Film, normal bir hayat sürmek isteyen ama zaman zaman bir çoban köpeğine dönüşen bir adamın hiayesini anlatıyor. Aslında yalnız başına bir hayat süren Dave Douglas'ın böyle anlarda yaşamı bir kabusa dönüşse de izleyicisine son derece keyifli anlar vaat ettiği şüphesiz.

Z-4195 (seslendiren:Woody Allen), çalışan sınıfına ait bir karıncadır ancak kendini önemsiz ve değersiz hissetmektedir. Bir gün Prenses Bala (seslendiren:Sharon Stone)'yla karşılaşıyor ve sosyal statülerinin farklı olmasına karşın onun da kendisi gibi hissettiğini anlıyor. Bala'yı bir daha görebilmek için asker arkadaşı Weaver (seslendiren:Sylvester Stallone)'la yer değiştiriyor. Bu yer değiştirme sırasında General Mandible (seslendiren:Gene Hackman)'nin çalışan karıncaları yok edip, sırf asker karıncalardan oluşan bir topluluk yaratma planlarını öğreniyor. Z ve Bala ordan kaçma planları yapmaya başlıyorlar. Bütün hayalleri, sokaklarının yiyecekle dolu olduğu Insectopia'ya gitmektir.

İki uzaylı olan Beldar Sivrikafa (Dan Aykroyd) ve karısı Prymatt Sivrikafa (Jane Curtin) karı-kocadırlar. Güneşe gitmek yolunda olan ve ordan kendi gezegenlerine gidecek olan çift bir ara dünyadan geçmek zorunda kalırlar. O anda radalara yakalanınca, korsan uçak zann edilip New Jersey Milli Hava Korumasının F-16 isimli uçağı tarafından saldırıya uğranılır. Neye uğradıklarını şaşıran çift bir anda dünyaya inerler. Geldiklerinde bir otelde oda tutarlar, kafaları sivri olduğundan dolayı bazı insanlar onlardan korkmaktadırlar. Kendileride bazı garip davranışlar sergilemektedir (örneğin sabun yemek gibi). Beldar, ertesi gün bir yerde çalışmaya başlar ki, müşteriler (Eddie Griffin) ve patronu ondan süphelensede Beldar, o kadar iyi teknolojik aletler hazırlıyordur ki bu patronunu sevindirmektedir ancak Beldar hem çalışırken hem de gezegenleri ile iletişim kurmak için burdan bazı aletler çalmaktadır.

Flynn Carsen (Noah Wyle, Er), Metropolitan Kütüphanesi'nde çalışan, müzede bulunan Excalibur Kılıcı ve Torino Kefeni gibi tarihi ve mistik nesneleri korumakla görevli sıradan bir kütüphanecidir. Onun tekdüze olan hayatı bir gün, Kral Solomon'un gizli hazinesinin yerini gösteren haritanın çalınması ile bir anda değişir. Carsen, haritanın peşinden gider ve Kazablanka'dan Kenya'ya kadar uzanan bir maceranın içine girer. Yolculuğu sırasında güzel arkeolog Emily'le (Gabrielle Anwar, The Tudors) tanışır ve ikili, haritanın peşinde mistik bir yolculuğa çıkarlar.

Sihirli bir el yazması kütüphanesinden çalınınca, yumuşak başlı kütüphaneci eserin sağ salim geri döneceğinden emin olmak üzere işe koyulur. Bunun için savaş sanatında çok yetenekli olan bir kadından yardım ister, ve kadın bu ilişkide zorlayıcı bir rol üstlenir.

Flynn Carsen (Noah Wyle, ER), Metropolitan Kütüphanesi'nde çalışan, müzede bulunan Excalibur Kılıcı ve Torino Kefeni gibi tarihi ve mistik nesneleri korumakla görevli sıradan bir kütüphanecidir. Onun tekdüze olan hayatı bir gün, Kral Solomon'un gizli hazinesinin yerini gösteren haritanın çalınması ile bir anda değişir. Carsen, haritanın peşinden gider ve Kazablanka'dan Kenya'ya kadar uzanan bir maceranın içine girer. Yolculuğu sırasında güzel arkeolog Emily'le tanışır ve ikili, haritanın peşinde mistik bir yolculuğa çıkarlar.

