Viktoryan dönemi İngiltere'sinde genç ve güzel Alice (Sophie Lowe) tavşan deliğinin diğer tarafında bulunan tuhaf ve yeni bir ülkenin masalını anlatıyor. Görünmez bir kedi, nargile içen bir tırtıl ve konuşan canlı iskambil kartları Alice’in bu imkansız macerasında karşılaştığı fantastik şeylerden birkaçı. Tabi bu sorunlu kız böyle bir şey anlattığına göre, deli olduğu düşünülür. Doktorları da her şeyi unutmasına neden olacak bir tedaviyle onu iyileştirmeye çalışır. Alice tüm bunları arkasında bırakmaya hazır görünür, özellikle de aşık olduğu ama sonsuza kadar kaybettiği cinin yakışıklı ve gizemli Cyrus (Peter Gadiot) acı veren hatırasını. Ama Alice içinde o dünyanın gerçek olduğunu bilir. Kupa Valesi (Michael Socha) ve durdurulamaz Beyaz Tavşan (John Lithgow) tam zamanında onu içinde bulunduğu durumdan kurtarmaya gelir. Hep birlikte tavşan deliğinden geçerek hiçbir şeyin imkansız olmadığı Harikalar Dünyası’na giderler.

Eğer geleceği görürseniz bunu değiştirebilir misiniz? Dedektif Rebecca Flint (Tamzin Outhwaite) yönetimindeki bir polis ekibi, ünlü astrofizikçi Dr. Christian King‘in (Emun Elliott) laboratuvarına uzaydan gelen görüntüleri araştırmaya başlar. Başta çok anlaşılır olmayan bu fotoğraflar gelecekte gerçekleşecek bir felaketle ilgili görüntüler içermektedir. Her bölümde yeni görüntüler ve yeni bir dava ile uğraşacak olan ekibin, ilk bölümde gerçekleşecek olan felaketi engellemek için önlerinde 18 saatleri vardır.

Her bölüm, Britanyalı ve Amerikalı yazarlardan oluşan yaratıcı bir ekip tarafından, tüm dünyadan izleyeciler için, etkili ve sürükleyici birbirinden bağımsız öyküler hâlinde düzenlendi ve günümüze uyarlandı.

Hepsi sonsuza kadar mutlu mesut yaşadılar… Ya da herkesin bu cümleye inanması sağlandı. Şimdi 28 yaşında olan Emma Swan kendisine nasıl bakacağını biliyor çünkü bebekken terk edildiğinden beri o bunu zaten yapıyor ama onunda yıllar önce terk ettiği oğlu onu tekrar buluyor ve işte her şey burada değişmeye başlıyor. Henry şimdi 10 yaşında ve Emma’nın yardımına muhtaç. Çünkü Henry aslında Emma’nın alternatif bir dünyadan geldiğine ve Pamuk Prenses ve yakışıklı Prens’in kızı olduğunu inanıyor. Sahip olduğu masallar kitabına göre, onu Korkunç Cadı’nın lanetinden korumak için başka bir diyara göndermeleri gerekiyordu bu sayede cadı masallar ülkesinde kapana kısılmış, zamanda donmuş olacaktı ama tabi ki Emma bu hikâyenin bir kelimesine bile inanmamaktadır. Emma bu küçük çocuğu alıp yaşadığı yer olan Storybrooke’a götürür fakat Henry’nin durumuna endişelendiğini için bir süre orda kalmaya karar verir. Orda geçirdiği zamanda Storybrooke’ta çok daha değişik şeyler döndüğünden şüphelenecektir. Orası sihrin unutulduğu ama gücünün de çok yakında hissedildiği, tüm masal karakterlerinin yaşadığı ama bir zamanlar kim olduklarını hatırlamadıkları bir yerdir. Tüm dünyaların geleceğe dair verecekleri bu epik savaşta Emma’nın kaderini kabullenmesi ve çalgınlar gibi savaşması gerekmektedir.

1986 senesinde Sovyet nükleer santralinde meydana gelen patlama sonrası santral işçileri ve itfaiyeciler faciayı kontrol altına almaya çalışır.

Eric sorumluluğu altındaki mahkumları korumaya çalışan bir gardiyandır. Tehlikeli mahkumlardan biri onun zayıf yanını keşfedince ilkeleri ve ailesine olan sevgisi arasında neredeyse imkansız bir seçimle karşı karşıya kalır.