Apti adlı saf bir bahçivan zengin bir adamın evinde çalışmaktadır. Ev sahibinin yeğeni Serpil ise amcasının parası için onu ziyaret etmekte ve kendini namuslu bir ev kızı olarak göstermektedir. Aslında annesi ve onun ailesiyle birlikte uçarı bir hayat sürmektedirler. Tek istedikleri amcalarının parasını yemektir. Fakat birgün gerçekleri farkeden amca bey Serpil’in bahçivan Apti’yle evlenmesini aksi takdirde onu ve aileyi bütün mirasından yoksun bırakacağını söyler. Bu durumda başka çaresi kalmayan Serpil ona uzaktan uzağa hayranlık duyan Apti’yle evlenmek zorunda kalır... Tatil için gittikleri Uludağ’da zengin bir işadamı olarak kendini tanıtan bir gence aşık olan Serpil, Apti’yi uzaklaştırmak için herşeyi yapmaktadır.

Kara Haydar ve arkadaşı Abdullah, Beyoğlu’nun tüm mekânlarını haraca kesmiş kabadayılardır. İki arkadaş, kurdukları çeteyle birçok suça bulaşır. Haydar, bir süre sonra yaptığı kirli işleri bırakarak tövbe eder ve İstanbul’u terk eder. On yıl sonra Abdullah bir cinayete kurban gider. Bütün mirasını Haydar’a bırakmıştır. Haydar arkadaşının katilini bulmak için geri dönecektir.

Çocukken çiçek hastalığı yüzünden gözleri kör olan ünlü aşık'lardan Aşık Veysel'in hikayesinin anlatıldığı filmde, Veysel'in çocukluğu, evlilik hayatı ve kaza sonucu kaybettiği çocuklarının acısına dayanamayarak ölen karısından sonra hayatına giren Dilim ile yaşadıkları anlatılıyor. Türkiye Sineması'nın en önemli yönetmenlerinden biri olan Metin Erksan'ın sinemaya adım attığı film olan Karanlık Dünya/Aşık Veysel'in Hayatı, 1952 yapımı bir film.

Azmi isimli İstanbul’lu bir avukat Romanya’da yaşayan Drakula isimli bir kontun avukatlığını üstlenmiştir. Drakula, İstanbul’da Azmi aracılığıyla pek çok ev satın almıştır ve İstanbul’a taşınacaktır. Fakat Drakula Kazıklı Voyvoda’nın soyundan gelen bir vampirdir. Kahramanlarımızın bunu anlamaları fazla sürmez.Değeri çok geç anlaşılmış bu eser, ABD’de düzenlenen bir korku filmleri festivalinde ayakta alkışlanmış, Bela Lugosi’nin oyunculuğuyla üne kavuşmuş orijinal hikayesini birebir kopyalamadan, özgün bir yorumla sunduğu için muadili olan filmler arasında ayrıcalıklı bir yere konmuştur.Usta oyunculuğuyla göz kamaştıran Atıf Kaptan’ın canlandırdığı Drakula, sinemada uzun köpek dişleri gözüken ilk vampirdir. Eski İstanbul görüntülerinin zenginlik kattığı fonuyla ve Özen Sermet’in nefis görüntüleri ile zenginleşen film, türün meraklıları için kesinlikle koleksiyonluk bir eser

Filmde, zorla evlendirilmek istenen bir kızla bir mühendisin aşkı anlatılır. Oğuz tek başına yaşayan bir mühendistir. Birkaç günlüğüne annesini görmek için İstanbul’a gelir. Bu sırada bir kitapçıda karşılaştığı lise öğrencisi Ayşe’ye âşık olur. İkili beraber geçirdikleri birkaç günde birbirleriyle yakınlaşırlar. Fakat Oğuz iş nedeniyle İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalır. Ayşe’nin ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için paraya ihtiyacı vardır. Bu amaçla zengin bir aile dostu olan Hayri ile Ayşe’yi evlendirmeye karar verirler. Ayşe bu evliliği kabullenmeye çalışırken, Oğuz da onunla tekrar buluşmak için İstanbul’a geri dönecektir.