Bu son derece gülünç komedide, Paul Rudd (Kaza Kurşunu) hayallerinin kadınıyla nişanlanır ama düğününde sağdıç olacak tek bir erkek arkadaşı yoktur; ta ki bu iş için en iyi adam olacak Jason Segel (Aşkzede) ile karşılaşıncaya dek. Rudd ve Segal’ın “kanka aşkı”, erkekler arasındaki arkadaşlık bağlarını, filmin unutulmaz son sahnesine kadar sizi kahkahalara boğacak olan eğlenceli yeni ufuklara taşıyor.

Kate Reddy kariyerinin zirvesinde, 9 farklı ülkenin işlerini yürüten bir finans uzmanıdır. Evli ve iki çocuk annesi olan Kate evin geçimini, çocuklarının bakımını üstlenmiştir. Fakat geceleri uyuyamadığını, sürekli evde ve işte yapması gerekenleri kafasında kurduğunu fark edince, kendisine çok yüklendiğini, ne kadar koşuştursa dahi güzel şeyleri yaşamak için geç kaldığını anlar.

Bir FBI ajanı olan Katerina James'e yeni bir görev verilir. Fakat bu sefer ki ortağı büro içerisinden değil, Boston polis departmanındandır. Kaçıklığı ile ün yapmış kadın polis memuru Shannon Mullins ile birlikte çalışarak bir Rus gangsterin ve çetesinin peşine düşerler. İkisi de birbirinden kişilik ve çalışma yöntemi olarak oldukça farklı olan bu iki kadın erkeklere taş çıkartacak bir iş birliği ile çete avına çıkarlar! Tabii bu komik macera boyunca başlarına türlü işler de açılacaktır...

Ode to Joy türkçe dublaj, Katapleksi rahatsızlığı olan Charlie kırklı yaşlarındadır ve Brooklyn'de bir kütüphanede çalışmaktadır. Hissettiği güçlü duygular rahatsızlığı nedeni ile bayılmasına neden olur. Etkileyici Francesca ile tanıştıktan sonra yaşadığı aşk yaşamını değiştirir.

Audrey ve Morgan, 30'lu yaşlarında olan iki en yakın arkadaştır. Los Angeles'ta sürdürdükleri hayat, Audrey'in eski sevgilisinin bir anda evlerine gelmesiyle karışır. Peşinde ölümcül suikastçılar olan bu adam ile ikili kendilerini de bu maceranın içinde bulurlar. Avrupa boyunca peşlerindeki suikastçılardan kaçan ekip, bu süreçte dünyayı kurtaracak bir plan yapmak zorundadır. Uluslararası bir komploya karışan ikilinin her şeyi çözmek için zamanı bir hayli kısıtlıdır.

Film, 70’ler ve 80’lerde Katherine Hepburn, Tallulah Bankhead ve Estee Lauder gibi yıldızların biyografilerini yazarak geçimini sürdüren biyografi yazarı Lee Israel’in (Melissa Mc Carthy) gerçek hikayesini anlatıyor. Zamanla popülerliğini yitiren ve yayıncı bulmakta zorlanan Lee, kirasını bile ödeyemeyecek duruma gelir. Sonunda, sadık arkadaşı Jack Hock (Richard E. Grant) ile birlikte bu zor durumdan kurtulmak için hayatını kaybetmiş yazarların mektuplarını taklit edip koleksiyonerlere satarak para kazanmaya başlar. Fakat çok geçmeden başı polislerle belaya girer.

Genç Peri Eleanor, sınıfında oldukça istekli bir öğrencidir. Hayatı boyunca insanların dileklerini yerine getirerek onların “sonsuza dek mutlu” olmalarını sağlamak için bir an önce eğitimini tamamlamak istemektedir. Bir gün ders sırasında öğrencilerden biri artık kimsenin sonsuza dek mutluluk kavramına ve dileklere inanmadığını, o yüzden hiç görev olmadığını söyler. Hatta bu durumda iyilik perileri, peri Diyarı’ndan alınarak Diş Perisi olarak görevlendirileceği ortaya çıkar. Duyduklarına inanamayan Eleanor, en büyük hayali olan Dilek Periliğinden vazgeçmek istemez. Bu yüzden dilek arşivlerinin tutulduğu odaya gizlice girer ve saatlerce yeni bir dilek olup olmadığını kontrol eder. Onlarca rafın arasında kenarda kalmış bir dilek notu bulur.

Uçan bir daire, hafıza sorunları yaşayan yaşlı bir banliyö sakininin arka bahçesine düşer ve bu kişi içerideki korkmuş uzaylıyla bir bağ kurar.