Balkan Savaşı'nın ardından 1914 yılıdır. Halk perişan bir halde yaralarını sarmak için uğraşmaktadır. Tam herşey yoluna girecek derken 1. Dünya Savaşı patlak verir. Çok geçmeden Ruslar, Erzurum'dan Türk topraklarına saldırmaya başlarlar. Sarıkamış HArbi'nin başlamasıyla cephaneler tükenir. Birilerinin sınırdaki askere cephane götürmesi gerekmektedir. Ancak cephaneyi götürebilecek herkes cephededir. Hiç çare kalmadığı düşünülürken 120 tane çocuk gönüllü olur. Cephaneyi sırtlanan küçük kahramanlar karlı yollarda günler sürecek bir yolculuğa çıkar.

Fransız yazar ve düşünür Albert Camus’nun hayatın anlamını sorguladığı Yabancı adlı romanından esinle yazılan ve Efes Pilsen’in desteği ile çekilen film, iradesiz, ya da iradesini kullanmayı reddeden bir gümrük muhasebecisinin öyküsünü anlatıyor. Yaşamın boş ve saçma olduğunu, her şeyin aynı kapıya çıktığını düşünen Musa, kendini olayların akışına bırakmış gitmektedir. Annesinin ölümüne dahi fazla aldırmaz. Hatta, onu sevdiği halde bir tür sevinç bile duyar bu ölümden. Hoşlanmadığı bir kızla sırf o istiyor diye evlenir. Ancak yine iradesizce verdiği bu karar, kaderin bile güç ve iradeler tarafından yazıldığı bir dünyanın eşiğine getirip bırakır onu. İki çocuğun ve bir annenin katledilmesinden sorumlu tutulmaktadır. Peki gerçekten suçlu mudur?

Filmde, hapishane yönetiminin adaletsizliklerine karşı mücadele veren bir mahkûmun hikâyesi anlatılır. Arap Kadir, hapse yeni düşmüştür. Dürüstlüğü ve korkusuzluğuyla kısa zamanda hapishane ağası Fethi’nin güvenini kazanır. Ancak Fethi’nin başka bir hapishaneye sürülmesiyle Arap Kadir korumasız kalır. Bunu fırsat bilen yönetim asayişi sağlayabilmek için Arap Kadir’i dize getirmeye karar verir.

Bir erkek uzaktan gördüğü kızı kaçırır ve kızın gönlü olmamasına rağmen hayatına ortak eder, bu olay uzun soluklu, tutkulu ve nefret dolu bir ilişkiyi başlatır. Bu beraberlikte erkek-kadın arasındaki iktidar ve güç ilişkisinin ve aşkın tüm boyutlarını görürüz. Metin Erksan, sert yönleriyle bugün için bile sıradışı duruşunu koruyan bu filmden önce insanın mülkiyetle ilişkisini sorgulayan bir roman uyarlamak istemiş ve roman bulamayınca Kuyu’yu yazmıştı. Gösterildiği yıllarda çok fazla anlaşılmayan ve yıllar sonra sinema akademisyenlerinin ve eleştirmenlerin katkısıyla başyapıt ilan edilen Kuyu, 1. Adana Film Şenliği’nde, En Başarılı Film Ödülü ve En Başarılı Yönetmen ödülü olmak üzere pek çok önemli ödül kazandı.

Engin Ayça'nın 16 yıl sonra ilk filmi olan Suna, bir Edremit kasabasında geçiyor. Türkan Şoray tarafından canlandırılan Suna karakteri, üniversite dönemindeki arkadaşlarından biriyle evlenip kocasıyla birlikte bu sahil kasabasına yerleşmiş bir eczacı. Günün birinde, üniversite yıllarından bir başka yakın arkadaşı Sevgi buluyor onu yeniden. Sonra da yine aynı dönemden Selim katılıyor onlara ve 12 Mart dönemini birlikte yaşamış bu dört arkadaş yıllar sonra hayatlarını sorguluyorlar bir bakıma.

Cok iyi dini filmlerden biri. Hazreti alinin hayati konu alinmistir.

Bir kadının karşılıksız aşkı konu edilir. Zeynep, bir kaza geçirerek tekerlekli sandalyeye mahkûm olur. Kazadan sonra büyük bir karamsarlığa sürüklenen genç kadın tedavi olmayı reddeder. Bir toplantıda karşılaştığı genç teğmen Tarık’a âşık olur. Tarık ise ona karşı sadece merhamet duyar. Doktorundan genç kadının hiçbir zaman yürüyemeyeceğini öğrendiği halde onu yürüyebileceğine inandırır. Ayağa kalkma ihtimali genç kadını yeniden hayata bağlar. Ancak Zeynep acı gerçeği er ya da geç öğrenecektir.

Cezaevinden çıkan Muro ile Çeto, devrimi köyden başlatmak üzere memleketlerine dönerler. İlk planları evlenip yuva kurmak, örnek birer devrimci olmaktır. Oysa köyde onları bir sürpriz beklemektedir. Muhtar, Muro ile Çeto’yu hapisteyken iki Rus kadınla evlendirmiştir. Muro ile Çeto’nun devrim ütopyasını gerçekleştirmeleri için; kadınları bulup boşanmaları gerekmektedir. Bunun için İstanbul’a dönen Muro ile Çeto’nun başına gelmeyen kalmaz. Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde devrimci jargonu ve yardımcısı Çeto’yla girdiği tartışmalarla tanınan ve “Nalet olsun içimdeki insan sevgisine” repliğini dilimize pelesenk eden Muro’nun maceraları özellikle dizinin hayranlarını sinema salonlarına sürükleyeceğe benziyor.