Türk sinema tarihinin drama türündeki filmlerin baş köşesinde bulunan, Türk sinemasına gönül veren herkesin izlemesi gereken nadide eserlerden biridir. Senaryonun inceliği ve işleyişi, güzel oyunculukla birleşince sinema tarihimizde güzide bir film olarak yerini almıştır. Film Türk sinemasının dönem filmlerinden olup, Türk sinemasında ilk lezbiyen ilişki karelerinin bulunduğu filmlerden biridir

Tarihi bir kahramanlık öyküsü.

Manav Halil kendi halinde yaşayan bir adamdır. Bir akşam, arkadaşlarının ısrarıyla gittiği pavyonda şarkıcı olan Sabiha'yla tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Sabiha, arkadaşı Müjgan'ın birbirlerine uygun olmadıkları yönündeki uyarılarına rağmen Halil'i evine alır ve birlikte yaşamaya başlarlar. Ancak, Sabiha'nın Halil'in hayatıyla ilgili bilmediği gerçekler vardır.

Filmde, fakir bir gencin pavyon şarkıcısına olan aşkı anlatılır. Nigâr, pavyonda şarkıcılık yapan güzel bir kadındır. Zengin hayranları her gece pavyonu doldurmaktadır. Kasabada balıkçılık yapan Ahmet ise fakir bir delikanlıdır. Nigâr’a tutulmuştur. Müşteri masalarını dolaşan Nigâr, erkeklerden ölesiye nefret etmektedir. Ahmet’le de yıldızı ilk günden barışmaz. Zamanla aralarında başka bir ilişki gelişmeye başlar. Ahmet, Nigâr’ın erkeklere bakışını değiştirecektir.

Öğrencileriyle ormanda gezintiye çıkan öğretmen, cinayete kurban gitmiş bir kadın cesedi görür. Katil görgü tanığı çocuğun ve kadının peşine düşer.

Elif'in hamile olduğu sırada karınına aldığı darbe, çocuğun hasta doğmasına neden olur. Felç olan bebeği ile ilgilenen Elif, bu sırada kocasının ölümü ile iyice sarsılır. Çocuğunun tedavisi için çabalayan Elif, köyde bir çözüm bulamayınca İstanbul'a gitmeye karar verir. Bilmediği bir şehirde çocuğunu iyileştirmek için çabalayan Elif aynı zamanda hayatta kalabilmek için uğraşır.

Sokak bekçiliği yapan Murtaza, vazifesinde aşırıya gittiği için komiser tarafından bir fabrikaya yönlendirilir. Yine bekçi olarak girdiği fabrikada işçilere uyguladığı baskı yüzünden kimseyle anlaşamaz. Murtaza’nın açığını kollayan fabrika çalışanları ise bunu kızlarında bulurlar. Fakat Murtaza, kızlarına karşı da aynı despot tavrı uygulayacaktır.

Nişanlısı Mine’nin gizemli biçimde ortadan kaybolması Murat’ı mahvetmiştir. Teselliyi alkolde aramaya başlar. Fakat Reşit’in ortaya çıkmasıyla bu durum değişir. Mine’nin hayatta olduğunu öğrenmesi onu yeniden hayata bağlar. Elindeki ipuçlarını takip ederek uluslararası suç teşkilatı Dragon’a ulaşır. Murat ve Dragon arasında amansız bir mücadele başlar.

Annesi onları terk ettiğinde Ayşegül daha küçük bir bebektir. Babası onu da alıp bir dağ kulübesine taşınır. Kızını burada, şehirden uzakta yetiştirecektir. Küçük kız, babası ve ormancı Ali’den başka kimseyi görmeden büyür. Derken bir yabancı gelir dağa. İflas etmiş genç işadamı, kafa dinlemek için aşağılarda kamp kurmuştur. Babası Ayşegül’ün o civara gitmesini yasaklar. Ancak meraklı kız, daha ilk günden yabancı adamla tanışır. Metin, iflas edince nişanlısı Leyla tarafından terk edilmiştir. Sadece şehre değil, kadınlara da küsmüştür. Ancak babası talihsiz bir kaza geçirir. Babası ölürken, Metin’e kızıyla evlenmesini vasiyet eder. Hayata küsmüş genç adam, itirazsız bu ricayı kabul eder. Ancak Ayşegül hiç de tahmin ettiği gibi bir kız değildir.

