Pir Sultan Abdal’ın hayatı konu edilir. Eşkıyalar köyleri basarak halka zulmederler. Köylünün yiyeceğine ve malına el koyarlar. Köylülerde hallerini Pir Sultan Abdal’a anlatırlar. Pir’de dergâhındaki fazla yiyecekleri köylülere verir. Askerlerin ve zamansız gelen eşkıyaların zulmüne karşı köylünün arkasında durur. Bu durumdan rahatsız olan iki kişi Pir’i kadıya şikâyet eder. Kadı da zor kullanarak Pir’i mahkemeye çıkarır. Pir, haklılığını ispat ederek köylülere yardım etmeye devam edecektir.

Başından geçen şanssız bir aşktan sonra hayata küsen Nesrin (Hale Soygazi) fakir ve yatalak annesine bakabilmek için bir butikte çalışmaktadır (kendisi terzihane demeyi tercih eder). İçine kapanık yapısı ve melankolik tavırları nedeniyle iş arkadaşları tarafından, nişanlısı tarafından terk edildiği için de mahalleli tarafından hor görülür. Güzel ve alımlı bir kız olan Nesrin'e esnaftan sataşanlar da olur. Öte yandan zengin fabrikatör Kenan Manizade de (Kartal Tibet) içinde yaşadığı hayattan pek memnun değildir. Şımarık ve yapay çevresinden, soğuk ve ilgisiz karısı Banu'dan (Lale Belkıs) bıkmış sade ve dürüst bir hayatın özlemini çekmektedir. Sonra kader bu iki mutsuz insanı karşılaştırır.

Film, ilişki yaşadığı bir kadının erkek kardeşine aşık olan bir adamın hikayesini anlatıyor. Metin, eğitimini Londra'da tamamlamak için Türkiye'ye döner. Yani babası bir parti veriyor. Partiye gelen Alev, Metin'e aşık olur. Ancak Metin Alev'den hoşlanmaz. Buna rağmen Alev'in ısrarıyla kısa süreli bir ilişki yaşarlar. Bir gün Metin, Alev'in kardeşi Sema ile tanışır. Birbirlerine aşık olurlar ve adı geçer. Metin'i elde edemeyen Alev, Metin'i kardeşinden ayırmaya çalışacaktır.

Filmde, iki kabadayı arasındaki güç savaşı konu edilir. Meşhur kabadayı Arap Abdo, dört yıl hapse mahkûm edilir. Diğer kabadayılardan Saraylı Muhittin, Abdo’nun yokluğundan faydalanmak ister. Abdo’nun adamlarına engel olarak haraç aldıkları yerleri kendisine bağlar. Abdo’nun koruması altında olan iş yerlerinde huzursuzluk çıkarır. Bir süre sonra Arap Abdo, hapisten erken tahliye olur ve olanları öğrenir. Arap Abdo, yokluğunda düzeni bozan Muhittin’den intikam almaya çalışacaktır.

Yıl 1996, 11 Eylül’e yaklaşık beş yıl var. Ama temelleri şimdiden atılıyor. Çünkü dünya karışık bir yerdir ve hiçbir şey bir gün önce başlamaz.Yer Afganistan, iç savaşın en sıcak günleri. Canından, malından ve evlerinden olan binlerce insan çatışmaların sona ermesini bekliyor. Yusuf ve arkadaşları ise, insani yardım amacıyla oraya gitmeyi…“Derler ki… Burada bir kelebek kanat çırpsa, Atlantik’te fırtınaya sebep olabilir. İşte biz, her birimiz tıpkı o kelebek gibiyiz; fakat bir farkla. Bizim kelebeğimiz fırtınaya sebep olmaz. O, kanatlarını açar fırtınaya karşı koyar!”Mevlevi dedesi İbrahim, bu sözlerle yolcu eder onları; sanki olacakları biliyormuş gibi. Nitekim, Yusuflar yola çıkmak için hazırlanırken Usame bin Ladin, yeni karargahı olan Afganistan sınırından geçmektedir.Yusuf ve arkadaşları o yıl Afganistan’da binlerce insanla tanışır ve içlerinden biri, 11 Eylül 2001’de bütün dünyanın tanıyacağı genç bir adamdır.

İstanbul’a eğitim için gelen Ferit ve kardeşleri farklı hayat tarzlarını benimser. Ferit yakışıklılığını kullanarak çapkınlık peşinde koşar. Murat kumar âlemine, Ömer ise öğrenci eylemlerine gönül verir. Zehra ile karşılaşan Ferit ona âşık olur ama aşkına karşılık bulamaz. Sonunda Zehra’yı sevgisine inandırmayı başarır ve kardeşleriyle tanıştırır. Ancak daha önceki sevgilileri ve nişanlısı Ferit’i bu tanışma sırasında yakalarlar. Zehra ve diğer kızlar Ferit’ten intikam almak için birleşir.