İstanbullu Muhsin Bey, Türk musikisine ve çiçeklerine düşkün, değerlerine bağlı bir 'eski usül' adamdır. 80’lerde hızla değişen şehire, köyden kente göçün getirdiği kültür erozyonuna yabancı ve ilkeleriyle yaşayan bir adam. Bir gün kaset çıkarmak için şehre gelmiş, yanık sesli türkücü Ali Nazik’le kesişir yolları. Muhsin Bey, Ali’yi şöhretle tanıştırabileceğini düşünür. Bu iki ayrı dünyanın insanı böylece, zorlu bir işbirliğine girerler. Dünyaların ne kadar ayrı olduğunu anlamaları içinse, elbette zaman gerekecektir.

Film, geçirdiği trafik kazası sonrasında psikolojik sorunlar yaşayan bir kadının hayatını konu edinmektedir. Selma, yağmurlu bir gecede kaza yapar. Araba tamircisi Orhan onu yolda bulup hastaneye götürür. Orhan’la aralarında duygusal bir yakınlık başlar. Fakat Selma, kazanın detaylarını hatırladıkça kendisini asıl kurtaranın Ekrem adında çalgıcı bir çingene olduğunu anlar. Varlıklı bir kadın olan Selma, Ekrem’le Orhan arasında iki ayrı hayat sürmeye başlar. Yağan her yağmur, onu Orhan’dan alıp Ekrem’e götürmektedir.

Karısı tarafından terkedilip, oğluyla birlikte ablasının evinde yaşayan bir bilgisayar programcısının öyküsü.

Altın kaçakçılarının piyon olarak kullandığı iki arkadaşın öyküsünü konu alır. Abdullah Nokta ile Enver Virgül iki yakın arkadaştır. Girdikleri işlerde sakarlıkları yüzünden bir türlü dikiş tutturamazlar. Mahalleden Avanta Nuri, iki arkadaşı bir gazinoya yönlendirir. Gittikleri gazinonun sahibi Fahri uluslararası kaçakçılık örgütleriyle iş yapmaktadır. O sırada yurtdışına kaçırılacak yüklü miktarda külçe altın vardır. Altınların İzmir’e gelecek olan bir gemiye götürülmesi gerekmektedir. Fahri bu işi sorunsuzca halletmek için Nokta ile Virgül’ü kullanabileceğini düşünür. Ancak Nokta ile Virgül’e, Türk–İtalyan ortak yapımı bir filmde oynayacaklarını söyler.