Her gece, ışıklar sönüp tüm şehir uykuya daldığında, insan gözünün göremediği iki güç arasındaki ezeli ve ebedi mücadele tekrarlanır. Aydınlığın gücü, rüyalarımıza umut ve güzel rüyaların kuvvetini taşırken; karanlığın gücü, karabasanlar ve kabuslarımızdan sorumludur. John ve küçük kızı Emma bu fantastik mücadelenin ortasında kalacaklardır. John, bir kabus getirenin kontrolünde, kendisini sadece para kazanmaya adamış, kayıp bir ruhtur. Kabus getirenler, Emma'ya ulaşmak için onun kayıp ruhunu kullanmaya karar verirler. Bir gece Emma'nın küçük ruhu bir umacı tarafından kaçırılır ve Emma komaya girer. Artık, Emma'nın ruhunu kurtarmak, ve onu babasıyla buluşturmak, ışık taşıyanların tek amacı haline gelmiştir. Ölüler ve rüyalar diyarının iç içe geçtiği, fantastik bir âlemde bir kız ve babasının umutsuz çırpınışları, küçük bir kıyametin habercisi gibidir * Brezilya'nın kült filmleriyle, Matrix, Pan'ın Labirenti, Donnie Darko gibi önemli yapımlarla kıyaslanmış iddialı bir çalışma.

Amerikan Futbolu oyuncularının yaşadıkları ciddi sakatlanmaların, kritik seviyedeki kafa yaralanmalarının ve travmalarının, yaşam boyu sakat bırakan beyin sakatlıklarının trajik boyutunu perdeye taşımayı hedefleyen Landesman, bir dergi haberinden yola çıkarak oluşturduğu öyküde, bu türden hasarların tekrarlanmasının, oyuncular ve onların yaşamlarını nasıl etkilediğini vurguluyor. Başrolde Will Smith'i izleyeceğimiz filmde ünlü aktöre Alec Baldwin, David Morse, Luke Wilson gibi önemli isimler eşlik ediyor.

Dizi olarak ekranlara gelmeden önce Inhumans, ilk iki bölümüyle IMAX olarak sinema salonlarında seyirciyle buluşuyor.

Filmin kurgusu, bir ofisin içinde, görev üzerindeki bir katil ile birlikte mahsur kalan bir hukuk stajyerinin hikayesini anlatır. Görev diye tanımlanan şey, başka bir şirket için bir takım dosyaları tamamen ortadan kaldırmak ve yok etmek planıdır. Filmin yönetmeni Joe Johnston’dan uzun süredir pek ses gelmiyordu ve kendisine dair türlü fikirler atılıyordu ortaya. Bu göreceli olarak değerlendirildiğinde düşük bütçeli denilebilecek yapım ve heyecan dolu hikaye ile kendisini bekleyen izleyicisi ile buluşmaya hazır görünüyor..

Moonfall'da bilinmeyen nedenlerle, Ay yörüngesinden sapar ve Dünya'ya doğru yönelmeye başlar. Dünya'nın yerçekimi ve tüm fizik yasaları bozulur. Büyük tsunamiler, depremler, volkanik patlamalar ve iklimlerdeki büyük değişiklikler de dahil olmak üzere akla hayale gelmeyecek felaketler nedeniyle dünya, korku ve kaosa sürükleniyor. Eski NASA astronotu Jo Fowler (Halle Berry) bu durumu çözebileceğini ve çarpışmanın engellenebilir olduğunu düşünür. Ancak iş arkadaşlarından yalnızca biri (Patrick Wilson) ona inanır. Acil bir durumda, konuyla ilgili uzman olmayan bir grup bilim insanı, yeryüzündeki yaşamın sonu gelmeden Ay'a gidip çarpışmayı önleme görevini kabul eder. Ama oraya vardıklarında Ay'ın, sandıkları gibi Dünya'nın etrafında dönen dev bir kayadan ibaret olmadığını anlayacaklar.

CIA ajanı Court Gentry, sessiz ve profesyonel suikastleriyle yaşayan bir efsaneye dönüşmek üzeredir, ancak üstleri tarafından verilen bir kararla avlayandan avlanana dönüşür. Court Gentry'nin kendine kurulan komployu açığa çıkarması ise çok uzun sürmeyecektir. Her şeye rağmen müşterisinin hayatını kurtarmaya çalışan Gentry, eş zamanlı olarak kendi ailesinin emniyette olmasını da sağlamak zorundadır.