Bu Doktor bambaşka bir doktor. Adı, karakteri, tavırları her şeyiyle bir muamma. Rose Tyler adında bir kadın, kendisini Doktor diye adlandıran gizemli bir yabancıyla tanışır ve bundan sonra hayatı baştan sona değişir. Kısa süre içerisinde ailesi de dahil bütün dünyanın tehlike altında olduğunu öğrenir. Yapması gereken ise kurtuluş yolunu bulmaktır.

Hafızasını kaybetmiş halde Times Meydanı'nın ortasında, tüm vücudu dövmelerle kaplı halde bulunan Jane Doe isimli bir kadını ve onunla ilgilenen FBI ekibinin hikayesi ; Kurt Weller isimli bir ajanının koruması altına aldığı Jane'in vücudunda bulunan dövmelerin, bir suç haritası gibi olduğu ve her bir dövmenin bir suçun çözümünün kapısını açacağı fark edilir...

ABD Başkanı'nın ulusa sesleniş konuşması sırasında düzenlenen yıkıcı bir saldırının ardından kongrenin önemli isimlerinin hepsi ölür. Düşük seviyeli bir kabine üyesi olan Tom Kirkman (Kiefer Sutherland) aniden Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak atanır. Sıradan hayat süren bir adamın kendisini bir anda komplo teorilerinin içinde bulduğu hikaye gerilim ve aile draması ağırlıklı olacak

Gerçek bir hikâyeden uyarlanan bu film, 1989 yılında geçmektedir. Harlemli beş genç, haksız yere Central Park'ta koşu yapan bir kadına vahşi bir cinsel saldırıyla suçlanınca tutuklanır ve sorgulanırlar. Ülke genelinde tansiyon yükselirken bu beş genç, kendilerini bir kâbusun içinde sıkışıp kalmış olarak bulur.

Christopher Smith, çocukluğundan itibaren mükemmel asker ve mükemmel katil olmak için eğitilen bir isimdir. Asker olan babası onun eğitimini bizzat üstlenmiştir. Peacemaker ismini alan Christopher, dünyaya barış getirmek için yemin etmiştir ve bu yemini gerçekleştirmek için kaç masum insanı öldürmek gerektiğini umursamayan bir karakterdir. The Suicide Squad filminden 5 ay sonrasını izlediğimiz dizide Peacemaker’ın yeni bir ekip adına çalışmaya başladığını görüyoruz. Konu ilerledikçe ne kadar önemli bir görev yürütmekte olduklarının farkına varıyoruz.

Dizi, Amerikalı yazar Colson Whitehead’in 2016’da yayımlanan aynı adlı romanına dayanıyor. Whitehead’in Amerikan tarihine büyülü bir pencereden baktığı romanı; Georgia’da pamuk tarlasında çalıştırılan genç bir köle olan Cora’nın hikâyesini anlatıyor. Köleler için cehennemden farksız olan hayat, Afrikalılar arasında da kabul görmeyen Cora için daha da zordur. Kadınlığa adım atmakta olan Cora için hayat daha da zorlu bir hâl almak üzereyken Virginia’dan yeni gelen bir köle olan Caesar hayatına girer. Güney eyaletlerindeki kölelerin özgürce yaşayabilecekleri kuzey eyaletlerine geçmesini sağlayan Yeraltı Demiryolu (Underground Railroad)’nun büyülü hikâyesini Cora’ya anlatan Caesar, genç kadını birlikte kaçmaya ikna eder. Bu mistik demiryolunda Amerika boyunca uzanan tehlikeli bir yolculuğa çıkan ikili, bir yandan peşlerindeki köle avcılarından kaçarken, bir yandan da Amerika’nın büyülü dünyasına şahitlik eder.

FBI akademi yeni ajanlarını aramaktadır, Alex Parrish!ın adaylık başvurusunun kabul edilmesiyle hayatı değişecektir. Akademiye birçok öğrenci kabul edilmiştir ancak verilen görevlerdeki başarılarına göre elenerek sadece başarılı olanlar yeni ajanlar olacaktır ancak Amerika’ya yapılmış en büyük terörist saldırısının ardından tüm adaylar şüpheli konumuna gelecektir. Alex bu saldırıdan şans esiri kurtulmuş olsa da FBI gözünde en büyük şüpheli odur ya gerçeği ortaya çıkartacaktır yada bu saldırı onun üzerine atılacaktır.

Şüpheci bir kadın, sözde mucizelere ve doğaüstü olaylara inanmazken. Psikoloji alanında gösterdiği başarısından dolayı gizemli bir ekibe katılır. Şeytan çıkarma, açıklanamayan olaylar artık onun yeni mesleği olacaktır ama olayların ardında bilimsel bir açıklama olduğu düşüncesi ve olaylara şüpheli bakışı yaşadıklarıyla değişebilir.