CSI: Crime Scene Investigation suç mahali araştırmasını konu alan ABD kaynaklı bir dizi filmdir. Dizinin adı, Las Vegas'da çekilmesi nedeniyle CSI: Las Vegas olarak da bilinir. Amerikan CBS televizyonu tarafından yayınlanan dizi 24 Emmy, 6 Altın Küre ödülüne aday gösterilmiştir. Dizi Türkiye'de TRT tarafından Kanıt Peşinde adı altında yayınlanmaktaydı. Dizide şef Gil Grissom ve ekibi her bölümde ayrı bir davaya/cinayete açıklık getiriyorlar.

1994 yılında ER yayına başladığında televizyon tarihinin geri dönülmez evrelerinden biri de başladı. Gösterime girdiği ilk sezon ABD’de tüm reytingleri alt üst eden dizi daha önceki hastane dizilerinin başaramadığını başararak türe yepyeni bir atılım getirdi. Chicago’da bir hastanenin acil servisini her yönüyle ekrana taşıyan ER’ın hikayeleri öncelikle doktorlar, hemşireler, tıp öğrencileri ve diğer hastane personeli üzerine yoğunlaşıyor. İkincil öykü çıkış noktası ise hastaların yaşadığı problemler.

"Bir insan on dakikada ortalama kaç kez yalan söyler?" sorusu ile yola çıkan Lie to Me, Dr. Lightman ve ekibinin yalanları ortaya çıkartma sürecini konu alan, psikolojik ağırlığı da olan bir yapım. Her bölümde, yeni davalar, yeni yüzlerma benzer yalanlar ile mücadele eden Lightman Grup, beden dilini ve yüz ifadelerini okuyarak yalanları analiz ediyor, sıradan vatandaşlardan hükümetin askeri birimlerine kadar her türlü çözümsüz vakayı ele alıyor. Amerikalı Davranış Bilimcisi Paul Ekman’ın hayatından yola çıkarak yaratılan dizide, yönetmen Quentin Tarantino'nun sevdiği oyunculardan Tim Roth, Dr. Lightman karakteriyle başrolde karşımıza çıkıyor.

Özel dedektif Cassie Dewell, Montana'da uzak bir otoyolda bir kamyon şoförü tarafından kaçırılan iki kız kardeşi aramak için eski polis Jenny Hoyt ile ortak çalışır. Bölgede kaybolan tek kızların bunlar olmadığını keşfettiklerinde, başka bir kadın yakalanmadan önce faili durdurmak için zamana karşı yarışmak zorundadırlar.

Kasabanın polis şefi Rick Grimes bir gün vurularak hastaneye kaldırılır; fakat o komadayken geçen sürede bildiği yaşam altüst olmuştur. Artık dünya, insan etiyle beslenen zombilerin insafına kalacak! Tabii birazcık insani duyguları kaldıysa... Atlanta'da kaostan sonra sessizce hayatta kalmaya çalışan küçük bir grup insanınsa, birbirlerinden başka tutunacak kimseleri yok...

Hepsi sonsuza kadar mutlu mesut yaşadılar… Ya da herkesin bu cümleye inanması sağlandı. Şimdi 28 yaşında olan Emma Swan kendisine nasıl bakacağını biliyor çünkü bebekken terk edildiğinden beri o bunu zaten yapıyor ama onunda yıllar önce terk ettiği oğlu onu tekrar buluyor ve işte her şey burada değişmeye başlıyor. Henry şimdi 10 yaşında ve Emma’nın yardımına muhtaç. Çünkü Henry aslında Emma’nın alternatif bir dünyadan geldiğine ve Pamuk Prenses ve yakışıklı Prens’in kızı olduğunu inanıyor. Sahip olduğu masallar kitabına göre, onu Korkunç Cadı’nın lanetinden korumak için başka bir diyara göndermeleri gerekiyordu bu sayede cadı masallar ülkesinde kapana kısılmış, zamanda donmuş olacaktı ama tabi ki Emma bu hikâyenin bir kelimesine bile inanmamaktadır. Emma bu küçük çocuğu alıp yaşadığı yer olan Storybrooke’a götürür fakat Henry’nin durumuna endişelendiğini için bir süre orda kalmaya karar verir. Orda geçirdiği zamanda Storybrooke’ta çok daha değişik şeyler döndüğünden şüphelenecektir. Orası sihrin unutulduğu ama gücünün de çok yakında hissedildiği, tüm masal karakterlerinin yaşadığı ama bir zamanlar kim olduklarını hatırlamadıkları bir yerdir. Tüm dünyaların geleceğe dair verecekleri bu epik savaşta Emma’nın kaderini kabullenmesi ve çalgınlar gibi savaşması gerekmektedir.