Cevat babası Hamit Bey’den aldığı harçlıkla geçinemez. Bu yüzden dolandırıcılık yaparak para kazanır. Aynı zamanda çeşitli kadınlarla da ilişkisi vardır. Bu kadınlardan Gülay’a âşık olur ve onunla evlenmek ister. Ancak Gülay’ın Hamit Bey’e yüklü bir miktar borcu vardır. Cevat, Gülay ile evlenebilmek için babasını ikna etmeye çalışacaktır. (

Konu, göçün yolları tıkadığı ve işsizliğin kol gezdiği 1960'ların Türkiyesin’de geçer. Altı taşralı arkadaşın ekmek parası kazanma uğruna büyük bir direnişle sürüp giden yaşam kavgaları. Kimi istemeyerek suça itilir. Kimi büyük kentin caddelerinde açlığa.Gerçekçi insan manzaraları görürüz. Duygu Sagıroğlu'nun filminde işçilerin sefaletini gösteren toplu resimler, sahneler bir tablo gibidir. Oğlunu okutabilmek için direnen Anadolulu kadın, bir göz odada üstüste yatan köylü aile, kum deposundaki işçiler çarpıcı görüntülerle verilir. (Agah Özgüç'ün 100 Filmde Türk Sineması Kitabından)

Film, zengin bir hayata sırtını dönen futbol düşkünü bir adamın yaşadıklarını konu alır. Hüsnü, fanatik bir Fenerbahçe taraftarıdır. Maçlarda amigoluk yaparak taraftarı coşturmaktadır. Hüsnü’nün halası Ferhunde ise zengin ve elit bir hayat sürmektedir. Ferhunde, Hüsnü’nün yaşam tarzını onaylamaz. Onu, çevresinden koparmak için sahibi olduğu şirkette genel müdür yardımcısı yapar. Ancak Hüsnü kısa süre sonra kaçarak eski mahallesine döner. Ferhunde ise pes etmemeye kararlıdır. Hüsnü’yü kenar mahallelerden koparmak için ona bir oyun oynayacaktır.

Sakarlığıyla çevresindekileri bıktıran Şakir'e İstanbul'da ölen amcasından büyük bir miras kalır. Fakat mirası paylaşmak istemeyen bir akrabası onu ortadan kaldırmak için planlar yapmaya başlar.Fakat Şakir yine sakarlıklarıyla olaylardan kurtulmayı başarır. Bu olaylar sırasında yolda ve İstanbulda karşılaştığı Gardolap Fuat ile kovalamacaları sürmektedir. Filmin sonunda akrabası malları alamayacağını anlar ve delirir. Şakir ise yine sakarlık yaparak dükkânını havaya uçurur ve köyüne geri döner.

Bir dul olan Abbas, 3 çocuğu ve geceleri pavyonda şarkıcılık yapan kardeşi Zarife ile birlikte yaşamaktadır. Abbas aynı mağazada çalıştığı Cemile'ye aşıktır. Abbas'a acıdığı için yakın davranıp ümit veren Cemile ise Zeki ile birliktedir.

Filmde, kızının ölümünü araştıran bir adamın hikâyesi anlatılır. Sahilde bir kadın cesedi bulunmuştur. Üzerinden çıkan kimlik Alev adında genç bir kıza aittir. Adli tıp uzmanlarına göre ölüm sebebi aşırı dozda uyuşturucudur. Ancak cesedi teslim alan babası bu gerekçeyi reddeder. Emekli bir asker olan Tahsin, kızının öldürüldüğünü düşünmektedir. Kimseyi buna ikna edemez. Soruşturmayı Komiser Cemil yürütmektedir. Hasta oğlunu parasızlıktan ameliyat ettiremeyen Cemil, yozlaşmış bir siyaset ve toplum karşısında çaresiz kalmıştır. Tahsin, kızının katilini parasızlıktan bulamadığını düşünmekte haklıdır belki de.