Bir Çetin İnanç filmi.

Behçet’in babası Kamil Efendi, Antakya’daki güçlü nüfuzu yüzünden hükümetin yakından ilgilendiği, bürokrasinin içindeki derin iradeyle sıcak bağlantıları olan, zengin bir toprak ağasıdır. Babasının etkili kimliğinin gölgesinde kalmış bir genç olan Behçet’in en büyük hedefi Kamil Efendi’nin telkinlerine uyarak siyaset dünyasında yer almak ve yükselmektir. Bu konuda ona en büyük desteği babasının yakın dostu ve nişanlısı Nemika’nın babası Kenan Bey vermektedir. Behçet, bütün bunların yanı sıra karşı komşusu Rum Elena’ya aşık olmuştur. Beyoğlu’na ağır ağır inmeye başlayan bu gergin siyasi atmosferin karanlığı altında iki genç arasındaki karşı konulmaz aşk, kendini savunmaya çalışmaktadır. Türk siyasi hayatının ağır yükünü sırtlarında taşımak zorunda kalan bu iki sevgili, aşkın topraklarında aynı, yaşadıkları ülkenin topraklarında farklı taraflardadır.

Genç bir kadın olan Sema, soyundan geldiği Ayda ailesinin son ferdidir. Sema için şu dönemler zorlu dönemlerdir çünkü kendisi için çok değerli olan babasını yeni kaybetmiştir. Yasa boğulan Sema, babasının ölümü üzerine yıkılır. Cenaze için İstanbul’a dönen genç kadın, köklerini hissetmeye başlar ve cenaze merasiminden sonra aile konağına tekrar yerleşir. Ancak hayatındaki değişiklikler bununla sınırlı kalmaz. Yeni bir düzen kurmaya çalışan Sema’nın hayatı kendisine gönderilen bir belgeden sonra bambaşka bir hal alır. Belge ile birlikte kendisini bilinmeyen bir dünyanın içerisinde bulan Sema bu gizemli belgenin sırrını çözebilecek midir?... Hakan Gürtop'un yönetmen koltuğuna oturduğu yerli gerilim filmi İçimdeki Hazine'nin başrolünde Melis Cemre Çınar yer alıyor. Kadrosunda Demir Karahan, Levent Sülün ve Güner Özkul'un da yer aldığı filmin senaryosunda Coşkun Çokyiğit'in imzası yer alırken, müzikler ise sevilen müzisyen Ferhat Göçer'e ait.

Filmde, İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetlerini engellemeye çalışan bir grup askere kılavuzluk eden bir kadın anlatılır. İzmir, Yunan kuvvetleri tarafından işgal edilir. Yüzbaşı Necdet, akın için yanına bir grup asker alarak düşmana doğru ilerlemeye başlar. Necdet, taarruza hazırlanan düşmanın cephane sevkiyatında kullandığı köprüyü yok etmeyi planlar. Ancak düşman her tarafı sardığı için yolda kılavuzluk edecek birine ihtiyaç duyar. Yakınlarındaki bir köye sığınarak yardım ister. Askerlere evini açan yaşlı bir adam, kızı Fato’yu kılavuzluk etmesi için Necdet’e emanet eder. Fato, askerlerin Demir Köprü’yü imha etmelerine yardım edecektir.

Türkiye'yi hem yurt içi hem yurt dışından gelebilecek tehditlere karşı koruma amaçlı kurulan gizli bir yapı olan Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın (UGT) bu sefer ki görevi oldukça tehlikeli ve risklidir. Zira ülke ciddi bir tehditle karşı karşıyadır ve ekibin sadece 48 saati vardır. Mücadele ettikleri düşman ise oldukça güçlü ve teşkilatın adım attığı her yerde konuşlanmış durumdadır. Ülke güvenliği için UGT ajanları ile işbirliğinde olan SAT Komandosu Yzb. Mete Öztürk yaklaşan tehlikeyi engellemekle görevlidir.

Sevgilisi tarafından ihanete uğradığı için erkeklerden intikam alan bir kadının hikayesi...

Değişik toplumsal kesimlerden bir araya gelen bir grup insanın, İngiltere’de yeni bir yaşam kurabilmek için çıktıkları, yasa dışı umut yolculuğunun öyküsü Umut Adası. Birçoğu genç yaştaki bu insanların her biri farklı amaçlarla ve isteklerle bu yolculuğa başlamış olsalar da hepsinin tek bir amacı vardır: yeni ve daha müreffeh bir yaşama sıfırdan başlayabilmek! Fakat Londra’da yolları kesiştiğinde, birleştikleri bu tek ortak noktaya bir yenisi daha eklenecektir: düşlediklerinden çok daha farklı gerçeklerle yüzleşmek! Kaçak göçmenler temasının işlendiği ve Mustafa Kara tarafından yönetilen Umut Adası, genç ve tecrübeli oyuncuları bir araya getiren kadrosu ile dikkat çekiyor.