cezasını çarptırılmış bulur. İnfazın gerçekleşmesinden önceki gece Arthura sadece Duffy adlı bir rahip eşlik eder... Mezarlardan çalarak sattığı bedenler arasında vampirler ve zombilerin de bulunan, hayatını dalaverelerle geçirmiş bir adamın ilginç yaşam hikâyesi anlatılmaya başlanır.

Yüzyıllar önce Kral Vladislas, Radu'yu doğuran bir büyücü tarafından baştan çıkarılır ve lanetlenir. Radu'nun annesini sürgün ettikten sonra kral, ölümlü bir kadınla tanışır. Kadın; insanlarla yaşamayı tercih eden ve onun vampir mirasından nefret eden Stefan'ı doğurur. Kötü vampir adam Radu yıllarca sürgünde kaldıktan sonra Romanya'ya memleketi Prejnar'a geri döner ve babasını öldürür. Vladislas Kalesi'nin vampir kardeşleri Stefan ve Radu arasında bir güç mücadelesi başlar. Bu arada Amerikalı kız öğrenciler: Michelle, Mara ve Lillian, Romen kültürü ve batıl inançları üzerine araştırma yapmak için Prejnar'dadırlar. Radu bu kızlardan etkilenir ama kardeşi Stephan kızlara yardım edince işler karışır.

Abisiyle yaşayan Mike abisinin terk etmesinden korkmaktadır . Bir gün abisinin arkadaşının cenazesinde orada çalışan görevlinin zorlanmadan tabutu cenaze arabasına soktuğunu görür ve olayı araştırmaya karar verir.

Mike Pearson(James LeGros),Tall Man'la (Angus Scrimm)mücadelesininden üzerinden 10 yıl geçmiştir. Mike yattığı akıl hastanesinden çıkmıştır ve telepati yoluyla Liz(Paula Irvine) isimli bir kızla bağlantı kurarak hem Tall Man'i durdurmak hemde Liz'i Tall Man'nin elinden kurtarmak için çocukluk dostu Reggie'yle(Reggie Bannister) birlikte yollara düşer.

Serinin 3. devam filminde Tall Man Mike'ı kaçırır Reggie peşine düşer yolda pek çok badireler geçirir bir sürü dost ve düşman edinir.

Her alışta vücut dışı deneyim vaat eden bir ilaç vardır. Sokaktaki adı Soya Sosu’dur ve bunu alan kullanıcılar zaman ve boyutlar arasında gezinebilmektedir. Ama bazı geri dönenler artık insan değillerdir. Birden dünya dışı bir istila başlar ve insanlığın bir kahramana ihtiyacı doğar. Ama ortada sadece hiçbir işte tutunamayan kolejden terk John ve David vardır. Bu ikisi insanlığı kurtarmak için yaklaşan dehşeti durdurabilirler mi?

Babası ölen Joe, babasından çalınan ganimeti geri almak için amcası Lou'nun izini sürer. Ancak çok geçmeden kendisini Lou'nun tehlikeli entrikalarının içinde bulur.