Film, müzik hocası Bülent ile öğrencisi Çiğdem’in aşkını anlatır. Çiğdem, zengin bir iş adamının ve ünlü ses sanatçısı Semra’nın kızıdır. Konservatuara gitmektedir. Bülent, Çiğdem’i görür görmez ona âşık olur ve evlenmeye karar verirler. Fakat Çiğdem’in babası bu evliliğe karşı çıkar. Çiğdem’i zengin bir aileye mensup olan Cem ile evlendirmeyi plânlamaktadır. Gururu kırılan Bülent öğretmenlikten istifa eder. Bir gazinoda sahne almaya başlar. Bülent’teki müzik kabiliyetinden etkilenen Semra, yıllar önceki bir hatırayı, yarım kalan bir besteyi anımsar. Çiğdem ile Bülent’in aşkı, bu yarım kalan bestenin kaderini paylaşmaktadır.

Güzel bir kadına tutkun mahalle esnafı ile, bir takım şantajcı kişilerin öyküsü

Efendim baş rollerde büyük yıldız Zeki Müren ve Belgin Doruk'un oynadığı 1959 yapımı muhteşem film. Zeki Müren, kendisini oynamıştır. Zeki Müren'in başına olmadık belalar gelir, fantastik olaylar gelişir. Senaryoyu İstasyon filminin de senaryosunu yazan Bülent Oran yazmıştır.

Neriman Köksal

Gece yarısı bir gazinoda açılan filmde, bir grup belalı kabadayı mekanın altını üstüne getirir. Amaçları hazır gazinonun sahibi Cahit hapisteyken ve işletmeyi karısı yürütürken mekanı ele geçirmektir. Ahmet'in adamları, bu esnada hızlarını alamayıp gazino sahibinin kızını kaçırmaya dahi yeltenirler, ancak tam da bu sırada karşılarına daha önce görmedikleri cesur bir delikanlı çıkar... Başlangıçya hafife aldıkları bu delikanlı, hikayeyi tamamıyla değiştirecektir. Yılmaz Atadeniz'in yönetmenliğini yaptığı, Bülent Oran'ın senaryosunu yazdığı filmin başrolünde Yılmaz Güney bulunuyor. Diğer rollerde ona eşlik eden isimlerse Tuncel Kurtiz, Aydemir Akbaş ve Suzan Avcı.

Film, aynı okulda okuyan ve farklı sosyal sınıflara mensup üç kız arkadaşın hikâyesini konu alır. Nezahat, kasap Emin’in kızıdır. Ailesi son derece mutaassıptır. Zengin bir aileye mensup olan Buket terbiyeden yoksun olarak yetiştirilmiştir. Ucuz aşk romanlarına ve sinemaya düşkün olan Buket’in tek hayali güzellik kraliçesi olmaktır. Doktor olmak isteyen Oya, varlıklı ve saygın bir aileye sahiptir. Üç arkadaş, okuldan mezun olduktan beş yıl sonra tekrar buluşmak üzere sözleşirler. Aradan geçen beş yıl onları farklı yerlere sürükleyecektir.

Büyük işadamı Süreyya Bey’in rakipleri onu öldürmek isterler fakat Tarık adında bir genç Süreyya’nın hayatını kurtarır. Borcunu ödemek için Tarık’ı yanında çalışmaya ikna eden Süreyya Bey bir süre sonra onu sağ kolu yapar. Fakat aşık olduğu kadın Tarık’ın eski ve unutamadığı sevgilisi Türkan’dır ve bir kadın yüzünden iki dost birbirine düşer.

