Sporcular, film yıldızları ve politikacılar… Unutun bunları, esas kahramanlar aileler! ABC’nin komedi dizilerinden Warner Bros şirketi tarafından yapımı üstlenilen “The Middle” adlı dizi ise bunların ötesinde; üç çocuk annesi ve sevgi dolu bir eş olan Frankie Heck söz konusu olunca o bir süper kahraman, çünkü hem orta sınıf olan ailesiyle ilgileniyor, hem yaşadıkları Indiana’da kalmak için çabalıyor, hem de hayat akışına göğüs geriyor.

Bir anda şarkı söylemeye başlaması ile ünlü sıradışı öğretmen Jess erkek arkadaşını başka bir kadınla yakalar ve kendine kalacak yer aramaya başlar... Daha önce hiç tanımadığı üç erkeğin kaldığı bir tavan arasında yaşamaya başlar. Nick genellikle yalnız kalmak isteyen hukuk fakültesinden terk bir bezgindir. Schmidt kendisini kadınlara bir armağan olarak gören bir işadamıdır. Winston ise ne yapacağını kendisi de bilmeyen fakat neye katılsa onu kazanma saplantılı eski bir atlettir. Bu tuhaf grup sizce bu yeni kıza alışabilecek midir?

Bir dövüş sanatları akademisinde, bir grup mazlum maceralara atılır, zorlu rakiplerle yüzleşir ve birlikte gerçek potansiyellerini keşfederler.

Kendisini çok önce terk eden Josh'ı hala arzulayan hazır cevap avukat Rebecca, New York'taki hayatını bir kenara bırakıp onu geri kazanmak için California'ya taşınır.

Amy Poehler, Pawnee, Indiana’nın Park ve Bahçeler Departmanı’ndaki orta kademe bir bürokrat olan Leslie Knope’u canlandırıyor. Kasabasını güzelleştirmeye -ve kariyerinde ilerlemeye- çalışan Leslie savunma halindeki bürokratlarla, huysuz komşularla ve hukuk davalarını silah olarak kullanan tek-sorun siyasetçileriyle, karmaşık il kodlarıyla ve çok sevdiği demokratik süreçlerle baş etmeye çalışıyor.

Dizi, bir lisede geçiyor. Will Schuester, lise çağlarında koroda şarkı söylemiş ve büyük bir ödül kazanmış, şu anda da mezun olduğu okulda çalışan genç bir öğretmendir. Zamanında büyük işler başaran bu koro şimdi tam bir enkaz halinde olduğundan Schuester, bu koroya el atmaya karar verir ve onları eğitmeye başlar. Okulun bu kaybedenler takımı, Will Schuester sayesinde yavaş yavaş içinde ki yeteneği ortaya çıkarıp kendilerinin bile beklemediği bir şekilde popüler olmaya başlayacaktır.

Anne babalığa dair bloglardan önce, 80’ler diye bildiğimiz daha kolay bir zaman vardı. 11 yaşındaki Adam (Sean Giambrone) için bunlar onun merak yıllarıydı. O bu yıllarını videoya kaydetmişti. Goldberg’ler diğer aileler gibi sevimli bir ailedir, tek farkları biraz daha yüksek sesli bağırışları olur. Anne Beverly (Wendi McClendon-Covey) klasik bir annedir; fazla koruyucu yapısıyla bu aileyi sıfır sınırlarla ve yüzde yüz otoriteyle yönetir. Baba Murray (Jeff Garlin) aksi ve sinirli bir babadır ama babalığı bağırmadan yapmaya çalışır. Abla Erica (Hayley Orrantia) 17 yaşındadır ve kimsenin bulaşmaması gereken bir yapısı vardır. Barry (Troy Gentile) 16 yaşındadır ve hep A alan bir çocuktur. Adam (Sam Giambrone) en küçükleridir ve kendisinden daha büyük bir kadına aşık geleceğin yönetmenidir. Tüm ailenin saygı duyduğu kişi ise büyük baba Al “Pops” Solomon’dur (George Segal).

Gizli bir devlet tesisinde çalışan insanların hayatının ve tesiste yaşananların anlatılacağı Homecoming dizisinde; Julia Roberts sosyal hizmet görevlisi Heidi’yi, Bobby Cannavale hırslı patron Colin Belfast’i, Stephan James ise sivil hayata dönmeye çalışan bir asker olan Walter Cruz karakterini canlandıracak.

Beş parasız ve yeni bekar kalmış, kendini felaket olarak tanımlayan Nell Stevens'ın 10 yıl önce geride bıraktığı hayatını ve kariyerini yeniden kurmaya çalışmasını anlatır. Bulabildiği tek iş olan ölüm ilanları yazma işine girdiğinde, Nell pek de beklenmedik bir kaynaktan hayat tavsiyeleri almaya başlar.

Bir aile düşünün; her bir ferdi bir başka pis işe bulaşmış olsun. Alkolik bir baba, yaşları 2'den 20'ye uzanan 6 çocuk ve terk edip giden bir anne. Shameless bu karanlık tablodan sıkı bir dram yerine trajikomik bir hikaye çıkarmayı başarıyor. En büyük kardeş Fiona'nın ayakta tutmaya çalıştığı ailesi, her geçen gün biraz daha uçuruma sürüklenirken işler bir türlü düzelmek bilmiyor.