Yıkıcı bir kayıp yaşamasının ardından Elliot Stabler, organize suçla savaşmak için NYPD’ye geri döner. Ancak şehir ve polis departmanından uzak olduğu on yıl boyunca her şey çarpıcı bir şekilde değişmiştir. Kendisini yeniden inşa etmeye çalışan Elliot, adalet sistemindeki değişikliklere uyum sağlamak zorunda kalır.

1994 yılında ER yayına başladığında televizyon tarihinin geri dönülmez evrelerinden biri de başladı. Gösterime girdiği ilk sezon ABD’de tüm reytingleri alt üst eden dizi daha önceki hastane dizilerinin başaramadığını başararak türe yepyeni bir atılım getirdi. Chicago’da bir hastanenin acil servisini her yönüyle ekrana taşıyan ER’ın hikayeleri öncelikle doktorlar, hemşireler, tıp öğrencileri ve diğer hastane personeli üzerine yoğunlaşıyor. İkincil öykü çıkış noktası ise hastaların yaşadığı problemler.

New York yeraltı dünyasının karanlık yüzünü araştıran bir özel suçlar birimi... New York Polis departmanında cinsel suçlar konusunda uzman dedektiflerden oluşan bu birim, insanın kanını donduran vakaları incelemek zorunda... Her gün yardım isteyen kurbanlar, kapatılmayı bekleyen dosyalarla uğraşan bu ekibin üyeleri, bir yandan da bu araştırmaların özel yaşamlarına olan etkisini dengelemeye çalışıyorlar.

Fox kanalının yeni dizilerinden olan ve Mel Gibson ve Danny Glover’in başrolünü paylaştığı popüler film “Cehennem Silahı” isimli filmden uyarlanacak olan dizi uyarlaması ve geliştirmesi Matt Miller tarafından yapılacak. Lethal Weapon dizisinin oyuncuları ise; Clayne Crawford (Rectify, Rogue, 24), Damon Wayans (The Underground, My Wife and Kids), Keesha Sharp (American Crime Story), Jordana Brewster (American Crime Story, Dallas), Kevin Rahm (Bates Motel, Mad Men, Desperate Housewives), Chandler Kinney ve Johnathan Fernandez. Lethal Weapon dizisinin konusu ise; küçük bir kalp krizi geçiren Detektif Murtaugh’un hayatındaki tüm stresi kaldırmaya çalışmasını anlatacak. Ama bu yolda suçlular kadar ortağı Riggs de ona yardımcı olmayacaktır.

Kasabanın polis şefi Rick Grimes bir gün vurularak hastaneye kaldırılır; fakat o komadayken geçen sürede bildiği yaşam altüst olmuştur. Artık dünya, insan etiyle beslenen zombilerin insafına kalacak! Tabii birazcık insani duyguları kaldıysa... Atlanta'da kaostan sonra sessizce hayatta kalmaya çalışan küçük bir grup insanınsa, birbirlerinden başka tutunacak kimseleri yok...

