Goya, 82 yaşındaki ressamın Fransa ’daki malikanesinde başlıyor. Ünlü ressam, son sevgilisi Leocadia de Weiss’la yaşarken İspanya, iç karışıklık ve uluslararası politikayla uğraşmaktadır. Yaşlı adam, gençliğini hatırlar. Hareketli gençlik günlerinde tek ilhamı, defalarca resmini yaptığı Alba Düşesi ’dir. Ressam, kırk altı yaşında ateşli bir hastalık geçirir ve sağır olur. İçine kapanık bir adam haline gelir, dışarı hiç çıkmadığından eserlerini evinin duvarlarına çizer. Malikanesine Quinta del Sordo (Sağırın Evi) derler. Resmini en iyi açıklayan yorumu kendisi yapar: ’ Renk görmüyorum.’ der, ’ Yalnız ileri geri hareket eden gölgeler görüyorum.’

1999 yılında yirmili yaşlarında olan Pepo, Roge, Costa ve Juan Luis isimli dört genç adam hayallerindeki o seyahate çıkarlar: Interrail. Ancak ilk durakları olan Paris'e geldiklerinde, bu macera ve dostlukları aniden biter. 20 yıl sonra Juan Luis vefat eder, vasiyetinde iştah kabartan mirasını üç eski arkadaşına vermeye karar vermiştir. Ama bunun karşılığında onlardan keyifle yapamadıkları Interrail'i yapmalarını ister... Üstelik ölen arkadaşları da bu deneyimi yaşasın diye onun küllerini yanlarına almak zorundadırlar. Juan Luis'in hatrına, 40 yaşındaki bu üç ergenin aralarındaki farklılıkları çözmeleri, aynı şehirlere tekrar gitmeleri ve aynı eğlenceleri deneyimlemeleri gerekecek, ancak çok daha acınası bir şekilde. Hem de tavan yapacak kolesterolleriyle...