1960’ların başındaki İstanbul’da geçen gizemli bir aşk ve arayış öyküsüdür. İstanbul’a araştırma yapmak üzere gelen Fransız bir profesörün şehri keşfederken tanıştığı gizemli kadınla yaşadıkları ilişki ve sonrası filmin ana öyküsünü oluşturur. Birbirinden farklı isimleri olan ve hakkında fazla bir şey bilinmeyen kadın, erkeğin zihnindeki kalıcı bir imge gibidir. Gerçek mi ya da zahiri mi olduğu tam olarak kestirilemez, bir görünüp bir kaybolmaktadır

Yahya peygamberin hayatını konu edinir. Zekeriya peygamberin bir erkek çocuğu olur. Adını Yahya koyarlar. Aynı dönemde Zekeriya peygamberin himayesi altında olan Hz. Meryem, İsa peygamberi doğurur. Halk, Hz. Meryem’in Zekeriya peygamberden hamile kaldığını düşünür. Bu yüzden Zekeriya peygamberi öldürürler. Halkın zulmünden korkan Elisa, oğlu Yahya ile beraber kenti terk etmek zorunda kalır. Yahya peygamber büyüdükten sonra geri dönüp halka dini tebliğ edecektir.

Kerem ile Ebru birbirini seven bir çiftir. Ancak ailelerinin yüzyıllları bulan düşmanlığı çiftin önündeki en büyük engeldir. Ebru'nun ailesi, kızlarının Kerem'i unutması için onu Bahri ile evlendirmeye karar verir. Ancak ne olursa olsun ayrılmak istemeyen Kerem ile Ebru, düğün günü kaçar.

İstanbul sokaklarının karanlık gecelerinden birinde esrarengiz bir adam ve kadının yolları kesişir. Aralarındaki tuhaf elektirik zamanla erkeğin kadına aşık olmasıyla doruk noktasına ulaşır. Bu süreçte karanlık sokaklarda kirli işler çeviren bir adam çaresiz kadınları kaçırıp fuhuş batağına sürüklemektedir. Zamanla yollar kesişir ve ilginç bir tablo ortaya çıkar... 1960'lı yılların İstanbul'unu son derece çarpıcı bir atmosferle peliküle yansıtan film Fransız bir yönetmenin imzasını taşıyor. Alain Robbe-Grillet imzalı film, uzun süre saklı kalmanın ardından İstanbul Film Festivali'nde gösterilmişti.

Selim, bir otelde müdür olarak çalışan bir adamdır. Selim’in kızı Nermin de otelde müşterilere kahve servis etmeye başlar. Müşterilerin ilgisine maruz kalan Nermin’e, bir süre sonra “Kahveci Güzeli” adı takılır. Otel sahibinin oğlu olan Ekrem, gönlünü Nermin’e kaptırır ve genç kadınla evlenmek ister. Ancak Nermin’in kalbinde bir gazeteci olan Ayhan vardır. Yıllardır bekledikleri mutluluğu birbirlerinde bulan Ayhan ve Nermin, evlenmeye karar verir. Ancak Ayhan’ın haber için Vietnam’a gitmesi gerekince işler hiç de düşündükleri gibi olmaz.

Murat kan davasından kaçmak için beş oğlu ile birlikte başka bir şehre taşınır. Denizcilik yaparak ailesinin geçimini sağlayan Murat, on beş yıl boyunca kan davalılarından uzak durmayı başarır. Ancak Murat'ın büyük oğlu yaşadıkları yere yeni taşının genç bir kıza aşık olur. Murat çok geçmeden kızın ailesinin kanlıları olduğunu öğrenir. Aile kanlıların kaçmak için yeniden başka bir şehre taşınmaya karar verir. Ancak Murat'ın büyük oğlu bu sırada sevdiği kızı da kaçırmaya çalışır.

Filmde, bir polisin banka soygunu yapan bir suçlu ile yer değiştirmesi konu edilir. Yılmaz Ali bankadan yüklü bir miktar altın çalmıştır. Altınları karısı Türkan’a bırakıp yurtdışına çıkmıştır. Altınların peşinde olan bir çete tarafından saldırıya uğrar. Hastanedeyken kendisine tıpa tıp benzeyen polis Metin’i yanına çağırır. Altınları karısına bıraktığını ve çeteden intikamını almasını söyler. Metin, Yılmaz Ali’nin kimliğini kullanarak İstanbul’a döner. Metin, altınları bulup çeteyi çökertmeye çalışacaktır.