Hepsi sonsuza kadar mutlu mesut yaşadılar… Ya da herkesin bu cümleye inanması sağlandı. Şimdi 28 yaşında olan Emma Swan kendisine nasıl bakacağını biliyor çünkü bebekken terk edildiğinden beri o bunu zaten yapıyor ama onunda yıllar önce terk ettiği oğlu onu tekrar buluyor ve işte her şey burada değişmeye başlıyor. Henry şimdi 10 yaşında ve Emma’nın yardımına muhtaç. Çünkü Henry aslında Emma’nın alternatif bir dünyadan geldiğine ve Pamuk Prenses ve yakışıklı Prens’in kızı olduğunu inanıyor. Sahip olduğu masallar kitabına göre, onu Korkunç Cadı’nın lanetinden korumak için başka bir diyara göndermeleri gerekiyordu bu sayede cadı masallar ülkesinde kapana kısılmış, zamanda donmuş olacaktı ama tabi ki Emma bu hikâyenin bir kelimesine bile inanmamaktadır. Emma bu küçük çocuğu alıp yaşadığı yer olan Storybrooke’a götürür fakat Henry’nin durumuna endişelendiğini için bir süre orda kalmaya karar verir. Orda geçirdiği zamanda Storybrooke’ta çok daha değişik şeyler döndüğünden şüphelenecektir. Orası sihrin unutulduğu ama gücünün de çok yakında hissedildiği, tüm masal karakterlerinin yaşadığı ama bir zamanlar kim olduklarını hatırlamadıkları bir yerdir. Tüm dünyaların geleceğe dair verecekleri bu epik savaşta Emma’nın kaderini kabullenmesi ve çalgınlar gibi savaşması gerekmektedir.

Günümüz New York City’sinde geçen dizi, tarihin en ünlü masallarına modern ve karanlık bir yorum getiriyor. Psikolojik gerilim türündeki dizinin ilk sezon senaryosunda "Hansel ve Gretel", "Kırmızı Başlıklı Kız" ve "Üç Küçük Domuzcuk" gibi masallara yer verildi.

See, günümüzden uzak bir gelecekte geçiyor. Dizide, görme yetisini yitiren insanlığın , hayatta kalmak için yeni yollar aramasını konu ediniyor. Ne var ki yeni hayata gelen ikiz bebeklerin görme yetisiyle doğması işleri karıştırıyor.

FBI’ın en çok aranan suçlular listesindeki ünlü isimlerin izini sürmek ve yakalamak için özel bir birim kurulur. Jess LaCroix’nun (Julian McMahon) liderlik ettiği timin görevi ise yıllardır izi sürülemeyen suçluları adalete teslim etmektir.

Vampirler yüzyıllardır yattıkları tabutlarından artık çıktılar. Japonların özel bir formül ile ürettikleri sentetik kan sayesinde insan kanına ihtiyaç duymadan yaşayan ve topluma karışan bu yaratıklar artık özgürler! Six Feet Under dizisi ile psikolojik dram severlerin gönlüne taht kuran, Oscar ve Emmy ödüllü Alan Ball yapımcılığında kotarılan ve Charlaine Harris imzalı Sookie Stackhouse romanlarından uyarlanan True Blood yayından girdiği dönemden beri vampir alt türünde fırtınalar estirmeye devam ediyor. Sookie Stackhouse rolüyle Altın Küre Ödülü'ne layık görülen Anna Paquin, telepatik güçlere sahip ama Bon temps kasabasında büyükannesi ve erkek kardeşi ile yaşayan sıradan bir garsondur. Kendi halinde küçük kasabalarına yerleşmeye gelen 174 yaşındaki vampir Bill Compton hem Sookie'nin hem de çevresindekilerin hayatını baştan aşağıya değiştirecektir...

Babası büyük bir suçlu olan ve bir suçlunun etrafında büyüyen Malcolm Bright, suçlu psikolojisini kullanarak bir çok suçun aydınlatılmasına yardımcı olur.

70’li yıllarda geçen dizi, dönemin en güçlü mafya liderlerinden Bumpy Johnson’ı takip ediyor. 60’larda hapse giren Bumpy Johnson, 10 yıl sonra özgürlüğüne yeniden kavuştuğunda, bir dönem hükmettiği mahallenin geçirdiği dönüşümü görür. Bölge bir süre önce İtalyan mafyası tarafından ele geçirilmiştir. Bumpy kontrolü yeniden kazanmak için Genovese ailesine savaş açar. Bu süreçte en büyük yardımı radikal papaz Malcolm X’ten alacaktır...

New York’ta hırslı bir savcı ile ülkenin en zengin milyarderlerinden biri arasındaki gizli anlaşma üzerine bir drama.