1942 yılı. Belçikalı Yahudi bir genç olan Gilles, Almanya’daki toplama kamplardan birine götürülmek üzere Nazi subayları tarafından yakalanır. Kurtulmak için Yahudi değil İranlı olduğunu söylemesiyle hayatta kalsa da, Gilles’nin bu yalanı onu yaşamla ölüm arasında tutan tehlikeli bir oyuna dönüşür. Savaş bitince İran’a gitme hayalleri kuran Subay Koch, Gilles’in kendisine Farsça öğretmesi şartıyla hayatını bağışlar. Ancak en büyük sorun Gilles hiç Farsça bilmiyordur ve Koch’a öğretmek için yeni bir dil yaratmak zorundadır. Kamptaki diğer askerler onun yalanını ortaya çıkarmak için ellerinden geleni yaparlarken, Gilles uydurduğu bir kelimeyi bile unutursa bedelini hayatıyla ödemek zorunda kalabilir.

Bir gece Pierre , 20 yıldır sakladığı ve içini kemiren bir sırrını gelini Chloé ile paylaşmaya karar verir Bu sır, Pierre'in büyük aşkı Mathilde ile ilgilidir Yıllar önce Mathilde'i çok sevmiş ama risk gerektiren bu ilişkiyi devam ettirecek cesareti kendine bulamamış, fedakârlıktan kaçmış ve daha güvenli bir hayatı tercih etmiştir Ancak şimdi pişmandır ve gelini ile paylaştığı bu sır onu geçmişe götürür...