Gençlerin ailelerinin ihmalinden dolayı kötü yola düşmeleri eleştirilir. Sevil serbest yetiştirilmiş bir genç kızdır. Annesi her gece konken partilerine katılmakta, avukat olan babası ise işten başını kaldıramamaktadır. Çeşitli reklâm çekimlerinde foto modellik yapan Sevil, arkadaşı Tarık ile birlikte çalıntı arabalarla yarışlara katılır. Sevil’in karşı komşusunun kızı Nilay ise, Sevil’e hayrandır. Amerika’da eğitim gören Nilay’ın ağabeyi Kemal de Sevil’i görür görmez ona âşık olur ve evlenme teklif eder. Fakat Kemal’in babası Kamil Bey, Sevil’in ailelerine yakışmadığı düşünmektedir. Kamil Bey, Sevil ile konuşup oğlunun peşini bırakmasını söyler. Bu durum istenmeyen olayların yaşanmasına neden olacaktır.

Mustafa ve iki kardeşi ile Kumandan Yüzbaşı Osman arasındaki mücadeleyi konu alır. Yüzbaşı Osman, bir operasyon sırasında Mustafa’nın kardeşini öldürür. Mustafa ve diğer iki kardeşi, çevrede “Üç Kardeşler” namıyla suç işlemeye devam ederler. Yüzbaşı Osman, bir çiftlik soygunu sırasında Üç Kardeşler’i yakalar. Üç Kardeşler, idam cezasına çaptırılır. Yüzbaşı Osman, mesleğinden istifa edip Selma ile evlenecek ve sakin bir hayat sürecektir. Ancak düğün günü Üç Kardeşler hapisten kaçmış ve intikam için kasabaya doğru harekete geçmişlerdir.

Biri kasabalı diğeri şehirli iki dolandırıcının maceralarını konu edinir. Tarık, bir kasabada yaşayan ve yakışıklılığını kullanarak kandırdığı kadınlardan kopardığı paralarla geçinen biridir. Cüneyt de benzer yöntemlerle geçinen şehirli bir dolandırıcıdır. Cüneyt, uzun süredir takip ettiği ve dolandırmayı plânladığı zengin bir kadının yanında Tarık’ı görür. Tarık’ı şehirden göndermeye çalışa da başarılı olamaz. Sonunda birlikte çalışmaya karar verirler. Bir süre yolunda giden işler, paranın paylaşacağı an bozulur. Tarık ve Cüneyt, kaybedenin şehri terk edeceği bir iddiaya girer. Otele giren ilk zengin kadını kendisine âşık ederek dolandırmayı başaran şehirde kalacaktır. Her ikisi de ustalıkla oyunlarına başlar. Fakat dolandırmaya çalıştıkları kadın hakkında ikisinin de bilmediği bir şey vardır.

Filmde, arkadaşının yalısını soymaya kalkan bir hırsızın başına gelenler konu edilir. Orhan ile Cemal, yurtdışında birlikte iş yapan iki hırsız arkadaştır. Orhan, Cemal’in çocukluğundan beri görmediği dedelerinin İstanbul’da bir yalısı olduğunu öğrenir. Cemal’den önce İstanbul’a dönen Orhan yalıyı soymaya karar verir. Yalıya gidip kendisini Cemal olarak tanıtır. Yalıyı soymak için on günü olan Orhan’ı büyük bir sürpriz beklemektedir.

