Şizofrenik eğilimler gösteren, zeka seviyesi hayli yüksek bir akademisyenin FBI’a yardımcı olmasını anlatan “Perception”, suç dosyaları türüne zihin oyunlarını katıyor. “Perception” dizisi, ‘gerçeklik nedir?’ sorusuyla başlıyor. Şizofrenik eğilimler gösteren, beyninin farklı çalışmasını işi açısından bir avantaja dönüştüren başarılı araştırmacı Dr. Daniel Pierce sınıfındaki öğrencilerine yöneltiyor bu soruyu. “Perception”ın ‘tuhaf profesörü’ Pierce’i diğer insanlardan farklı kılan, algı konusunda oldukça farklı deneyimler yaşaması.Paranoyak şizofreni teşhisi konan Pierce'a zihni sıklıkla oyunlar oynuyor. Nöropsikiyatri alanında çalışan bilim insanı, zihninin oynadığı oyunları, bilinçaltının uyarıları ve yönlendirmeleri gibi kabul ediyor ve böylece FBI’a karışık suç dosyalarında yardımcı olurken kendi bilinçaltından da yardım alıyor.

Dr. Brennan, küçük yaştayken anne ve babası bir anda ortadan kaybolduktan sonra yetimhanelerde büyürken, ebeveyinlerinin ortadan kaybolmasının gizemini çözmek için kendini antropolojiye adamış ve adli tıp antropoloğu olarak Jeffersonian Enstütüsünde çalışmakta olan, kelimenin tam anlamıyla dahi bir doktor ve bir ‘çok satan’ polisiye roman yazarıdır. Uzmanlık alanı kemikler ve kökenleri olan Brennan bu bilgisini Özel Ajan Seeley Booth’un cinayetleri çözmesine yardım etmek için kullanır.

Christopher Smith, çocukluğundan itibaren mükemmel asker ve mükemmel katil olmak için eğitilen bir isimdir. Asker olan babası onun eğitimini bizzat üstlenmiştir. Peacemaker ismini alan Christopher, dünyaya barış getirmek için yemin etmiştir ve bu yemini gerçekleştirmek için kaç masum insanı öldürmek gerektiğini umursamayan bir karakterdir. The Suicide Squad filminden 5 ay sonrasını izlediğimiz dizide Peacemaker’ın yeni bir ekip adına çalışmaya başladığını görüyoruz. Konu ilerledikçe ne kadar önemli bir görev yürütmekte olduklarının farkına varıyoruz.

Cinayet dolu geçmişi olan bir ev, bir akıl hastanesi, bir cadı meclisi, bir ucube gösterisi, bir otel, Roanoke'de bir çiftlik evi, bir tarikat, kıyamet ve bir yaz kampı da dahil olmak üzere farklı karakter ve mekanlara odaklanan bir antoloji korku drama dizisi.

Konularının uzmanı suç mahali araştırma dedektifleri, en karmaşık olaylarda bile cinayetleri çözmeye çalışıyor. Bu araştırmacı grubun başındaki isim ise eski bir cinayet dedektifi olan Horatio Caine... Miami'nin tropikal güzelliklerinin, gece yaşamının ve kültürel noktalarının fon oluşturduğu dizide detektiflerimiz, cinayetleri çözmek ve çoğu zaman kendileri için konuşamayan kurbanları temize çıkarmak için kanıt peşine düşüyorlar.

Belki de çarpıcı biçimde farklı kişilikleri, dedektif Jane Rizzoli ile tıp doktoru Maura Isles arasındaki ilişkiyi çok etkili kılıyor. Boston'un cinayet bölümündeki tek kadın polis olan Jane sert, acımasız ve korumasını nadiren düşürürken, kusursuz giyimli Maura bazen buzlu bir mizaç sergiliyor - sonuçta ölüler arasında yaşayanlardan daha rahat. En iyi arkadaşlar birlikte ilginç ve destekleyici bir ilişki kurdular; Koruyucu kalkanı birbirlerinin şirketine bırakırlar ve Boston'un en karmaşık vakalarını çözmek için uzmanlıklarını birleştirirler.

Jules Cobb, pervasız kocası Bobby ile yıllarca evli kaldıktan sonra boşanır ve ilişki yaşamaya hazırdır. Ama kırklı yaşlarındadır ve yaşına uygun bir adam bulmakta zorlanır; hepsi de kendilerinden genç kadınlarla çıkmaktadır. Komşusu Grayson, her gece evine yeni bir yirmilik delikanlı getirmektedir ama Jules, erkeklerle nasıl tanışılacağına dair bilgisizdir ve genç erkek avcısı olmaktan, utanmadan genç erkeklerin peşinden koşan yaşlı bir kadın olmaktan korkar. Mutlu bir evliliği olan ve genellikle Jules’un yeni genç onaylamayan komşusu Ellie ona yardımcı olan iyi bir arkadaşıdır. Kendisi ayrıca özgüveni yüksek bir parti kızı olan umarsız asistanı Laurie tarafından da cesaretlendirilmektedir. Evde ise Jules ve Bobby’nin genç oğlu Travis vardır ki o annesinin seks hayatından ve okul peyzajcısı olan babasının işinden utansa da alaycı ama sevgi doludur. Bir şey kesindir: Jules'u bekleyen yeni maceralar vardır.