Bizim Kız, sevdiği adama kendisi zengin olarak tanıtan genç bir kızın hikayesini konu ediyor. Hacer, Ömer, Tayfur, Haydar ve Cevriye’nin hayatı, cami avlusunda bir bebek bulmaları ile bambaşka bir hal alır. Bebeğe sahip çıkmaya karar veren ekip, adını Zeynep koydukları bebeği kendi çocukları gibi büyütürler. Zeynep, büyüyüp genç kız olduğunda okul mezuniyetinde tanıştığı iş insanı Adil Bey’in oğlu Murat’a gönlünü kaptırır. Murat’a kendisini zengin biri olarak tanıtan Zeynep, Murat’tan hayallerinin teklifini alır. Yalan söylediği için evlenemeyeceği düşünen Zeynep, Murat’tan ayrılmayı düşünmeye başlar. Tam da bu sırada bir köşkte çalışan Hacer, Zeynep’e köşkün sahibinin evde olmadığı bir gün Murat ve ailesini çağırabileceğini söyler. Tüm ekip kendilerini Murat ve ailesini zengin olarak göstermek için evde toplanır. Her şey planlandığı gibi gittiği sırada evin sahiplerinin eve gelmesi işlerin iyice karışmasına neden olacaktır.

Abbase Sultan'ın yaşadığı gizli aşkı konu edinir. Abbase Sultan, Halife Harun Reşit’in kız kardeşidir. Hem güzelliği hem de cesaretiyle herkesin hayranlığını kazanmıştır. Vezir Ebu Fadıl, Abbase Sultan’a âşıktır. Abbase Sultan ise Harun Reşit’in diğer veziri Cafer Bermeki’yi sevmektedir. Halife, bazı siyasi gerekçelerle Cafer Bermeki ile Abbase Sultan’ı şartlı olarak evlendirir. Bu nikâh sembolik olacak ve asla gerçek bir evliliğe dönüşmeyecektir. Ama Abbase Sultan ve Cafer Bermeki bu anlaşmaya uymazlar. Kısa zaman içinde gerçek bir evlilik yaşamaya başlarlar. Zamanla bir de çocukları olur. Hem evliliklerini hem de çocuklarını uzun bir süre Harun Reşit’ten gizlemeyi başarırlar. Ancak Harun Reşit’in eşi Zübeyde Sultan’ın siyasi oyunları bu evliliği de etkileyecektir.

Düzenli bir hayatı ve ailesi olan genç bir adam, günün birinde birdenbire hayatını saran kalabalıklar içinde yapayalnız olduğunu hisseder. Bu mutsuzluk, evden soğumasına ve sık sık ayrılmasına neden olur. Sonu olmayan bir arayış içine girer. Medet umduğu tek şey, hayatına renk ve zenginlik katacak yeni bir aşktır.

Yaz tatilini geçirmek üzere küçük bir kasabaya gelen fakir bir genç adamın kazandığı yarışma, onu milyoner bir kıza aşık edecek ve hayatını değiştirecektir.

Efelerin Efesi

Filme bir konuşma ile giriliyor. Spiker fonda, bayatlamış bir edebiyat dili ile, Karadeniz bölgesi ve oranın insanlarından bahsediyor. Bir sahil köyü, ve oranın toplumundan birkaç kişi ele alınmak istenmiş. Fakat ne toplum bizim toplumumuz, ne kişiler bizim kişiliğimizi veriyor... Kılık kıyafet ve lokal çekilen sahnelerin dekoru gerçekten bizim. Fakat kişilerin kişiliği yok. Ve konunun işlenişinde La Red in tesiri apaçık görülüyor. Mualla Kaynak'ın hüviyeti ve kılığı seyirciyi yadır- gatıyor. Kızcağız, neden, Rossano Padesta yapılmaya uğraşılmış. Oysa ki rolünün kişiliğini vermeye var güciyle çalışıyor. Zaman zaman pekālā muvaffak da oluyor. Bu arada, üzerinde dikkatle durulan Tarık Tekçe, eski Mısır filmleri nin kötü adamları gibi... Adeta rol kesiyor. Cahit Irgat ve Kadir Savun ise gene başarılı ve ölçülü bir kompozisyon verdiler. (Luftwaffe 03.03.2024)

Düşle gerçek arasında yaşayan bir adam, platonik aşık olduğu kadının bir heykelini yapar...